Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2020/12091 E. ile 2015/19804 E. sayılı kararları
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 01/03/2021 tarihli, 2020/12091 E., 2021/2034 K. sayılı kararı ile 13.04.2017 tarihli, 2015/19804 E., 2017/5210 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2020/12091 E., 2021/2034 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis-ipoteğin fekki davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; tarafların murisi ...'ın 17.11.2008 tarihinde vefat ettiğini, 26.08.1994 tarihli noterde düzenlediği vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını davalılardan ... ve ...'a bıraktığını; murisin ruhsal rahatsızlığının olduğunu (fiil ehliyetinin bulunmadığını), saklı payı zedeleme amacı taşıyan vasiyetnamenin hukuka aykırı olduğunu; ayrıca, muvazaalı olarak 1. kat 2 nolu bağımsız bölüm üzerine davalı ... lehine ipotek kurulduğunu; vasiyetnamenin, davalıların manevi baskısı ile düzenlendiğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığında tenkisine, muvazaaya konu ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuşlar, esası bakımından da davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; her ne kadar davacılar vekilince, murisin vasiyetnameyi yaptığı zamanda akli melekelerinin yerinde olmadığı ileri sürülerek vasiyetnamenin iptali talep edilmiş ise de; dosyada mevcut 03.03.2004 tarihli sağlık raporunda, muris Haydar'ın ateşli silah bulundurması ya da taşımasında psikolojik ve nörolojik yönden herhangi bir sakınca bulunmadığının tespit edilmiş olması; dosyada bulunan tedavi evraklarının psikolojik rahatsızlıklarla ilgisinin olmaması ve bu hususta dinlenen tüm tanık beyanlarından, 26.08.1994 tarihli vasiyetnamenin, ehliyetsizlik sebebiyle iptal edilmesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığına kesin kanaat getirildiği gerekçesiyle "Davacıların, davalılar ... ve ...'a yönelik, vasiyetnamenin iptaline bağlı olarak tapu iptali ve tescil yönündeki asli taleplerinin reddi; vasiyetnamenin tenkisi yönündeki feri taleplerinin kabulü ile; 31.218.01 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, yukarıda adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara mütesaviyen ödenmesine; davacıların, davalı ...'a yönelik, muvazaa nedeniyle ipoteğin fekki yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiş, hükmün taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 15.04.2014 tarih ve 2013/20927 esas, 2014/6106 karar sayılı ilamı ile “...Davacılar vekili; vasiyetçinin, vasiyetname düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığını iddia etmiş, vasiyetnamenin iptalini istemiştir.
HUMK'un 275. ve devamı maddeleri gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vermelidir. Sonucu açık ve belli durumlar ayrık olmak üzere; vasiyetçinin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine sahip olup olmadığının saptanması da uzman bilirkişiler ve resmi sağlık kurulu raporu aracılığıyla yapılmalıdır. Mahkeme gerekçesinde dayanılan 03.03.2004 tarihli sağlık raporu, vasiyetnamenin düzenleniş tarihinden çok sonrasına ilişkin bulunduğu gibi, fiil ehliyetine ilişkin düzenlenmiş bir rapor da değildir. O halde mahkemece; davacı tarafın itirazı da gözetilerek, bu husustaki tüm deliller ve belgeler toplanarak (Hastane kayıtları ve raporlar da eklenerek) bu konuda en yetkili sağlık kurulundan, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından, heyet raporu alınması ve sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde vasiyetnamenin iptali isteminin reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu aşamada, bozma gerekçesi gözetilerek, tarafların tenkise ve sair temyiz itirazlarının incelenmesine mahal görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; ... Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun raporuna göre murisin işlem tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun kabul edildiği anlaşılmakla vasiyetnamenin iptali açısından davacıların davalarını ispatlayamadığı, tenkis talebine gelindiğinde ise, miras bırakanın mal varlığının tamamına ilişkin teker teker tespit yapılarak alınan rapor doğrultusunda seçimlik tercih hakkı para olarak kullanıldığı ve ipotek açısından muvazaa iddiası kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; davacıların, davalılar ... ve ...'a yönelik vasiyetnamenin iptali ve iptale bağlı tapu iptali ve tescile yönelik asli taleplerinin reddine, vasiyetnamenin tenkisi yönündeki feri taleplerinin kabulü ile, 29.166,31 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara ödenmesine, davacıların davalı ...'a yönelik muvazaa nedeniyle ipoteğin fekki taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Muris ...’ın 17.11.2008 tarihinde vefat ettiği, ....Noterliği'nin 26/08/1994 tarih ve 22236 yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını ikinci eşi davalı ...'tan olma çocukları davalılar ... (1/3) ve ...'a (2/3) vasiyet ettiği; davacılar ... ve ...’ın da murisin ilk eşinden olma çocukları oldukları anlaşılmaktadır.
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 S.K. md.17)
TMK.'nın 516/2. maddesine göre, bir kimsenin mirasın tamamını ya da belirli bir oranını almasını içeren her tasarruf mirasçı ataması sayılır. Mirasçı ataması 3. kişiler lehine yapılabileceği gibi yasal mirasçılar lehine de yapılabilir. Somut uyuşmazlıkta ise muris, terekesinin tamamını belirli oranlarla davalılar ...'e bırakarak, mirasçı ataması yapmıştır.
Tenkis davası, TMK'nın 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. (G.Antalya, Miras Hukuku, İstanbul, 2003, s.305). Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır (H.Hatemi, Miras Hukuku, İstanbul, 2004, s.23).
Dava; yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, belirli mal vasiyetinin değil, mirasçı atanmasıyla (nasbı) ilgili tasarrufun tenkisi isteğine ilişkindir.
TMK'nın 564. maddesine göre, “Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tabi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebileceği” 2. fıkrada ise, “Tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verileceği” açıklanmıştır.
Belirli mal vasiyeti ile mirasçı atanmasını içeren vasiyetnamelerin söz konusu olması halinde tenkis hesabı birbirinden farklıdır. Davaya konu 26.08.1994 tarihli vasiyetname mirasçı atamasına ilişkin olduğundan ve Türk Medeni Kanunu’nun 564. maddesi ancak belirli mal vasiyeti söz konusu olduğunda uygulanabileceğinden mirasçı ataması (nasbı) halinde bu maddenin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Mirasçı olarak atanan kişi, murisin külli halefi olduğundan, miras açılmakla yasal mirasçı gibi terekenin tümünün ya da belli bir payının sahibi olur (TMK 599/2). Mirasçı olarak atanan kimseye karşı açılan tenkis davasının kabulü halinde davacıların saklı payları oranında tenkise karar vermek yeterlidir.(2. HD.’nin 18.5.1995 tarihli, 4699-5842 sayılı kararı, 2. HD.’nin 13.06.2007 tarihli, 2006/16512-2007/10134 sayılı kararı ).
Öyleyse; mahkemece mirasçı olarak atanan kimseye karşı açılan tenkis davasının kabulü halinde davacıların saklı payları oranında tenkise karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2015/19804 E., 2017/5210 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, Üsküdar 2. Noterliği'nin 06/08/1992 tarih ve 50441 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile .....'ün, bu güne kadar sahip olduğu ve ölümü anına kadar sahip olacağı tüm mal varlığını yanında ikamet eden ..... oğlu ...'ya bıraktığını, bu şekilde kendisini mirasçı atadığını, Üsküdar 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/410 esas- 2009/645 karar sayılı dosyası ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunu, itiraz olmadığından kararın kesinleştiğini, ancak vasiyetname gereğince tapuda işlem yapmak istediği zaman baba isminde sorun yaşadığını, babasının isminin gerçekte .....olduğunu ancak çevresinde ..... olarak tanındığını, bu nedenle vasiyet edenin de vasiyetnamedeki beyanında babasının ismini ..... olarak beyan ettiğini, sorunun bu nedenle kaynaklandığını ileri sürerek; Üsküdar 2. Noterliği'nin 06/08/1992 tarih ve 50441 yevmiye numaradaki vasiyetnamede mirasçı olarak atanan ...'ın babasının adının .....olduğunun, mirasçı olarak atananın kendisi olduğunun, .....'ün mirasçısının sadece kendisi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ''...Vasiyetnamenin açılması dosyasında murisin veraset ilamının alınmadığı, murisin kardeşinin çocukları olan yeğenleri bulunmasına rağmen yasal mirasçılarının yokluğunda ve kendilerine tebligat yapılmadan vasiyetnamenin açıldığı, vasiyetnamenin yasal mirasçılara tebliğ edilmediği görülmekle vasiyetnamenin usulüne uygun bir şekilde açılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda vasiyetnamenin açıldığının tespitine karar verilmiş ise de vasiyetnamenin mirasçılar huzurunda usulüne uygun bir şekilde açılmadığı, vasiyetnamenin açıldığının tespitine yönelik kararın yok hükmünde olduğu anlaşıldığından, bu vasiyetnamenin açılması kararına dayanılarak vasiyetname uyarınca atanmış mirasçılık belgesi verilemeyeceği mahkememizce kabul edilmiş ve davacının davasının reddi gerekmiştir.
Öte yandan ...'nın vasiyetname uyarınca atanmış mirasçı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda vasiyetname ile kendisine verilen mal varlığına
kavuşabilmesi için, öncelikle Üsküdar (Kapatılan) 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/410 sayılı dosyasında vasiyetnamenin açılması yok hükmünde olduğundan, İstanbul Anadolu Ahkam-ı Şahsiye ile görevli sulh hukuk mahkemesine yeni bir dava açmak suretiyle vasiyetnamenin usulüne uygun bir şekilde açılmasını talep etmesi, yeni açılacak bu vasiyetnamenin açılması davasında gerçek mirasçıların tespit edilebilmesi açısından mahkemeden yetki almak suretiyle murisin veraset ilamını alarak dava dosyasına sunması,mahkemece Üsküdar (Kapatılan) 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/410 sayılı dosyası getirtilip incelendikten sonra veraset ilamındaki mirasçılara gerekli davetiyeler yapıldıktan sonra vasiyetnamenin açılması, vasiyetname açıldıktan sonra davacının aynı dosyadan atanmış mirasçılık belgesi istemesi ve bu dosyadan alacağı belge ile intikaller konusunda gerekli işlemleri yaptırması gerekmektedir.'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vasiyetname ile mirasçı olarak atanan davacının TMK.'nun 598. maddesi uyarınca kendisine mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından açılır ve ilgililere tebliğ olunur. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır(TMK.md.596/1-2).
Dava konusu vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkin Üsküdar 4. Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/410-645 E.K. sayılı dosyasının incelenmesinde; vasiyet eden .....'ün ilgili nüfus müdürlüğünden mirasçılarını gösteren kayıtları ile ilgili yazı cevabı gelmeden, sadece Uyap sistemi üzerinden alınan nüfus kaydı çıkartıldığı, vasiyet edenin veraset ilamının alınmadığı, vasiyet edenin nüfus kayıtlarında bir kardeşi olduğu ve bu kardeşin ölümü ile mirasçı olarak yeğenlerinin bulunduğu, vasiyet edenin ölen kardeşinin çocukları olmasına rağmen, yasal mirasçılar yokluğunda ve kendilerine vasiyetname ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediği, bu haliyle vasiyetnamenin mirasçılar huzurunda usulüne uygun şekilde açılmadığı ve gerekçeli kararın usulüne uygun şekilde kesinleşmediği mahkemenin de kabulündedir.
TMK'nun 598. maddesinin birinci fıkrası hükmünde, başvuru üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere Sulh Mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, aynı maddenin ikinci fıkrası hükmünde de, mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından bir ay içinde itiraz edilmediği takdirde lehine tasarrufta bulunulan kimseye de atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilmesinin gerektiği açıklanmıştır. Aynı maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükmünde, mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği ve ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkının saklı olduğu açıklanmıştır. Anılan madde metninden de anlaşılacağı üzere atanmış mirasçı belgesi verilmesi talebinin vasiyetnamenin açılmasına dair karar veren mahkemeden talep edilmesi zorunlu değildir. Bunun yanında atanmış mirasçılık TMK.nun 598. maddesi gereğince yasal mirasçılığı ortadan kaldıran bir neden değildir.
Davaya konu vasiyetname, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamaya ilişkindir (TMK. md.516). Atanmış mirasçılarda miras, miras bırakanın ölümü ile kazanılır (TMK.md.599/3). Mirasçı atanan kişi miras bırakanın ölümü ile terek üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescii için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur. Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi (TMK. md. 598/2) yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda (resmi senet düzenlenmeksizin tescili) mümkündür ( Tapu Sicili Tüzüğü md. 21/a). Buna göre, davacı Tmk:nun 598/2. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalar ... olarak açılabileceği gibi, uyuşmazlık çıkartan diğer kişiler hasım gösterilerek hasımlı dava açılması da mümkündür. Mirasçılardan birisinin veya birkaçının daha önce ... dava açarak mirasçılık belgesi almış olmaları, hukuki yararları bulunması koşuluyla diğer mirasçıların daha sonra ... dava açarak mirasçılık belgesi istemelerine engel olmadığı gibi, böyle bir durumda diğer mirasçılar tarafından açılan davanın mirasçılık belgesinin iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılması da mümkün değildir. Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda sadece nüfus kayıtları ile veya davacı tarafça gösterilen delillerin toplanması ile yetinilmemesi, gerçek mirasçıların belirlenmesine yarayacak bütün delillerin eksiksiz toplanması gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece; sözkonusu vasiyetnamenin açılması dosyasında, murisin bilinen tüm mirasçılarına usulüne uygun şekilde vasiyetname ile ilamın tebliğ edilmesi ve ilamın usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesi için davacıya süre verilip, o davanın sonucu eldeki dava açısından bekletici mesele yapılmalı, akabinde murisin mirasçıları davaya dahil edilmeli, mirasçılardan vasiyetnamenin iptali yönünde (saklı paylı mirasçı olmadıkları da gözetilerek) dava açıp açmadıkları saptanarak, gerçek mirasçıların belirlenmesine yarayacak bütün delillerin eksiksiz toplanması suretiyle, hasıl olacak sonuç dairesinde işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, yerinde olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hüküm bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2006/16512 E., 2007/10134 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadıköy 5. A.H.
TARİHİ : 23.03.2006
NUMARASI :498-85
DAVA TÜRÜ :Tenkis
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 S.K. md.17)
1.10.1993 tarihli vasiyetname; mirasçı nasbına ilişkindir.(TKM. 463) Türk Kanunu Medenisinin 506. maddesi ancak muayyen mal vasiyeti söz konusu olduğunda uygulanabilir. Mirasçı nasbı halinde bu maddenin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Mirasçı nasbedilen kimse, murisin külli halefi olduğundan, miras açılmakla yasal mirasçı gibi terekenin tümünün ya da belli bir payının sahibi olur.(TKM. 539/2) Mirasçı nasbedilen kimseye karşı açılan tenkis davasının kabulü halinde davacıların saklı payları oranında tenkise karar vermek yeterlidir.(2. HD.’nin 18.5.1995 tarihli 4699-5842 sayılı kararı) Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.06.2007 çrş.
---
T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2007/7698 E., 2007/11410 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Bakırköy 4. S.H.
TARİHİ :26.04.2006
NUMARASI :836 - 476
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 S.K. md.17)
2-Davacı vekili, muris H A mirasçıları tarafından alınan İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.10.1993 tarih ve 1993/1129 – 1336 sayılı mirasçılık belgesinin iptalini, kesinleşen resmi vasiyetname ile mirasçı atanmış olan Milli Eğitim Bakanlığına atanmış mirasçılık belgesi ( TKM. md. 538, TMK. md. 598 ) verilmesini istemiştir.
3-Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeniden mirasçılık belgesi verilmesine ilişkindir.
4-Mahkemece davanın kısmen kabulü ile veraset ilamının iptali davasının derdestlik nedeniyle reddine; mahfuz hisse sahibi Ü Za P’in terekedeki miras hissesinin 3/8 olarak tesbitine, davacının vasiyetname gereği 5/8 hisse üzerinde vasiyet alacaklısı olduğuna karar verilmiştir.
5-Muris Hikmet 8.9.1993 tarihinde vefat etmiş olup, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1993/1129 – 1336 esas ve karar sayılı mirasçılık belgesine göre kanuni mirasçıları eşi Yüksel 1 pay ve kızı Ü... Z... P... 3 paydır.
6-Murise ait İstanbul 25. Noterliği 19.01.1989 tarih ve 3495 yevmiye sayılı resmi vasiyetnamede “…… bu durum karşısında hayatıma kasdedercesine bana hasmane hareket eden Kızım Ü Z A’yı mirasımdan iskattan başka çarem kalmadığı gerçeğini kabul etmek, kızımın saklı hakkı da dahil bütün taşınmaz mal varlığımın aşağıdaki şekilde taksimine karımında rıza göstermesini dilerim. Karıma, kızıma ve kızımın annesi T E’ye vereceğim bütün mallar ömür boyu kullanma hakkı olup kesinlikle mülkiyet değildir. Kendilerinin ölümü halinde benden intikal eden bütün mallar ve faydalanma oranları M E Bakanlığına kalacak , bakanlık bu bağış karşılığında Malatya ili merkezinde yapılacak bir ilkokula, İstanbul İli Bakırköy ilçesinde yapılacak bir ilkokula ismimi verecektir. ( Yazlıktaki ve kışlık evdeki bütün eşyalarım karıma aittir.) İstanbul Silivri’deki 306 m² arsa ve Ataköy l. kısım R-61 deki daire kızıma, C..’de U... yalıdaki daire ile Ataköy l. kısım B-15 deki daire karım Y Al’ya, Bakırköy’de Marmara Çarsısındaki dükkan kızımın annesi T E’ye kullanma veya kiraya verme hakkını veriyorum, halen tapulu malım olup da bu listenin dışında kalan ve bugünden sonra alacağım veya bana miras olarak intikal edecek olan bütün mallarımda kullanma hakkının kızım, annesi ve karım arasında eşit oranda paylaşılmasını dilerim…..” yazılıdır.Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 11.09.2001 tarih ve 1994/742 esas, 2001/591 karar sayılı kararı ile iskatın iptaline ve davacı Ü Z P’in saklı payının 3/8 olduğuna karar verilmiştir.
Vasiyetname ile Milli Eğitim Bakanlığı mirasçı atanmış ( TKM. md. 538 ) olup, vasiyet alacaklısı olduğuna dair mahkeme gerekçesi yerinde değildir.
Atanmış mirasçılar; mirasbırakanla kan ve soy ilişkisini gösteren veraset belgesinin iptalini isteyemezler. Ancak, daha önce alınan kan ve soy ilişkisine dayalı mirasçılık belgesinin iptali istemi, terekeden hak istenemeyeceğinin tesbitini de kapsar. Davalı Ü Z P’in terekede 3/8 pay sahibi olduğu kesinleşen ilamla sabittir. Kesinleşen bu ilam ve vasiyetnamedeki intifa hakları da gerekçeli karar ve hüküm fıkrasında açıklanarak “davacının 5/8 pay için atanmış mirasçı olduğunun tesbitine ” karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.07.2007 sa.