ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2023/9915 E. ile 2022/10994 E. sayılı kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2023/9915 E. ile 2022/10994 E. sayılı kararları
1 Okunma

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 07.03.2024 tarihli, 2023/9915 E., 2024/1607 K. sayılı kararı ile 20.06.2023 tarihli, 2022/10994 E., 2023/3392 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2023/9915 E., 2024/1607 K.

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/411 E., 2023/800 K.

DAVA TARİHİ : 10.12.2009

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/290 E., 2020/607 K.

Taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ve karşı taraf davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının iradesinin fesada uğratılması sonucu davalı ile boşandıklarını, boşanmaya esas protokolde belirtilen taşınmazların kadına devredilmediğini ileri sürerek, 3816 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadın adına tescilini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili 20.12.2012 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilmemesi halinde 350.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma davasında davacının iradesinin fesada uğratılmadığını, davacının protokol koşullarını yerine getirmediğini, davacının malvarlığının tasfiyesi davası açtığını ve zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin(Aile Mahkemesi) 23.03.2017 tarihli ve 2009/994 Esas, 2017/446 Karar sayılı kararıyla; tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, kararın 04.06.2004 tarihinde kesinleştiği, kararda davacı kadın lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası takdir edildiği, taraflar arasında düzenlenen 21.05.2004 tarihli davaya konu protokolün boşanma kararında hükme geçirilmediği gibi bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirlemenin hükümde yer almadığının görüldüğü, bu haliyle boşanma ilamında hükme geçirilmeyen yada uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün geçerli olmadığı ve sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle protokole dayalı açılan davanın reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin(Aile Mahkemesi) yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 20.04.2018 tarihli ve 2017/1157 Esas, 2018/575

Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

3.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş, Dairemizin 21.05.2019 tarihli kararı ile; davanın taraflarca düzenlenen protokolde yazılı olan, ancak kesinleşen anlaşmalı boşanma hükmünde yer almayan bir talebin yerine getirilmesine ilişkin olduğu, davacı kadının isteğinin Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından kaynaklanmadığı ve genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın hukuki nitelendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre davacı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesinin(Aile Mahkemesi) 03.10.2019 tarihli ve 2019/1108 Esas, 2019/1545 Karar sayılı kararıyla bozma ilamına uyularak; Mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dairemizin 04.02.2020 tarihli kararı ile; dosyadaki yazılara ve Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan görevsizlik kararının onanmasına karar verilmiştir.

5.İlk Derece Mahkemesinin (Asliye Hukuk Mahkemesi) yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, davaya konu taraflar arasında düzenlenen 21.05.2004 tarihli protokolün boşanma kararında hükme geçirilmediği gibi bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirlemenin hükümde yer almadığının görüldüğü, bu haliyle boşanma ilamında hükme geçirilmeyen yada uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün geçerli olmadığı ve sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle protokole dayalı açılan davanın reddine, kaldı ki evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzeriden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı, boşanma kararının 04.06.2004 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın boşanma kararının kesinleşmesinden 5,5 yıl sonra açıldığı, boşanma kararının kesinleşmesinden bugüne kadar davacının protokol şartlarını kabul ettiğine dair bir beyanları olmadığı gibi gerçek değerleri 350.000,00 TL olan iki dairenin kendi adlarına tescili için bir talepleri de olmadığı, bu konuda gönderilen bir ihtarnamede bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davacının boşanma davasında gerçek vekil ile temsil edilmediğini, protokolün iradesi dışında hazırlandığını, vekilinin vekâlet görevini kötüye kullandığını, davalının ikrarı bulunduğunu belirterek davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde alacak davası olup, uyuşmazlık davanın reddi kararının usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 23 üncü, 33 üncü, 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı

3. Değerlendirme

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Konya 3.Aile Mahkemesince 23.03.2017 tarihli kararla davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemizce, davacı kadının isteğinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci kitabından kaynaklanmadığı ve genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak verilen görevsizlik kararı istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Kesinleşen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "taraflar arasında anlaşmalı boşanmaya karar verilmiş olmakla birlikte taraflar arasında düzenlenen 21.05.2004 tarihli protokolün boşanma kararında hükme geçirilmediği gibi bu protokolün uygun bulunduğuna dair bir belirlemenin hükümde yer almadığının görüldüğü, bu haliyle boşanma ilamında hükme geçirilmeyen yada uygun bulunduğu belirtilmeyen protokolün geçerli olmadığı ve sonuç doğurmayacağı" gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.

2. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, öncelikle her ne kadar Dairemizin 21.05.2019 tarih ve 2018/6963 Esas, 2019/6468 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın genel hükümlere tabi olup aile mahkemesinin görevi dışında kaldığı ve genel mahkemelerin görevli olduğu yönünde "görev yönünden yargı yeri belirlemesi" yoluna gidilmiş ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılan bu yargı yeri belirlemesinin davaya ondan sonra bakan mahkemeyi bağlayacağına dair hüküm karşısında artık görev yönünün kesinleştiği gözetilerek davaya takip eden aşamada Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması ve karar verilmesi yönünden bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte Yargıtayın yargı yeri belirlemesine yönelik kararıyla bağlı olan İlk Derece Mahkemesinin, davanın hukuki nitelemesi yönünden bozma ilamında belirtilen hukuki niteleme ile bağlı bulunmadığı gibi yargı yolu sürecindeki mahkemeler açısından da bu yönün bağlayıcılığının bulunmadığı, Dairemizin 21.05.2019 tarihli bozma ilamında her ne kadar uyuşmazlığın genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiş ise de; 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddî olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak Kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu re'sen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir. Bu itibarla Dairemizin bozma ilamında somut olayın değerlendirilmesinin eksik ve yanlış yapılmış olduğunun anlaşılması halinde daha önceki hukuki nitelemenin Dairemizi de bağlamayacağı gözetilerek açıklanan olaylar ve dayanılan deliller birlikte ve yeniden değerlendirildiğinde uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanun'un 2 nci kitabından kaynaklı olduğu ve anlaşmalı boşanma davasına dayanak protokolden kaynaklandığı, bu itibarla da bu çerçevede delillerin değerlendirilmesi gerektiği sonucu ve kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan hususlar ve uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanun'un 2 nci kitabında yer alan aile hukukuna ilişkin olduğu ve 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 3 üncü fıkrası çerçevesinde verilen anlaşmalı boşanma kararına dayanak protokolden kaynaklandığı yönündeki hukuki niteleme gereğince dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlık konusu ve talep sonucu olan tapu iptali ve tescil talebinin boşanma hükmünün dayanağı olan protokolde açıkça yer aldığı ve bu protokolün 3 üncü maddesi gereğince davalının davacıya Uluırmak Mahallesi, Venedikli sokak, 9 numaralı ve iki daireden müteşekkil yerin tapusunu devir yükümlülüğü altına girdiği, boşanma davasının duruşmasında da protokolü kabul ettikleri, protokol gereğince boşanma kararı verilmesini talep ettikleri görülmekle kesinleşen karar gereğince davalı yönünden tapuyu davacı adına devir ve tescil yükümlülüğünün tam olarak doğmuş olduğu, kararın gerekçesinde de " Taraflar mahkememizce bizzat dinlenilmiş olup iradelerini serbestçe açıklandığına kanaat getirilmiş ve boşanmanın mali sonuçları hususunda tarafların kabul ettikleri düzenleme de uygun görülmüş hüküm kısmında protokolün onanmasına dair ibarenin yer almaması yönündeki eksikliğin sonuca etkili olmayacağı ve davalıyı anlaşmalı boşanmanın dayanağı protokolden kaynaklanan devir yükümlülüğünden kurtarmayacağı, bu itibarla davacının davasının haklı ve yerinde olduğu gözetilerek tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin Cuma'dan alınıp Hayriye'ye verilmesine,

Dosya İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

2. Hukuk Dairesi

2022/10994 E., 2023/3392 K.

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/768 E., 2022/1427 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/42 E., 2022/82 K.

Taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokol hükmünün yerine getirilmesini teminen tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma öncesinde yapılan anlaşmaya göre davalıya ait ..., ... Köyü Köyiçi mevkiinde bulunan 7693 parsel sayılı taşınmazın boşanma sırasında davacıya ait olacağını kararlaştırdıklarını, bu doğrultuda verilen kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, aradan uzun süre geçmesine rağmen davalının karar gereğini yerine getirmediğini, davacının bu yöndeki girişimlerinin sonuçsuz kaldığını iddia ederek davanın kabulü ile Kırklareli İli, ... İlçesi, ... köyü Köyiçi ... yol üstü mevkiinde 7693 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına bulunan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, aynı mahiyette açıldığını ve dava açısından mahkemece görevsizlik kararı verildiği, derdestlik itirazında bulunduklarını, ilgili boşanma protokolünde "... tapuya kayıtlı ikametgah adresindeki daire, içindeki eşyalarla ...'ya bırakılacaktır." maddesinin yer aldığını, parsel numarasının dahi belirtilmediğini, mahkemece kararın 3 numaralı bendinde “...... köyü Köyiçi ... yol üstü mevkiinde 7693 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından davalı adına kayıt ve tescil işlemlerinin yapılmasına...” şeklinde protokol kapsamının dışına çıkar şekilde hüküm kurulduğunu, davalının bu durumu fark etmediğini, hükmün bu haliyle kesinleştiğini, protokole uygun devir işleminin gerçekleştirilebilmesi için tapu ve kadastro müdürlüklerinde tescil ve kat irtifakı işlemlerinin yapılması gerektiğini, bu taşınmazın içinde davalıya iki katlı yapı ve yan tarafında da yine küçük bir yapı olduğunu, iki katlı yapının alt katının iş yeri üst katın ise mesken niteliğinde bulunduğunu, ortak ikamet edilen yerin bu daire olduğunu, protokol gereği davacıya verilmesi gereken yerin sadece bu daire olduğunu, kat irtifakının mahkemece konulan tedbir nedeniyle gerçekleştirilemediğini, davacının kötü niyetle dava açtığını, anlaşmalı boşanma kararındaki hükmün protokole uygun hale getirilmesi için tavzih talebinde bulunduklarını davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma davasında hâkimin, boşanma ve fer'îlerine ilişkin hüküm kurup, mal rejiminden kaynaklı talepler açısından protokol onanarak tarafların verilen kararın kesinleşmesiyle birlikte hak talep etme imkanlarının doğacağı, anlaşmalı boşanma davasında mal rejiminden kaynaklı bir taşınmazın tesciline yönelik karar verilemeyeceği, somut olayda; tarafların iradesinin evliliği boşanmayla sonlandırmak olduğu, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin vermiş olduğu kararla talebin aşıldığı, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği, tarafların iradesinin boşanmaya ilişkin olduğundan protokol hükümlerinin onanmasına yönelik hüküm fıkrasına dikkat göstermemelerinin muhtemel olduğu, zira iradelerinin aralarında yaptıkları protokol ile boşanma hükmünü elde etmek olduğu, bu nedenle değerlendirilmesi gereken husunun dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı noktasında toplandığı, protokol altına imza atarak mahkeme huzurunda protokolün kabul edilmesinin protokol şartlarının taraflarca bilindiğine kesin delil olduğunun sabit olduğu, mahkemenin talebi aşarak vermiş olduğu karar doğrultusunda taşınmazın tamamını talep etmenin ise dürüstlük kuralına aykırı bir eylem oluşturacağı, davalı cevap dilekçesinde anlaşmanın daire için olduğu, kat mülkiyeti için tapuya müracaat ettiği, daireyi davacının üzerine geçirmek için gerekli işlemleri yaptığını beyan ettiği, buna ilişkin projeyi de dosyaya sunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kötü niyetli bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının anlaşmalı boşanma davasının birinci celsesinde taşınmazın davacıya devredileceğine dair beyanının zapta geçirilerek davacı tarafından imzalandığı, anlaşmalı boşanma kararı ve içeriğinin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, kesin hüküm haline gelen karar içeriğinin mahkemece geçmişe dönük olarak tartışılmasının yasal olarak mümkün bulunmadığı, karar gereğinin davalı tarafından yerine getirilmediği, tavzih talebinin de reddedildiği, davacının talebinin yasal ve kesin hüküm gereğinin yerine getirilmesine ilişkin bulunduğu, objektif olmayan gerekçeler ile kabul anlamına gelmemek kaydıyla davanın tümden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma davası sırasında mal rejimine ilişkin karar kurulmasının gerekmediği, ancak anlaşmalı boşanma davasındaki taşınmazın tapu kayıt bilgileri ile birlikte davacıya bırakılacağına ilişkin ayrıntılı ve beyanların olduğu, tarafların protokol altındaki imzalarını inkar etmediği, tarafların boşanma protokolünde yer alan düzenlemeleri yazılı belgelerle ya da sözlü beyanları ile açıklamaları, değiştirmeleri, kaldırmaları veya bazı yönlerden düzeltmelerin yapılabileceği, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların tümüyle mahkeme içi ikrar, kesin delil olma etkisinde olacağı, mal rejimi tasfiyesine ilişkin talepler yönünden tescil talebi de dahil bağlayıcı sonucuna göre davalının bu hükmün gerçek iradelerine yansıtmadığına dair itirazının dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulüne, Kırklareli İli, ... İlçesi, ... Köyü Köyiçi ... yol üstü Mevkiinde 7693 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına bulunan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların iradesinin protokol kapsamında boşanma olduğu, mahkemenin tarafların iradesi aşarak hüküm kurduğu, bu durumu o an fark edemediği, protokol maddesine bakıldığında, "...... tapuya kayıtlı ikamet adresindeki daire, içindeki eşyalarla ...'ya bırakılacaktır..." şeklinde düzenleme bulunduğu, buradan da tarafların ikamet adresi ve içinde ki eşyalar kelimeleri ile iradelerinin bu yönde olduğunu açıkça anlaşılabileceği, aralarında ki fiili kullanım şeklinin de bunun göstergesi olduğu, alt katı davalının iş yeri olarak kullandığı, üst katında kadının halen oturduğu, üst katın tescilini vermeye çalıştığı ancak kadının kötü niyetli olarak tamamının tescilini talep ettiği, hukukun kötü niyeti korumayacağını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan anlaşmalı boşanma hükmünün yerine getirilmesini teminen tapu iptali ile tescil davasında tarafların aralarında yaptıkları anlaşmanın istinaf edilmeyerek kesinleşen mahkeme hükmüne hatalı geçmesinin davacıya hak sağlayıp sağlamayacağı ile davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 2 inci maddesi, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-2-hukuk-dairesinin-20239915-e-ile-202210994-e-sayili-kararlari