Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2024/9967 E., 2025/6762 K. sayılı kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 01.07.2025 tarihli, 2024/9967 E., 2025/6762 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2024/9967 E., 2025/6762 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/774 E., 2024/314 K.
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
SAYISI : 2023/518 E., 2024/130 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatların reddi, nafakaların miktarı ve çeyiz eşyası alacağı yönünden; davalı-davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve yoksulluk nafakasının miktarının kadın tarafından ıslahla arttırılması ve ziynet alacağının kabulü yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kısmen kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Davacı-davalı kadının çeyiz alacağı talebinin reddine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde ;
Davacı-davalı kadın tarafından açılan çeyiz ve ev eşyalarının verilmesi, ziynet ve boşanma istemli davanın yapılan yargılaması neticesinde mahkemece 01.02.2017 tarihli ilk kararı ile ziynet alacağı davasının tefrikine, çeyiz ve ev eşyaları yönünden davanın reddine, her iki boşanma davasının kabulü ile fer'îlere karar verilmiş ve karar davalı-davacı erkek tarafından boşanma hükmüne dair bir kısım yönlerden istinaf edilmekle, davacı-davalı kadın tarafından istinaf edilmeyen yönler kesinleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılması üzerine kesinleşen konularda yeniden karar verilmiş olup bu karara karşı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de çeyiz ve ev eşyalarına ilişkin davanın reddi kararı istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu itibarla davacı-davalı kadının, çeyiz ve ev eşyalarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Davalı-davacı erkeğin ziynet alacağının kısmen kabulüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2024 tarihli kararı ile kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile 1 adet 22 ayar, 80 gram altın set (7.920,00 TL) ve 4 adet 22 ayar, 25'er gram altın Adana burma bilezik (9.900,00 TL) ziynetlerin davalı-davacı erkekten alınarak davacı-davalı kadına aynen iadesine karar verilmiş verilen karar taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde, istinafa konu kabul edilen toplam miktarın 17.820,00 TL; reddedilen miktarın ise 12.180,00 TL olduğu ve ayrı ayrı İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibari ile yasal kesinlik sınırı olan 28.250,00 TL’nin altında kaldığı belirtilerek miktarı itibariyle kesin olan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma olanağı bulunmadığından bahisle buna ilişkin taraflar vekillerinin istinaf dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadının talebi "aynen iade" istemine yöneliktir. İlk Derece Mahkemesinin karar tarihindeki altın kuru ile hesaplanan toplam miktar dikkate alındığında, kararın istinaf kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesi gerekirken kararın kesin olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların karşılıklı boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki bentler dışındaki itirazlarının reddine,
b)Yapılan yargılama ve toplanan delillerden her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince verilen son kararda erkekten “tüp bebek tedavisi sırasında tedavi gereklerini yerine getirmediği, bu hususta kadını yalnız bıraktığı” vakıası ispatlanamadığı gerekçesi ile çıkartılmış ise de, kadının İlk Derece Mahkemesinin 01.02.2017 tarihinde verdiği ilk kararını istinaf etmediği bu nedenle erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen “fiziksel şiddet ve aile sorumluluğunun olmadığı” vakıaları dışında safahatta kusur yüklenemeyeceği, erkek lehine bu yönden usulü kazanılmış hakkın söz konusu olacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle erkeğe “tüp bebek tedavisi sırasında tedavi gereklerini yerine getirmediği, bu hususta kadını yalnız bıraktığı” kusuru yüklenemeyeceğinden, Bölge Adliye Mahkemesince bu kusurun erkekten "ispatlanamadığından bahisle" çıkartılması da mümkün değildir. Hal böyle olunca erkeğe yüklenebilecek olan“fiziksel şiddet ve aile sorumluluğunun olmadığı” vakıalarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden erkeğe yüklenen "fiziksel şiddet" vakıasından sonra evlilik birliğinin devam ettiği anlaşılmakla kadının fiziksel şiddet vakıasını affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekmekle bu vakıa erkeğe kusur olarak yüklenemez. Diğer taraftan Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen "aile sorumluluğunun olmadığı” kusurunun erkeğe yüklenmesi doğru görülmüş olup evlilik birliğini sona erdiren sebeplerde erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle iken Mahkemece hatalı değerlendirme ile tarafların kusursuz olduğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir.
c)4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (4721 sayılı Kanun md. 4, md. 50,51) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
d) İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 01.02.2017 tarihli ilk kararda kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı-davalı kadın tarafından istinaf edilmemiş, dolayısıyla davalı-davacı erkek lehine bu suretle usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Buna göre yargılama safahatinde kaldırma kararından sonra kesinleşen bu hususta hüküm kurularak kadın yararında yeniden yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği ve usulü kazanılmış haklar gözetilmeksizin kadın yararına yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı-davalı kadının reddedilen çeyiz ve ev eşyalarına yönelik temyiz dilekçesinin yukarıda (1) inci bentde gösterilen sebeplerle REDDİNE,
2.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun usulden reddi, kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî tazminat talebi ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA,
4.Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.