ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 2023/20804 E., 2025/12348 K. sayılı kararı

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 2023/20804 E., 2025/12348 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 24.04.2025 tarihli, 2023/20804 E., 2025/12348 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

3. Ceza Dairesi

2023/20804 E., 2025/12348 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2022/22 E., 2022/772 K.

SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma

HÜKÜM : TCK’nın 221/4 maddesi yollamasıyla CMK’nın 223/4-a maddesi gereğince sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama

Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;

Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;

Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir (5237 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrası). Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz (5237 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesinin birinci fıkrası). 5237 sayılı Kanun'un, “Hata” kenar başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleştiği durumlarda, sanığın kasten hareket ettiğinden bahsedilemeyecek ve somut olayda tipik eylem gerçekleşmiş olsa da 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraat kararı verilecektir.

Hata (yanılma); kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; FETÖ/PDY terör örgütünün, başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böylece algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından, suç tarihine bakılmaksızın ve suç tarihinden önce anılan yapının terör örgütü olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı verilmiş olması da aranmaksızın hata savunmalarına itibar edilemeyeceğinde kuşku bulunmamakta ise de; terör örgütü olduğunu bilmeksizin içinde yer alan veya yardım eden sanıklar yönünden mensup olduğu ya da yardım ettiği yapının Anayasal düzeni zorla değiştirme, Anayasa'ya uygun olmayan yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan bir terör örgütü olduğunu veya terör örgütüne dönüştüğünü anladığı veyahut expost bir değerlendirme ile dış aleme yansıyan olay ve olgular itibariyle kendisinden anlamasının beklendiği tarihten itibaren davranışları ile bu örgütten ayrılma iradesini ortaya koyup koymadığı ve bu bağlamda 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun maddi unsurlarında hata şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanık hakkında FETÖ/PDY örgütünün TSK yapılanmasında faaliyet gösteren asker şahıslardan sorumlu sivil unsurlarca örgütsel iletişim amaçlı kullanıldığı tespit edilen ankesörlü/sabit hatlarla irtibatlı olduğu gerekçesiyle başlatılan soruşturma neticesi yapılan yargılamada, hükme gerekçe gösterilen sanığın kendi kullanımında olan hatların Kayseri ve Ankara illerinde bulunan ücret karşılığı kullanıma sunulan farklı farklı sabit hatlı telefonlardan, ardışık ve münferit olarak arandığı, arama sayısı, aramaların ardışık ve periyodik olması, ardışık aramaya konu edilen şahısların aynı rütbede ve kuvvete mensup kişiler olması, aranmaların makul görünmemesi ve sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeri mahrem yapılanmasında yer alıp örgütün iletişim metotlarından olan “ankesörlü/sabit hatlardan aranma” gizli iletişim sistemine dahil olduğu dosya kapsamıyla sübut bulmuş ise de; sanığın etkin pişmanlık kapsamında yapılan aramaların örgütsel nitelikte olduğunu kabul etmesi ancak hiçbir görüşmeye gitmediği savunması karşısında; 1998 doğum tarihli sanığın, örgütle ilk tanıştığı dönemde askeri lisede 14 yaşında bir öğrenci olduğu, bu tarihten 2014 yılına kadar ardışık aranmalarının devam ettiği görülse de; reşit olmadan önce örgüt ile tanışan ve çağrılmasına rağmen görüşmelere gitmeyen, bu tarihten sonrada örgütsel bir eylemi tespit edilemeyen sanığın, çocuk yaşta ilişki içinde olduğu yapının silahlı terör örgütü olduğu konusunda hataya düşmesi ve bu suçun ancak doğrudan kast ile işlenebilen bir suç olması nedeniyle yaşı da nazara alınarak üzerine atılı suç bakımından kastının bulunmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan belirtilen sebepten dolayı hükmün 5271 sayılı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca Tebliğname'ye aykırı olarak BOZULMASINA, dava dosyasının, 5271 sayılı CMK’nın 304. maddesi uyarınca Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesine Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 24.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-3-ceza-dairesinin-202320804-e-202512348-k-sayili-karari