ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2025/4889 E., 2025/5553 K. sayılı kararı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2025/4889 E., 2025/5553 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 30.06.2025 tarihli, 2025/4889 E., 2025/5553 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2025/4889 E., 2025/5553 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2784 E., 2025/618 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/295 E., 2022/119 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... İl Müdürlüğünde geçici işçi olarak işe başladığını, ... Yapı, İnşaat İşçileri Sendikasına (...Sendikası) üye olduğunu, 2001 yılının Şubat ayında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile kadrolu daimi statüye geçirildiğini, ... İl Teşkilatının ortadan kaldırılması üzerine 16.03.2005 tarihinde davalı Belediyeye devredildiğini ve bu işyerinde çalışmaya devam ettiğini, 2001 yılında daimi kadroya geçtikten sonra geçici işçilikte geçen hizmet süresi dikkate alınmayıp sanki Şubat 2001 yılında işe girmiş gibi değerlendirilerek başlangıç derece ve kademesinde işe başlatıldığını, tüm hizmet süresi göz önüne alınarak derece ve kademeye ilişkin intibakının yapılması gerektiğini ileri sürerek derece kademe tespiti ile ücret farkı, ikramiye, ilave tediye ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; ............ Sendikaları Konfederasyonu ile hükümet arasında imzalanan 26.10.2000 tarihli protokolde, geçici işçilerin mevcut ücretleri üzerinden sürekli işçi kadrosuna geçirileceklerinin açıkça belirtildiğini, bu nedenle davacının ücretinin eksik belirlendiğini ileri sürerek fark ücret ve buna bağlı işçilik alacaklarını talep edemeyeceğini, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2021 tarihli kaldırma kararı üzerine, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 1987 yılının Ağustos ayından itibaren Mülga ... Genel Müdürlüğüne bağlı olarak geçici işçi statüsünde çalışmaya başladığı, 2001 yılında daimi kadroya alındığı, ... Genel Müdürlüğünün lağvedilmesi üzerine davacının 2005 tarihinde davalı Belediyeye geçtiği, davacının hizmet cetveline göre belirlenen toplam hizmet süresi üzerinden her yıl için 1 kademe, her iki yıl için 1 derece ilerlemesine hak kazandığı kabul edilerek derece ve kademesinin tespit edildiği, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davacı geçici işçi statüsünde çalışmakta iken 2001 yılında daimi kadroya alınırken tüm hak ve alacakları ile birlikte geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğunun tespitine, davacının geçiş tarihi olan 16.03.2005 tarihi itibarıyla 5. derecenin 12. kademesinde olduğunun tespitine, ücret farkı, ikramiye, ilave tediye ve fazla çalışma fark alacaklarının ise reddi suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ... Genel Müdürlüğünde mevsimlik/geçici işçi statüsünde çalışırken 02.02.2001 tarihinde kadroya alındığı, ... Genel Müdürlüğünün lağvedilmesi üzerine 16.03.2005 tarihinden itibaren davalı ... bünyesinde, iş sözleşmesinin sona erdiği 14.02.2011 tarihine kadar çalıştığı, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenen işyeri devri hükümleri itibarıyla davalının husumet itirazının yerinde görülmediği, davacının daimi kadroya alındığı 2001 yılına kadar geçici işçi statüsünde çalıştığı, zincirleme biçimde yenilendiği anlaşılan mevsimlik iş sözleşmesinin belirsiz süreli olarak kabul edilmesi gerektiği, bunun sonucunda kadroya alınmadan önceki çalışmaları yok sayılarak yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağı, talebin kabul edilerek intibakın yapılmasına dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun ek 2. maddesi hükmü uyarınca tanzim edilen protokol hükümlerine göre davalı Belediyeye nakledildiğini, kadroya geçtiği sırada intibakının doğru yapıldığını, karar gerekçesinde somut bilgi ve belgeye dayanılmadığını,

2. Davalı Belediyeye husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu,

3. Davacı mevsimlik işçi olarak işe başladığından kadroya geçtiği sırada yürürlükte olan ... Genel Müdürlüğü ile ...Sendikası arasında yapılan toplu iş sözleşmesinin 101. ve 102. maddelerinden yararlanamayacağını, zira bu maddelerde en az 1 yıl çalışma şartı arandığını, davacının bu şartı sağlamadığını,

4. Eksik inceleme ile verilen kararın gerçeği yansıtmadığını, davalı İdarece yapılan intibakta bir hata bulunmadığını, davanın tümden reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının geçici işçilikte geçen çalışmalarının derece ve kademesinin tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı, buna göre davacının fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ile husumete ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.06.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Davacı işçi, daimi işçiliğe geçirilirken geçici işçilikte geçen hizmet süresinin dikkate alınmadığını, bu nedenle ücrete esas alınan derece ve kademesinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek fark işçilik alacaklarının hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince fark işçilik alacağının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine, derece ve kademesinin ise iddia gibi tespitine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddedilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce yapılan inceleme sonucunda söz konusu karar oy çokluğuyla onanmıştır. Sayın Çoğunluğun görüşüne aşağıda belirttiğim gerekçelerle katılamıyoruz.

6100 sayılı Kanun’un 106/2 hükmüne göre, kanunda belirtilen durumlar dışında tespit davası açan davacı, dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunu açıkça ortaya koymak zorundadır. Bu nedenle diğer davalarda aranan hukuki yarar yanında tespit davası açan davacının, kendisi için söz konusu olan tehlike veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini ispat etmesi gerekir. Şayet davacı, kendisini tehdit eden tehlikenin tespit davası ile giderilebileceğini ispat ederse hukuki yararının varlığından söz edilebilir. Tespit davası ile elde edilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa bu konuda tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Bir dava içerisinde iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar da tespit davasının konusu olamaz (Hakan Pekcanıtez, Pekcanıtez Usûl, İstanbul, On Beşinci Baskı, 2018, s. 976-977).

Davacı işçi derece ve kademesinin hatalı belirlenmesi nedeniyle ücret ve diğer işçilik haklarının eksik ödendiğini ileri sürerek fark alacak davası açmıştır. Açılan eda davasında fark alacak isteminin kabulü, derece ve kademe intibakının doğru tespit edilip edilmediğine bağlıdır. Derece ve kademe tespitinin açılmış olan bu alacak davasında bir ön sorun olarak incelenmesi zorunludur. Alacak davasında belirtilen tespitin yapılacak olması karşısında davacının aynı hususun tespiti için ayrı bir dava açmasında güncel bir hukuki yararının varlığından söz edilemez. Bu durumda ayrı olarak açılan tespit davasının hukuki yarar yokluğundan reddi gerekecektir.

Somut olayda davacı işçi fark alacak istemini derece ve kademenin yanlış yapıldığına dayandırmış olduğuna göre sadece alacak davasının açılmış olduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda, gerekçede ön soruna ilişkin tespite yer verilebilirse de, hüküm kısmında ayrı bir dava açılmış gibi tespite karar verilmesi ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi usule aykırı olur. Alacak davası olarak açılmış olan bu davanın reddi nedeniyle tüm yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesi gerekir.

Mahkemece hüküm kısmında alacak davasının reddine yönelik ibareye yer vermekle yetinilmeli iken, ayrı bir dava daha varmış gibi derece ve kademenin tespiti yönünde hüküm kurulması ve davalı aleyhine yargılama giderlerine karar verilmesi usule aykırıdır. Kararın bu gerekçe ile bozulması ya da düzeltilerek onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun onama yönündeki kararına katılamıyoruz.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-9-hukuk-dairesinin-20254889-e-20255553-k-sayili-karari