ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2024/1917 E., 2025/2312 K. sayılı kararı

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2024/1917 E., 2025/2312 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2025 tarihli, 2024/1917 E., 2025/2312 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

6. Hukuk Dairesi

2024/1917 E., 2025/2312 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/420 E., 2024/185 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında Antalya-Burdur-Korkuteli yolu yapımı için 31.12.2014 tarihine kadar devam eden 1 yıllık taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği fiilen gerçekleşen üretime mukabil hakedişlere uygun fatura tanzim edilip davalıya gönderildiğini, davalının faturaları muhasebe kayıtlarına işleyip itiraz etmediğini, sözleşmeye devam edilmeyeceğinin bildirilmesi üzerine mıcır ocağındaki konkasör tesisinin çalışır vaziyette teslim edildiğini ve sözleşmenin süresinin de dolarak tamamlandığını, ancak davalı tarafından ödemelerin yapılmadığını, bakiye 134.929,93 TL'nin ödenmemesi üzerine takip başlattıklarını, takibe itiraz edildiğini, davalının haksız itirazının iptaline, takibin davamına, alacağın %20 'sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminata ve faturaların tanzim tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde işler tamamlanınca geçici kabulün yapılacağının, kesin hesapların tasfiye edileceğinin, varsa eksik ve kusurların giderilmesine takiben alacakların ve teminatın ödeneceğinin belirtildiği halde, davacı yanın kesin hesabı yaparak müvekkiline vermediğini, ödemeye ilişkin koşulların ve muacceliyetin gerçekleşmediğini, davacının sözleşmeyi ifa sırasında taş ocağında ciddi zarar verdiğini, davacının kalker ocağına verdiği zarar miktarının bilirkişi vasıtası ile tespit edilerek, zararın davacının alacağından mahsup yoluyla tenzili ile davanın reddini, davalı aleyhine İİK'nın 67/2 maddesi gereğince % 20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli kararı ile yapılan üretim sözleşmesi neticesi 30.12.2014 tarihinde mıcır ocağındaki konkasör tesisinin davalı yetkilisine çalışır vaziyette teslim edildiğini, takibe konu faturaların tarafların defter ve kayıtlarda kayıtlı olup tablo halinde açıklandığını, sonuçta davacının davalı şirketten 134.109,93 TL alacaklı olduğunu, davalı yanın savunmalarına esas iş güvenliği açısından tehlike arz eder durumun işin teslimi sırasında tespit edilmediğini, bilahare fotoğraflarda da tespit edilen şev yükseklikleri ve 105 dereceye varan eğimlerin işin denetimi sırasında ele alınarak zamanında ihtara konu edilmesi gerektiği, teknik nezaretçi defterinin düzenlenmesi ve bu yönlerin ele alınarak bu yönlerin rapor edilmesinin ve eksikliklerin giderilmesinin ruhsat sahibinin denetim ve sorumluluğu altında bulunduğu dikkate alınarak davacının alacağını etkiler veya mahsubunu gerektirir bir yöne rastlanmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, 21.04.2021 tarihli, 2020/3033 E., 2021/1848 K. sayılı ilamı ile mahkemece, davalının zarar konusunda suskun kalması ve ihtar çekilmemesi mahsup talebinin kabul edilmemesine gerekçe gösterilmiş ise de davalının, davacının faturalı alacağını ödememekle, bu çekinceyi ileri sürdüğünün kabul edilmesi gerektiği, bu durumda mahkemece, davacının, davalının iş yerini kullandığı süre içinde taş ocağına zarar verip vermediği araştırılarak temyiz eden davalının mahsup isteyip isteyemeyeceğinin belirlenmesi gerektiği ve çalışma süresi içinde zarar verilmiş ise bu zarar miktarının bilirkişilere hesaplattırılarak ve mahsup talebi yerine getirilerek, sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin ilâm başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak bilirkişi raporu alınmış, davalı tarafından davadan önce yaptırılmış bir delil tespiti olmadığı, bu hususta taraflarca tutulan bir tutanağının, zarardan haberdar olabilecek durumda iken davalı tarafından davacıya gönderilen bir ihtarın da olmadığı, ayrıca davacının ilgili ocağı 30.12.2014 tarihinde terk ettiği, davalının ise bu tarihten sonra ocağı işletmeye devam ettiği ve ocağın davacı tarafından bırakılan hali ile incelenmesine olanak bulunmadığı, dava dosyasındaki belge ve fotoğraflardan varsa dahi davacının ocağa verdiği zararın hesaplanabilmesinin mümkün olmadığı hususlarının mahallinde yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğu, mevcut hukuki durum karşısında davalının sunulan delliler kapsamında, mahsup talebine konu zararının varlığını ve miktarını kanıtlayamadığı ve davalının mahsup talebinin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde:

a. Davacının, fenni nezaretçi defterindeki yazılı ihtarları yerine getirmeden ocak mahallinden ayrıldığını,

b. Bilirkişi raporunda, idarenin ceza kesmesi halinde davacının cezadan sorumlu olduğunu belirtmesine rağmen zarar hesaplaması yapmadığını, bu haliyle raporun kendi içinde çelişkili olduğunu,

c. Davacının ocağı terk ettikten sonra ocağın çekilen renkli fotoğraflarında ocağın durumunun açık ve net şekilde görüldüğünü,

d. 09.03.2022 tarihli yapılan keşifte davacının ocağa zarar verdiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin verilen zararı ispatlayamadığı kanaatinin hatalı olduğunu,

e. İtiraz dilekçelerinde sunulan zarar hesaplamasının değerlendirilmediğini,

f. TBK’nın 50. maddesi gereğince, uğranılan zarar tam olarak tespit edilemiyorsa hakimin hakkaniyete uygun şekilde zararın miktarını belirlemesi gerektiğini,

g. İcra inkâr tazminatının koşullarının oluşmadığını beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, yanlar arasındaki taşeronluk sözleşmesinden kaynaklı bakiye hakedişe dair faturalandırılmış alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle; davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-6-hukuk-dairesinin-20241917-e-20252312-k-sayili-karari