Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2023/2078 E., 2023/2502 K. sayılı kararı

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 11.04.2023 tarihli, 2023/2078 E., 2023/2502 K. sayılı kararı, 08/06/2021 tarihli, 2021/2618 E., 2021/6129 K. sayılı kararı ve 08/06/2021 tarihli, 2021/2621 E., 2021/6127 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2023/2078 E., 2023/2502 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : Ticari işletme yöneticinin kasten alacaklıyı zarara uğratması
HÜKÜM : Beraat
Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Müştekinin 28.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile, sanıkların yetkilisi olduğu borçlu şirket hakkında icra takibi yapıldığı, takibin kesinleşmesine rağmen borcun ödenmediğinden bahisle borçlu şirket yetkilileri sanıklar hakkında ticari işletme yöneticinin kasten alacaklıyı zarara uğratması suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 333/a ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince cezalandırılmaları için dava açılmıştır.
2.Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin, 20.06.2014 tarihli kararı ile sanıkların neticeten ayrı ayrı 3.600,00 TL ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
3.Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin, 20.06.2014 tarihli kararının sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 26.12.2017 tarihli ve 2015/30498 Esas, 2017/11681 Karar sayılı kararı ile "...sanıklar hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,..." nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
4.Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin, 19.06.2020 tarihli kararı ile sanıkların neticeten ayrı ayrı 3.600,00 TL ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
5.Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin, 19.06.2020 tarihli kararının sanıklar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarihli ve 2021/2621 Esas, 2021/6127 Karar sayılı kararı ile "...İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanmış olması, suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK'nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da İİK 333/a maddesinde tanımını bulan suçun özel kastla işlenmesi gerektiği; hususu gözetildiğinde açık ve net olarak sanığın fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmayacağı hususu gözetilmeksizin sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine dair hüküm kurulması,..." nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
6.Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin, 23.09.2022 tarihli kararı ile sanıklar hakkında unsurları oluşmayan suç bakımından ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Müşteki vekilinin temyiz isteği, ceza yargılamasıyla bağdaşmayan kararın kanun ve hukuka aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, bu sebeple sanıkların önceki verilmiş olan karara uygun bir şekilde ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiği, sanıkların yetkilisi oldukları şirket hakkında yapılan icra takibi kesinleşmesine rağmen sanıklarca borcun ödenmediği ve alacaklıları zarara uğratmak kastıyla hareket ettikleri, İİK'nın 333/a ıncı maddesi gereğince sanıkların cezalandırılması gerektiği, hukuken ve fiilen yetkili olan sanıkların şirket alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile ticari işletmenin borçları tamamen veya kısmen ödemeyerek alacaklıyı zarara soktukları, bu sebeple sanıkların cezalandırılmaları gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Dava konusu olay, sanıkların yetkilisi oldukları borçlu şirket hakkında yapılan icra takibi kesinleşmesine rağmen sanıklar tarafından alacaklıları zarara uğratmak kastıyla borcun ödenmediği iddiasına ilişkindir.
IV. GEREKÇE
1.İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a ıncı maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim
yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanmış olması, suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK'nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da açık ve net olarak sanığın fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmayacağı anlaşılmaktadır.
2. Sanıklar hakkında üzerlerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraat kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3.Müşteki vekilinin ceza yargılamasıyla bağdaşmayan kararın kanun ve hukuka aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, bu sebeple sanıkların önceki verilmiş olan karara uygun bir şekilde ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiği, sanıkların yetkilisi oldukları şirket hakkında yapılan icra takibi kesinleşmesine rağmen sanıklarca borcun ödenmediği ve alacaklıları zarara uğratmak kastıyla hareket ettikleri, İİK'nın 333/a ıncı maddesi gereğince sanıkların cezalandırılması gerektiği, hukuken ve fiilen yetkili olan sanıkların şirket alacaklılarını zarara uğratmak kastı ile ticari işletmenin borçları tamamen veya kısmen ödemeyerek alacaklıyı zarara soktukları, bu sebeple sanıkların cezalandırılmaları gerektiğine ilişkin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
4.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığının saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin, 23.09.2022 tarihli ve 2021/322 Esas, 2022/453 Karar sayılı kararında müşteki vekilince ileri sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden müşteki vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.04.2023 tarihinde karar verildi.
---
Benzer yöndeki kararlar:
---
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2021/2618 E., 2021/6129 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
Mahkemece her ne kadar yapılan tüm araştırmalara rağmen, 2014 yılı ticari defterlerinin şirket yetkilisi ve şirketin 2014 yılındaki muhasebecisinde bulunmadığından temin edilemediği, bu nedenle şirket defterleri ve banka kayıtları üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesinin yapılması da mümkün olmadığından, sanığın müsnet suçu işlediği sabit görülmediğinden bahisle beraat kararı verilmiş ise de;
İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanmış olması, suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK'nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da açık ve net olarak sanığın fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmayacağı hususu gözetildiğinde, mahkemenin karara ilişkin gerekçesinin isabetsiz olması sonuca etkili görülmemiş olup, eyleme ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 08/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2021/2621 E., 2021/6127 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
İcra ve İflas Kanunu’nun 333/a maddesinde “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların; ticari işletmenin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olmasına karşın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları ve ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması halinde cezalandırılacaklarının” hükme bağlanmış olması, suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK'nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da açık ve net olarak sanığın fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmayacağı hususu gözetilmeksizin sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine dair hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın kararı temyiz etmeyen diğer sanık ...’ye teşmiline, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 08/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.