ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2022/688 E., 2023/1659 K. sayılı kararı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2022/688 E., 2023/1659 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 21.03.2023 tarihli, 2022/688 E., 2023/1659 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

7. Hukuk Dairesi

2022/688 E., 2023/1659 K.

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belirlenen günde davalı vekilleri Av. ... ve Av. Erkan Köroğlu ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının dava konusu 702 ve 704 parsel sayılı taşınmazları birlikte satın aldıklarını ancak yasal engel nedeniyle taşınmazların davalı adına tescil edildiğini, tapudaki işlemin hemen akabinde, davalının tapu senetlerinin arka kısmına el yazısıyla taşınmazların yarı hissesinin davacıya ait olduğunu yazarak imzaladığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taşınmazların 1/2 hissesinin davacı adına tesciline veya taşınmazların karar tarihindeki rayiç değerlerinin yasal faiziyle davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dayandığı belgelerin inanç sözleşmesi niteliğinde olmadığını, belgede davacının imzasının bulunmadığını ve yazının hangi taşınmaza yönelik olduğunun belirtilmediğini, taşınmazların bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, dava dışı 603 parsel sayılı taşınmazın da birlikte alındığını ancak davacı adına tescil edildiğini ve davacının taşınmazın 1/2 hissesini müvekkiline devretmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı vekili yargılama sırasında; davaya dayanak belgelerdeki imzalara itiraz etmiş ve tapu senetlerinin fotokopisi çekilerek başka bir evrakın arkasına eklenmiş olabileceğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu senetlerinin arkasındaki imzanın davalıya ait olduğunu, tanık anlatımları, tarafların beyanları ve dosyada bulunan diğer deliller doğrultusunda taşınmazların yarısının davacıya ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin tapu senetlerinin fotokopilerinin arkasına başka taşınmazlar için yazılan yazıların iliştirilmiş olabileceğini düşündüğünü, söz konusu yazılarda taşınmaz bilgilerinin yer almadığını, davacının orjinal tapu senedini ve bu senedin arkasına yazılmış yazıyı ibraz edemediğini, davacının satış bedelinin yarısını ödediğini de ispatlayamadığını, davaya dayanak belgelerin inanç sözleşmesinin unsurlarını taşımadığını, davacının inanç sözleşmesine değil, muvazaaya dayandığını beyan ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarlayarak kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6100 sayılı Kanun'un

a)"Delil başlangıcı" kenar başlıklı 202 inci maddesi şöyledir:

"(1)Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.

(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir."

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 05.02.1947 tarihli ve 1945/20 Esas, 1947/6 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İnanç sözleşmesi, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 05.02.1947 tarihli ve 1945/20 Esas, 1947/6 Karar sayılı kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.

3. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı Kanun’un 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.

4. Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (6100 sayılı Kanun’un 188 inci maddesi ile 225 nci maddesi v.d) yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli ve 2014/14-516 Esas, 2015/2838 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.

5. Bu genel açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; davacı, dava konusu 702 ve 704 parsel sayılı taşınmazlar hakkında davalı ile aralarında inançlı işlem bulunduğu iddiasına dayalı olarak tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 05.02.1947 tarihli ve 1945/20 Esas, 1947/6 Karar sayılı kararı uyarınca bu iddiasını kanıtlar nitelikte yazılı bir belge sunmamış, ancak bu iddiasının ispatı için tanık, keşif, yemin ve davalının imzasını içeren belgeler ile sair delillere dayanmıştır.

6. Dayanılan belgeler incelendiğinde; dava konusu taşınmazların tapu senet fotokopilerinin arkasına, "18.12.2014, Bu Arsanın 0/50'si ... Aittir ..." ibaresinin yazıldığı ve bu yazının altında davalının imzasının yer aldığı görülmektedir.

7. Kanundaki tanımına göre bir belgenin delil başlangıcı sayılabilmesi için; yazılı bir belge bulunması, bu belgenin kendisine karşı ileri sürülen kişi tarafından verilmiş veya gönderilmiş olması ve iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel göstermesi gerekir. Buna göre, davacı tarafça dayanılan söz konusu belgelerin delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu açıktır.

8. Bu durumda; dosya kapsamına, toplanan delillere, davacının delil başlangıcı niteliğindeki belgelere dayalı olarak bu davayı açmasına, Adli Tıp Kurumu tarafından söz konusu belge altındaki imzanın davalının el ürünü olduğunun doğrulanmasına ve tanık beyanlarına göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

9. Diğer taraftan; temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Yargıtay duruşma vekalet ücreti 8.400,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-7-hukuk-dairesinin-2022688-e-20231659-k-sayili-karari