ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2022/4505 E., 2022/6534 K. sayılı kararı

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2022/4505 E., 2022/6534 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 15/09/2022 tarihli, 2022/4505 E., 2022/6534 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

3. Hukuk Dairesi

2022/4505 E., 2022/6534 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : EDREMİT 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, taraflar arasındaki alacak davasına ilişkin olarak Almanya Devleti Coburg Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 02/11/2011 tarihli 11-73065250-4 tarihli kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davaya karşı cevap vermemiştir.

Mahkemece, ‘--verilen süre içerisinde apostil şerhi, mahkeme kararı sureti sunulmuşsa da bahsedilen mahkeme kararının kesinleştiğini gösterir yetkili makamlarca onaylanmış herhangi bir belge ve yazı bulunmadığı ve kesinleşmemiş mahkeme kararlarının MÖHUK maddeleri gereğince tenfizi mümkün olmadığı‘ gerekçesiyle ‘verilen kesin süreler içinde tanıma ve tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamının kesinleşme şerhi veya onaylı örneği sunulmadığından HMK 115/2 md gereğince ön şart yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE’ karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince ‘--Apostil şerhi mahkeme kararının kesinleşip kesinleşmediğini göstermez. ---Tanıma ve tenfizi istenilen mahkeme kararının yetkili makamlarca onaylanarak kesinleştirilmesi gerekir. Kesinleşmemiş mahkeme kararlarının möhuk maddeleri uyarınca tanıma ve tenfizi mümkün değildir.‘ gerekçesiyle ‘--istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE’ karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, yabancı mahkeme kararının kesinleşme şerhi bulunan tercümesinin kesin süre içerisinde sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla, geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara karar, her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir.

Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler için gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı ve tarafları uyarmalıdır. Somut olayda, mahkemece, tensip tutanağında davacı vekiline, kesinleşme şerhi aslını ibraz etmesi için 1 haftalık kesin süre verilmişse de davacı vekilinden talep edilen belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen 1 haftalık kesin süre makul değildir.

Ayrıca dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; Davacı vekilince temyiz dilekçesine ekli olarak dosyaya tercümesi sunulan ‘-- dosya no 11-7306525-0-4 davalı tarafından 24 Ekim 2011 tarihli bu tenfiz kararına karşı hiçbir zaman itiraz edilmemiştir. Bu nedenle karar uzun zamandır kesinleşmiştir. Bu tür yargılamalarda kesinleşme şerhinin koyulması olağandışıdır, bu nedenle mevcut davada kesinleşme şerhi mevcut değildir’ içeriğine sahip belge sunulmuştur.

Bu durumda, yabancı mahkeme ilamının tenfizi için kesinleşme dava şartı olduğundan, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan belgenin, öncelikle mahkemece, resmi makamlardan araştırılarak Adalet Bakanlığı’ndan ya da uluslararası usul kuralları gereği tenfizi istenen kararı veren yabancı mahkemeden getirtilerek ve noter tasdikli suretinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, işbu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-3-hukuk-dairesinin-20224505-e-20226534-k-sayili-karari