İCRA TAKİBİNDEN ÖNCE DE MENFİ TESPİT DAVASI AÇILABİLİR
İİK.nın 72. maddesi gereğince icra takibinden önce de menfi tespit davası açılabileceğinden davacı aleyhine başlatılan icra takibinin geçerli bir takip olup olmamasının davacının hukuki yararını etkilemeyeceği, davacının maddi hukuk bakımından borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunduğu dikkate alınarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup...
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2025/3441 E., 2025/4184 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/3312 E., 2025/616 K.
İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı şirketin 01.11.2022 tarihli faturası ile tarımsal sulama kullanımı kaynaklı olarak müvekkiline borç çıkarıldığını, dava konusu borca ilişkin olarak ... dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin tapu kayıtları, ÇKS kayıtları ve tarımsal gelir beyannameleri incelendiğinde dava konusu borcu doğuracak büyüklükte herhangi bir işleminin olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ... Esas dosyası tarımsal sulama kaynaklı borcun iptaline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 05.09.2024 tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00 TL olan dava değerini 21.205,37 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; faturada herhangi bir hata bulunmadığını, tahakkuk edilen faturalar üzerinden yapılan incelemede endeks değerlerinin birbirini takip etmekte olduğunu, reaktif değerler, çarpanlar ve tarife hususunda herhangi bir hatalı işlemin olmadığını, faturaların ilgili mevzuata uygun bir şekilde tahakkuk edildiğini savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı alacaklı şirketin, fatura borçlarının ödenmemesi nedeniyle davacının elektriğinin fiilen kesildiğine ve takibe konu edilen fatura tutarlarından güvence bedelinden mahsup edildiğine dair herhangi bir iddiasının olmadığı, bu hususta bir delili de dosyaya ibraz edemediği, bu itibarla kanuna aykırılık teşkil etmeyen yönetmelik hükmü uyarınca dava konusu icra takibinin geçersiz olduğu, menfi tespit davasına konu takibin geçerli olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği, eldeki dava icra takibi ile bağlantılı olduğundan davanın dayandığı takibin geçerli bir takip olması gerektiği, henüz kesinleşmemiş takibe karşı süresinde yapılmış olan itiraz ile İcra Müdürlüğünce alınacak bir karara gerek olmaksızın takibin durmuş olduğu, icrai haciz tehlikesinin de bulunmadığı, ortada geçerli bir takip bulunmadığından davacının bu davayı açmada hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle; davanın dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Sebepleri
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik Adalet Bakanlığınca; Mahkemece 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 72. maddesi gereğince icra takibinden önce de menfi tespit davası açılabileceğinden davacı aleyhine başlatılan icra takibinin geçerli bir takip olup olmamasının davacının hukuki yararını etkilemeyeceği, kabule göre de icra takibi geçersiz olsa dahi davacı aleyhine düzenlenmiş fatura bulunduğu dikkate alındığında davacının maddi hukuk bakımından borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunduğu dikkate alınarak, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek, kanun yararına temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, elektrik aboneliğinden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası, İİK.nın 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre; borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere; menfi tespit davasında amaç, bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.
Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.
Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.
Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.
Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini Mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Dosyanın incelenmesinde; davacının tarımsal sulama grubu aboneliği gereğince 2022/11 dönemine ilişkin 20.12.2022 son ödeme tarihli D/9107044 nolu faturanın düzenlendiği, bu fatura dayanak olmak üzere davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, Mahkemece "menfi tespit davasına konu takibin geçerli olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesinin gerektiği ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 35 inci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi gereğince icra takibinin geçersiz olduğu, öte yandan henüz kesinleşmemiş takibe karşı süresinde yapılmış olan itiraz ile icra müdürlüğünce alınacak bir karara gerek olmaksızın takibin durmuş olduğu, bu hâlde icrai haciz tehlikesinin de bulunmadığı, davacının bu davayı açmada hukuki yararının olmadığı" gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir. Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan icra takibi olan; ancak Mahkemece geçersiz olduğu belirlenen icra takibinde de borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir.
O hale Mahkemece, İİK.nın 72. maddesi gereğince icra takibinden önce de menfi tespit davası açılabileceğinden davacı aleyhine başlatılan icra takibinin geçerli bir takip olup olmamasının davacının hukuki yararını etkilemeyeceği, davacının maddi hukuk bakımından borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunduğu dikkate alınarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz isteminin kabulü gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 363. maddesinin birinci fıkrası hükmüne dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile
kararın sonuca etkili olmamak üzere aynı Kanun'un 363. Maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
22.09.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.