ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2025/4847 E., 2025/5586 K. sayılı kararı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2025/4847 E., 2025/5586 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 30.06.2025 tarihli, 2025/4847 E., 2025/5586 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2025/4847 E., 2025/5586 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/904 E., 2025/539 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/506 E., 2023/178 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Kurumda 05.01.2015 tarihinde işe başladığını, Mardin'de 3 ay çalıştıktan sonra, 01.04.2015 tarihinde Şanlıurfa İl Müdürlüğüne geçtiğini, müvekkilinin Mardin'deki çalışma dönemine ilişkin bir nizası veya talebinin bulunmadığını, Şanlıurfa'da çalıştığı döneme dair (01.04.2015-06.01.2017) taleplerinin tespitini ve ödenmesini istediğini, müvekkilinin, davalı Kurumda bir sözleşme yapılmadan, belirli bir ücret verilmek suretiyle Kurumda mesaisini harcayıp sadece sözleşmeli avukatları koordine etmek, müşavirlik kapsamında görüş bildirmek ve hukuk servisini yönetmek üzere hukuk işlerini idare yönünde iş ve işlem yapmak üzere işe başladığını, daha sonra Kurumun kendisine dosya atama, icra takibi verme ve bunları takip ve sonuçlandırmayla fiilen görevlendirdiğini ve bunlar için ne karşı taraf vekâlet ücreti ne de bir başka vekâlet ücreti ödediğini, bir başka biçimde pay aktarımında da bulunmadığını, bu hususlarda davalıya .................Noterliğinin 21629 sayı ve 21.12.2020 tarihli ihtarnamesi ile bildirimde bulunulduğunu, ihtarına cevap verilmediğini, müvekkiline sözleşmesinin bitmesinden önce takip edip bitirdiği dosyalardan dolayı müşavirlik değil aktif avukatlık yaptığı için vekâlet ücretinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek müvekkilinin hak ettiği ücretlerin kalem kalem tespitini ve bu ödenmeyen alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; Diyarbakır asliye hukuk mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının müvekkili Kurumda 05.01.2015-06.01.2017 tarihleri arasında iş sözleşmesine tâbi sigortalı avukat statüsünde çalıştığını, müvekkili bir kamu kurumu olmadığından davacının vekâlet ücreti talebini de karşılamakla yükümlü olmadığını, özel şirket bünyesinde çalışma yapılırken vekâlet ücretine hak kazanılabilmesi için iş sözleşmesinde bu hususta açık bir hüküm olması veya ayrı bir vekâlet ücreti sözleşmesinin bulunması gerektiğini, taraflar arasında yapılan iş sözleşmesinde vekâlet ücretinin ödeneceğine dair hüküm bulunmadığını, müvekkili olan Şirket ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinin 1.1 maddesinde, “Personel tecrübe ve mesleki birikimine uygun olarak, işveren veya vekilinin vereceği bütün işleri ve görevleri yapmayı kabul ve taahhüt eder. Bu hizmetleri karşılığından yukarıda belirtilen ücret dışında herhangi bir ücret talep edemez.” hükmünün düzenlendiğini, müvekkili Şirket bünyesinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı Kanun) 4-(a) hükmü kapsamında sigortalı avukat olarak çalıştığını, bu nedenle davacıya dosya ataması yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işyerinde avukat olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından dosyaya sunulan ve davacının itirazı olmayan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının takip edeceği iş ve işlemlere ilişkin ayrıca vekâlet ücretinin ödeneceğine ilişkin bir hükmün mevcut olmadığı, davacının davalı işyerinde 5510 sayılı Kanun'un 4-(a) hükmü kapsamında çalıştığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu (1136 sayılı Kanun) kapsamında davalı işyeri ile bir anlaşmasının olmadığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/52396 Esas, 2014/5013 Karar sayılı içtihadında da 5510 sayılı Kanun kapsamında avukatın çalışması olması hâlinde ancak bireysel iş sözleşmesi ile vekâlet ücretinin verileceğinin belirtilmesi hâlinde vekâlet ücretinin talebinin olabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki iş sözleşmesinde vekâlet ücretinin verileceğine ilişkin bir hükmün olmadığı, davacının çalıştığı dönem boyunca vekâlet ücretinin verileceğine ilişkin işyeri uygulaması bulunmadığı gibi buna ilişkin bir yönetmeliğin ve genelgenin de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işveren tarafından dosyaya sunulan ve davacının itirazı olmayan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının takip edeceği iş ve işlemlere ilişkin ayrıca vekâlet ücretinin ödeneceğine ilişkin sözleşme kapsamında bir hükmün olmadığı, nitekim Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2011/52396 Esas, 2014/5013 Karar sayılı ilâmında da avukat işçinin vekâlet ücretine hak kazanabilmesinin taraflar arasında akdedilen yazılı sözleşmede bu hususun kararlaştırılması şartına bağlı olduğunun belirtildiği, iş sözleşmesinde vekâlet ücretinin verileceğine ilişkin bir hükmün olmaması, davacının çalıştığı dönem boyunca vekâlet ücretinin verileceğine ilişkin işyeri uygulamasının bulunmaması ve buna ilişkin işyerinde bir yönetmeliğin ve genelgenin olmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Mahkemece celbini istedikleri delillerin celbi sağlanmadan, her bir vakıaya karşın ayrı ayrı bir gerekçe sunulmadan ve en nihayetinde gerekçeli karar hakkı ihlal edilerek hüküm kurulduğunu, gerekçede tanık beyanına tam olarak yer vermediğini, "tanıklar dinlenmiştir" denilerek geçiştirildiğini,

2. Yasal vekâlet ücretinin avukata ait olduğunu, açık bir mevzuat olmasına rağmen avukatın işçi olarak değerlendirilip yasal vekâlet ücretini hak edemeyeceğine hükmedildiğini,

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/12-2065 Esas, 2015/1261 Karar sayılı kararında, ''dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağını, bu hükmün vekil ve müvekkil arasında çıkacak ve iç ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıkları düzenlemek amacıyla öngörüldüğü, ayrıca, bu ücretin, iş sahibinin borcu sebebiyle takas ve mahsup edilemeyeceğine'' hükmedildiğini,

4. Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 1136 sayılı Kanun'un 164/son maddesinin Anayasa’nın 10., 36. ve 48. maddelerine aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulduğunu, Anayasa Mahkemesinin 10.04.2019 tarih ve 2017/154 Esas numaralı dosyada talebin reddine karar verdiğini,

5. Tanıklar tarafından da vekâlet ücreti verileceğinin beyan edildiğini, 2017 yılının Şubat ayında vekâlet ücreti ödenmeye başlandığına ilişkin ifadelerinin tüm bu izahatlarını teyit eder nitelikte olduğunu, yani ortada bir vaat hatta vaatten öte sözlü de olsa ödeneceği beyan edilen fakat ödenmeyen bir vekâlet ücret alacağı bulunduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının dava konusu vekâlet ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-9-hukuk-dairesinin-20254847-e-20255586-k-sayili-karari