Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2016/2660 E., 2018/12125 K. sayılı kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 03.05.2018 tarihli, 2016/2660 E., 2018/12125 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
8. Hukuk Dairesi
2016/2660 E., 2018/12125 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ziynet Eşyalarının İadesi, Olmadığı Takdirde Tazmini, Katılma Alacağı Talebi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili 27.12.1996 tarihinde evlenen davacı ve davalının 1993 yılında boşandıklarını, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından geri verilmek üzere alındığını; ancak daha sonra verilmediğini ziynetlerin aynen veya bedelinin, evlilik birliği içinde davalı adına tescil edilen 06 ESA 10 plaka sayılı aracın, ... ili, kayapınar ilçesinde davalı adına tescil edilen 2 adet gayrimenkulün ve davalı adına kayıtlı şirketin 1/2’sinin ise, mal rejiminin tasfiyesine göre katılma alacağı olarak 10.000,00TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili zamanaşımı itirazında bulunup, ziynet alacaklarının davacıda olduğunu ve ... 1.Aile Mahkemesi'nin 2013/248 Esas, 2013/263 Karar sayılı dosyasında düzenlenen protokol gereğince davacının katılma alacağı isteğinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu bildirmiş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, boşanma davasında protokol düzenlendiğinden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 27.12.1996 tarihinde evlenmişler 29.3.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 08.04.2013 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini iddia etmediğinden evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. 4721 sayılı TMK'nun 166/ 3. maddesine dayalı olarak açılan boşanma davalarında evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır. Bu halde hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek protokolü uygun bulması şarttır. Düzenlemedeki mali sonuçlar üzerinde anlaşma şartı TMK'nun 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddedeki yoksulluk nafakası ve 182. maddesindeki iştirak nafakası talep haklarına ilişkin olup kural olarak mal varlığının tasfiyesini içermez. Ancak tarafların boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemeler yapması suretiyle de tasfiye mümkündür. Bu konuda yasal bir engel bulunmamaktadır.
Somut olayda; 25.03.2013 tarihli boşanma protokolünde "... Davacı ... tarafından davalı ... Anılır'a aylık 200 TL nafaka verilecektir. Nafaka miktarına kararın kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilecektir. Taraflar bunun dışında birbirlerinden herhangi bir ad altında bir maddi talepte bulunmayacaklardır. Taraflar bu tür haklarından şimdiden feragat etmektedirler…" şeklinde beyanda bulunmuşlar. 08.04.2013 tarihli yargılama oturumunda da, boşanma davasında davalı olan kadın davayı kabul ettiğini, boşanmanın mali sonuçlarında anlaştıklarını, tazminat talebinin olmadığını bildirmiş. Mahkemece, taraflar arasındaki protokolün uygunluğu saptanmadan boşanmaya karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Protokole yönelik yukarıdaki açıklamalar ışığında boşanma davasında davalı olan kadınının boşanmanın fer'ilerinden olan maddi, manevi tazminat vb. açıkça feragat ettiği sabit ise de, mal rejiminin tasfiyesine konu olan evlilik birliği içinde edinilen taşınır veya taşınmazlardan kaynaklanan haklarından ve ziynet talebinden feragat ettiği kabul edilemez. Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlemiş olmaları gerekir. Uyuşmazlık konusu protokolün bu haliyle TMK 226 ve 226/1 maddesi uyarınca eşlerden birinin diğerinde bulunan ziynetlerin talebini ve mal rejiminin tasfiyesini de kapsamadığı görülmekte bulunan dava yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Hangi hususları içerdiği muğlak olan protokolün TMK'nun 166/3 maddesine uygunluğu kabul edilemeyeceğinden, davacının boşanma davasına ilişkin anlaşma protokolü ve yargılama oturumundaki beyanları esas alınarak aleyhine karar verilemez.
Bu halde mahkemece, davacının ziynetler konusundaki talebi ve mal rejimi tasfiyesi talebi değerlendirilerek, tarafların evlenme tarihi, dava dilekçesi, dava konusu araç, gayrimenkuller ile şirket hissesinin edinme tarihleri tespit edilerek , ayrıca tarafların iddia ve savunma çerçevesindeki bildirdiği deliller toplanıp; davacının isteğinin 4721 sayılı TMK'nun 202 ve devam maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 219, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağına ilişkin olduğu ve bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmesi gerektiği gözönünde tutularak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene adesine, 03.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.