Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2013/12235 E., 2013/31565 K. sayılı kararı
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 02.12.2013 tarihli, 2013/12235 E., 2013/31565 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
2013/12235 E., 2013/31565 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işveren, davalının davacıya ait işyerinde 07.08.2007 günü işe başladığını, 11.08.2008 tarihinde yeni evlenmiş olduğunu gerekçe göstererek 1475 Sayılı İş Kanunun 14. maddesi uyarınca kıdem tazminatına hak kazandığını söyleyerek ve 4.508,71 TL net kıdem tazminatı tahsil ederek kendi isteği ile işten ayrıldığını, işten ayrıldıktan hemen sonra yapılan araştırmada 10.08.2009 günü başka bir şirkette işe girmiş olduğunun tespit edildiğini, bu nedenlerle davalının davacıdan haksız biçimde tahsil etmiş olduğu 4.508,71 TL'nin ödemenin yapıldığı 07.08.2009 tarihinden itibaren kıdem tazminatının işçiye ödenmesinde olduğu gibi eşitlik ilkesi gereğince en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işçi, 19.07.2009 tarihinde evlendiğini, 31.07.2009 tarihinde işten ayrıldığını, davacı işyerinden yeni bir iş bulduğu gerekçesiyle işten ayrılmasının söz konusu olmadığını, işten ayrılma sebebinin tamamen evlilik temeline dayandığını, bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının işten çıkış sebebinin evlilik nedeniyle değil yeni bir işe başlama nedeniyle olduğu, bu eyleminin Medeni Kanunun 2. Maddesindeki dürüstlük ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı ve hakkın kötüye kullanılması şeklinde olduğu kanaatine varılarak, kıdem tazminatının davacı işverene iadesine dair hüküm kurulmuştur.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
İş sözleşmesinin kadın işçi tarafından evlilik sebebiyle feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, bayan işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceği hükme bağlanmıştır. Kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren başlar. Bu hak, sadece kadın eşe tanınmış olup, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır.
Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanması da olanaksızdır. Yine evlilik öncesi çeşitli işlemlerin yapılmasının işe devamsızlık noktasında geçerli mazereti oluşturup oluşturmayacağı her bir olay yönünden değerlendirilmelidir.
Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez. Aynı zamanda işçinin işverene ihbar öneli tanıması zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Kadın işçinin, iş sözleşmesini evlilik nedenine dayalı olarak feshine rağmen başka bir işte çalışmaya başlamasının yasal hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı her bir somut olay yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkı tanınmıştır. Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasakoyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir işyerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir.
Somut olayda davalı işçinin evlilik sebebiyle bir yıl içinde işyerinden ayrıldığı ve kıdem tazminatına hak kazandığı anlaşılmaktadır. Davalının daha sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlaması Anayasal çalışma hakkı kapsamı ve güvencesindedir. Salt işçinin derhal başka işyerinde çalışmaya başlaması yasal hakkın kötüye kullanımı niteliğinde değildir. İşçinin yeni işindeki çalışma düzeni evlilik kurumu ve aile yaşantısı gereklerine daha uygun olabileceği gibi bu konuda değerlendirme yapma yetkisi işçiye ait olmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.