ADALET HABERLERİ

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2024/326 E., 2025/2318 K. sayılı kararı

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2024/326 E., 2025/2318 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2025 tarihli, 2024/326 E., 2025/2318 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

6. Hukuk Dairesi

2024/326 E., 2025/2318 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1032 E., 2023/1162 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2015/298 E., 2019/437 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirketlerden oluşan iş ortaklığı arasında Reyhanlı Enerji iletim hattının anahtar teslimi yapımı işine dair 11.465.000,00 TL bedelli, 09.01.2012 tarihli sözleşme akdedildiği, yer tesliminin 23.01.2012 tarihinde yapılmakla bitim tarihinin 17.03.2013 olduğu, ancak sözleşmenin Yönetim Kurulunun 28.01.2013 tarihli oluru ile haklı nedenle feshedildiği ve tamamlanmayan işlerin ... elektrik şirketine ihale edilerek davalı iş ortaklığı nam ve hesabına kesin fiyat formuna göre fiyat farkı dahil 12.253.752,30 TL bedelle yaptırıldığı, davalı iş ortaklığı tarafından tamamlanan işlerin bedelinin ise fesih sonrası kesin hesap hak edişine göre 1.146.467,50 TL olmakla işin toplam bedelinin 13.400.219,80 TL olduğu, ancak ilk ihalede ikinci en düşük teklifin ... şirketi tarafından verilmekle, ilgili şirketin ikinci en düşük fiyat teklifleri ile işin tamamlanmış keşifteki miktarlarıyla 12.124.417,60 TL olacağını, bu durumda aradaki fark olan 1.275.802,20 TL menfi zararlarının bulunduğunu, davalı şirketin blokeli 313.014,71 TL'si düşüldükten sonra bakiye 962.787,49 TL menfi zararlarının bulunduğunu, YİGŞ. 47. ve 48. Maddeleri gereği 10 gün içinde tahsilinin 21.01.2015 tarihli ihtarname ile pilot ortak ... Şirketinden talep edildiğini ve ihtarnamenin şirkete 26.01.2015 de tebliğ edildiğini, belirtilen nedenlerle temerrüt tarihi olan 06.02.2015 tarihinden itibaren 962.787,49 TL nin avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili birleşen 2015/655 Esas Sayılı dava dilekçesinde, Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 09.01.2012 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkili tarafından 21.668,85 TL fesih damga vergisi ödenmek zorunda kalındığını belirterek, 21.668,85 TL'nin, 26.03.2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davacı iş ortaklığı vekili birleşen 2015/386 Esas Sayılı dava dilekçesinde, müvekkili iş ortaklığı ile davalı arasında Antakya Reyhanlı Enerji İletim Hattı İşi hususunda 09.01.2012 tarihli sözleşme imzalandığını, 23.01.2012 tarihli yer teslimini takiben edimin ifasına başlandığını, ancak ifa mahallinin bir bölümünde sahada yapılan ölçümler sonucu sorunlar tespit edildiği ve 06.04.2012 tarihli yazı ile davalıya bildirildiğini yine kamulaştırma işlemleri nedeniyle mülk sahiplerinin mukavemeti ile karşılaşıldığını, bu sorunların da davalı idareye bildirildiğini, davalının 04.09.2012 tarihli yazı ile hatlardaki alt ve üst montaj işlerinde gecikmeler olduğunu bildirmesi üzerine müvekkilince 09.10.2012 tarihli yazı cevabı ile bunun kabul edilmediğini, müvekkili iş ortaklığı tarafından onaylanan iş programındaki 143 direkten 96 adedinin alt montajının tamamlandığını, arta kalan 47 direğin yapılacağı sahanın ekili ve sulu alan olması nedeniyle sahaya girilemediğini, yine kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmaması nedeniyle iş programına uygun olarak işin ifasının mümkün olmadığını, fiili durumun davalıya bildirildiğini ancak devamındaki yazışmalar sonrasında davalının 29.01.2013 tarihli noter ihtarı ile haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini, 31.01.2013 tarihli noter ihtarı ile hukuksuz feshin kabul edilmediğinin bildirilerek yasal hakların saklı tutulduğunu, kamulaştırma işlemlerinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle müvekkilinin edimlerini tamamlayamadığını, davalının yükümlülüklerini yerine getirmeyerek sözleşmeden beklenen amacın gerçekleşmesine engel olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye aykırı olarak işi geciktirmediğini belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, davalının sözleşmeyi fesih iradesinin haksız olduğunun tespitini, yoksun kalınan kara karşılık 10.000,00 TL'nin avans faizi ile birlikte tahsilini, kesin teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle uğranılan zarara karşılık olmak üzere 687.000,00 TL tazminatın mektubun nakde çevrildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... şirketi vekili asıl ve birleşen 2015/655 Esas Sayılı dava cevap dilekçesinde; sözleşmenin davacı idare tarafından feshinin haksız olduğunu, bunun için dava açtıklarını, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin 28.01.2013 tarihinde feshedildiğini ve fesihten 3 ay 24 gün sonra 22.05.2013 tarihinde davadışı ... Şirketi ile sözleşme imzalandığını, 2. ihalenin makul sürede yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, zarar iddia eden davacının zararın artmasında katkısının olup olmadığının ortak kusur kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme bedelinin 11.565.315,00 TL olup, ... Şirketine ait olan ikinci en avantajlı teklifin 11.870.000,00 TL olduğunu, daha uygun bedelle sözleşme imzalandığından zarardan sözedilemeyeceğini, kaldı ki iki ihalenin koşullarının aynı olmadığını, ilk ihalede fiyat farkı olmadığını, müvekkili şirketin az çok da olsa imalat yaptığını, kamulaştırmadan kaynaklı sorunlar nedeniyle çalışma yapılamadığını, yapılan imalatların değerlendirilmesi gerektiğini belirtilen nedenlerle davanın reddini istemiştir.

Davalı TEİAŞ vekili birleşen 2015/386E sayılı dava cevap dilekçesinde; iş ortaklığının taraf ehliyeti bulunmadığını, davacı iş ortaklığı ve ... şirketi ile dava konusu haricinde aynı konuda farklı hatlar için 4 sözleşme daha imzalandığını ve yetersiz kalınması nedeniyle ancak 1 işin tamamlanabildiğini, dava konusu işte de finansman sıkıntısı, malzeme temini sıkıntısı, iş ortağı ile olan anlaşmazlıklar nedeniyle yetersiz kalınması nedeniyle iş programına göre işin gecikmesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, en son hakediş olan 26.06.2012 tarihinden sonra hakediş düzenlenmediğini, iş programına uyulması konusunda uyarıldığında ise kamulaştırma işlemlerinin bahane edilerek işlere devam edilmediğini, 10 gün süre ihtarlı 10.01.2013 tarihli yazı sonrasında da uyarıların dikkate alınmaması nedeniyle sözleşmesinin feshedildiğini, KİK 62/c bendinde elektrik iletim hattı işleri de dahil olmak üzere bir kısım işlerde kamulaştırmanın tamamlanması şartının aranmadığını, davalının bunu bilerek teklif verdiğini, yer tesliminde ihtirazi kaydının bulunmadığını, onaylı iş programına uyulmadığını, 22.06.2012 tarihinde yapılan hakediş tutanağına göre hattaki toplam 147 adet direkten sadece 96 adedinin alt montajını tamamlamış olup diğer iş kalemlerine hiç başlanmamış olduğunu, 23.01.2013 tarihli yazı ile şantiye faaliyetinin bulunmadığının tespit edildiğini, feshin haklı olup davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yüklenicinin kendisine muhtelif tarihlerde bildirilen sözleşme konusu hattın sorunsuz kısımlarında çalışmadığı, toplam 147 adet direkten 96 adedinin alt montajı tamamlandığı halde hiçbirinin üst montajının ve tel çekiminin yapılmadığı, yer tesliminden fesih tarihine kadar geçen süre içerisinde işin parasal olarak %10'luk kısmının tamamlanabildiği, yüklenicinin şantiyede herhangi bir faaliyetinin, ekip ve eleman ile iş konusu malzemesinin bulunmadığı, 10 gün süreli ve nedenleri açıkca belirtilen ihtarlara rağmen aynı durumun devam ettiği, bu nedenle iş sahibi TEİAŞ tarafından sözleşmenin feshinin haklı olduğu, feshin haklı olması nedeniyle iş sahibinin kaçırılan fırsattan dolayı zarar ve fesihname damga vergisi bedelini talep edebileceği, ikinci ihalenin makul sürede gerçekleştirildiği, bilirkişiler tarafından düzenlenen 05.03.2019 tarihli ek raporun zarar hesabının yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun bulunduğu, kaçırılan fırsattan dolayı menfi zarar tutarı 686.031,66 TL'den yüklenici kesin hesap alacağı olan 313.016,63 TL tenzil edildiğinde iş sahibinin 373.015,03 TL alacaklı olduğu, 21.668,85 TL fesihname damga vergisi talebinin yerinde olduğu, birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/386 Esas sayılı davasıın iş ortaklığı adına açıldığından ve iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığı gibi İş Ortaklık Sözleşmesi'nde pilot ortağa dava açabilmesi yönünde açıkça yetki tanınmadığından davacının iş bu davada taraf sıfatı/aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçeleriyle mahkemenin 2015/298 Esas sayılı davasının kısmen kabulüne, birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/655 Esas sayılı davasının kabulüne ve birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/386 Esas sayılı davasının taraf ehliyeti (aktif husumet) yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde birleşen 2015/655 Esas sayılı dosya davacı vekili ve davalı ... Şirketi vekili ile birleşen 2015/386 Esas Sayılı dosya davacı iş ortaklığı vekili (davacı iş ortaklığı şirketleri adına) tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleşen 2015/655 Esas sayılı dosya davacı vekili temyiz dilekçesinde; asıl davada menfi zararın hesabı yönünden hükme esas alınan 05.03.2019 tarihli bilirkişi raporu hesaplamasının yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğu, davalı ile imzalanan sözleşmenin davalının kusuru nedeniyle haklı olarak feshedildiğinden müvekkilinin menfi zararının tahsilinin gerektiği, YHGK 17.01.1990 tarih 1989-13-392 E. 1990/1K. da menfi zararın içeriğinin açıklandığı, uyulacağına inanılan sözleşmenin hüküm ifade etmemesi nedeniyle uğranılan zararın bu kapsamda olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise hesaplamanın hatalı yapıldığı, feshedilen sözleşme konusu işin tamamlanması için fiilen ödenmek durumunda kalınan tutarların hesaplanmasının gerektiği, bilirkişi raporunda 2. teklif sahibi ... firmasına işin feshedilmeden tamamlanması halinde ödeneceği varsayılan tutarlar üzerinden oranlama yapılmasının hatalı olduğu, ... firmasına ödenen nihai tutarın dikkate alınması gerektiği, yine ilk ihalenin 14.2. maddesine atıf yapılarak 2. ihale kapsamında ödenen fiyat farkının menfi zarar hesabında dikkate alınmamasının doğru olmadığı, hesaplamanın kabul edilmesi halinde dahi maddi hataların olduğu, asıl davada davalı iş ortaklığı adına vekaletname sunulmasına ve iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığından usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletname bulunmamasına rağmen asıl davada reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, birleşen davada karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ödeme tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesi gerektiğini, beyan etmektedir.

Asıl ve birleşen 2015/655 E sayılı dosyada davalı ... şirketi, birleşen 2015/386 Esas Sayılı dosyada davacı iş ortaklığı vekili (davacı iş ortaklığı şirketleri adına) temyiz dilekçesinde; birleşen 2015/386 Esas sayılı dava yönünden; birleşen davanın usulden reddi kararının hatalı olduğunu, adi ortaklık sözleşmesi uyarınca yetkili kılınan ... tarafından ortaklığı ve her iki ortağı temsilen 05.12.2019 tarihli vekaletname verildiğini, verilen vekaletin esasında her bir ortağa yönelik olduğunu, tahkikat tamamlanmadan verilen ehliyet yönündeki kararın hatalı olduğunu, asıl dava yönünden; TBK 473. maddesinde işin iş sahibine yüklenemeyecek nedenle yerine getirilememesinden bahsedildiğini, sadece iş sahibinin kusuru değil iş sahibinden kaynaklı nedenlerle işin yerine getirilememesinin dahi iş sahibinin sorumluluğunu gerektirdiğini, müvekkilinin baştan itibaren kamulaştırma işleri nedeniyle işlerinde eksik kaldığını, sahaya girilemediğini, bu durumun noter ihtarları ile davacıya bildirildiğini, birleşen 2015/655 Esas Sayılı dava yönünden; davacının sözleşmeyi feshinin haklı olduğu kabulünün doğru olmadığını, davacının sözleşmenin ifasında edim yükümlülüğünü tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, bu nedenle kararın hatalı olduğunu beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, asıl ve birleşen 2015/655 Esas sayılı davada sözleşmenin haklı feshi nedeniyle menfi zarar istemi ve birleşen 2015/386 Esas sayılı davada haksız fesih nedeniyle müspet zarar ve gelir kaydedilen teminat mektubu tutarının iadesi istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, asıl ve birleşen 2015/655 Esas sayılı davada davacı vekili ve davalı ... Şirketi vekili ile birleşen 2015/386 Esas sayılı davada davacı vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.05.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Türk Borçlar Kanunu'nun 625. maddesi gereğince, yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir. Maddeden açıkça anlaşıldığı üzere, adi ortaklığın yönetimi sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa bırakılabilir.

Davaya konu olayda, adi ortaklık sözleşmesinin 4. maddesi ile ortaklardan ... San. ve Tic. Ltd. Şti ’nin tam yetkili kılınmış, yine sözleşmenin 5. maddesi ile de ...’a vekalet verme yetkisi verildiği, ...’ın bu yetkiye istinaden vekalet verdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda adi ortaklığı temsilen verilen vekâletnamenin usulüne uygun olduğunun kabulü ile birleşen davanın bu yönden bozulması gerektiği düşüncemle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-6-hukuk-dairesinin-2024326-e-20252318-k-sayili-karari