ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2011/7562 E., 2012/858 K. sayılı kararı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2011/7562 E., 2012/858 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 16.02.2012 tarihli, 2011/7562 E., 2012/858 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

7. Hukuk Dairesi

2011/7562 E., 2012/858 K.

"İçtihat Metni"

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı İbrahim Kızı Fatıma Kayyımı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Dava, muhtesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

Tapuda kayıtlı ve taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasına konu olduğu belirlenen 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen iki katlı bina niteliğindeki muhtesatın davacı ..., aynı raporda (C) harfi ile gösterilen tek katlı betonarme ev ve müştemilatı ile 1 parsel sayılı taşınmazda mavi renkle gösterilen bölüm üzerindeki ağaçların davacı ..., yine 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yeşil renkle gösterilen yerdeki ağaçların davacı ... tarafından meydana getirildiği mahkemece yapılan keşif, uygulama, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ne var ki, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı belirtilmiştir. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur.

Somut olaya gelince; davacılar dava dilekçesinde mülkiyet tespiti istememiş, sadece aidiyet tespiti isteminde bulunmuşlardır. Ayrıca dava konusu 4 parsel sayılı taşınmazda bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bina niteliğindeki muhtesatların tespitinin kesinleştiği gün ile davanın açıldığı gün arasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde sözü edilen kamu düzenine ilişkin, 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği, davacı tarafından tespit sonrasında yaptırıldığının ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığının belirlenmesi halinde salt bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekir, davanın esasına girilemez. Bu halde davalı tarafın davayı kabulü dahi sonuç doğurmaz.

Bunun yanında dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.'nun 74.maddesine göre hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlıdır. İstekten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır.

Hal böyle olunca; mahkemece 4 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerindeki muhtesatlara yönelik davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yasal düzenlemeler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davaya konu tüm muhdesatlar yönünden talep aşılarak ve bütünleyici parça ile ilgili yasal düzenlemelere aykırı olacak şekilde muhdesatların mülkiyetinin tespitine karar verilmesi dahi isabetsiz, davalı İbrahim Kızı Fatıma kayyımının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-7-hukuk-dairesinin-20117562-e-2012858-k-sayili-karari