ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2020/10703 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2020/10703 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 8/1/2025 tarihli ve 2020/10703 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

MEHMET AYDOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/10703)

Karar Tarihi: 8/1/2025

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

Kenan YAŞAR

Ömer ÇINAR

Metin KIRATLI

Raportörler

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucu

:

Mehmet AYDOĞAN

Vekili

:

Av. İnci COŞKUNER

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kolluk görevlilerince hukuka aykırı şekilde karakola götürülme nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, karakolda darbedilme nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu; bir kadına şiddet uyguladığı yönünde ihbar gelmesi nedeniyle olay yerine gelen jandarma görevlilerince görevi yaptırmamak için direnme, tehdit, hakaret ve kasten yaralama suçlarını işlediği iddiasıyla 2/6/2019 tarihinde gözaltına alınmış; 3/6/2019 tarihinde sevk edildiği Silifke Sulh Ceza Hâkimliğince tutuklanmıştır.

3. Başvurucunun iddiasına göre başvuruya konu olay şu şekilde meydana gelmiştir:

i. Başvurucu, hakkında hiçbir şikâyet olmadığı hâlde nişanlısına fiziksel şiddet uyguladığı iddiasıyla kolluk görevlileri tarafından zorla araca bindirilmiştir.

ii. Karakola götürülen başvurucuya kameraların olmadığı bir yerde tokat atılmış, hakaret edilmiştir. Başvurucunun haksız tahrik altında karşılık vermesi üzerine jandarma görevlileri, başvurucunun kendilerini darbettiğine ilişkin tutanak düzenlemiştir.

iii. Jandarma personeli tekme ve tokat atarak dövdüğü başvurucuyu tanınmayacak hâle getirmiştir.

4. Kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 2/6/2019 tarihli tutanakta; 112 Acil Çağrı Merkezine bir erkeğin bir kadını darbettiğinin bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiğinde çevredeki vatandaşlardan yedi sekiz kişinin kadını darbeden Mehmet Aydoğan'ı linç etmeye çalıştığının öğrenildiği, Mehmet Aydoğan'ın yüzünde ve gözünde kızarıklıklar olduğu, olay yerinde bulunan kadının ve Mehmet Aydoğan'ın karakola davet edildiği, Mehmet Aydoğan'ın gelmek istemediğini söyleyip küfrederek devriye aracına üç dört kez yumruk attığı, araca bindirilen Mehmet Aydoğan'ın araç içinde tekme ve yumruk atmaya devam ettiği, Atakent'teki asayiş noktasına götürülen Mehmet Aydoğan'ın hakaret ve tehditte bulunarak görevli personel U.S.ye tekme ve yumruk attığı, ayırmak isteyen personel N.T., E.D. ve A.A.ya saldırdığı, Karakol Komutanlığının kapısının camını kırdığı, olayın cep telefonu kamerasıyla kayda alındığı belirtilmiştir.

5. Kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 2/6/2019 tarihli Kamera Çözümleme Tutanağı'nda 2/6/2019 günü saat 18.19 sıralarında Mehmet Aydoğan'ın jandarma personeli U.S.ye arka ve yan tarafından dört yumruk attığı, jandarma personelinin kendini savunduğu, kamera kaydı alan kişinin de Mehmet Aydoğan'a müdahale etmek zorunda kalması nedeniyle kaydı kapattığının görüldüğü bildirilmiştir.

6. Başvurucu hakkında Silifke İlçe Devlet Hastanesince 2/6/2019 tarihinde düzenlenen gözaltı giriş raporunda “Kafada saçlı deride sağ üstte alın üstünde 2x2 cm'lik şişlik, sağ gözün etrafında yaygın şişlik morluk, sağ boyunda birkaç adet sol kulak kepçesinde yara, karında sol alt kısımda kızarıklık, sol el 5. parmakta şişlik, sırtta sağ kürek kemiği iç tarafında... [okunamadı], 2,05 promil alkollüdür.” tespiti yapılmıştır. Başvurucu hakkında 3/6/2019 tarihinde hastanede düzenlenen gözaltı çıkış raporunda ise önceki rapordan farklı yeni bir bulgu olmadığı ve yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği açıklanmıştır.

7. Jandarma personeli U.S. hakkında hastanede düzenlenen 2/6/2019 tarihi adli muayene raporunda “Dudak sağ tarafta alt dudak iç kısım sağda kanamalı yara, sağ göğüste 2 adet kızarıklık, sol göz iç kısımda sağ tarafta göz içi kanama, sol kaş dış kısımda ... [okunamadı] sağ dudak alt kısım çenede ... [okunamadı] kanamalı yara, sağ yanakta kanamalı yara, boyunda birkaç adet 5 cm'lik kanamalı yara” tespiti yapılmıştır. Ayrıca jandarma A.A.nın sol el 5. parmak ve sol el sırtında kanamalı iki yara, jandarma E.D.nin boynunda ise iki kızarıklık tespit edilmiştir.

8. Hastanenin tarihsiz kesin raporunda jandarma personeli N.T.nin sol kulak arkasında 5x5 cm kızarıklık olduğu belirtilmiştir.

9. Olay nedeniyle Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) resen soruşturma başlatmıştır. Başvurucu, olay nedeniyle 21/6/2019 tarihinde Başsavcılığa sunduğu dilekçe ile şikâyetçi olmuş ve karakola getirildiğinde yüzüyle gözünde yara bulunmadığını gösterdiğini iddia ettiği bazı fotoğrafları içeren belgeleri soruşturma dosyasına sunmuştur. Başsavcılık her iki soruşturmayı birleştirmiştir.

10. Kolluk görevlilerince bilgi sahibi olarak ifadelerine başvurulan H.G. ile A.K. olay yerine jandarma gelmeden önce 8-10 kişinin başvurucuyu dövdüğünü ve bu kişilerin jandarma olay yerine ulaşmadan önce kaçtıklarını söylemiştir.

11. Yürütülen soruşturma kapsamında Silifke İlçe Jandarma Komutanlığına yazı yazılarak olaya ait kamera kayıtları istenmiştir. Cevap yazısında, asayiş noktasında kamera sisteminin arızalı olduğu, G. Cafe isimli işyerinde de arıza nedeniyle kayıt yapılamadığı, çevrede başkaca olay yerini gösteren kamera sistemi tespit edilmediği bildirilmiştir.

12. Başsavcılık tarafından şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan başvurucu; İ.T. ile tartışırken olay yerine gelen jandarmanın yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıktığını, götürüldüğü karakolda tokat atılması üzerine karşılık verince bütün askerî personelin saldırısına uğradığını, camın nasıl kırıldığını hatırlamadığını belirtmiştir.

13. Soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenen İ.T.; başvurucuyla tartıştıklarını, olay yerine gelen kolluk görevlilerine nişanlısı olan başvurucudan şikâyetçi olmadığını belirttiğini, üzerinde deniz kıyafeti olduğu hâlde T.A. ile araca bindirildiğini, direnmesi nedeniyle başvurucuya biber gazı sıkıldığını, karakolda ayrı bir odaya alındığını, bulunduğu yerden komutanın başvurucuya küfrettiğini ve tokat attığını gördüğünü, bir personelin olay anını kameraya çektiğini, kamerayı kapattıktan sonra on kişinin başvurucuya saldırdığını söylemiştir.

14. Soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenen T.A.; amcasının oğlu olan başvurucunun, nişanlısı İ.T. ile tartışması sebebiyle etraflarında kalabalık toplandığını ancak jandarma personeli gelmeden önce başvurucuya kimsenin vurmadığını, jandarma personeli tarafından karakola götürülen başvurucunun araca binerken direndiğini, kolluk görevlilerinin biber gazı sıktığını, karakolda başvurucu ve İ.T.nin içeride, kendisinin bahçede bulunduğu sırada karakol komutanının başvurucuya tokat attığını, tokat atmadan önce personelin cep telefonu kamerası ile kayıt almaya başladığını, kayıt bitince başvurucunun kelepçelenerek nezarethaneye alındığını belirtmiştir.

15. Müşteki ve şüpheli sıfatıyla dinlenen jandarma görevlileri, ihbar üzerine olay yerinden alınarak asayiş noktasındaki karakola götürülen başvurucunun personele saldırdığını ifade etmiştir. Olayın görgü tanığı olarak dinlenen jandarma görevlileri başvurucunun asayiş noktasına getirildiğinde darbedilmiş hâlde olduğunu, başvurucunun akrabası ve arkadaşının karakolda meydana gelen olayı bulundukları yer itibarıyla görmelerinin mümkün olmadığını beyan etmiştir. İlgili beyanlardan bir kısmı şöyledir:

i. A.A.; İ.T.nin ekip aracıyla getirildiğini, bu esnada şahsı odasına aldığı ve şüpheli Mehmet Aydoğan'ın karakol komutanının odasına götürüldüğünü ifade etmiştir. Kısa bir süre sonra karakol komutanının odasından bağrışların gelmesi üzerine eline telefonunu alarak video kaydı başlattığını ve odaya girdiğini, kameradan da görüleceği üzere Mehmet Aydoğan'ın görevli personele saldırmakta olduğunu iddia etmiştir. Kısa bir kayıt aldıktan sonra şahsın kendisine yönelmesi nedeniyle kaydı durdurduğunu ve orantılı güç kullanarak müdahalede bulunduğunu beyan etmiştir.

ii. E.D.; ihbar üzerine olay yerine vardıklarında, darbedildiği bildirilen kadının (İ.T.) şüpheli Mehmet Aydoğan'dan şikâyetçi olduğunu, olay sonrasında Mehmet Aydoğan'ın önce araca binmek istemediğini, zorla bindirildikten sonra aracı tekmelediğini ve camlara yumruk attığını ifade etmiştir. Başvurucu ve İ.T.yi ayrı araçlarda karakola götürdüklerini, Mehmet Aydoğan'ın karakola getirildiğinde darbedilmiş durumda olduğunu belirtmiştir. Başvurucunun karakolda da kendilerine hakaret ettiğini ve U.U.ya saldırdığını, buna karşılık orantılı güç kullandıklarını, İ.T. diğer odada olduğundan başvurucunun bulunduğu odayı görmesinin mümkün olmadığını ifade etmiştir.

iii. Ö.G.; başvurucunun karakola giriş yaptığında alkollü olduğunu ve yüzünde kızarıklık ve çizikler olduğunu beyan etmiştir.

iv. U.S.; başvurucunun alkollü olduğunu, aynı zamanda yüzünde kızarıklık ve tırnak izleri olduğunu, başvurucuya olaya ilişkin soru sorduğunda küfrederek önce kendisine saldırdığını, yedi sekiz kere yumruk attığını, odadaki diğer görevlilerin başvurucuyu kontrol altına almaya çalıştıklarını, olayı duyması üzerine odaya gelen personel A.A.nın kendi telefonundan kamera kaydına başladığını, şahsın etkisiz hâle getirildiğini, bu olay sırasında yaralandıklarını, başvurucuya tokat atıldığını söyleyen kişilerin bulundukları yerden odayı görmelerinin imkânsız olduğunu söylemiştir.

16. Başsavcılık 19/7/2019 tarihinde, jandarma görevlileri hakkında basit yaralama suçu nedeniyle yürüttüğü soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararda İ.T.nin başvurucu tarafından dövüldüğü ihbarı üzerine olay yerine gidildiğinde ifadesi alınmak istenen başvurucunun araca binmemek için direndiği, karakolda ifadesinin alınacağı sırada personele saldırdığı, başvurucunun darbettiği personel U.S., A.A., E.D. ve N.T.nin yaralandığı, başvurucunun adli raporundan alkollü olduğunun anlaşıldığı, H.G. ve A.K.nın olay yerinde alınan ifadelerinde başvurucunun dokuz on kişi tarafından darbedildiğini ifade ettiği, karakolda personele saldıran başvurucuya orantılı olarak güç kullanıldığı açıklanmıştır.

17. Başvurucunun anılan karara yönelik olarak itirazı Silifke Sulh Ceza Hâkimliğince (Hâkimlik) 27/1/2020 tarihinde reddedilmiştir. Kararda; incelenen kamera kayıtlarından başvurucunun eylemleriyle orantılı olacak şekilde güç kullandığının anlaşıldığı, vekilinin şikâyet dilekçesi ekinde sunduğu fotoğraflardan da görüleceği üzere başvurucunun karakola getirildiği sırada vücudunda darp izi bulunmadığı, bu hususun başvurucunun karakola getirilmeden önce şüpheliler tarafından darbedildiğine ilişkin iddiasıyla örtüşmediği, başvurucunun adli muayene raporunda belirtilen izlerin ise şüphelilerin kullandığı orantılı güç karşısında meydana geldiği ifade edilmiştir.

18. Başvurucu, nihai kararı 5/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 2/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Başsavcılığın, başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve kamu malına zarar verme suçlarını işlediği iddiasıyla açtığı kamu davasında Silifke Asliye Ceza Mahkemesi 18/7/2023 tarihinde başvurucunun mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Karar, başvurucunun 26/9/2023 tarihinde itirazdan feragat etmesi üzerine kesinleşmiştir.

20. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

21. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya [2. B.], B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).

22. Somut olayda başvurucunun gözaltı tedbirinin hukuki olmadığına ilişkin iddialarıyla ilgili olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

24. Başvurucu, karakolda kolluk görevlilerinin şiddetine maruz kalmasından vebu konu hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

25. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

27. Başvuruda öncelikle başvurucunun kötü muameleye uğradığına yönelik şikâyeti incelenecektir.

28. Anayasa'nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bireyin bir devlet görevlisinin hukuka aykırı ve Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir iddiası hakkında etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan [1. B.], B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin [2. B.], B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).

29. Başvurucu hakkında düzenlenen adli muayene raporunda alın, göz ve kulak ile karın, el ve sırt bölgelerinde kızarıklık, morluk ve şişlik olduğu açıklanmıştır. Başsavcılık ve Hâkimlik, başvurucunun yaralanma sebebini karakolda kolluk görevlilerine saldırması üzerine kendisine orantılı fiziksel güç kullanılması ile açıklamıştır. Başvurucu, karakolda götürüldüğü odada kolluk personeli tarafından kendisine tokat atılması üzerine karşılık verdiğini, bunun üzerine darp edildiğini ileri sürmüştür. Bu durumda başvurucuya olayların başında tokat atılıp atılmadığı hususu önemlidir. İki tanık (T.A. ve İ.T.) başvurucuya tokat atıldığını gördüklerini beyan etmiş, kolluk görevlileri ise tanıkların olay anında bulundukları yerden başvurucunun tutulduğu odayı göremeyeceklerini ifade etmiştir. Yapılan soruşturmada, bulundukları yerler gözetilerek tanıkların başvurucunun tutulduğu odayı görebilmelerinin mümkün olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu durumda Başsavcılıkça olayı aydınlatabilmek için kritik önemi olan bir husus açıklığa kavuşturulmadan ve kolluk görevlilerinin beyanına dayanılarak soruşturma sonuçlandırılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

31. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddialarının incelenebilmesi için olayı çevreleyen maddi koşullar, inceleme yapmaya olanak verecek şekilde aydınlatılmalıdır. Olayın aydınlatılması ise ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılmasına bağlıdır. Dolayısıyla kötü muamele yasağının maddi boyutu bakımından ihlal edilip edilmediğinin belirlenebilmesi devletin etkili soruşturma yükümlülüğünü gerektiği gibi yerine getirip getirmediğinin tespitine bağlıdır. Bu nedenle bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.

III. GİDERİM

32. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.

33. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği soruşturma makamının yapması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek soruşturma sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden soruşturma konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

34. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin soruşturmanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı, varılan sonuçtan bağımsız olup soruşturmanın şüpheli kişi veya kişiler hakkında kamu davası açılması gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, soruşturmanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yapılacak yeniden soruşturma sonunda da delillerin soruşturmayla ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili soruşturma makamına aittir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Silifke Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2019/3434) GÖNDERİLMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-202010703-basvuru-numarali-karari