Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/2912 E., 2015/10217 K. sayılı kararı
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 12.11.2015 tarihli, 2015/2912 E., 2015/10217 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
14. Hukuk Dairesi
2015/2912 E., 2015/10217 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2013/69-2014/24
DAVACI : ...
DAVALILAR : ...
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.12.2013 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı, muris ....'ın 01.04.2012 tarihinde vefat ettiğini, terekesinin tespiti ile defterinin tutulmasını, tespit edilecek tüm tereke malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, muris .....'ın terekesinin dosyaya gelen yazı cevapları ve mevcut duruma göre tespitine, TMK 619.maddesi gereğince yasal süre içerisinde defter tutma talebinde bulunulmadığından bu husustaki talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir.
Davacının defter tutulmasına dair isteği, Türk Medeni Kanununun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere "resmi defter tutma" değil, aynı Kanunun 589. ve devamı maddelerinde yer olan "koruma önlemi" olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır.
Bu itibarla mahkemece, resmi kurumlardan murisin taşınır ve taşınmaz tüm malvarlığına ilişkin bilgi istenmek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya murise borcu olan mirasçıların murisin mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle "Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün" 33'üncü maddesi gereğince; ölüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile murisin malvarlığı yeterince araştırılmaksızın, tarafların belirttiği tapu kayıtları ve araç gibi mallarla ilgili kayıtlar getirtilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran tarafa geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.