Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2018/13305 E., 2021/2046 K. sayılı kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 09.03.2021 tarihli, 2018/13305 E., 2021/2046 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
8. Hukuk Dairesi
2018/13305 E., 2021/2046 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Yıkım
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, 6713 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kayden maliki olduğunu, taşınmazın bulunduğu alanda yapılan imar uygulaması sonucunda davalıya ait evin bir bölümünün taşınmazına taşkın hale geldiğini, müdahale nedeniyle taşınmazını kullanamadığını açıklayarak eltamanın önlenmesine, taşkın yapının yıkılmasına ve taşınmazın kullanımından kaynaklanan ecrimisil miktarının tespiti ile talep ve dava hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, haksız müdahalenin söz konusu olmadığını, dava konusu binayı imar uygulamasından önce yaptığını, yapı bedelinin arsa bedelinden fazla olması halinde taşınmazın adına temliken tesciline karar verilmesi gerektiğini İmar Kanunu'nun 18. maddesi hükmü gereğince yapı bedeli ödenmedikçe yapıyı kullanma hakkının bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalı binasının imar uygulaması ile taşkın hale geldiği, yıkımın fahiş zarar oluşturmayacağı, binanın taşkın bölümünün değerinin davalılara payları oranında verilmesi gerektiği, ecrimisil isteği bakımından eda davası açma imkanı varken tespit davası açmasında davacının hukuki yararı olmadığı, dava açılmasına davalıların sebebiyet vermedikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 09.06.2016 tarihli 2018/3404 Esas, 2016/7050 Karar sayılı ilamı ile “ dosya kapsamı ile dava konusu 6713 ada 7 parsel sayılı taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu elde edilen bilirkişi raporu eki krokide (A) ile gösterilen binanın taşkın olduğu, belirlenen taşkınlığın idari bir tasarruf olan imar uygulaması sonucu meydana geldiği, imar öncesi dosya içeriğinde yer alan kayıtlar ile davalı ve kızı dahili davalının hak sahibi oldukları sabittir. Ancak, yine dosyadaki kayıt ve belgeler ile taşkın binanın bulunduğu 6713 ada 10 sayılı imar parselin de davalı ve dahili davalının (A) ve (B) blokta ayrı ayrı 2 nolu bağımsız bölümlerin malikleri olarak yer aldıkları da açıktır. Dava konusu taşınmaza tecavüz idari bir tasarruf olan imar uygulaması ile meydana geldiğine ve davalının kusurlu olduğu söylenemeyeceğine göre yargılama giderlerinin davacıdan alınmasında ve imar uygulaması sonucu ortaya çıkan taşkınlık nedeniyle davalı kötü niyetli sayılamayacağından ecrimisile de hükmedilemeyeceğinde kuşku yoktur. Öte yandan, davacının ecrimisilin tahsiline yönelik bir talebi de bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca, imar uygulamasına dair kayıt ve belgelerin tamamı merciinden getirtilerek, mahallinde yeniden içlerinde harita mühendisi bilirkişinin de yer aldığı üç kişiden oluşan bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak hangi binanın davacı taşınmazına taşkın olduğu, taşkın binanın sahibinin kim olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, bilirkişiden uygulamayı gösterir denetime elverişli rapor ve kroki alınması, yıkım halinde taşkın binanın tamamının kullanılamaz hale geldiğinin tespiti halinde binanın tamamının değerin mahkeme veznesine depo etmesi bakımından davacıya süre verilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ... yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, 6713 ada 7 parsel sayılı taşınmazda dahili davalı ...'e ait aynı yer 6713 ada 10 parsel sayılı taşınmazda bulunan ve fen bilirkişisi Günay Saktaş'ın 12.03.2018 tarihli raporunda "C" harfi ile turuncu renkli ile boyalı olarak gösterilen kısım yönünden yapılan müdahalenin önlenmesine, "C" harfi ile gösterilen turuncu renkli kısmın yıkılmasına, ecrimisil istemlerinin reddine ve davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılar vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince, dava konusu taşınmaza yapılan tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğu dosya kapsamı ile sabittir. İmar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdikleri söylenemez. O halde, taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı açık olup, yine, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120/1. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, taşınmazın tamamından değil el atılan yerin değerinden ibaret olacağı da kuşkusuzdur. Anılan bu hususların gözardı edilmiş olması isabetsizdir. Ne var ki, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir (HUMK md. 438/7, HMK md. 370/2).
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan sebeplerle; “6-Alınması gereken 3.757,05 TL karar ve ilam harcından peşin alınan (tamamlama harçlarının toplamı) 439,15 TL'nin mahsubu ile bakiye 3.317,9 TL'nin davalı ...'ten alınarak hazineye gelir kaydına, 7- Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre 6.400,00 TL vekalet ücretinin davalı ...'ten alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde olan paragrafların hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “davalı davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına” ibaresinin eklenmesine, Yerel Mahkeme hükmünün 1086 sayılı HUMK'un 438/7. fıkrası gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.