ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2024/3801 E., 2025/6737 K. sayılı kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2024/3801 E., 2025/6737 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 01.07.2025 tarihli, 2024/3801 E., 2025/6737 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2024/3801 E., 2025/6737 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/495 E., 2024/639 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminat, nafakalar ve velâyet yönünden; davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ile kişisel ilişki yönünden duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olup kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 01.07.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı-davacı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davacı-davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında, İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı sonrası yapılan yargılaması neticesinde verilen kararında kadının ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, karar, taraf vekillerince yukarıda belirtildiği üzere temyiz edilmiştir. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadının ağır kusurlu olduğu belirtilmişse de kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin, manevî yönden bağımsız konut temin etmediği, kadın için "...biz anlaşamıyoruz, bunu al git, ben bunu gebertirim, sinkaf ol çık dışarı, dangalak, köylü..." demek suretiyle hakaret ve tehdit ettiği, kadını ortak konuttan kovduğu, fiili ayrılık zamanı ortak çocuğu aramadığı, ilgilenmediği, kadının ise erkeğin ailesini istemediği, sık sık ailesinin yanına gittiği, ortak çocuğun ve erkeğin ailesi ile görüşmemesi konusunda baskı yaptığı, gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken Mahkemece bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda 2 numaralı paragrafta açıklandığı üzere evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde Mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Boşanma yönünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Toplanan delillerden; yukarıda (2) numaralı paragrafta da açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusuru daha ağır olmayan kadının düzenli bir işi ve gelirinin olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, lehine yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadın yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesindeki "hakkaniyet ilkesi" de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin ...'den alınıp ...'ya verilmesine,

Aşağıdaki temyiz giderinin ...'e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-2-hukuk-dairesinin-20243801-e-20256737-k-sayili-karari