ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2024/2429 E., 2024/3905 K. sayılı kararı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2024/2429 E., 2024/3905 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 18.09.2024 tarihli, 2024/2429 E., 2024/3905 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

7. Hukuk Dairesi

2024/2429 E., 2024/3905 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/4 E., 2023/722 K.

KARAR : Asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleştirilmiş dava yönünden karar kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi ve kâl davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleştirilmiş dava yönünden karar kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkiline ait 4364 ada,10 parsel sayılı taşınmaza, davalılar tarafından yapılmış bulunan 4364 ada, 9 ve 6 parsellerdeki yapıların taştığını belirterek haksız müdahalelerin men'ine ve yapıların kal'ine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve ... vekili; taşkınlık varsa da imar uygulamasından kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; birleştirilen davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, asıl davanın kabulü ile taşkın yapıların kâl’ine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8.Hukuk Dairesince: "…dava konusu yapılardaki taşkınlığın oluşmasının sebebinin imar uygulaması olduğu; fen bilirkişisi raporunda D ile gösterilen yere ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde; raporda D ile gösterilen taşkınlığı oluşturan ve yıkılması gerekli kısım dışında kalan yerlerin ancak esaslı tadilat sonucu kullanılabilecek olduğu belirtildiğinden Mahkemece bilirkişiler aracılığıyla esaslı tadilat bedelinin de belirlenip bu bedelin de davacı tarafa depo ettirilmesi gerekirken sadece taşkın kısmın yapı bedelinin depo ettirilmesinin doğru görülmediği; fen bilirkişisi raporunda F ile gösterilen yere ilişkin temyiz itirazının incelenmesine gelince; raporda F ile gösterilen kısmın yıkılması halinde geriye kalan yapının kullanılamayacağı belirtildiğine göre, yine mahkemece bilirkişiler aracılığı ile F ile gösterilen tek katlı evin tamamının değerinin hesaplattırılarak davacıya bu bedelin depo ettirilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde sadece taşkın kısmın bedelinin depo ettirilmesinin doğru görülmediği…" gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama soncunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “dava konusu yapılardaki taşkınlığın oluşmasının sebebinin imar uygulamasından kaynaklandığı 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan iki katlı yapının taşkın kısmının yıkılması yapı bütünlüğünü tamamen etkileyeceği, ayrıca yeni oluşacak yapının davacıya ait 10 numaralı parsele bahçe mesafesinin bırakacak olmasının yapıyı daha da küçülterek kullanım planının bozulacağından kalan yapının kullanılamayacağı, iki katlı yapının dava tarihindeki toplam değerinin 56.591,00 TL olduğu, esaslı tadilat bedelinin ise 45.114,00 TL olduğu görülmekle yapı bedelinin tamamının davacı tarafa depo ettirildiği; 6 parseldeki tek katlı yapının kalan kısmının kullanılamayacağı anlaşıldığından yapının tamamının hesaplanan değeri olan 35.024,00 TL'nin davacı tarafa depo ettirilerek dava konusu 9 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalılar ... mirasçıları ..., ...; ..., ..., ..., ..., ... aleyhine açılan davanın kabulü ile krokili raporda (D), (E) hafleriyle gösterilen ve sırasıyla 13,67 metrekare, 7,02 metrekare yüz ölçümlü olup davacı adına aynı yer ve adada kayıtlı 10 parsel sayılı taşınmazdaki kesimlere yönelik olarak depo ve ev eklentisi bulundurmak suretiyle vuku bulan müdahalenin önlenmesine ve belirtilen bölümlerde yer alan depo ve yapı eklentilerinin kal’ine; dava konusu 6 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalı ... Elce aleyhine açılan davanın kabulü ile krokili raporda (A) ve (F) harfleriyle gösterilen ve sırasıyla 30.50 metrekare ve 10.68 metrekare yüz ölçümlü olup davacı adına aynı yer ve adada kayıtlı 10 parsel sayılı taşınmazdaki kesimlere yönelik olarak depo ve ev eklentisi bulundurmak suretiyle vuku bulan müdahalenin önlenmesine ve belirtilen bölümlerde yer alan depo ve yapı eklentilerinin kal’ine, diğer davalılar yönünden kararın kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına; birleştirilen dava yönünden karar kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bir kısım davalıların taşınmazdaki paylarını devrettiklerini, sadece D ve F ile belirtilen kısımlar için değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, bedellerin gerçek değerlerinin hesaplanmadığını, binaların tümünün değerinin hesaplanması gerektiğini, bedellerin ne şekilde ödeneceğinin de belirtilmemesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, el atmanın önlenmesi ve kâl talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parselleri oluşturulabilmektedir. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerince kullanma imkanı bulunmaktadır.

Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmış olmaktadır.

Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. bu nedenle yukarıda değinildiği gibi imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu bulunmaktadır.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Her ne kadar Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle, bozma ilamında belirtilen (F) ve (D) harfleriyle belirtilen alanlardaki muhdesatın bedellerinin depo edilmesi suretiyle kal kararı verilmiş ise de; kâl’e konu yapıların, karar tarihine yakın bir tarihte, uzman bilirkişi heyeti marifetiyle yapılacak keşif neticesinde alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilecek güncel değerlerine hükmetmek yerine (F) ve (D) harfleriyle belirtilen yapıların dava tarihindeki değerleri üzerinden depo kararı verilmek suretiyle karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu sebeple hüküm bozulmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. (2) No.lu paragrafta açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-7-hukuk-dairesinin-20242429-e-20243905-k-sayili-karari