ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASINDA KARIŞTIRILMIŞ OLABİLECEĞİ ŞÜPHESİ - NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASI

Davacı Kadının Çocuğunun Doğum Sırasında Karıştırılmış Olabileceğinden Şüphe Ettiği - Nüfus Kaydının Doğru Tutulmasından Devlet'in Sorumlu Olduğu Hususu Gözetilerek Davacının İddiasının Doğru Olup Olmadığının Tespit Edilebilmesi İçin DNA Testi Yapılması ve Testin Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2024/8682
K. 2024/8367
T. 6.11.2024
NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASI ( Davacı Kadının Çocuğunun Doğum Sırasında Karıştırılmış Olabileceğinden Şüphe Ettiği - Nüfus Kaydının Doğru Tutulmasından Devlet'in Sorumlu Olduğu Hususu Gözetilerek Davacının İddiasının Doğru Olup Olmadığının Tespit Edilebilmesi İçin DNA Testi Yapılması ve Testin Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gereği )
ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASINDA KARIŞTIRILMIŞ OLABİLECEĞİ ŞÜPHESİ ( Davacı Kadın Çocuğunun Doğum Sırasında Karıştırılmış Olabileceğinden Şüphe Etmekte Olup Şüphesinde Haklı İse Biyolojik Kızının Hayatta Olma İhtimali Ortaya Çıktığından Davacının Talebinin Doğru Olup Olmadığı Hususunun Araştırılması Zorunluluğu )
DNA TESTİ ( Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası - Mahkemece DNA Testi Yapılması ve Testin Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerekirken Eksik Araştırma ve İnceleme İle Hukuki Yarar Yokluğundan Davanın Reddine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )
NÜFUS KAYDININ DOĞRU TUTULMASI ZORUNLULUĞU ( Nüfus Kaydının Doğru Tutulmasından Devlet'in Sorumlu Olduğu Hususu Gözetilerek Davacının İddiasının Doğru Olup Olmadığının Tespit Edilebilmesi İçin İşin Esasının İncelenmesi Gerektiği )
5490/m.35,36,40
ÖZET: Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi davası olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, DNA testi yapılmadan karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı kadın, çocuğunun doğum sırasında karıştırılmış olabileceğinden şüphe etmekte olup, eğer şüphesinde haklı ise biyolojik kızının hayatta olma ihtimali ortaya çıkmaktadır. Davacının talebinin doğru olup olmadığı hususu araştırıldığında haksız çıkması halinde yapılan yargılama giderlerinden de kendisi sorumlu olacaktır. Buna göre, nüfus kaydının doğru tutulmasından Devlet'in sorumlu olduğu hususu da gözetilerek davacının iddiasının doğru olup olmadığının tespit edilebilmesi için işin esasının incelenmesi, DNA testi yapılması ve testin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeler, eksik araştırma ve inceleme ile hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulmasının kamu düzeni ile yakından ilgili olduğunu, nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğunu, dolayısıyla ...'nin ölmeden önceki ruh halinin değişkenliği, annesine yönelik olarak birçok kez “sen benim annem değilsin” şeklindeki sözleri ve ...'nin intihar ederek hayatına son verdiğini iddia ederek ...'nin müvekkilinin öz kızı olup olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, nüfusta kızı olarak kayıtlı ve 01.03.2021 tarihinde intihar ederek ölen ...'nin kendi kızı olup olmadığının tespiti için DNA testi yapılmasını talep ettiği, davacı ve kızının nüfus kaydının incelenmesinden, nesebinin düzeltilmesi suretiyle babasının nüfusuna kayıtlı olduğu, evli olmadığı, ...'ye ve ona bağlı olarak da davacıya mirasçı olabilecek kimse bulunmadığı, sırf şüpheye dayalı olarak somut ve ciddi hiçbir delil sunmadan ölenin kendi kızı olup olmadığı hususunda DNA testi yapılmasını istemesinde hiçbir hukuki yararının bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasının dava şartlarından olduğu, eldeki davada, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığından dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle, açılan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesini tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi davası olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, DNA testi yapılmadan karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35 inci, 36. ve 40. maddeleri; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddesi; HGK'nın 15.11.2023 tarihli ve 2022/1-747 E., 2023/1080 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemede bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır.
2.Hukuki yarar dava şartlarından olup davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Bu şart dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan olumlu dava şartları arasında sayılmaktadır. Bu nedenle menfaate, davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı da denilmektedir (Emel Hanağası, Davada Menfaat, Ankara, 2009, s.19-21).
3.Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin gerekçesinde de "...Maddenin birinci fıkrasının (h) bendinde ise davacının dava açmakta hukukî yararının bulunmasının bir dava şartı olduğu hususu açıkça vurgulanmıştır. Burada sözü edilen hukukî yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukukî yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir..." yönünde açıklamalara yer verilmiştir.
4.Bir davada menfaat (hukuki yarar) ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
5.Bu ilkeden hareketle bir davada hukuki menfaatin bulunup bulunmadığı mahkemece tarafların dava dosyasına sunduğu deliller, olay veya olgular çerçevesinde yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmelidir. Böylelikle kişilerin haksız davalar açmak suretiyle dava hakkını kötüye kullanmasına karşı bir güvence de sağlanmış olmaktadır (H. Pekcanıtez, Medeni Usul Hukuku, C.II, Onbeşinci Baskı, İstanbul, 2017, s. 946-949).
6.Somut uyuşmazlıkta davacı kadın, çocuğunun doğum sırasında karıştırılmış olabileceğinden şüphe etmekte olup, eğer şüphesinde haklı ise biyolojik kızının hayatta olma ihtimali ortaya çıkmaktadır. Davacının talebinin doğru olup olmadığı hususu araştırıldığında haksız çıkması halinde yapılan yargılama giderlerinden de kendisi sorumlu olacaktır. Buna göre, nüfus kaydının doğru tutulmasından Devlet'in sorumlu olduğu hususu da gözetilerek davacının iddiasının doğru olup olmadığının tespit edilebilmesi için işin esasının incelenmesi, DNA testi yapılması ve testin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeler, eksik araştırma ve inceleme ile hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
kazanci.com