Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2023/2950 E., 2024/1852 K. sayılı kararı

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 30.05.2024 tarihli, 2023/2950 E., 2024/1852 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
2023/2950 E., 2024/1852 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/723 E., 2023/1080 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/400 E., 2018/948 K.
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı alacak, menfi tespit ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve faturaya dayalı tazminat isteminin kabulüne, menfi tespit istemi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında tanzim edilen 10.10.2000 ve 08.10.2001 tarihli sözleşmeler uyarınca davacının davalıya eğitim ve danışmanlık hizmeti verdiğini, davalının 03.09.2002 tarihli bildirimi ile sözleşmenin 29.11.2002 tarihi itibariyle feshedildiğini ancak yine davalının istek ve kabulü doğrultusunda davacının faaliyetlerini sürdürmek zorunda kaldığını, fesih sonrası verilen hizmete ilişkin düzenlenen 3 ayrı fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, davacı yanca verilen teminat mektuplarının iadesi gerektiğini ayrıca bu mektuplar nedeniyle yapılan komisyon ödemelerine dayalı zarar meyadana geldiğini ileri sürerek, 3 ayrı faturaya dayalı hizmet bedeli 265.219.550.685 (eski) TL'nin temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini, teminat mektupları nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini ve mektupların iade edilmemesi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan toplam 14.408.404.337 (eski) TL komisyon bedelinin temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğini, fesih sonrası davalıyı temsile yetkili olmayan kişilerle yapılan görüşmeye/veya çalışmaların davalıyı borç altına sokamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava devam ederken teminat mektupları ilgili banka şubelerine iade edildiklerinden teminat mektupları yönünden açılan davanın konusunun kalmadığı, davacı tarafından faturalara konu hizmetin verildiğinin davalının kabulünde olduğu ayrıca verilen bu hizmetten genel müdürlüğün bilgisinin olduğunun kurumun kendi müfettiş raporlarında tespit edildiği, ihtilaf konusu faturaların davalı kayıtlarında bulunmadığı, tebliğ edilen faturalara itiraz edilmemesinin meblağ yönünden bağlayıcılık sağlamayacağı, davacının üç adet faturadan kaynaklanan alacağının 209.579,73 TL olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 209.579,73 TL'nin 08.08.2003 olan temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, teminat mektupları bakımından konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına, teminat mektupları komisyon ve masraf bedeli 14.408,40 TL'nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde taraflar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı savunmalarından ve davalı Kurum müfettişlerince hazırlanan teftiş raporundan, davalı Kurum Genel Müdürlüğünün bilgisi ile davacının sözleşmenin feshinden sonra da davalıya hizmet verdiğinin anlaşıldığı, davalının dava konusu faturalara itiraz etmemesi nedeniyle, fatura münderecatından olan "Malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı"nın kesinleştiği, bu karinenin aksinin davalı tarafça kanıtlanamadığı, fatura bedellerinin tamamı yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği, ... Bankası A.Ş.'nin 16.12.2009 tarih ve 19.860 USD bedelli teminat mektubunun dava tarihi olan 08.11.2004 tarihinden sonra alınmış olduğu gözetilerek bu mektup için ödenen masraf ve komisyon bedeli dahil edilmeksizin hüküm kurulması gerektiği belirtilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve faturalara dayalı alacak istemi yönünden davanın tam kabulüne, teminat mektuplarına ilişkin talep yönünden konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına, komisyon ve masraf bedeli yönünden istemin kısmen kabulü ile 14.194,69 TL'nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; fatura içerik ve tutarlarının davacı tarafından ispatı gerektiği, defterlerde kayıtlı olmayan faturalara itiraz edilmemesinin meblağ yönünden bağlayıcılık oluşturmayacağı, yetkisiz temsilcilerle yapılan görüşmeler neticesi verilen hizmetten sorumlu tutulamayacakları, taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığından TTK'nın madde 21'in uygulama alanı bulunmadığı, feshedilen sözleşme hükümleri esas alınarak hesaplama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, teminat mektuplarının haklı nedenlerle elde tutuldukları ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, faturaya dayalı hizmet bedelinin tahsili, teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin önlenmesi ve hükümsüzlüğünün tespiti ile teminat mektuplarının iade edilmemesinden kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun 27.06.2003 tarihli ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.03.2024 tarih, 2023/11-793 Esas, 2024/149 Karar sayılı kararı, 213 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesi, 6102 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1-Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-6102 sayılı Kanun'da fatura tanımlanmamış; 213 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde ise: "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır" şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre fatura, ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını ölçüsünü fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası niteliğinde olup, sözleşmenin yapılmasından sonra düzenlenen ve sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili bir belgedir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrası; "Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir" hükmünü haizken ikinci fıkrasında; "Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır" hükmü yer almaktadır. Buna göre ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma hâlinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir.
6102 sayılı Kanun'un 21/2 maddesi gereğince gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması hâlinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş ya da iş görmüş bir tacir olması gerekir. Bunun doğal sonucu olarak da; esnafın gönderdiği faturaya itiraz olunmaması fatura içeriğini kabul etme sonucunu doğurmaz. Görüldüğü üzere bu düzenleme ile faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu süresinde itiraz edilmemekle içeriğinden sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Ne var ki fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi kendisi faturayı düzenlemediği hâlde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir.
6102 sayılı Kanun'un 21/2 maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle kabul edildiği varsayılan fatura içeriği ancak sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususlara ilişkin olabilir. Sözleşmenin kuruluşu aşamasında başta var olmayıp, ifa ile ilgili hususlarda sözleşmeyi değiştiren ve diğer tarafın durumunu ağırlaştıran kayıtların sonradan faturaya konulması durumunda ki buna muhatabınca itiraz edilmese dahi, bu kayıtların faturanın zorunlu ve olağan içeriğinden kabul edilmesi, düzenlemenin şekline olduğu kadar amacına da aykırı düşecektir.
Dolayısıyla faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemesi durumunda faturanın olağan içeriği dışında kalan konular bakımından 6102 sayılı Kanun'un 21/2 maddesinde öngörüldüğü şekilde ispat yükü yer değiştirmiş olmaz. Yani sözleşmeye aykırı şekilde düzenlenen faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmayacak ve faturadaki bedelin kesinleşmesine neden olmayacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından faturalara konu hizmetin verildiğinin davalının kabulünde olduğu ayrıca verilen bu hizmetten genel müdürlüğün bilgisinin olduğunun kurumun kendi müfettiş raporlarında tespit edildiği, ihtilaf konusu faturaların davalı kayıtlarında bulunmadığı ancak tebliğ edilen faturalara davalı yanca itiraz da edilmediği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda, dava konusu 01.04.2003 tarihli, 198.248,48 TL bedelli faturaya bağlanmış olan bazı masraf kalemlerinde mükerrerlik tespit edilmiştir. Yapılan işin miktarı, fiyatı, tutarı, nevi bedel gibi hususlar faturada bulunması gereken asli unsurlardandır. Ancak davacı tarafça tanzim edilen faturaya mükerrer kayıt girilmesi sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte olup, faturanın sözleşmenin ifasına ilişkin bir belge olduğu da gözetildiğinde, bu faturaya itiraz edilmemesi fatura içeriğinin benimsendiği anlamına gelmeyecektir. Zira fatura, yukarıda da belirtildiği üzere, ifa anına ilişkin belge olup, taraflar arasındaki sözleşmeyi değiştirecek nitelikte değildir.
Bu durumda mahkemece, dava konusu 01.04.2003 tarihli, 198.248,48 TL bedelli faturaya bağlanmış olan bazı masraf kalemlerindeki mükerrerlik dikkate alınarak, bu tutarın davacı alacağından mahsubu gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.