ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 2017/42994 E., 2017/23386 K. sayılı kararı

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 2017/42994 E., 2017/23386 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 26.10.2017 tarihli, 2017/42994 E., 2017/23386 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

22. Hukuk Dairesi

2017/42994 E., 2017/23386 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... 15. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

İLK DERECE

MAHKEMESİ : Karşıyaka 4. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, ... ... Sendikasının 2016 Şubat ayından itibaren davalı işyerinde örgütlenmeye başladığını, 200'e yakın işçinin yaklaşık 130 'unun üye kaydedildiğini, bu üyeliklerin öğrenilmesinden sonra 15 kadar işçinin "kafası kopartılacak" demek suretiyle fesih hazırlığı yapıldığının duyulduğunu, bunun sendikalılaşmanın önüne geçmek ve gözdağı vermek için yapıldığını 01.04.2016 tarihinde sendika üyesi ... isimli işçinin iş akdinin feshedildiğini, performans düşüklüğünden söz edilmekte ise de; sendikal nedenle işten çıkartıldığını, o gün 08:00-17:30 vardiyasındaki işçilerin işten çıkartılacak duyumunu aldıkları işçilerin kimler olduğunu ve fesih sebebini öğrenmek için toplu halde işverenin açıklama yapmasını beklediklerini, görüşme taleplerinin kabul edilmediğini, ayrıca çıkartılan işçi arkadaşlarının geri alınması talep edildiğinde de "sendikayı bırakın görüşelim" dendiğini, o gün tüm işçilere sözlü olarak iş akitlerinin fesh edildiğini, iş makineleri ve cam ürünlerin eksiksiz teslim edildiğini, kayda alınmasından sonra polis nezaretinde işçilerin fabrikadan ayrıldığını, işverence kanun dışı grev yaparak işi bırakma eylemine katıldıkları ve hatırlatıldığı halde görevlerini yapmadıkları gerekçesiyle müvekkilinin iş akdinin feshedildiğini, sendikalı işçilerin işten çıkartılması sebebiyle sendikal faaliyetlerin engellendiğini, fesih tarihi itibariyle sendikadan istifa eden 14 işçinin de bulunduğunu, çıkartılan işçilerin işe geri alınmaları, üye oldukları sendikanın muhatap kabul edilmesi, duran üretimi telafi için gönüllü ve ücretsiz olarak hafta sonu çalışmayı teklif edilmesine rağmen bu teklifin kabul edilmediğini, yasa dışı grev yapıldığı iddialarının doğru olmadığını, eylemlerin ifade etme ve örgütlenme hakkı kapsamında demokratik bir hak kullanım niteliğinde olduğunu, bu hususun ulusal ve uluslararası mevzuatla güvence altına alındığını, fesihlerin sendikal nedenle yapıldığını, feshin son çare ilkesinin de gözetilmediğini beyanla, müvekkilinin işe iadesiyle sendikal tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, ... Sendikasının bağlı olduğu iş kolunda toplam çalışan işçi sayısının onbinde 7 oranında üyesi bulunmakla toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi almasının mümkün olmadığını, iş yerinde yarıdan fazla üye kaydetmiş dahi olsa, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi bulunmadığından müvekkilinin toplu iş sözleşmesi yapmaya zorlamasının da mümkün olmadığını, iş akdi feshedilen işçilerin eyleminin kanun dışı grev niteliğinde olduğunu ve toplu iş sözleşmesi yapma olanağı bulunmayan sendikayla yasada yer almayan usul ve yöntemler kullanılarak toplu iş sözleşmesi yapmaya zorlandığını, olay günü iş akdi feshedilen ...'ın işten çıkarılmasını bahane eden 76 çalışanın topluca işi bıraktıklarını ve fabrikayı işgal ettiklerini, ...'ın işe geri alınmasını, sendikanın tanınmasını ve işverenin sendikayla sözleşme yapması isteklerinde bulunulduğunu, bu istekler kabul ediline kadar eylemlerin devam edeceğinin ifade edildiğini, sendika üyeliklerinin müvekkilince eylemin başlandığı gün öğrenildiğini, eyleme katılan işçilerin eyleme son verilmesini aksi takdirde iş sözleşmelerinin feshedileceğinin ihtaratlarının yapıldığını, yasal prosedür tamamlanmadan sendikayla görüşme talebinin müvekkilince kabul edilmediğini, eylemlerin yaklaşık 10 saat sürdüğünü, kanunsuz eylem ve işgalden vazgeçmeyen işçilerin iş sözleşmesinin feshi kararı alındığını, fesih tebliğ edilmek istense de imzadan kaçındıklarını, eyleme katılan 76 işçi yönünden suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının iş akdinin uyarılara rağmen kanun dışı grevi sürdürmekte ısrar etmesi ve iş başı yapmamakta direnmesi sebebiyle haklı nedenle fesh edildiğini, feshin sendikal nedenle yapıldığı iddialarının doğru olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Feshin geçerli nedene dayalı olması nedeniyle işe iade davasının reddine karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Dosya kapsamı ile bir süredir işyerinde sendikalı olanların çıkarılacağına yönelik söylentilerin varlığı, 01/04/2016 tarihinde de sendikalı bir işçinin çıkarılması, bu işçinin performans yetersizliğinden bahisle işten çıkartılması ve aynı gün yaklaşık 12-15 kişiye ilişkin tutanaklar düzenlendiğinin yayılması üzerine önceden verilmiş bir karar olmaksızın bu haberler üzerine akabinde işçilerin biraraya gelerek işten çıkarılma sebebi ve söylentilerine yönelik olarak işyerinde toplanarak işyeri yetkililerinden bilgi almak istedikleri, sendikal sebeplerle işyerinden kimsenin atılmasını istemedikleri, görüşmelerin ve toplanmanın yaklaşık 9 saat kadar sürdüğü, aynı gün işçilerin bu eylemi sonlandırdığı yönünde ihtilaf olmadığı, Yargıtay kararlarında bir güne kadar iş bırakma eylemi demokratik tepki ve barışçıl nitelikte toplu eylem olarak nitelendirildiği, ulusal ve uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca işçilerin barışçıl toplu eylemlerde bulunma hakları bulunduğu, emsal Yargıtay (Kapatılan) 7.Hukuk Dairesi 2016/19069 ve 2016/13725 sayılı içtihadında da belirtildiği üzere bir günü aşmayan demokratik tepki ve barışçıl nitelikteki toplu eylemler fesih nedeni olarak değerlendirilmemesi gerektiği, davacı işçilerin işyerine giriş-çıkışı engellemedikleri, üretim araçlarına işçiler tarafından zarar verilmediği, yaptıkları eylemin oluşma şekli, süresi, işçilerin sorununun çözümünün sağlanmasına yönelik istekleri, gerektiği takdirde mesai ücreti almadan o günkü iş kaybının fazlasını çalışma isteklerinin dahi işverene iletmeleri hususu da dikkate alındığında eylemin demokratik tepki ve barışçıl nitelikte olduğunun değerlendirildiği, eylemin başlayış ve bitiş tarzı, süresi gibi olgular; davacı ve diğer işçilerin sendikanın arabulucu mahiyetinde muhatap alınmasını kastederek sendikanın tanınması yönünde talepte bulundukları iddiasını doğruladığı, davalı tarafın işverenin sendika ile protokol yapmaya zorlamak şeklindeki eylemleri mevcut olmayıp bu hususun davalı işverence ispatlanamadığı gerekçesiyle geçerli ve haklı fesih koşullarının oluşmadığı ve davacının sendikaya üyelik tarihinin 30/03/2016 tarihi olduğu, dosya kapsamına göre işyerindeki sendikal örgütlenmeden işverenin yapılan fesihlerden bir ay öncesinde haberdar olduğu, eylem tarihine kadar sendika üyesi hiçbir işçinin iş akdinin feshedilmediği, iş akdi feshedilen ... için eylem yapan tüm işçilerin bu eylem nedeniyle iş akitlerinin feshedildiği, davacı tarafça feshin sendikal nedenlerle yapıldığı hususunun dosya kapsamıyla ispatlanamadığı belirtilerek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılıp düzeltilerek davacının işe iadesine, davalı tarafın istinaf sebepleri ile davacının feshin sendikal nedene dayandığı yönündeki diğer istinaf sebepleri yerinde olmadığından reddi gerektiğine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında, iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedilip feshedilmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Somut olayda davacının, davalıya ait işyerinde 18/06/2012- 01/04/2016 tarihleri arasında çalıştığı belirlenmiş, iş sözleşmesi fesih bildiriminde; işyerimizde çalışan 76 arkadaşınız ile 01.04.2016 08:15 ten itibaren topluca gerçekleştirdiğiniz kanun dışı grev mahiyetindeki iş bırakma eylemine katılmanız ve işveren vekillerince açıkça hatırlatılmasına rağmen görevlerinizi yerine getirmemekte direnmeniz nedeni ile 6356 s.k.70/1.maddesi ve 4857 s.k. 25/II-h maddesi kapsamında 01.04.2016 günü saat 18:30 itibariyle haklı sebeple derhal feshedilmiştir."şeklinde belirtilerek feshedildiği anlaşılmıştır.

6356 sayılı Kanun'da; grev, kanuni grev ve kanun dışı grev tanımları getirilmiştir. Anılan Kanun'un 58. maddesine göre, işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev; toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde, işçilerin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumak veya geliştirmek amacıyla, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev; kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve de kanun dışı grev denir.

Aynı Kanunun "Kanun dışı grev ve lokavtın sonuçları" başlıklı 70. Maddesinde ise: "(1) Kanun dışı grev yapılması hâlinde işveren, grevin yapılması kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir...." denilmiştir.

Buna göre her toplu olarak iş bırakma eylemi, grev olarak nitelendirilemez. Dolayısı ile her toplu iş bırakma eylemi, işverene, bu eylemi kanun dışı grev olarak değerlendirilip, 6356 Sayılı Yasanın 70. Maddesini uygulama hakkı vermez.

Bireysel veya toplu iş hukukuna dair bazı hakların savunulması için işçilerin demokratik ve barışçıl toplu eylem haklarının olabileceği 87 ve 98 sayılı İLO Sözleşmeleri ile ... Sosyal Şartı ile Anayasanın 51., 54. ve 90. maddelerinin bir gereğidir. Ancak bu hakkın sınırsız şekilde kullanımı söz konusu olmayıp eylemin işverene özel olarak zarar verme kastı içermemesi ve ölçülü olması gereklidir.

Dosya içeriğine göre, eyleme katılan davacı ve diğer işçilerin iş akdi feshedilen ... isimli işçinin fesih sebebini ve işten çıkartmaların devam edip etmeyeceğini öğrenmek, sendikalı işçilerin işten çıkartılacağı yönündeki bazı işçilerden duydukları söylentilerin yarattığı tedirginliği işverene iletmek ve bu söylentilerin gerçek olup olmadığını anlamak için, işveren ile görüşmek ve böyle bir uygulamanın ihtimali var ise engellemek amacı ile, toplu eylemde bulunduğu, ancak içlerinden bir grup işçinin, işveren yetkilileri ile görüşerek taleplerini işveren yetkililerine iletme ve görüşme, ayrıca işvereni konu ile ilgili yeniden değerlendirme yapmaya teşvik amaçlarına ulaşmış oldukları; buna rağmen eylemlerini sürdürmelerinin, katılımcı sayısı ve süresi değerlendirildiğinde ölçülü olmaktan uzak olduğu görülmektedir. Ayrıca tanık anlatımlarına göre işçilerin başlangıçta böyle bir niyetleri bulunmamasına rağmen, işverene karşı, üye oldukları sendikanın işverence tanınması ve protokol imzalanması isteğinde bulunmalarının da eylemin amacını aştığı, işçilerin, işverenin eylem baskısı altında yetki belgesi almayan sendika ile toplu görüşmeye zorlanmasının, yetki tespitine ilişkin prosedürün tümüyle bir tarafa bırakılarak emredici yetki koşullarına aykırı işlem yapılması taleplerinin, işverenin 6356 Sayılı Yasadan kaynaklanan yasal haklarından vazgeçmeye zorlama sureti ile yasal hakkın ihlali niteliğinde olduğu; bu taleplerinin hukuki ve haklı bir dayanağı olmadığı gibi işverene karşı baskı ile, işyerinde yetkisi olup olmadığı bile belli olmayan bir sendikayı kabul ettirmeye çalışmak niteliğinde olup, bu tutumun işverende, işçilerin eylemlerinin önü alınmadığı taktirde, yasal olmayan pek çok dayatması ile karşılaşacakları endişesi yaratacağı, işveren tarafından katlanılıp kabul edilebilecek bir durum olmadığı anlaşıldığından feshin haklı nedene dayanmamakla birlikte geçerli fesih nedeni oluşturduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı bulunmuştur.

Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç:

Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1-... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi'nin 2017/1494 esas 2017/1084 karar sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-Davanın REDDİNE,

3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 31,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 283,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan ...'ne göre belirlenen 1.980,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6-Dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine gönderilmesine, karardan bir örneğin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine,

8- Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.10.2017 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-22-hukuk-dairesinin-201742994-e-201723386-k-sayili-karari