ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 2024/6390 E., 2025/1172 K. sayılı kararı

Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 2024/6390 E., 2025/1172 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 20.01.2025 tarihli, 2024/6390 E., 2025/1172 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

7. Ceza Dairesi

2024/6390 E., 2025/1172 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SAYISI : 2023/418 Değişik İş

SUÇ : 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na muhalefet

İNCELEME KONUSU

KARARLAR : İtirazın reddi

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararların kanun yararına bozulması

Sanık hakkında Gaziantep 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.07.2023 tarihli ve 2019/652 Esas, 2023/402 Karar sayılı kararı ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na (5846 sayılı Kanun) muhalefet suçundan aynı Kanun'un 71/1. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 6.080,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara sanık müdafi tarafından itiraz edilmesi üzerine itiraz mercii Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2023 tarihli ve 2023/418 Değişik İş sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.

I.İSTEM

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun'un 309/1. maddesi uyarınca, 18.09.2024 tarihli evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.09.2024 tarihli ve KYB- 2024/96236 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.09.2024 tarihli ve KYB-2024/96236 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

"Dosya kapsamına göre;

1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6-c maddesinde, "Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki ... getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." şeklinde yer alan objektif şart nazara alındığında,

Sanık, her ne kadar 18/11/2020 tarihli duruşmadaki savunmasında hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul ettiğini ifade etmiş ise de, gerek 10/07/2023 tarihli duruşmadaki beyanında bizzat, gerekse müdafisi tarafından Mahkemeye sunulan 21/10/2022 tarihli dilekçede, gelinen aşama itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediklerini açıkça beyan etmiş olduklarının anlaşılması karşısında, kabul beyanından dönmenin mümkün olmadığına ilişkin herhangi bir kanuni düzenlemenin de bulunmadığı cihetle, somut olayda bahse konu objektif koşulun bulunmadığı gibi,

Sanık ile müdafiin iradesi çatıştığında, 5271 sayılı Kanun'un 231/6. maddesinde açıkça "sanığın kabul etmemesi" ibaresine yer verildiğinden, sanığın iradesine üstünlük tanınması gerektiği gözetildiğinde, mevcut durumun sanık ile müdafiin beyanları arasındaki çelişkiden mi, yoksa sanığın evvelce kabul ettiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasından, sonrasında dönmesinden mi ileri geldiğinin anlaşılamaması karşısında, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği hususunda yeniden beyanın alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,

2-5271 sayılı Kanun'un 134/1. maddesinde "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek ... hâline getirilmesine (…) (2) karar verilir. (Ek üç cümle: 25/7/2018-7145/16 md.) Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulur. Hâkim kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde çıkarılan kopyalar ve çözümü yapılan metinler derhâl imha edilir." şeklinde yer alan düzenleme,

Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 23/05/2018 tarihli ve 2018/2245 esas, 2018/6202 karar sayılı ilamında yer alan "... işyerinde bulunan bilgisayarlar üzerinde arama yapılabilmesine olanak tanıyan CMK'nın 134. maddesine göre verilmiş bir arama kararı bulunmadığı, sanığın ... isimli iş yerinde 05/10/2010 tarihli arama kararına istinaden yapılan aramada ele geçen lisanssız olduğu belirtilen NATCAD isimli program üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 14/04/2011 tarihli bilirkişi raporunda programların Demo formatında olduğu, ticari amaç bulunmadığının belirtildiği, sanığın aşamalardaki beyanlarında suçlamaları kabul etmediği, Nazilli 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararının CMK'nın 116. maddesi uyarınca sanığın işyerinde arama yapılmasına yönelik olduğu ve CMK'nın 134. maddesi uyarınca bilgisayar ve bilgisayar kütükleri üzerinde arama yapılmasına dair hakim tarafından verilmiş bir karar bulunmadığı cihetle, arama sonucu bilgisayarlarda bulunan programın hukuka aykırı şekilde elde edilmiş delil niteliğinde olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı ve atılı suçlamayı kabul etmeyen sanık hakkında hukuka aykırı şeklinde elde edilmiş bu delil dışında mahkumiyetine yeterli başkaca bir delil de bulunmadığı..." şeklindeki açıklamalar ile,

Yine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 29/01/2019 tarihli ve 2015/14418 esas, 2019/1044 karar sayılı ilamındaki "Kimlik tespiti ile yemini yaptırılmayan ve Adalet Komisyonu bilirkişi listesinde isminin yazılı olup olmadığı dosya içerisindeki belgelerden anlaşılamayan bilirkişi tarafından hazırlanan raporun hükme esas alınması,...Bozmayı gerektirmiş..." şeklinde yer alan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;

Gaziantep 3. Asliye Ceza Mahkemesince sanığa ait iş yeri ile bilgisayar ve bilgisayar kütükleri üzerinde arama yapılabilmesi için 5271 sayılı Kanun'un 116 ve 134. maddeleri uyarınca alınmış hukuka uygun arama kararı bulunmaksızın, hukuk mahkemelerinde sanığa herhangi bir savunma hakkı tanınmadan tanzim edilen, yalnızca tespit mahiyetindeki, üstelik itiraz edilmesi halinde, bilgisayara veya kütüğüne el konulmadığı ya da sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınmadığı için denetime de elverişli olmayan tespit raporu esas alınarak, sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Sanığın, atılı suçu işlemediği, suça konu solidwoks isimli yazılımın da şirketlerinin faaliyet alanı ile ilgili olmadığı, Gaziantep 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/30 değişik iş sayılı tespit dosyasındaki 22/06/2017 tarihli raporun usule aykırı düzenlendiği, bilirkişilere yemin ettirilmediği ve raporun karara esas alınamayacağı, müştekinin iddia ettiği bilgisayarlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği yönündeki savunmaları karşısında, Mahkemesince atılı suçun işlendiğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkartılabilmesi için tespit raporunda ekran görüntüsüne yer verilen bilgisayarlar üzerinde usulüne uygun şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, varsa diğer deliller de toplanmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği cihetle, eksik araştırma ile karar verildiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II.GEREKÇE

A.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (1) numaralı neden yönünden;

Sanığın 18.11.2020 tarihli celsede müdafi huzurunda alınan savunmasında "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiğini" açıkça beyan ettikten sonra bu konuda başkaca bir beyanının bulunmadığı, ancak sanık müdafiin 21.10.2022 tarihli dilekçesinde ve sanığın hazır bulunmadığı 10.07.2023 tarihli celsede "gelinen aşama itibarıyla vekil sıfatıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmiyoruz." şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında;

Kanun yararına bozma müessesesinin uygulanmasında, 5271 sayılı Kanun'un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki "Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar." şeklindeki düzenleme esas alınarak, kanun yararına bozma incelemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesindeki istem ve gerekçe ile sınırlı olduğu cihetle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesindeki (1) numaralı talep yerinde görüldüğünden istemin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

B.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (2) numaralı neden yönünden;

5846 sayılı Kanun'un 2/1. maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olan bilgisayar programlarının, lisans sahibinin izni olmaksızın ticari amaçla kullanılması şeklindeki haksız fiiller, 5846 sayılı Kanun hükümleri uyarınca hem hukuki hem de cezai yönden yaptırım altına alınmıştır. Bu haksız fiil nedeniyle 5846 sayılı Kanun'un 68. maddesi uyarınca hukuk mahkemeleri nezdinde tazminat talep edebileceği gibi; aynı eylem anılan Kanun'un 71/1. maddesi uyarınca suç olarak düzenlenmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 400. maddesinde; "(1)Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir.

(2) Delil tespiti istenebilmesi için hukuki yararın varlığı gerekir. Kanunda açıkça öngörülen hâller dışında, delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dâhilinde bulunuyorsa hukuki yarar var sayılır. " şeklindeki düzenleme ile hukuk davalarında delil tespitinin istenebileceği hâller hüküm altına alınmıştır.

Buna karşın "Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma" başlıklı 5271 sayılı Kanun'un 134. maddesinde; " (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek ... hâline getirilmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulur. Hâkim kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde çıkarılan kopyalar ve çözümü yapılan metinler derhâl imha edilir.

(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması ya da işlemin uzun sürecek olması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.

(3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.

(4) Üçüncü fıkraya göre alınan yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.

(5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır." şeklindeki düzenlemelere yer verilmiştir.

Madde metninden anlaşıldığı üzere 5271 sayılı Kanun'un 134. maddesine göre arama ve el koyma tedbirinin ne şekilde yapılacağı ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılabileceği, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılabileceği, bu kayıtlar çözülerek ... hâline getirilebileceği gibi; el koyma işlemi de yapılabilecektir. Elkoyma sırasında sistemdeki bütün verilerin yedeklenmesi (imaj alma işlemi), istemesi hâlinde yedeklenen kayıtların bir kopyasının şüpheliye veya vekiline verilmesi, bu hususun tutanağa geçirilerek imza altına alınması maddenin şekil şartını oluşturmaktadır.

5271 sayılı Kanun'un 116. maddesi uyarınca verilecek arama kararlarında "makul şüphe" şartı yeterli görülmüşken; anılan Kanun'un 134. maddesinde düzenlenen koruma tedbirine ancak somut delile dayanan "kuvvetli şüphe" sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânı bulunmaması halinde başvurulabileceği belirtilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun konuya ilişkin içtihatlarında belirtildiği üzere bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve el koyma tedbirinin “dijital delil” olarak adlandırılan, suistimale müsait olan verilerin sıhhatini ve güvenliğini sağlamak amacıyla ve bireyin özel hayatına, kişisel verilerine yönelik olumsuz tesirleri de göz önünde tutularak “son çare” olarak başvurulabilecek “özel koşullara bağlı” bir koruma tedbiri olarak genel adli aramadan ayrıksı ve istisnai olarak ayrıntılı şekilde düzenlendiği anlaşılmıştır.

5271 sayılı Kanun'un "Delilleri takdir yetkisi" başlıklı 217/2. maddesinde "Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir" şeklindeki hükümle, ceza muhakemesinde kullanılacak delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş ve "Delillerin serbestliği" ilkesine de vurgu yapılmıştır.

Her ne kadar ceza yargılama sistemimizde, bir hususun hangi delille ispat olunacağı konusunda sınırlama getirilmemiş ise de; 5271 sayılı Kanun'un 134. maddesindeki şekil şartlarına uyulmaksızın yapılan arama ve elkoyma işlemleri, (hukuk yargılamasında öngörülen usule uygun olsa dahi) Kanun koyucunun 5271 sayılı Kanun'un 134. madde düzenlemesindeki amacı ile bağdaşmayacak; nitekim aksi kabul halinde; bir ceza soruşturmasında Sulh Ceza Hâkimliğince arama talebi reddedildiğinde, hukuk mahkemesi aracılığı ile yapılacak delil tespiti ile bu durumun aşılması mümkün ... gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; sanığın aşamalardaki savunmalarında atılı suçu kabul etmediği yönündeki istikrarlı beyanları da gözetilerek; konusu aynı zamanda suç teşkil eden bir davada hukuk hâkimi tarafından yapılan delil tespiti neticesinde, sanığın yetkilisi olduğu şirkette bulunan bilgisayarlarda 5271 sayılı Kanun'un 134. maddesinde sıkı şekil şartlarıyla hüküm altına alınan usule uyulmaksızın yapılan delil tespiti sonucu elde edilen delillere dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporunun, ceza yargılamasında sanığın mahkûmiyetine yeterli tek ve belirleyici delil olarak hükme esas alınamayacağı, Mahkemesince atılı suçun işlendiğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkartılabilmesi için tespit raporunda ekran görüntüsüne yer verilen bilgisayarlar üzerinde 5271 sayılı Kanun'un 134. maddesindeki usule uygun şekilde arama ve elkoyma kararı verildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılarak, varsa diğer deliller de toplanmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği cihetle, eksik araştırma ile karar verildiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesindeki (2) numaralı talep yerinde görüldüğünden istemin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

III.KARAR

1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2.Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2023 tarihli ve 2023/418 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309/4-a bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.01.2025 tarihinde karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-7-ceza-dairesinin-20246390-e-20251172-k-sayili-karari