ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2025/62 E., 2025/1543 K. sayılı kararı

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2025/62 E., 2025/1543 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 24.02.2025 tarihli, 2025/62 E., 2025/1543 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

12. Hukuk Dairesi

2025/62 E., 2025/1543 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 615,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 24.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Karşı Oy Yazısı;

İcra ve İflas dairesi, İcra ve İflas Kanununu birinci derecede uygulamakla görevlidir. Bu görevleri yaparken kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa usul ve yasaya aykırı hareket etmiş olur. İcra ve iflas dairesinin bu gibi usulsüz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikayet yoluna başvurabilir. Şikayet; icra ve iflas dairelerinin icra ve iflas hukukuna aykırı olan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesini sağlamak için kabul edilmiş kendine özgü bir kanun yoludur (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı).

İİK’nın 16. maddesinde “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından

veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kural; şikayete konu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük süreye tabi olmasıdır. Bu kuralın (süreye tâbi şikayetin) iki önemli istisnası vardır:

1-İİK'nın 16/2. maddesi gereğince “Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman (süresiz) şikayet olunabilir.” Bu hükmün amacı ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.

2-Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna başvurulabilir. Anılan ilke doktrinde bu şekilde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.

Somut olayda; davacı/alacaklı tarafından Karaman İcra Müdürlüğünün 2023/9200 Esas sayılı dosyasında davalı/kiracı aleyhine kira alacağı ve işlemiş faiz alacağı olarak toplam 346.747,40 TL tutarlı haciz ve tahliye talepli örnek 13 nolu ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 10.11.2023 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu/kiracının 15.11.2023 tarihinde borca ve fer’ilerine itirazda bulunduğu, itiraz nedeniyle takibin durdurulduğu, davacı/alacaklı tarafından 22.12.2023 tarihinde eldeki itirazın kaldırılması ve tahliye davasının açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile itirazın kaldırılmasına, takibin devamına, asıl alacak lan 341.250,00 TL'nin %20’si oranındaki 68.250,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve sözleşmeye konu taşınmazdan davalının tahliyesine karar verildiği, bu kararın davalı tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "III- a) Takibin dayanağı olan kira sözleşmesinde, kira bedelinin aylık 65 gram has altın olduğu, sözleşmenin "özel şartlar" kısmında ise "KARŞILIĞI 65 gr (Has) Altın ..." ifadelerine yer verildiği görülmüştür.

Davacı alacaklı vekilinin dava dilekçesinde, taraflar arasında aylık kira bedelinin 65 gram altın olduğu belirtilmiştir.

İcra takibinde,

- Ağustos, Eylül, Ekim 2023 aylarına ait aylık kira bedelinin 113.750 TL olarak talep edildiği,

-Davalı borçlu vekilinin, icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde, kira borcun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.

b) "Tahliye ihtarlı ödeme emrine karşı, altın alacağı karşılığı takip talebinde belirtilen para borcuna itiraz edilirse, icra mahkemesi böyle bir alacağı taşıyan ödeme emrine itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar veremez; söz konusu talebin reddine karar vermelidir" (Dr. ...- "Kiralanan Taşınmazların İlamsız Tahliyesi" -syf 96- Ankara 2008)

Kira sözleşmesinin düzenlendiği tarihte, kira parasının altın esasına göre belirlenmesine yasal bir engel bulunmamakla birlikte davalı borçlu icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde kira borcu bulunmadığını iddia ettiğine göre, yukarıda da açıklandığı üzere, itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi mümkün değildir.

c) Öte yandan 32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı 4/g maddesi "(Ek:RG-13/9/2018-30534-C.K.-85/1 md.) Türkiye'de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz." şeklinde,

32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı geçici 8. Maddesi ise "Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.

" şeklinde düzenlenmiştir.

32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'na istinaden Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 06.10.2018 ve 16.11.2018 tarihlerinde yayınlanan 2018-32/51 ile 2018-32/52 numaralı tebliğlerde ise, uygulamanın ne suretle yapılacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

Dolayısıyla bu Cumhurbaşkanlığı Kararı'ndaki düzenlemelerin dayanağını teşkil eden 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ve 32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'na istinaden Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 06.10.2018 ve 16.11.2018 tarihlerinde yayınlanan 2018-32/51 ile 2018-32/52 numaralı tebliğler gereğince, konut ve çatılı iş yeri dâhil gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde 12.09.2018 tarihinden sonra yapılacak kira sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı, 12.09.2018 tarihinden önce yapılan kira sözleşmelerinin döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan kira bedellerinin Türk parası olarak yeniden belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, bahsi geçen Tebliğ’de uluslararası piyasalarda fiyatı döviz cinsinden belirlenen kıymetli madenlere ve/veya emtiaya endekslenen ve/veya dolaylı olarak dövize endekslenen sözleşmelerin de 32 sayılı Karar’ın 4 üncü maddesinin (g) bendi uygulaması kapsamında dövize endeksli sözleşme olarak değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda, takibe konu alacak 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının yayınlandığı tarihten sonraki bir tarihe isabet ettiğinden (yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerin gereği) takibin dayanağı kira sözleşmesindeki bedelin (kira sözleşmesinin kuruluş tarihine göre) Türk Lirası olması veya Türk Lirasına çevrilmesi ve bu Türk Lirası üzerinden takibe girişilmesi gerekir. 32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı göz ardı edilerek, kira sözleşmesinde yer alan aylık kira bedeli olan 65 gr has altının Türk Lirası karşılığı üzerinden icra takibi yapılması ve bu takibe dayalı olarak itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi mümkün değildir.

IV-Netice olarak, ilk derece mahkemesince "itirazın kaldırılması ve tahliye" istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm tesisi Dairemizce yerinde görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun kabulü ile DAVANIN REDDİNE..." karar verildiği görülmüştür.

İİK’nın 63. maddesi;“İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez.”

Davalı/borçlu yazılı kira sözleşmesine, borca ve fer'ilerine itirazda bulunduğu, kira sözleşmesinin altındaki imzaya itiraz etmediği gibi aylık kira miktarına da açıkça itirazda ESAS NO : 2025/62 bulunmadığı, İİK’nın 269/2. maddesi gereğince kira akdini kabul etmiş sayılacağı, ayrıca takibin “TL” üzerinden başlatıldığı dikkate alındığında; İİK’nın 269/c maddesinde sayılı belgelerle kira borcunu ödediğini ispatlayamadığından İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir(Zira Hukuk Genel Kurulunun 12.09.2012 tarihli ve 2012/6-343 E., 2012/555 K. sayılı kararı da benzer niteliktedir).

Bölge Adliye Mahkemesinin karar gerekçesinde; “…takibe konu alacak 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının yayınlandığı tarihten sonraki bir tarihe isabet ettiğinden (yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerin gereği) takibin dayanağı kira sözleşmesindeki bedelin (kira sözleşmesinin kuruluş tarihine göre) Türk Lirası olması veya Türk Lirasına çevrilmesi ve bu Türk Lirası üzerinden takibe girişilmesi gerekir. 32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı göz ardı edilerek, kira sözleşmesinde yer alan aylık kira bedeli olan 65 gr has altının Türk Lirası karşılığı üzerinden icra takibi yapılması ve bu takibe dayalı olarak itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi mümkün değildir…” şeklindeki gerekçe kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınmışsa da bu husus davalı/borçlu tarafından borca itiraz dilekçesinde ileri sürülmediğinden mahkemece kamu düzeni nedeniyle re'sen dikkate alınamaz. Ancak süresiz şikayet yoluyla ileri sürülebilir.

Belirtilen nedenlerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzeni nedeniyle re’sen yapılan incelemeye göre yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerektiğinden, Dairemizin sayın çoğunluğunun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum. 24.02.2025

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-12-hukuk-dairesinin-202562-e-20251543-k-sayili-karari