ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 2023/817 E., 2023/3583 K. sayılı kararı

Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 2023/817 E., 2023/3583 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 29.05.2023 tarihli, 2023/817 E., 2023/3583 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

9. Ceza Dairesi

2023/817 E., 2023/3583 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Nitelikli cinsel saldırı

KARAR : Beraat, Direnme

Şikayetçi Bakanlık vekilinin kanun yolu aşamasında davaya katılma ve hükümleri temyize hakkı olmadığı belirlenmiştir.

Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.10.2022 tarihli ve2022/310 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2021/25890 Esas, 2022/6397 Karar sayılı bozma kararına karşı, beraat ve direnme kararı verildiği anlaşılmakla, bozma kararına karşı verilen beraat ve direnme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 307 nci maddesine, 7165 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi ile eklenen, üçüncü fıkrası ve aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca doğrudan temyiz yoluna tabi olduğu belirlenmekle;

Mahkemece verilen beraat ve direnme kararının; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenler sanıklar ... ve ... müdafileri, katılan mağdur vekilinin beraat ve direnme kararını temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.04.2021 tarihli ve 2020/242 Esas ve 2021/141 Karar sayılı kararı ile sanıklar ... ve ...'ın nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 ve 62 nci maddeleri uyarınca neticeten 18 yıl 9 ay hapis cezası ve sanık ...'in nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Kanun'un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ile 62 nci maddesi uyarınca neticeten 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir

2. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 08.07.2021 tarihli ve 2021/946 Esas, 2021/979 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanıklar müdafileri, Bakanlık vekili ve katılan mağdur vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3.Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2021/25890 Esas, 2022/6397 Karar sayılı kararıyla; ''Suç tarihi itibarıyle yirmi bir yaşı içerisinde olup, hafif-orta derecede zeka geriliği bulunan mağdurun aşamalarda değişen çelişkili anlatımları, ATK raporları, savunmalar ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararının yerinde olmadığı" gerekçesi ile, söz konusu hükümlere yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.10.2022 tarihli ve 2022/310 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararı ile sanıklar ... ve ... hakkında 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat, sanık ... hakkında 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca direnilmesi ile sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Kanun'un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesi uyarınca neticeten 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A. Sanık ... Müdafiinin Temyiz İsteği

Mahkumiyet kararının yerinde olmadığını, mağdurun beyanlarının, bilimsel olarak itibar edilmesi için belirlenen kriterlere uymadığını, mağdurun beyanlarında zaman ve kişi yönünden karışıklık bulunduğunu, sanığı tarif ederken saçları olduğunu ve siyah olduğunu söylemesine rağmen sanığın saçının çok az olup beyaz olduğunu, olay tarihi olarak Haziran olduğunu söylemesine rağmen üzerinde mont olduğunu söylediğini, mağdurun sadece sanığı suçlamaya yönelik ayrıntılar verdiğini oysa ifadesinde bulunması gereken diğer unsurların bulunmadığını, duruşmadaki savunmalarında sanığın yaşı itibari ile cinsel yetersizliğinin bulunduğunu söylemelerine rağmen Mahkemenin bu yönde araştırma yapmadığını, rapor aldırılması taleplerinin reddedildiğini, adli tıp kurumunun bilimsel raporuna göre yapılan biyolojik incelemede sanığın DNA’sına rastlanmadığının bildirilmesi karşısında verilen mahkumiyet kararının hatalı olduğunu, tanık olarak dinlenen kişilerin sanığın ailesi ile arasında husumet bulunduğunu, sanık hakkında daha önce de isnat edilen eylem ile ilgili kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verildiğini, mağdurun zeka geriliği nedeni ile yönlendirmeye açık olduğunu, kararın bozulması gerektiğini belirtmekle kararın bozulması talebine ilişkindir.

B. Sanık ... Müdafiinin Temyiz İsteği

Sanığın beraatine karar verilmesine rağmen vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

C. Katılan Mağdur Vekilinin Temyiz İsteği

Sanıklar ... ve ... hakkında verilen beraat kararlarının hukuka aykırı olduğunu, mağdurun aynı köyde yaşadığı sanıkları karıştırmasının mümkün olmadığını, rahatsızlığına rağmen olayın başından beri sanıklar ile ilgili verdiği beyanlarını tutarlı olduğunu, akli melekeleri itibari ile olayı kurgulamasının ve öğretilen bir ifadeyi unutmadan ayın şekilde anlatmasının mümkün olmadığını, bu nedenle kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

D. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği

Öncelikle davaya katılmalarına karar verilmesi gerektiğini, sanık ... açısından üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğini ve 5237 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin uygulanmaması gerektiğini, ... ve ... hakkında verilen beraat kararlarının hukuka aykırı olduğunu, eylemlerinin sübut bulduğunu, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmekle kararın bozulması talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

İlk Derece Mahkemesince;

" Sanık ... *** hakkındaki değerlendirme;

Her ne kadar sanık yukarıda ayrıntıların yer verilen savunmalarında özetle, suçlamayı kabul etmeyerek, duruşmadaki ilk savunmasında mağduru inşaat halindeki eve kendisinin çağırmadığını, kendisi inşaat halindeki eve gittikten sonra mağdurun arkasından geldiğini, mağdurun kendisinin pantolonunun popo kısmı dışarıda kalacak şekilde indirdiğini ve kendisine 'beni siker misin' şeklinde teklifte bulunduğunu kendisinin ise kızdığını ve inşaattan ayrıldıklarını beyan etmiş ve sonraki aşamada 5 nolu celsede mütalaya karşı savunmasında ise mağdurun masturmasyon çektiğini kendisinin ise mağdurun pantolonun yukarı çekip inşaattan ayrıldıklarını beyan etmiş ise de; yine sanık müdafisi de benzer şekilde aşamalardaki savunmasında özetle müvekkilinin yaşı itibariyle atılı suçu işlemeye muktedir olamayacağı, müşteki ve tanıkların iftira attıklarını, mağdurun beyanlarının çelişkili olduğunu, sürüntü örneğinde müvekkiline ait örnek olmadığını, müvekkilinin atılı suçu işlediğine dair somut delil olmadığını savunmuş ise de; ve Yargıtay bozma ilamında bu sanık yönündeki mahkumiyet kararının da yerinde olmadığı belirtilmiş ise de; öncelikle belirtmek gerekirse sanık ... *** açısından olayın sadece mağdurun beyanından ibaret olmaması, sanık ile mağdurun inşaat halindeki eve arka arkaya girip bir müddet bekledikten sonra çıkmaları ve tanık olarak dinlenen sanık ile mağdurun inşaat halindeki eve girip çıktığını gören ve durumdan şüphelenen komşuların araştırması ile ortaya çıkan bir olay olması, sanık ... yönünden olayın bir nevi suç üstü hali şeklinde ortaya çıkması, olayın ortaya çıkması ile mağdurun sanık yönünden eylemin zamanına ilişkin çelişkiler içerse de aşamalardaki tüm beyanlarında sanığın inşaat halindeki evde arka kısmına ve ağzına cinsel organını soktuğu beyanında bulunarak cinsel saldırı eylemine ilişkin aşamalardaki beyanının tutarlı ve istikrarlı olması, sanık ile mağdurun inşaat halindeki eve girip çıkma olayının tarihi net belli olduğundan ve inşaat halindeki eve girip çıkma anını gören tanıklar olması nedeniyle mağdurun eylemin zamanına ilişkin beyanlarındaki çelişkinin de bir önemi olmadığının değerlendirilmesi, ayrıca orta derecede zeka geriliği bulunan mağdurun aşamalardaki tüm beyanlarının birebir tam uyumlu olmasının beklenemeyecek olması, zira hem mağdurun olay karakola intikal ettirilmeden inşaat halindeki eve sanık ... ile girip çıkarken görülmesine ilişkin aile tarafından sorulması üzerine ses kaydına alınan çözümü dosya içerisinde bulunan anlatımlarının hem hazırlık aşamasında alınan beyanlarının ve hem de kovuşturmada AGO da alınan beyanlarının ana hatları ile birbiri ile uyumlu olması ve sanık ... ***'i somut belirgin şekilde tarif ederek inşaat halindeki evde kendisine cinsel saldırıda bulunduğuna dair anlatımlarda bulunması, dosya kapsamında ki mağdurun beyanlarına ilişkin 24/06/2020 tarihli Nevşehir ili Adli Tıp Kurumu raporunda mağdurun vermiş olduğu ve vereceği ifadelere ana hatları ile itibar edilebileceği şeklinde kanaatin bildirilmesi, yine pedegog tarafından hazırlanan 02/12/2020 tarihli adli görüşme değerlendirme raporunda 'mağdurun yaşanılan olayların yer ve zaman oryantasyonu kurmakta belli çerçevelerde zorluk yaşadığı, lakin olayın ne olduğu, olaydaki kendisine yönelik eylemde neler olduğunu anlatabilecek durumda olduğunu ve ifade ortamında da bunu yansıtabildiği fark edilmiş ve bu olay haricinde çocuğa yönelik bilgi edinimlerinde çocuğun cinsel konulara yöneliminin konuşmalarında fazlasıyla yer ettiği' şeklinde kanaat bildirilmesi, yine Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun 27/01/2021 tarihli raporunda da mağdurun beyanlarına ana hatları ile itibar edilebileceği yönünde kanaat bildirilmesi, hafif orta derecede zeka geriliği bulunan mağdur tarafından böyle bir konuda sanığa iftira atılmasını gerektirir nitelikte dosyaya yansıyan bir husumetin bulunmaması, ayrıca sanık ile mağdurun inşaat halindeki eve girme ve belirli bir süre kalma ve çıkma ile sonraki süreçlere ilişkin mağdurun beyanlarını destekler tanık beyanlarının bulunması, özellikle tanık İmran'ın sanık ile mağdurun inşaat halindeki evde arka arkaya girdiklerini, 20-25 dakika kaldıklarını, mağdurun evden çıkarken telaşlı olduğunu, kendisini görünce utandığını beyan etmesi yine tanığın sanık ...'in mağdur ...'ya 'sen aşağıdan git, ben şu taraftan gideceğim, beraber çıkmayalım.' şeklinde konuştuğunu duyduğunu beyan etmesi, ayrıca mağdurdan ziyade sanığın aşamalardaki savunmalarının çelişkili olması, hazırlıktaki ve 26.11.2020 tarihli duruşmadaki beyanında olay tarihinde mağdurun inşaatın içerisinde pantolonunu popo kısmı dışarıda kalacak şekilde dizlerine kadar indirerek 'Beni siker misin?' şeklinde teklifte bulunduğunu kendisininde kızarak mağdurun pantolonunu bizzat çektiğini, inşaat halindeki evden çıktığını, mağdurunsa sonradan çıkmış olduğunu beyan etmesine karşın 01.04.2021 tarihli duruşmada mütalaya karşı savunmasında ise mağdurun mastürbasyon yaptığından bahsederek çelişkiye düşmesi, yine her ne kadar mağdurdan alınan sürüntü örneklerine ilişkin DNA incelemesi raporunda mağdurdan alınan sürüntü örneğinde sanığa ait profil olmadığı tespit edilmiş ise de mağdur ile sanığın inşaat halindeki evde görünmelerinin 21.06.2020 tarihi olmasına karşın resmi şikayet başvurusunun 24.06.2020 tarihi olması ile sürüntü örneklerinin bu tarihten sonra alınması ve eylem ile müracaat arasındaki geçen süreden dolayı veya başka bir nedenle sürüntü örneğine rastlanamayabilecek olması, mahkumiyet için muhakkak mağdurun sürüntü örneklerinde sanığa ait DNA profili çıkmasının gerekmemesi, bu durumun tek başına sanık lehine sonuç doğuramayacak nitelikte bir delil olması hususları ile bu sanık yönünden olayın ortaya çıkma ve yansıma şekli, bu sanık yönünden mağdur beyanını destekleyen tanık beyanlarının bulunması, mağdurun sanık yönünden belirgin ve somut anlatımlarda bulunarak ve olayın gerçekleştiği mekana ilişkin beyanlarıyla tutarlı yer gösterme yapması da göz önüne alındığında mağdurun cinsel saldırı anına ilişkin özde değişmeyen aşamalardaki beyanlarına itibar etmek gerekmiş ve bu anlamda aşamalardaki beyanlarına üstünlük tanınmış, sanığın aşamalardaki çelişkili ve suçtan kurtulmaya, sanık müdafiinin de müvekkilini mahkumiyetten kurtarmaya matuf savunmalarına ise itibar edilmemiş ve sanığın eylemi mahkememizce sabit görülmüştür.

Sanıklar ... *** ve ... *** hakkındaki değerlendirme;

Aşamalarda ve mahkememizce alınan ve yukarıda belirtilen sanıkların savunmalarında özetle mağdura yönelik herhangi bir cinsel saldırıda veya istismarda bulunmadıklarını beyan ederek suçlamaları kabul etmemeleri, suçlamayı kabul etmeyen bu sanıklar yönünden iddia edilen cinsel saldırı suçuna ilişkin ortada sadece mağdurun beyanının bulunması, mağdurun bu sanıklara yönelik beyanlarının ise mahkumiyet kararı verilen sanık da olduğu gibi suç üstü halinde değil geçmişe yönelik olması, geçmişe yönelik anlatılan bu olaylara ilişkin herhangi bir tanık beyanının bulunmaması, mağdurun geçmişe yönelik bu beyanlarının tanık beyanları ile veya başkaca delillerle desteklenememesi, her ne kadar mağdurun kısmen çelişkiler içerse de bu sanıklara yönelik beyanlarının da ana hatları ile birbiri ile uyumlu olduğu mahkememizce değerlendirilmiş ise de, zeka geriliğine sahip mağdurun bir olaya ilişkin ifade verirken geçmişte yaşandığını beyan ettiği olayları anlatırken aradan geçen zaman da gözetildiğinde kişi veya olayları karıştırma ihtimalinin de bulunması, bu hususlar ile bu sanıklar yönünden olayın kolluğa yansıma şekli ve zamanı da dikkate alındığında mağdurun cinsel saldırı suçuna ilişkin başkaca delille desteklenemeyen soyut beyanlarının cinsel saldırı suçu açısından bu sanıklar yönüyle ve bu şekliyle tek başına hükme esas alınamadığı, bu sanıklar yönünden cinsel saldırı suçundan mahkumiyet için gerekli delilin bulunamadığı, sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için üzerine atılı bu suçu işlediklerinin sabit olması gerektiği, bu durumun ceza yargılamasının temel prensibi olan 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesinin tabii bir sonucu olduğu, temel amacı hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde mahkumiyet kararı verilemeyeceği anlaşılmakla, bu sanıkların üzerilerine atılı nitelikli cinsel saldırı suçun işlediklerine dair her türlü derecede şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı bir delile ulaşılamadığından bu sanıklar hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan eylemin sabit olmaması nedeniyle CMK'nun 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiş ve bu sanıklar yönünden Yargıtay bozma ilamına uyularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle kararlar verildiği görülmüştür.

IV. GEREKÇE

A. Beraat Kararları Yönünden

Sanıklar ... ve ... haklarında kurulan hükümlerde, delillerin ve olguların açıklandığı ve ilişkilendirildiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu anlaşılmış, bu kapsamda İlk Derece Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde kurulan hükümlere yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

B. Direnme Kararı Yönünden

Mahkemenin direnme kararı; suç tarihi itibarıyla yirmi bir yaşı içerisinde olup, hafif-orta derecede zeka geriliği bulunan mağdurun aşamalarda değişen çelişkili anlatımları, adli tıp kurumu raporları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında yerinde görülmemiştir.

C. Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re'sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Kanun'un 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından vaki temyiz isteminin reddedilmesi gerektiği belirlenmiştir.

V. KARAR

A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden

Gerekçenin (C) bölümünde açıklanan nedenle Bakanlık vekilinin temyiz isteminin 5271 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname'ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE

B. Beraat Kararları Yönünden

Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle, Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.10.2022 tarihli ve 2022/310 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararında sanık ... müdafii ve katılan mağdur vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

C. Direnme Kararı Yönünden

Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.10.2022 tarihli ve 2022/310 Esas, 2022/319 Karar sayılı direnme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2021/25890 Esas, 2022/6397 Karar sayılı bozma kararının, Tebliğname'ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Dava dosyasının, direnme kararı yönünden 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince direnme kararını incelemek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna, onama kararları açısından ise 5271 sayılı Kanun'un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

29.05.2023 tarihinde karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-9-ceza-dairesinin-2023817-e-20233583-k-sayili-karari