Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2015/27037 E., 2017/7698 K. sayılı kararı

Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 04.10.2017 tarihli, 2015/27037 E., 2017/7698 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
19. Ceza Dairesi
2015/27037 E., 2017/7698 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
İİK'nın 351. maddesindeki, şikayetçinin şikayet dilekçesinde veya beyanında gösterdiği delillerle bağlı olduğuna yönelik düzenleme çerçevesinde 18.01.2013 havale tarihli şikayet dilekçesi incelendiğinde; şikayetçi vekilinin şirketin borca batık durumda olduğuna yönelik beyanları dikkate alındığında, şikayetçi tarafın borçlu şirketin borcu ödeme gücünün olmadığını bildiğinin kabulüyle, suçun unsurları oluşmadığından sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1)İİK’nın 333/a maddesindeki suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin ödeme gücüne sahip olmasına rağmen hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastiyle borcu ödememesi, ayrıca bu eylemin başka bir suçu oluşturmaması gerektiği cihetle, öncelikle borçlu şirkete ait ticari defterler temin edilip, ticari defter, belge ve banka hesapları üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılıp, sonucuna göre hukuki durumunun takdiri gerekirken, takibin kesinleştiği 05.07.2012 tarihi itibariyle borçlunun ödeme gücünü tespit etmeyen, kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde yapılan inceleme üzerine aldırılan bilirkişi raporu dayanak yapılarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2)Borçlu şirket yetkilisinin gönderilen icra emrine rağmen borcu kısmen veya tamamen ödememesi, ancak o icra takibi ile sınırlı olduğundan, tebliğ edilen icra emrindeki borcu ödemeyerek, aynı anda birden fazla alacaklıyı zarara uğratması söz konusu olamayacağı ve bu nedenle TCK’nın 43. maddesinin uygulama alanı bulunmamasına rağmen verilen cezanın suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi nedeniyle TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca artırılması,
3)02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin aynı Kanun'un 333/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.