Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/81 E., 2023/880 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.10.2023 tarihli, 2022/81 E., 2023/880 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/81 E., 2023/880 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/475 E., 2019/114 K.
KARAR : Davanın reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.10.2018 tarihli ve 2016/14418
Esas, 2018/5929 Karar sayılı kararı
1. Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve men’i ile ticaret unvanın terkini ve maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili; müvekkili şirketin 1993 yılında kurulduğunu ve kuruluşundan itibaren “...” ibaresini ticaret unvanının ayırt edici unsuru olarak kullandığını, ayrıca "..." ve “...” esas unsurlu tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı şirketin 01.08.2000 tarihinde ... Turizm ve Tic. Ltd. Şti. unvanı ile kurulduğunu, daha sonra unvanını 18.04.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak değiştirdiğini, sonrasında da “...” ibaresinin tescili için başvuruda bulunmuş ise de müvekkili şirketin itirazı üzerine başvurunun reddedildiğini, müvekkili şirketin davalının ticaret unvanından "..." ibaresinin çıkarılmasını beklediğini, ancak davalının ibareyi çıkarmadığını, bu unvanının müvekkili şirkete ait unvan ile iltibas oluşturduğunu ve haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek davalının fiilinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet hâline son verilmesine, davalının ticaret unvanındaki “..." ibaresinin unvandan ve sicilden silinmesine, fazlaya İlişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 01.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davalının eyleminin aynı zamanda müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek ayrıca markaya tecavüzün tespitine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini de talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili; davacının müvekkili şirketin unvanından haberdar olduğunu, unvanın tescilinden üç sene sonra işbu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, tescilli unvanın kullanımının tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, tarafların faaliyet alanlarının ve müşteri çevresinin farklı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
6. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli ve 2015/9 Esas, 2016/33 Karar sayılı kararı ile; davacının "..." ibareli markalarının davalının fiili kullanımının gerçekleştiği "inşaat hizmetleri" ve bununla ilgili emtialarda tescilli olduğu, davalının web sitesinde ve sosyal medya sayfasında yer alan markasal kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, ancak davalının kendisine ait tescilli ticaret unvanını kullanımının haksız rekabet oluşturmayacağı, dolayısıyla maddi tazminat talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının ticaret unvanındaki “...” ibaresinin çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.10.2018 tarihli ve 2016/14418 Esas, 2018/5929 Karar sayılı kararı ile; “…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davalının ticaret unvanında yer alan “...” ibaresinin kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğinin, markasal kullanımı nedeniyle marka hakkına tecavüzün tespiti ile maddi tazminat istemlerine ilişkindir. Dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere, davacı, davalının “...” ibaresini kullanımının ticaret unvanı kullanım sınırını aştığını, markasal kullanım olduğu ve bu durumun markasının itibarına zarar verdiğini de iddia etmekte olup, talep ettiği maddi tazminatın hangi ölçüte dayandığı belirtilmemiş olup, temyiz dilekçesinde marka hakkına tecavüz nedeniyle tazminat isteminde bulunduğunu iddia etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişilerce de davalı kullanımının markasal nitelikte olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Bu durumda mahkemece davacıya maddi tazminat talebinin dayanağının açıklattırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının talepleri karşılanmaksızın hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, hükmün bozması gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
9. İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 04.04.2019 tarihli ve 2018/475 Esas, 2019/114 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, davacının markaya tecavüz iddiasını ve bundan kaynaklanan taleplerini ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu hâline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı, dava konusu edilen taleplerinin yanı sıra dava konusu edilmeyen farklı talepleri hakkında da karar verilmesine ilişkin ıslah talebinin kabulü mümkün olmadığından marka hakkına tecavüz edilip edilmediği konusunda değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirket tarafından dava dilekçesinde ileri sürülmeyen ve talep edilmeyen hususların ıslah dilekçesiyle talep edilmesi karşısında bu taleplerin mahkemece dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle, davalı vekilinin ilk karara yönelik tüm temyiz itirazlarının Özel Dairece reddedilmesi karşısında davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
13. Hukuki yarar, dava şartı olduğundan temyiz incelemesi yapılabilmesi için de gerekli bir şarttır.
14. Mahkemece verilen ilk karar taraflarca temyiz edilmiş ve Özel Dairece davalı vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilerek karar davacı yararına bozulmuştur. Mahkemece verilen direnme kararı ise sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
15. Davalı vekilinin ilk karara yönelik temyiz itirazları ile direnme kararına yönelik temyiz itirazlarının aynı olduğu görülmektedir. Başka bir deyişle davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz itirazları, Özel Dairece reddedilen daha önceki temyiz itirazlarıdır.
16. Mahkemenin ilk kararını temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen tarafın artık aynı temyiz sebepleri ile direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur.
17. O hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.