Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2023/7856 E., 2024/3157 K. sayılı kararı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 06.05.2024 tarihli, 2023/7856 E., 2024/3157 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
2023/7856 E., 2024/3157 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/378 E., 2023/562 K.
KARAR : Bozmaya uyularak karar verme
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen protokolden kaynaklı tapu iptal ve tescil ile sükna hakkının şerh edilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalının istinaf bavurusunun reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesi özetle; davacı ve davalı ...'in İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesinde 22.11.2018 tarih, 2018/378 Esas, 2018/988 Karar sayılı kararıyla anlaşmalı şekilde boşandıklarını, boşanma protokolü ve mahkeme kararına göre davacının adına olan tapuları davalı ...'e devretmeyi kabul ettiğini, davalıya devir edilecek taşınmazlardan .. İlçesi, .... Mahallesi, 1771 Ada, 20 parselde kayıtlı 1 nolu taşınmazda davacı ...'e evlenmediği sürece oturma (sükna) hakkı tanındığını, boşanmadan itibaren davalı, ortak çocuklar ve davacının burada oturduklarını, 2020 Haziran başında ihtarname gönderdiğini, ihtarname üzerine Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğüne sükna hakkının tescili için gittiğinde taşınmazın mahkeme kararına göre davalı ...'e devrinden hemen sonra 15.01.2019 tarihinde eniştesi ...'ya satıldığını öğrendiğini, davalının ablasının eşi olan bu kişinin emekli inşaat işçisi olduğunu, konutu alacak mali gücü bulunmadığını, mal kaçırma kastıyla yapılan işlemin amacını ...'in bilmemesinin mümkün olmadığını, taşınmazın satış işleminin muvazaa nedeniyle (sükna hakkını elinden almak maksatlı yapıldığından) iptali ile davalı ... adına tesciline, oturma hakkının tapuya tesciline, iptale gerek görülmediği takdirde sadece oturma hakkının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararı sonrası taşınmazı devralan davalının kira ödemeden davacının oturma hakkını kabul ettiğini, daireyi satması durumunda bu taşınmaza denk bir evin kira bedelini ödeyeceğini, taşınmazı sattıktan sonra kira ödemeyi ve davacıyı mağdur etmeyeceğini bildirdiği halde davacının bu davayı açtığını, halen taşınmazına denk bir evin kira bedelini ödemeye hazır olduğunu, satışın gerçek olduğunu, öncelikle protokolden kaynaklanmayan muvazaa nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olan davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olduğunu, esas bakımdan da davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davanın öncelikle görev yönünden reddini, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi’nin 27.04.2021 tarih ve 2020/384 Esas, 2021/276 Karar sayılı kararı ile mahkeme kararıyla onaylanan protokole konu sükna hakkı sahibi davacının açık rızası alınmadan yapılan devir işleminin davacının sükna hakkının kullanılmasına engel olacağı, davalının bedel karşılığında devir yapıldığını ispatlayamadığı, taşınmazın devri için makul bir sebep bulunmadığı, devir bedeli ile devir tarihindeki rayiç bedel ve devralanın mali ve ekonomik durumu arasında aşırı oransızlık bulunduğu, davalının asıl iradesinin mal kaçırmak olduğu, devralan kişinin davalının eniştesi olup muvazaalı işlemle taşınmaza sahip olduğunu bildiği, bilmesi gerektiği, iyi niyetli kabul edilemeyeceği, görünüşteki satış işleminin tarafların gerçek iradelerine uymadığı, muvazaa koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tesciline, davacının sükna hakkının tapu siciline tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; hükmün hatalı olduğunu, aynı nitelikte bulacağı evin kirasını ödemeye hazır olduklarını, protokol hükümlerinde de belirtildiğini ileri sürerek hükmün tümü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2021 tarih ve 2021/1214 Esas, 2021/1954 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı boşanma protokolünde taşınmazın satılamayacağı yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi, davacı kadının kusursuz olarak yani evlilik dışında bir sebeple çıkmak zorunda kalması halinde bu eve muadil bir evin kira bedelini erkeğin karşılaması hüküm altına alındığı, bu durumda kadının kira bedeli talebi dışında tapu iptali tescil talep etme hakkının bulunduğunun kabul edilemeyeceği, davacı tapu iptali ve tescili mümkün olmadığı takdirde sükna hakkının tescilini talep etmiş ise de, davanın kaynağı olan boşanma protokolünün tarafı olmayan 3. kişi adına kayıtlı taşınmaza ilişkin bu talebin kabulü mümkün olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili hükmün tümü yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Daire’nin 19.12.2022 tarih ve 2022/4242 Esas, 2022/10524 Karar sayılı kararı ile; "... Taraflar arasında, sükna hakkı tesisine ilişkin tapu memurunca resmi şekilde yapılmış bir sözleşme bulunmamaktadır. Sözleşmeye, boşanma protokolü içinde yer verilmiş, protokol hakim tarafından onaylanmıştır. Boşanma protokolünde yer alan bu anlaşmanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince davacı lehine davalıya ait taşınmaz üzerinde bir oturma hakkı tesisini amaçlayıp amaçlamadığı, başka bir ifade ile taşınmazla ilgili anlaşmanın, intifa hakkı tesisine ilişkin bir sözleşme niteliğinde bulunup bulunmadığı, tarafların sözleşmede kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınarak belirlenmelidir. Davacı, davalıya devredilecek dava konusu taşınmazı kira ödemeksizin ve üçüncü kişilere kiraya verilmeksizin kullanması karşılığı, davalıdan herhangi bir nafaka ve tazminat talebinde bulunmamıştır. Bu bakımdan boşanma protokolünde yer alan taşınmazla ilgili kaydın, davacı lehine oturma hakkı tesisini amaçladığı kabul edilmelidir. Ne var ki oturma hakkı tesisine ilişkin sözleşmenin, resmi şekilde yapılmış olması da geçerlilik şartıdır. Bu noktada çözümü gereken sorun, “hakimin tasdikinin” oturma hakkı tesisine ilişkin sözleşmeye geçerlilik kazandırıp kazandırmayacağıdır. Başka bir ifade ile hakimin tasdikinin “resmi şekil” yerine geçip geçmeyeceğidir. Bir akdin geçerliliğinin resmi şekle tabi tutulmasının sebebi, sözleşmenin tarafları bakımından ağır yükümlülükler taşıyor olmasıdır. Başka bir ifade ile, yasa koyucu taraflar bakımından ağır yükümlülükler getiren, zayıf olan taraf için ekonomik yıkım oluşturabilen, gelişigüzel kararlar verilmemesini gerektiren sözleşmelerin geçerliliği için “resmi şekil” öngörmekle, irade beyanında bulunanların daha dikkatli davranmalarını istemiş demektir. Akdin geçerliliğinin resmi şekle bağlı tutulmasının sebebi bu olunca, boşanma davasında, tarafların boşanma anlaşmasına koydukları “davalıya ait taşınmazdan yararlanmaya” ilişkin sözleşmenin hakim tarafından tasdik edilip (6098 sayılı Kanun’un 184 üncü maddesinin beşinci fıkrası) karara bağlanmasıyla, akdin sıhhati için şart olan “resmi şekil” koşulu tahakkuk etmiş sayılmalıdır. O halde, boşanma anlaşmasında yer alan, “davalıya ait taşınmazı davacının oturmasına” ilişkin sözleşme, taahhüdü işlem olarak geçerlidir ve davalı bu borcunu ifa etmediği takdirde, davacı, mahkemeden ifayı isteyebilir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı ...’in dava konusu taşınmazı davacının oturma hakkının kullanılmasına engel olmak maksadı ile muvazaalı olarak taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolü olduğunu, kadının oturma hakkının bulunduğunu bilebilecek konumda olan eniştesi olan diğer davalı ...’e onbeş gün sonra devir ettiği görülmüş olup taşınmazın gerçek bedeli, devirler arasında geçen süre de dikkate alındığında bu hali ile satışın muvazaalı olarak ve kadının sükna hakkını ortadan kaldırmak maksadı ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Anlaşmalı boşanma protokolünde kadının evden kusursuz olarak çıkmak zorunda kalması durumunda buna denk evin kirasının Kamil tarafından karşılanacağı kararlaştırılmış ise de bu koşulun taşınmazın iradesi dışında malikinin elinden çıkması durumunda oluşacağından, iradesi ile ve ayrıca muvazaalı yapılan satışın bu kapsamda değerlendirilmesi kabul edilemez. Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tesciline, davacı lehine evleninceye kadar geçerli olmak kaydıyla, oturma hakkı tesis edilmesine karar verilmesinin gerektiği..." gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyulan bozma ilamındaki açıklamalar dikkate alınarak, davalı ...’in dava konusu taşınmazı, davacının oturma hakkını kullanmasına engel olmak maksadı ile taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolü olduğunu ve kadının oturma hakkının bulunduğunu bilebilecek konumda olan eniştesi olan diğer davalı ...’e onbeş gün sonra devir etmesinin, taşınmazın gerçek bedeli, devirler arasında geçen süreye göre, satışın muvazaalı olarak ve kadının sükna hakkını ortadan kaldırmak maksadı ile yapıldığının kabul edilmesini zorunlu kıldığı, anlaşmalı boşanma protokolünde kadının evden kusursuz olarak çıkmak zorunda kalması durumunda buna denk evin kirasının ... tarafından karşılanacağı kararlaştırılmış ise de, bu koşulun taşınmazın iradesi dışında malikinin elinden çıkması durumunda oluşacağı, malikin iradesi ile ayrıca muvazaalı yapılan satışın bu kapsamda değerlendirilemeyeceği ,ancak, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış olduğundan, yeniden hüküm tesis edilmesinin gerektiği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince reddi ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle Dairemizin 15.12.2021 tarih, 2021/1214 Esas, 2021/1954 Karar sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış olduğundan yeniden hüküm tesisine; davanın kabulüne, dava konusu İstanbul İli, ... İlçesi ... Mahallesi, 1771 ada, 20 parsel numaralı 50/100 arsa paylı bağımsız bölüm numara 1'de tapuya kayıtlı taşınmazın muvazaalı satışı nedeniyle dahili davalı Mustafa oğlu 1965 doğumlu ... adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davalı Naim oğlu 1975 doğumlu ... adına tapu kaydına tesciline, İstanbul 15. Aile Mahkemesinin 2018/378 Esas, 2018/988 Karar sayılı kararı uyarınca davacı ... kızı 1977 doğumlu ... adına evleninceye kadar (evlenmediği sürece) geçerli olmak kaydıyla oturma hakkı tesisinin tapu siciline şerh düşülmesine, karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; aşamalardaki ve istinaf başvuru dilekçesindeki beyanlarını tekrarlamakla birlikte haksız kabul edilen davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek; kararın tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasında bozmaya uygun karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı, 166 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 6098 sayılı Kanun’un 19 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.