ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2018/5049 E., 2020/6418 K. sayılı kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2018/5049 E., 2020/6418 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 20.10.2020 tarihli, 2018/5049 E., 2020/6418 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

8. Hukuk Dairesi

2018/5049 E., 2020/6418 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar/karşı davalılar vekili, dava konusu 4 numaralı bağımsız bölümde tarafların paylı malik olduklarını, (dava dilekçesinde 2 numaralı bağımsız olarak gösterilmiş ise de, keşifte 4 numaralı bağımsız olduğu anlaşılmıştır) ancak dava konusu yerin davalılar tarafından kullanıldığını ve vekil edenlerin kullanımının davalılar tarafından engellendiğini belirterek, 2009-2014 tarihleri arasında vekil edenlerinin hissesine düşen toplam kira bedeli olan 11.845,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 25/05/2015 havale tarihli dilekçesi ile davasını bilirkişi raporu uyarınca 13.828,83 TL üzerinden ıslah etmiş, karşı davanın ise reddini savunmuştur.

Davalılar/karşı davacılar vekili, tarafların ortak murisi ...'in sağlığında dava konusu 214 ada 41 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölümleri oğulları arasında taksim ettiğini ve dava konusu bağımsız bölümün vekil edenlerinin murisi ...'e verildiğini, muris ... 'nün 2011 yılında vefatı ile vekil edenleri ... ve ...'ın burada yaşamaya devam ettiklerini ancak davacıların dava açılana kadar herhangi bir itirazları bulunmadığı gibi intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, karşı dava ile de, dava konusu dairenin, duvarlarının boyatıldığını, kapıların değiştirildiğini, yeni mutfak dolabı taktırıldığını yapılan bu işlemler nedeni ile evin değerinin yükseldiğini ve oturulabilir hale geldiğini belirterek bağımsız bölümün onarım ve tadilatına ilişkin yapılan masraflara yönelik olarak şimdilik 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalılardan alınarak vekil edenlerine verilmesine karar verilmesini istemiş, 28/08/2015 havale tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiştir.

Mahkemece, davacı/ karşı davalıların davasının kısmen kabulü ile 12.169,40 TL ecrimisil bedelinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı/karşı davacıların davasının kısmen kabulü ile 9.310,70 TL tazminatın davacı karşı davalılardan karşı dava tarihi olan 28/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davalı karşı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Asıl dava, paydaşlar arası ecrimisil, karşı dava masrafların tazmini isteğine ilişkindir.

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar/karşı davacıların temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalılar/karşı davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,

Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 4 numaralı bağımsız bölümün, davacılar, davalıların murisi ... ve tarafların ortak murisi ... adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Her ne kadar Mahkeme, dava konusu yerin kiraya verilebilecek ve gelir getirebilecek yerlerden olduğu dolayısı ile intifadan men şartının gerçekleştiği gerekçesi ile davacılar/karşı davalıların ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki;

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (iş yeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).

Somut olayda, dava konusu dairenin davalılar tarafından kullanıldığı, kiraya verilmediği hususları konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. O halde, az yukarıda bahsedilen ilkeler uyarınca, Mahkemenin, dava konusu dairenin kiraya verilebilecek yerlerden olmasının intifadan men koşulunu sağlamaya yeterli olduğuna dair tespitinin doğru olduğunu söylebilme olanağı yoktur. O halde Mahkemece yapılması gereken, gerekirse taraf tanıkları tekrar dinlenilerek, taraflar arasında dava konusu taşınmazın kullanımına ilişkin anlaşmazlık olup-olmadığının tespit edilmesi, anlaşmazlık var ise süresinin belirlenmesi, yine davacılar/karşı davalıların intifadan men koşulunun oluştuğuna dair delil olarak sundukları ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/533 Esas sayılı dosyasının incelenmesi, tüm bunların birlikte değerlendirilerek iddia ve savunma doğrultusunda toplanmış delillere göre, dava konusu taşınmaz yönünden intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin duraksamaya yer bırakılmayacak şekilde tespit edilerek oluşacak sonuca göre yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında bir karar vermek olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden, Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, ecrimisil hesabının, önceki tarihten başlayarak ileriye doğru ÜFE artış oranlarının uygulanması suretiyle tespit edilmesi gerekirken, son yıldan başlayarak önceki tarihe doğru hesap yapılması da doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Davalılar/karşı davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar/karşı davalıların temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 606,80 TL'nin temyiz eden davacılar-karşı davalılardan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılar-karşı davacılara iadesine, 20.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-8-hukuk-dairesinin-20185049-e-20206418-k-sayili-karari