Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 2023/6705 E., 2023/5745 K. sayılı kararı
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 02.10.2023 tarihli, 2023/6705 E., 2023/5745 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
9. Ceza Dairesi
2023/6705 E., 2023/5745 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/1734 E., 2022/2124 K.
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İlk Derece Mahkemesince çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. ... Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2022 tarihli ve 2021/492 Esas, 2022/384 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında; çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının beşinci cümlesinin (a) bendi delaletiyle 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi ve 53, 62 ve 63 üncü maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna, karar verilmiştir.
2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 29.12.2022 tarihli ve 2022/1734 Esas, 2022/2144 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında; çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ile katılan vekili, mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularını inceleyerek mağdure vekilinin istinaf başvurusunu sıfat yokluğu nedeniyle reddine, sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilininn istinaf başvurularını kabul ederek İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünü kaldırarak suç tarihinde yürürlükte bulunan hükümler uygulanmak suretiyle 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrası, 103 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve 53, 62 ve 63 üncü maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna, karar verilmiştir.
3. Dava dosyasının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 26.04.2023 tarihli ve 9-2023/40956 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olduğu anlaşılmıştır.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri Özetle
Sanık hakkında yasal şartları oluşmamasına rağmen takdiri indirim hükümlerinin uygulamış olmasına ve taraflarına vekalet ücreti takdir edilmemesine ilişkindir.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz Sebepleri Özetle
Sanık hakkında takdiri indirim hükümlerinin uygulanmasına, cezanın alt sınırdan belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; "Mahkememizin 08.06.2021 tarih 2021/39 Esas ve 2021/129 Karar sayılı ilamının Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 16.07.2021 tarih 2021/1357 Esas ve 2021/ Karar sayılı ilamı ile "...Sanığa isnat edilen "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçunun işlendiği 2012 yılından sonra 28 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ve 24 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun ilgili maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. Maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" düzenlemesi gözetilerek lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili maddeleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesinin gerektiği; Sanık hakkında mahkemenin gerekçesinde de ve hüküm fıkrasında da mezkur yasa hükümlerinden hangisinin lehe olduğunu tartışmaksızın, irdelemeksizin; suç vasıflandırmasını 6545 ve 6763 sayılı Yasalarla değişik mevcut TCK hükümleri uyarınca yapıp bu hükümlere göre ceza tayinine gittiği, üstelik 6545 sayılı Yasa öncesindeki düzenlemede yürürlükte olan TCK'nın 103/6 maddesi uyarınca mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulmasının ağırlatıcı neden olduğu, "karma uygulama" yapılmaması açısından mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığının araştırılmasının, gerekçede tartışılmasının, sonucuna göre lehe-aleyhe yasa mukayesesinin ayrıca yapılmasının gerektiği, bahse konu araştırmanın da yapılmadığı, Mahkeme gerekçesinin bu açılardan denetime olanak vermediği; Mağdure ...'un yargılama aşamasında 15 yaşını doldurmuş olmasına ve davaya katılma ehliyetini kazanmasına rağmen Mahkemenin tensip zaptında da sonraki celselerde de mağdurun çağrılarak beyanlarının ve davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulmasının gerekip gerekmediğini değerlendirmediği, katılma hususunda mağdurun anne ve babasının beyanlarıyla yetindiği..." sebepleriyle bozulduğu ve dava dosyasının yeniden ele alındığı,
Sanık ... ile mağdur ...'un babası katılan ...'un ... ili ... ilçesinde aynı fırında çalışmaları sebebiyle tanıştıkları ve arkadaş oldukları, ...'un ailesi ile birlikte ... iline taşındığı, eşiyle arasında yaşadığı sorunlar sebebiyle arkadaşı olan ...'nın tarafları uzlaştırmak üzere ... iline geldiği, burada tarafların anlaşmazlıklarının devam etmesi üzerine katılan ...'un ... ilinden ayrıldığı, sanığın diğer katılan ..., mağdur ... ve kardeşleri ile birlikte ...'ta kalmaya devam ettiği, bu tarihlerde mağdur ...'ın henüz 7 yaşını doldurmamış olduğu, bir süre sonra müşteki ...'in de evden ayrılması üzerine sanığın mağdur ve kardeşlerini ... ilinde Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne bağlı olan Çocuk Evleri ve Koordinasyon Merkezi'ne bıraktığı ve çocuğun bakım ve koruma tedbiri altına alındığı, mağdurun 14 yaşına girdikten sonra 7-8 yaşlarında iken cinsel istismara uğradığını belirtmesi üzerine soruşturmaya başlandığı ve mağdurun teşhis işlemleri gerçekleştirmesinin ardından sanık ...'nın üzerine atılı suçu işlediği iddiasıyla cezalandırılmasının talep edildiği olayda;
Sanık yargılamanın tüm aşamalarında üzerine atılı suçu işlemediğini, mağdurla ve ailesi ile kendi arasında herhangi bir husumet bulunmadığını, yukarıda detaylı olarak açıklandığı şekilde kendisinin bir süre mağdur ve kardeşleri ile birlikte kaldıktan sonra onları Devlet koruması altına alınmak üzere yurda teslim ettiğini, mağduru kesinlikle cinsel yönden istismar etmediğini beyan etmiştir.
Sanık müdafiinin bozma sonra yargılama sırasında mağduru cinsel yönden istismar eden kişinin müvekkili değil, o dönem pamuk şeker satan ... isimli şahıs olduğu şeklindeki savunmaları üzerine ... isimli şahıs mahkememizce tanık olarak dinlenilmek üzere duruşmalara çağrılmış ve mağdura sanığın ve ...'nın teşhise elverişli fotoğrafları gösterilerek yeniden teşhis işlemleri yaptırılmıştır. Mağdur bu teşhis işlemlerinde yine sanık ...'yı fotoğraflardan teşhis etmiştir.
Tanık sıfatıyla beyanları tespit edilen ... alınan ifadelerinde özetle; sanık ...'yı tanımadığını, katılan ...'u arkadaşı olması nedeni ile tanıdığını, katılanın evinde hiç kalmadığını, ... ilçesinde pamuk şeker sattığını, iddia edilen olaya ilişkin herhangi bir bilgisinin olmadığını, ne şu anda ne de daha öncesinde ayağında herhangi bir aksaklık, sakatlık bulunmadığını beyan etmiştir.
Mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde aldırılan raporda, mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun bildirildiği görülmüştür.
Her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de; mağdurun avukat ve sosyal çalışmacı huzurunda alınan ifadesinde "50-55 yaşlarında, kısa boylu, şişman ve sakallı, ayağı ..." şeklinde tarif ettiği şahsın "kardeşleri uyurken pantolonunu çıkarttığını, cinsel organını kendi cinsel organına soktuğunu" beyan ettiği, kendisine gösterilen fotoğraflardan sanığı teşhis ettiği, ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim edilen 11.05.2020 tarihli raporda mağdurun hymen (kızlık zarı) muayenesinde saat 6 hizasında kaideye kadar uzanan eski yırtık saptandığının, yine mağdurun olay tarihinde beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olduğunun, muayenede elde edilen bulguların cinsel istismar ile uyumlu olduğunun ve mağdurun beyanlarına itibar edilebileceğinin bildirildiği, mağdurun olayı anlattığı ilk kişi olduğu anlaşılan ... isimli şahıs mahkememiz huzurunda tanık sıfatıyla alınan beyanlarında mağdurun ağlayarak 5-6 yaşlarında iken yaşadığı cinsel istismar olayını kendisine anlattığını ifade ettiği, ayrıca bozma sonrası yapılan yargılamada sanık müdafiinin mağduru cinsel yönden istismar eden kişinin müvekkili değil, o dönem pamuk şeker satan ... isimli şahıs olduğu şeklindeki savunmaları üzerine ... isimli şahıs mahkememizce tanık olarak dinlenilmek üzere duruşmalara çağrılmış ve mağdura sanığın ve ...'nın teşhise elverişli fotoğrafları gösterilerek yeniden teşhis işlemleri yaptırılmış, mağdur bu teşhis işlemlerinde yine sanık ...'yı fotoğraflardan teşhis ettiği, yine mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde aldırılan raporda, mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun bildirildiği, dolayısıyla dosya kapsamı itibariyle elde edilmiş olan delillerin mağdur beyanlarını destekler mahiyette olduğu, mağdur yaşadığını iddia ettiği cinsel istismar olayından yaklaşık 7 yıl sonra bu durumu anlatmış ise de; olayın gerçekleştiği tarih itibariyle yaşı göz önüne alındığında yaşadıklarını anlamlandıramamış olabileceği, yaşı büyüdükçe yaşadığı travmanın etkilerini göstermiş olabileceği, cinsel istismara maruz kalan mağdurların psikolojilerinin zamanla bozulduğu hususunun süregelen yargılamalarda da tespit edildiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde bu durumun hayatın olağan akışına uygun olduğu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6.Ceza Dairesi’nin 2019/477 Esas 2019/541 Karar, 2020/159 Esas 2020/1452 Karar sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; cinsel suçların niteliği, işleniş biçimi ve ispatındaki zorluklar nedeniyle, uygulamada ve Yargıtay içtihatlarında mağdur beyanlarının kuvvetli bir delil olarak kabul edildiği, sanık ile mağdur ve ailesi arasında önceye dayalı bir husumet bulunmadığı, gerek katılanların gerekse sanığın anlatımlarında husumete ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadıkları, mağdurun sanığın ismini dahi hatırlamayıp fiziksel özelliklerini zihninde tuttuğu ve kendisine gösterilen fotoğraflardan sanığı iki kez teşhis ettiği, dolayısıyla mağdurun sanığa iftira atmasını gerektirecek bir durumun olmadığı, mağdurun soruşturmanın başlangıcından itibaren tutarlı anlatımlarda bulunduğu değerlendirilmekle sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmemiş ve sanığın cezalandırılması hususunda mahkememiz heyetinde tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur.
5237 sayılı TCK'nın 7/2 maddesindeki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; somut olayda sanığın sabit kabul edilen eylemine ilişkin suç tarihinin 13.01.2012 tarihi olduğundan 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi TCK'nın 103. maddesi ile 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 103. maddesi ve 02.12.2016 tarihinde yürülüğe giren 6763 sayılı yasa açısından hukuki durumunun ayrı ayrı uygulama yapılarak değerlendirilmesi gerekmektedir:
Lehe kanunun belirlenmesi;
6545 ve 6763 sayılı kanunlarla yapılan değişiklik öncesi hükümlere göre yapılan değerlendirmede; sanığın mağdura karşı Çocuğun Cinsel İstismarı suçunu işlemiş olduğu sabit olduğundan eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/6 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, mağdurun anlatımları kapsamında sanığın kastının yoğunluğu ile sanığın amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren alt sınırdan olmak üzere temel cezanın belirleneceği; 5237 sayılı TCK'nın 62/2 maddesi gereğince sanığın dosyaya yansıyan suç işleme eğilimi, atılı suçu işlemekten dolayı samimi ve ciddi bir pişmanlığının müşahede ve tespit edilmemesi, dolayısıyla ileride suç işlemekten çekineceğine dair hiçbir kanaatin oluşmaması, cezanın caydırıcı olması gereken etkisi, takdiri indirim maddesinin her olayda uygulanan madde olmayıp, dosya kapsamına göre koşulları mahkeme heyetince oluştuğu kanaatine varıldığı takdirde uygulanan yasa maddesi olması karşısında, cezasında 5237 sayılı TCK'nın 62/1 maddesi uyarınca indirim yapılmayacağı ve sanığın neticeten 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verilmesi gerekeceği;
6545 ve 6763 sayılı kanunlarla yapılan değişiklik sonrası hükümlere göre yapılan değerlendirmede; sanığın mağdura karşı Çocuğun Cinsel İstismarı suçunu işlediği sabit olduğundan eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 103/1-a maddesi delaletiyle ile 103/2-2.cümle maddesi ve aynı kanunun 61/1 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, mağdurun anlatımları kapsamında sanığın kastının yoğunluğu ile sanığın amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren alt sınırdan olmak üzere temel ceza olarak 18 yıl (6763 sayılı kanun öncesi fakat 6545 sayılı kanun sonrası uygulamada ise temel cezanın 16 yıl olarak belirleneceği) hapis cezası ile cezalandırılmasına; 5237 sayılı TCK'nın 62/2 maddesi gereğince sanığın dosyaya yansıyan suç işleme eğilimi, atılı suçu işlemekten dolayı samimi ve ciddi bir pişmanlığının müşahede ve tespit edilmemesi, dolayısıyla ileride suç işlemekten çekineceğine dair hiçbir kanaatin oluşmaması, cezanın caydırıcı olması gereken etkisi, takdiri indirim maddesinin her olayda uygulanan madde olmayıp, dosya kapsamına göre koşulları mahkeme heyetince oluştuğu kanaatine varıldığı takdirde uygulanan yasa maddesi olması karşısında, cezasında 5237 sayılı TCK'nın 62/1 maddesi uyarınca indirim uygulanmamasına ve sanığın neticeten 18 yıl (6763 sayılı kanun öncesi fakat 6545 sayılı kanun sonrası uygulamada ise netice cezanın 16 yıl olacağı) hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verilmesi gerekeceği tespit edilmiştir.
Yukarıda da görüleceği üzere sanık hakkında 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı kanunun 13. maddesi ile yapılan değişiklik ve 18.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli 6545 sayılı kanunun 59. maddesi ile yapılan değişiklik sanık aleyhine olduğundan değişiklik öncesi madde metninin sanık hakkında uygulanması gerekmektedir.
Tüm bu nedenlerle; sanığın mağdura karşı Çocuğun Cinsel İstismarı suçunu işlemiş olduğu sabit olduğundan eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/6 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, mağdurun anlatımları kapsamında sanığın kastının yoğunluğu ile sanığın amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren alt sınırdan olmak üzere temel ceza belirlenmiş; 5237 sayılı TCK'nın 62/2 maddesi gereğince sanığın dosyaya yansıyan suç işleme eğilimi, atılı suçu işlemekten dolayı samimi ve ciddi bir pişmanlığının müşahede ve tespit edilmemesi, dolayısıyla ileride suç işlemekten çekineceğine dair hiçbir kanaatin oluşmaması, cezanın caydırıcı olması gereken etkisi, takdiri indirim maddesinin her olayda uygulanan madde olmayıp, dosya kapsamına göre koşulları mahkeme heyetince oluştuğu kanaatine varıldığı takdirde uygulanan yasa maddesi olması karşısında, cezasında 5237 sayılı TCK'nın 62/1 maddesi uyarınca indirim yapılmamış ve sanığın neticeten 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verilerek'' gerekçesiyle sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; ''Toplanan delillerin değerlendirilmesinde mağdure ... ...'un ... ili Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı çocuk evleri ve koordinasyon merkezinde bakım ve koruma tedbiri altında bulunduğu kurum görevlisi ...'ın mağdure ile kolundaki çizik sebebiyle soru sorması üzerine mağdurenin tanığa küçükken cinsel istismara uğradığını ismini hatırlamadığı bir kişinin yanına bırakıldığında o kişinin kendisine tecavüz edildiğini söylemesi üzerine durumun tanık tarafından kurum yetkililerine bildirildiği kurum yetkililerince C. Savcılığına durumun bildirildiği mağdurenin beyanı alındığında eylemi gerçekleştiren kişinin 50-55 yaşlarında babasının tanıdığı, kısa boylu , şişman ve sakallı bir şahıs olduğu ayrıca ayağının ... olduğunu eylemin ... ilinde gerçekleştiğini sanığın kendi elbiselerini çıkarttığını sonra da kendisine ait elbiseleri çıkarttığını cinsel organının soktuğunu bu olayı kimseye anlatmadığını olayın kendi evlerinde olduğunu annesi ve babasının dışarıda olduğunu belirtmiş, durumun mağdurenin annesi ...'e bildirildiği ... ifadesinde ... kişinin ... isimli kişi olduğunu belirtmiş ...'ı ziyarete geldiğinde birkaç gün evlerinde kaldığını belirtmiş mağdurenin babası sanıkla fırında çalışırken tanıştıklarını eşine bu kişiyi dayısı olarak tanıttığını ... iline geldiğinde 5-10 gün yatılı olarak kaldığını belirtmiş mağdurenin olayın üzerinden geçen zaman itibariyle eylemin gerçekleştiği yer hususunda hataya düşmesi doğal kabul edilmiş alınan doktor raporunda mağdurenin bakire olmaması ayrıca sanığın fiziki özellikleri ile ilgili mağdurenin ayrıntılı anlatımları kapsamından isnat olunan suçu işlediği hususunda tam bir vicdani kanaate varılmış sanığın mağdurenin anne ve babasını ziyaret için ... iline geldiğinde mağdurenin anne ve babasının iş için evde olmadıkları zaman diliminde sanığın mağdureye karşı organ sokmak suretiyle cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiği bakım ve gözetim yükümlülüğünü bu sebeple ihlal ettiği eylem sonucu mağdurenin ruh sağlığının kalıcı olarak bozulduğu anlaşılmış sanığın sübut bulan eylemi karşılığı suçun işlendiği yer ve zaman dilimi , cezanın sosyal ve uyarma amacı dikkate alınarak eylem karşılığı alt sınırdan ceza tayini cihetine gidilmesi gerektiği sonucuna varılmış sanık hakkında ceza tayin edilirken yapılan yasal düzenlemeler TCK 7/2 maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 18/06/2014 tarih 6545 sayılı yasanın 59.maddesi ile yapılan değişiklik sonucu eylemin 16 yıldan aşağı hapis cezası ile ceza yaptırım altına alınmış olması TCK 103/3-d maddesi uyarınca cezanın yarı oranında arttırılması bu durumda 24 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği, TCK 62 maddesinin tatbiki suretiyle eylem karşılığı 20 yıl hapis cezası verilmesi gerektiği 24/11/2016 tarih 6763 sayılı yasının 13.maddesi uyarınca sanığın eylemi karşılığı alt sınırdan 18 yıl hapis TCK 103/3-d maddesi uyarınca verilen cezanın yarı oranında arttırılarak 27 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına TCK 62 maddesinin tatbiki suretiyle eylem karşılığı 22 yıl hapis cezası verilmesi gerektiği suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenlemelerin aleyhe sonuç doğurması sebebiyle TCK 7/2 maddesi gözetilerek sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerinin tatbiki gerektiği sonucuna varılmış , sanık müdafii ve katılan ASHB vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile aşağıdaki karar tesis edilmiştir.'' katılan vekili hakkında verilen vekalet ık hakkında verilen mahkumiyet hükmü kaldırılarak sanık hakkında yeni bir mahkumiyet kararı verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Dosya kapsamı ve İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi dikkate alınarak, yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdanî kanıya ulaşıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşılmıştır.
B. Katılan Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Katılan vekilinin; eksik ceza tayin edildiğine ve alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına yönelen temyiz sebepleri yönünden;
Eyleme uyan suç vasfı ile yargılama sonucunda oluşan kanaat ve takdire göre ceza yaptırımının yasal bağlamda ve gerekçesi gösterilerek belirlendiği, belirlenen cezanın isabetli olduğu anlaşıldığından, hükümde bu yönleriyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Katılan vekilinin; vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelen temyiz sebebi yönünden;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir." şeklindeki hükmü karşısında, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine, sanık aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuş ise de söz konusu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
V. KARAR
Gerekçenin (B) bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle katılan vekilinin vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 29.12.2022 Tarihli ve 2022/1734 Esas, 2022/2144 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereği hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine ilişkin paragrafa; “Katılan kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan (2022 yılı) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10.250,00 TL maktu vekâlet ücretinin sanıktan tahsili ile katılana verilmesine,” ibaresinin eklenmesi suretiyle Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ... Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
02.10.2023 tarihinde karar verildi.