ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/16062 E., 2011/8404 E. ve 2007/1243 E. sayılı kararları

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2015/16062 E., 2011/8404 E. ve 2007/1243 E. sayılı kararları
2 Okunma

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 15.02.2016 tarihli, 2015/16062 E., 2016/1806 K. sayılı kararı, 21.09.2011 tarihli, 2011/8404 E., 2011/10620 K. sayılı kararı, ve 01.05.2007 tarihli, 2007/1243 E., 2007/4792 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

14. Hukuk Dairesi

2015/16062 E., 2016/1806 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23.06.2015 gün ve 2015/7231 Esas, 2015/7015 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, paydaşı olduğu 14 sayılı parselin dava dışı önceki paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalıya devrettiğini, gerçek satış bedelinin daha düşük olmasına rağmen önalıma engel olmak için 290.000,00 TL gösterildiğini, belirlenecek değer üzerinden önalım hakkını kullanacağını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.

Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını, gerçekte de payları da kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca devraldığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, keşif ile tespit edilen değer hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 23.06.2015 tarihli ve 2015/7231-7015 sayılı ilamıyla bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından tapu satış bedeli ile giderleri toplamının depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

Davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı, davacı ve dava dışı üçüncü kişiler dava konusu 14 parsel sayılı taşınmazda paydaştır. Hükme esas alınan 08.05.2014 günlü bilirkişi kurulunun raporunda taşınmaz üzerinde ... kapı numaralı ... Sokak cepheli tek katlı bina ve ... Sokak cepheli yıkılmış bina temel hafriyatının bulunduğu belirtilmiştir. Çekişme konusu taşınmazın paydaşları tarafından davacı ... aleyhine ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1705 esasında açılan ortaklığın giderilmesi davasına ...’in verdiği 16.11.2012 günlü cevap dilekçesinde ... Sokağa cepheli üç katlı yapının tarafına ait olup taşınmazın aynen taksiminin olanaklığı olduğu savunmasını yapmıştır. Bundan ayrı, davalıya pay satan ...’ın ... Sokağa; ... ve ...’un ... Sokağa cepheli binaları olduğu dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalle muhtarı tarafından düzenlenen ilmuhaberde belirtilmiştir. Davalı vekili karar düzeltme aşamasında taşınmazda fiili taksimin bulunduğunu ileri sürmüştür. Fiili taksim yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınarak araştırma yapılması gerekir. Somut olayda 14 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarca özel olarak fiili taksiminin yapıldığı, davalıya pay satanların kullandığı bölüm üzerinde davacının bu kullanıma itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davalıya pay satanların kullanımına itiraz etmeyen davacının payın satışıyla bu pay nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı açıktır. Dolayısıyla, çekişme konusu taşınmazda eylemli paylaşım bulunduğundan davanın reddi gerekir.

Mahkemece, taşınmazda fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.06.2015 günlü ve 2015/7231-7015 sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi

2011/8404 E., 2011/10620 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 18.08.2010 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, paylı mülkiyet rejimine tabi taşınmazda özel yol olarak bırakılan bölüme öteki paydaşın elatmasının önlenmesi istemiyle açılmıştır.

Davalı, yararlanma hakkına elatması olmadığını, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava reddedilmiştir.

Hükmü, davacı temyiz etmiştir.

İncelenen tapu kayıt örneğinden, çekişme konusu 128 ada 32 sayılı parselin 1590/1790 payının tarafların ortak murisi ...’e, 200/1790 payının ise davalı ...’e ait olduğu görülmektedir. Davacı ..., kayıt maliklerinden ...’in mirasçısıdır. Taraflar dışında, taşınmazda muris ...’in mirasçıları olan başkaca paydaşlar olduğu da anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, 128 ada 32 sayılı parselin kullanma taksimine ...’in mirasçılarından davacı ..., davalı ..., ... ve ...’in katıldığı, diğer mirasçıların bu taksim işlemine iştirak etmediği sabittir. Tüm mirasçıların katıldığı bir kullanma taksimi bulunmadığından, paydaş olan taraflar da taşınmazda belli bir kısmı kullanmakta olduğundan, bir paydaş diğer paydaşın elatmasının önlenmesi isteminde bulunamaz. Uyuşmazlığın giderilmesi, ancak resmi biçimde yapılacak bir taksim sözleşmesi ya da açılacak izale-i şuyu davası ile mümkündür.

Mahkemece davanın açıklanan bu nedenle reddi yerine, değişik bazı gerekçelerle reddi doğru değil ise de hüküm sonuç olarak davanın reddine ilişkin bulunduğundan, kararın gerekçesi düzeltilerek hükmün onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile karar gerekçesi HUMK’nun 438/son maddesi gereğince DÜZELTİLEREK hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 21.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

14. Hukuk Dairesi

2007/1243 E., 2007/4792 K.

ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL

ELBİRLİĞİYLE MÜLKİYET

TARAF TEŞKİLİ

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 683 ]

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 688 ]

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 724 ]

"İçtihat Metni"

Davacılar-davalılar vekili tarafından, davalı-davacı Selami aleyhine 08.11.2000 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, birleştirilen davada davacı Selami tarafından verilen 27.03.2001 gününde verilen dilekçe ile de Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 26.09.2006 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı-davacı Selami tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Davacılar, paydaşı oldukları T... Köyü 190 parsel numaralı taşınmazın bir kısmına ev, ahır, samanlık ve garaj yapmak suretiyle elatan davalının müdahalesinin önlenmesi, binaların yıkımı ve ecrimisil İsteğinde bulunmuşlardır. Birleştirilen davada ise davalı-davacı Selami dava konusu yapıların davacıların bilgi ve rızası dahilinde yapılmış olduğunu belirterek Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde yapı bedellerinin tahsili İsteğinde bulunmuştur.

Mahkemece, elatmanın Önlenmesi isteğinin kabulüne, garaj, samanlık ve ahırın yıkımına, evin yıkımı fahiş zarar doğuracağından asgari levazım değeri olan 1.934.90 YTL'nin davacılardan alınarak davalıya ödenmesi su-retiyle yıkılmasına, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiş olup, hükmü, davalı-davacı Selami temyiz etmiştir.

Dava, elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, birleştirilen dava ise tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.

Türk Medeni Kanunu'nun 688 ve devamı maddeleri uyarınca paylı mülkiyetin konusu fiili olarak bölünmemiş eşya ve müşterek mülkiyet ise, aynı hukuki statüde bulunan birden çok kişinin belirli bir eşyaya aynı anda paylı olarak malik oldukları bir topluluk mülkiyeti şeklidir. Paydaşların eşya üzerinde sahip bulundukları hisse maddi olarak (fiilen) bölünmüş olmayan soyut bir hisse niteliğindedir. Başka bir anlatımla, fiziki bölünme değil, fikri bölünmenin söz konusu olduğu, dolayısıyla her paydaşın müşterek eşyanın her parçasında hakkının bulunduğu, ayrıca müşterek eşya ile ilgili bölünebilen yetkiler üzerinde her hissedarın payı oranında bağımsız hakkının bulunduğu, fakat bölünemeyen yetkilerde herkesin hakkının eşyanın tamamını kapsadığı açıktır. Belirtilen nedenle, paylı mülkiyete konu bir taşınmazda maliklerden her birinin, müşterek mülkiyete konu taşınmaza elatılması halinde, bu elatmanın Önlenmesini tek başına istemesi mümkün ise de; Hukuk Genel Kurulu'nun 13.06.1984 gün ve 1982/14-358 Esas, 1984/710 Karar sayılı kararı doğrultusunda elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin birlikte dava açmaları gereklidir. Kaldı ki, eldeki dava ile birleştirilen davada davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş olup, verilecek karar tapuda malik olarak yer alan tüm paydaşların hukuki durumunu etkileyeceğinden, davada yer almaları gereklidir.

Dava konusu 190 parsel numaralı taşınmazda davacılar (birleştirilen davada davalılar) dışında Ayşe de paydaş olup, davada yer almamıştır.

Mahkemece dava ve verilecek kararın niteliği ve yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 01.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-14-hukuk-dairesinin-201516062-e-20118404-e-ve-20071243-e-sayili-kararlari