ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2022/4837 E., 2024/1922 K. sayılı kararı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2022/4837 E., 2024/1922 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 02.04.2024 tarihli, 2022/4837 E., 2024/1922 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

7. Hukuk Dairesi

2022/4837 E., 2024/1922 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/17 E., 2022/138 K.

DAVA TARİHİ : 29.11.2013

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asli müdahil ... vekili tarafından duruşmasız; davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 02.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde asli müdahil vekili Nuri Kılıç ile karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 02.04.2024 Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 295 ada 13 parsel sayılı taşınmazda 03.05.2013 tarihinde davalıya satılan 3781/44100 hissenin ön alım hakkı nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asli müdahil ..., kendisine ön alım hakkı tanınarak davalıya satışı yapılan payın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Asli müdahil ..., ön alım hakkı nedeniyle satışa konu payın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, fiili taksim ve bedelde muvazaa iddiasında bulunarak davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.10.2020 tarihli ve 2020/38 Esas, 2020/393 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. 1. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 10/02/2016 tarihli ve 2014/239 Esas, 2016/54 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve asli müdahil ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18.04.2017 tarih, 2016/12306 E-2017/3134 K sayılı ilamıyla, “01.12.2014 tarihinde yapılan keşifte dinlenen tanıklar ve keşiften sonra duruşmada dinlenen tanıklar, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğine ilişkin beyanlarda bulunmuşlardır. Ancak, taşınmaz üzerinde fiili taksim olup olmadığı, varsa taşınmazın hangi bölümünün kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu nedenle öncelikle taraf delillerinin tümü toplandıktan sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak, HMK’nun 259/2. maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek, davacı ... ve keşiften sonra davaya asli müdahale eden eşi ... ...’nun birlikte öteden beri belirli bir yeri kullanıp kullanmadığı ve asli müdahil davacı ve dava sırasında murisinden intikalen pay maliki olan ...’ın murisi ... oğlu ... ... payını davacı ... ile takas edip etmediği veya keşifte bir kısım tanıklar tarafından beyan edilen küçük hisseye sahip kişilerin taşınmazın arka tarafında belli bir yerin kendilerine tahsis edilmiş olup olmadığı, davalıya pay satan kişinin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenerek, çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; Dairenin 10.09.2018 tarih, 2017/5379 E-2018/5336 K sayılı ilamıyla karar düzeltme istemi reddedilmiştir.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, 29/05/2019 tarihli ve 2018/333 Esas, 2019/171 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

A. 2. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 29/05/2019 tarihli ve 2018/333 Esas, 2019/171 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve asli müdahil ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 30.11.2021 tarih, 2021/770 Esas, 2021/3333 Karar sayılı ilamında; bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereğinin yerine getirilmediği, fiili taksim olgusunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu ve hissedarların tamamının üzerinde anlaştığı fiili bir kullanım olmadığı şeklindeki yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davanın kabulüne 295 ada 13 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 3781/44100 oranındaki hissenin tapu kaydının iptali ile, 3781/132300 oranındaki hissenin davacı ..., 3781/132300 oranındaki hissenin asli müdahil ... ve 3781/132300 oranındaki hissenin asli müdahil ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve asli müdahil ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili; dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, davacının ve asli müdahillerin kullandığı yer bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Asli müdahil ... vekili; davacının ve eşi ...'nın dava konusu taşınmazda kullandığı yer olduğunu ancak kendisi tarafından kullanılan bir yerin bulunmadığını, davacının ve asli müdahil ...'nın davasının reddine karar verilmesini gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ön alım hakkından kaynaklı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Ön alım davasına konu olan payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilerek her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payını bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle ön alım hakkını kullanması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 tarih ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

2. Ön alım davalarında fiili taksime değer verilmesi için, taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümleri olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise, satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeniyle ön alım hakkını kullanması TMK'nın 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.

3. Dava konusu taşınmazda fiili taksimin varlığının kabulü için taşınmazda davacının ve davalılara pay satan satıcının eylemli olarak kullandığı yerin bulunması gerekmektedir.

4. Somut olayda; bozma ilamları doğrultusunda yapılan keşifler sonucu alınanan bilirkişi raporlarından ve dinlenen tanık beyanlarından dava konusu taşınmazda davacı ...'nun sera olarak kullandığı alanın ve davalıya pay satan ... 'in fiili olarak kullandığı alanın bulunduğu, asli müdahillerin ise dava konusu taşınmazda kullandığı herhangi bir kısmın bulunmadığı anlaşılmıştır.

5. O halde satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacı ...'nun tapuda pay satışı nedeniyle ön alım hakkını kullanmasının TMK'nın 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilerek davanın reddine, asli müdahillerin davasının ise kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Yargıtay duruşma vekalet ücreti 17.100,00 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Yargıtay duruşma vekalet ücreti 17.100,00 TL'nin davalıdan alınarak asli müdahil ...'a verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-7-hukuk-dairesinin-20224837-e-20241922-k-sayili-karari