Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2021/2498 E., 2022/7686 K. sayılı kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 13.12.2022 tarihli, 2021/2498 E., 2022/7686 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
7. Hukuk Dairesi
2021/2498 E., 2022/7686 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bir kısım davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme karanının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile mirasçılık belgesinin iptali talebinin reddine, atanmış mirasçılık belgesi verilmesi talebinin kabulüne dair karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.12.2022 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde davacı vekili Av. ... ve davalılar vekilleri Av. Ahmek ... ve Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin eşi ...’nin 20/02/2010 tarihinde vefat ettiğini, muris ...'nin vefatından önce 04/01/2009 tarihinde el yazısı ile vasiyetname düzenlediğini, bu vasiyetnameye rağmen davalıların ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinden 08/07/2010 tarih ve 2010/996 Esas, 2010/986 Karar sayılı mirasçılık belgesi aldıklarından bahisle mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesi verilmesini istediler.
II.CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, davacı ... 3. Noterliği 19/09/2003 tarihli sözleşme ile mirastan feragat etmiş ise de muris tarafından 04/01/2009 tarihinde el yazılı vasiyetname ile eşimin ... da mutlaka verilsin şeklinde vasiyetname düzenlendiği, Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/393 E. sayılı dosyasında 04/01/2009 tarihli el yazısı ile düzenlenen vasiyetnamede geçen "kalan mallarımda şeriat kanunlarına göre pay edilsin" kısmın iptaline, vasiyetnamenin diğer kısımlarının geçerli sayılmasına karar verildiği kararın kesinleştiği, dolayısıyla davacının atanmış mirasçı olduğu ve atanmış mirasçı olarak veraset ilamı talep edebileceği anlaşıldığından, davanın kabulü ile, 04/01/2009 tarihli el yazısı vasiyetname gereğince ...'nin atanmış mirasçı olduğunun kabulü ile atanmış mirasçı olduğuna dair belge verilmesine, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/996 E, 2010/986 K. sayılı veraset ilamının iptali ile muris ...'nin 20/02/2010 tarihinde ölümü ile, toplam mirası 20 pay kabul edilerek 5 payının atanmış mirasçı olan ...'ye, 3 payının ...'ye, 3 payının ...'e, 3 payının ...'e, 3 payının ...'ye, 3 payının ...'ye verilmesine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Edenler
İlk derece mahkemesi kararının istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekili tarafından talep edilmiştir.
B.İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğunu, davacının mirastan feragat sözleşmenin iptaline yönelik davasının reddedildiğini, böylelikle mirastan feragat sözleşmesinin geçerliliğinin kesinleştiğini, mirastan feragat sözleşmesi karşısında bir miras ... kalmayan davacıya, "hakları verilsin" deyimine dayanarak atanmış mirasçılık belgesi verilemeyeceğini, davacının talebinin mirasçılık belgesi verilmesine yönelik olduğu halde mahkemece talep aşılarak atanmış mirasçılık belgesi verildiğini, davacının miras hak ve hisselerinin tamamından ivazlı olarak feragat ettiğini, diğer yandan davacı, murisin vefatından bu yana kötü niyetli davrandığını, yapmış olduğu mirastan feragat sözleşmesine rağmen, sanki mirastan feragat etmemiş gibi bu durumu gizleyerek, Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/354 Esas sayılı veraset ilamını aldığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Davacı ...’in ivazlı olarak mirastan feragat ettiği ve altsoy için sonuç doğuracağından iptali istenen ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 08/07/2010 tarih ve 2010/996 Esas, 2010/986 Karar sayılı mirasçılık belgesinde davacıya pay verilmeden muris ...'nin yasal mirasçıları hakkında mirasçılık belgesi düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, buna karşılık davacıya TMK'nın 598/2 maddesi uyarınca atanmış mirasçı olduğunu gösterir belge verilmesi gerekirken yasal mirasçılık belgesi verilmesi isabetsiz ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-2 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilerek, davalılar ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20/02/2020 tarih ve 2012/847 Esas, 2020/310 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davanın yeniden esasıyla ilgili olarak; mirasçılık belgesinin iptali istemi yönünden açılan davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine, atanmış mirasçılık belgesi istemi yönünden açılan davanın kabulü ile davacı ...'nin 04/01/2009 tarihli vasiyetname uyarınca ...'nin TMK'nın 598. maddesi uyarınca atanmış mirasçısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B.Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İstinaf Mahkemesinin, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerince davacının mirasçılık sıfatının kabul edildiği halde mirasçılık belgesinin iptali yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi hükmünün kaldırılması gerektiğini, mirasçılık belgesi iptal edilmediği takdirde, davacının miras ... davalılar tarafından teslim edilmeyeceğini, vasiyetname iptal edilmediğinden davacının da atanmış mirasçı olarak ¼ payını gösteren tek bir mirasçılık belgesi verilmesinin zorunlu olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalılar vekili temyiz dilekçesine özetle; davacı dava dilekçesinde mirasçılık belgesi talep ettiği halde talep aşılmak suretiyle atanmış mirasçılık belgesi verildiğini, davacının mirastan feragat ettiğini ve açılan dava sonucunda mirastan feragatin kesinleşmesi karşısında davacının mirasçılık sıfatının kalmadığını, TMK 516. maddesine göre mirasçı atanması koşullarının oluşmadığını, murisin el yazılı vasiyetnamesinde herhangi bir orandan bahsedilmediğinden mirasçı atanmaya uygun bir irade oluşmadığını, murisin vasiyetinde "eşine ... da mutlaka verilsin" cümlesinden önce "kalan mallarım da şeriat kanunlarına göre paylaşılsın" dediğini, böylece davacıya hakkının verilmesi konusunda da şeriat kanunlarının uygulanmasını öngörmüş olduğundan murisin vasiyetnamesindeki beyanın TBK 27. ifa olanağının bulunmadığını, el yazılı vasiyetname tarihinin 04/01/2009 olduğunu, murisin ise 20/02/2010 tarihinde vefat ettiğini, muris vasiyetnameyi düzenledikten sonra yaklaşık bir yıl daha yaşadığı bu zaman içerisinde davacı ile düzenlediği mirastan feragat sözleşmesinden, ... ile birlikte dönme imkanı olmasına rağmen dönmediğini, muris, vasiyet düzenlendikten sonra geçen bir yıl boyunca, ...'in mirasçı olmasına sebep olacak hiç bir beyan ve tasarrufta da bulunmadığını, buradan da murisin davacıyı mirasçı yapmak arzusunda olmadığının anlaşıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık verilmesi isteğine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu; TMK'nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
2. Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekismesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
3. TMK 516. maddesinde ise “Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesinin birinci fıkrası hükmünde, başvuru üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere Sulh Mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, aynı maddenin ikinci fıkrası hükmünde de, mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından bir ay içinde itiraz edilmediği taktirde lehine tasarrufta bulunulan kimseye de atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilmesinin gerektiği açıklanmıştır.
3.Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacı ..., muris ... ile birlikte düzenlediği ... 3. Noterliği 19/09/2003 tarihli mirastan feragat sözleşmesi ile mirastan feragat etmiştir. Bu sözleşme ile davacı ...’in yasal mirasçılık sıfatı kalmamıştır. Bu bağlamda, yasal mirasçı sıfatı kalmayan davacının murisle kan ve soy ilişkisini gösteren mirasçılık belgesinin iptalini isteyemez. Diğer yandan mirasbırakanın 04.01.2009 tarihli el yazılı vasiyetnamesinde ise davacıya yönelik olarak “eşime de hakları verilsin” şeklinde bir tasarrufta bulunmuştur. Davadaki uyuşmazlık mirastan feragat ederek yasal mirasçılık sıfatını yitiren davacının, mirasbırakan tarafından düzenlenen vasiyetnamedeki bu tasarrufuyla atanmış mirasçılık sıfatı kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
3. Mirasçı atamanın koşullarının düzenlediği TMK 516. maddesinin ikinci fıkrasında terekenin tamamının veya belirli bir oranın belirlenmesi suretiyle düzenlenen tasarrufların mirasçı atama sayıldığı belirlenmiştir. Bu bakımdan vasiyetnamedeki irade beyanının mirasçı atama olarak nitelendirilebilmesi için mirasbırakanın mirasının tamamını veya belirli oranı belirtmesi suretiyle tasarrufta bulunması gereklidir.
4. Somut olaya gelince, dava konusu 04/01/2009 tarihli vasiyetname içeriğinde mirasbırakanın yalnızca “eşime de hakları verilsin” şeklinde bir tasarrufta bulunduğu, tasarruf içeriğinin terekenin tamamını veya belirli bir oranını kapsamadığı görülmektedir. Bu bağlamda vasiyetnamedeki bu irade beyanının, TMK 516. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen koşullarla birlikte değerlendirildiğinde, kanunun öngördüğü mirasçı atamaya yönelik bir tasarrufun bulunduğu söylenemez.
5. Her ne kadar bölge adliye mahkemesince mirasçılık belgesinin iptaline yönelik davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmüş ise de mirasbırakan tarafından yapılan tasarrufta oran belirlenmediği için mirasçı atanması koşulları oluşmadığından mahkemece atanmış mirasçılık belgesi verilmesi talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin, 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının REDDİNE,
Davalılar vekilinin, 2, 3, 4 ve 5 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının KABULÜNE,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Yargıtay duruşma vekalet ücreti olan 8.400,00 TL’nin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.