ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ'NİN UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇUNA İLİŞKİN KARARLARI

YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ'NİN UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇUNA İLİŞKİN KARARLARI
1 Okunma

Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 22.04.2025 tarihli, 2025/1167 E., 2025/4773 K.. sayılı kararı, 09.04.2025 tarihli, 2025/430 E., 2025/4124 K. sayılı kararı, 25.02.2019 tarihli, 2018/5569 E., 2019/1182 K. sayılı kararı, 19.01.2021 tarihli, 2017/2760 E., 2021/578 K. sayılı kararı, 19.04.2018 tarihli, 2017/7745 E., 2018/3634 K. sayılı kararı, 24/06/2019 tarihli, 2017/3142 E., 2019/4219 K. sayılı kararı ve 31.03.2021 tarihli, 2020/20950 E. , 2021/4171 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2025/1167 E., 2025/4773 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SAYISI : 2012/128 E., 2012/415 K.

SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma

HÜKÜM : Onama

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İTİRAZA KONU KARAR : Onama

Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin, 09.01.2019 tarihli ve 2015/10861 Esas, 2019/153 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21.02.2025 tarihli ve KD- 2025/23032 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı CMK'nın 308/1. maddesinde belirtilen kanunî süresinde yapılan lehe tiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308/2. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 2020/173 sayılı kararının I/4 maddesi gereğince 20. Ceza Dairesinin 02.09.2020 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına, 28.01.2020 tarih ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 2020/1 sayılı işbölümü kararı ile 20. Ceza Dairesine verilen ve bu Dairenin arşivinde bulunan işlerin 02.09.2020 tarihi itibariyle 10. Ceza Dairesine UYAP bilişim sistemi üzerinden devrine karar verilmesi üzerine, Dairemizce incelenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla, yapılan incelemede:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, "...Söz konusu yasal düzenleme açısından dosya içerikleri incelendiğinde; sanığın 11/11/2011 ve 13/12/2011 tarihlerinde gizli soruşturmacılara esrar satmak suretiyle işlemiş olduğu uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçuna ilişkin olarak 19/03/2012 tarihli iddianame ile, Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 22/10/2015 tarih, 2015/228 Esas, 2015/473 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğu; temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 29/03/2016 tarih, 2016/709 Esas, 2016/1033 Karar sayılı kararı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmek suretiyle kesinleştiği; itiraza konu dosyada ise sanık hakkında 27/02/2012 tarihli eylemi nedeniyle 01/03/2012 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, suç tarihleri ve iddianame tarihlerine göre her iki eylem arasında herhangi bir hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla; mahkemece her iki dosyadaki tüm deliller birlikte incelenip, eylemlerin tek suç, iki ayrı suç ya da zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra, zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi durumunda, ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan "fazla olması halinde" aradaki fark kadar "ek cezaya hükmolunması", aksi halde "ek ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmayla sanığın aleyhine sonuç doğuracak şekilde eylemlerin iki ayrı suçu oluşturduğu kabul edilerek iki ayrı mahkumiyet kararı verilmesi ve bu kararın Yargıtay (kapatılan) 20. Ceza Dairesi'nin itiraza konu kararı ile onanmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu" gerekçesiyle onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

II. GEREKÇE

Sanık hakkında, incelemeye konu 27.02.2012 tarihli eylemi nedeniyle 01.03.2012 tarihli iddianameyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde Adana 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2012 tarih, 2012/128 Esas, 2012/415 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğu, temyiz başvurusu üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 09.01.2019 tarihli, 2015/10861 Esas, 2019/153 Karar sayılı kararı ile mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verildiği; sanığın 11.11.2011 ve 13.12.2011 tarihli gizli soruşturmacıya uyuşturucu madde satma eylemleri nedeniyle 19.03.2012 tarihli iddianame ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan başka bir kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama neticesinde Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.10.2015 tarih, 2015/228 Esas ve 2015/473 Karar sayılı kararı ile mahkûmiyet kararı verildiği, kararın Dairemizin 29.03.2016 tarih, 2016/709 Esas ve 2016/1033 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanarak kesinleştiği; suç tarihleri ve iddianame tarihlerine göre her iki eylem arasında hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla, her iki dosyadaki tüm deliller birlikte incelenip, eylemlerin tek suç, iki ayrı suç ya da zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi durumunda; ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” 5237 sayılı Kanun'un 43. maddesi uygulanmak suretiyle kurulan hükümde “kesinleşen cezanın sonuç cezadan mahsup edilerek ek cezanın infazına karar verilmesi", aksi halde “ ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması hukuka aykırı olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

III. KARAR

A. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ KABULÜNE,

B. 5271 sayılı CMK'nın 308/2. maddesi gereği Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin, 09.01.2019 tarihli ve 2015/10861 Esas, 2019/153 Karar sayılı onama ilâmının KALDIRILMASINA,

C. Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, sanık ve müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/1. maddesi uyarınca Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

22.04.2025 tarihinde karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2025/430 E., 2025/4124 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SAYISI : 2024/91 E., 2024/437 K.

SUÇLAR : 1. Uyuşturucu madde ticareti yapma

2. Suç örgütüne üye olma

KARAR : 6706 sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca iade talebinin kabul edilebilir olduğu

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İadesi talep edilen hakkında kurulan hükmün; yapılan ön inceleme neticesinde temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, temyiz istemlerinin süresinde olduğu, temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

A. HUKUKİ SÜREÇ

1. Madrid 006 Nolu Merkez Soruşturma Mahkemesince, ... hakkında "uyuşturucu madde ticareti yapma" ve "suç örgütüne üye olma" suçlarından 14.12.2023 tarihinde "geçici tutuklama, arama ve yakalama" kararı, yine aynı tarihte "uluslararası tutuklama emri ve Avrupa tutuklama emri" verilmiştir.

2. Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı'nca yürütülmekte olan ulusal ve uluslararası narkotik suçlarla mücadele ve bu suçlara karışan şüpheliler ve suç organizasyonları ile mücadele çalışmaları kapsamında Europol Başkanlığı'nda İspanya ve sair ülkelerin katılımı ile düzenlenen toplantıda ...'in Türkiye'de olduğunun değerlendirildiği bilgisi üzerine yapılan çalışmalar sonucu adres tespiti yapılarak, adı geçen 17.11.2023 tarihinde İstanbul'da yakalanmış, ikametinde yapılan aramada " ..." adına düzenlenen ve sahte olduğu değerlendirilen pasaport ele geçirilmiştir.

3. Madrid 006 Nolu Merkez Soruşturma Mahkemesince, 03.01.2024 tarihinde ...'in Türkiye'den iadesi talebine ilişkin karar verilmiştir.

4. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'nün 01.03.2024 tarihli yazısı ekinde İspanya adli makamlarının iade talebi ve iade talebine ilişkin tercüme edilen evrak, iadesi talep edilenin Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezi'nde bulunması sebebiyle Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilmiştir.

İlgili yazıda "İçişleri Bakanlığından alınan 26.02.2024 tarihli yazıyla, 23.04.1986 Hırvatistan doğumlu ... (diğer isim bilgisi 22.04.1986 doğumlu Martin TOPLANAJ) isimli şahıs hakkında Resmi Belgede Sahtecilik ve Dolandırıcılık suçlarından Kuzey Makedonya adli makamlarınca yer ve kimlik tespiti amacıyla B-1662/7-2021 kontrol numaralı mavi bülten tanzim edildiği, ayrıca Uyuşturucu suçundan İspanya adli makamlarınca iadesi amacıyla uluslararası seviyede A-11990/12-2023 kontrol numaralı kırmızı bülten ile arandığı" belirtilerek, iade evrakının yetkili Ağır Ceza Mahkemesine iletilerek, 5271 sayılı CMK'nın 202. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi hükmü dikkate alınmak suretiyle, 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu ile Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi (SİDAS) hükümleri uyarınca Ağır Ceza Mahkemesince "iade talebinin kabul edilebilir olduğuna" veya "reddine" ilişkin verilecek kararın ve temyiz yoluna başvurulması sonucu kararın onanması halinde Yargıtay ilamının iade evrakıyla birlikte Bakanlığa gönderilmesi talep edilmiştir.

5. Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığının 26.03.2024 tarihli talebi üzerine, Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile 6706 sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca, ... hakkındaki iade talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.

B. TEMYİZ SEBEPLERİ

İadesi talep edilen müdafilerinin temyiz sebepleri özetle;

1. İade talebinde suçun işlendiği yerin, suçun mahiyetinin ve uygulanacak kanun maddelerinin belirtilmediğine, bu nedenlerle talebin SİDAS'a aykırı olduğuna,

2. İade talebine ilişkin evraktan, uyuşturucu maddenin Brezilya'dan çıkarılmasından İspanya'da yakalanmasına kadar suçun icrasına devam edildiği, yakalamanın açık denizde gerçekleştiği anlaşılmakla, İspanya yetkili makamlarından uyuşturucu maddenin yakalandığı yerin ve bu yerin İspanya'nın egemenlik alanında bulunup bulunmadığının sorulması gerektiğine,

3. 6706 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereği yabancı ülkede işlenmiş bir suçun olmadığına, İspanya'da işlenmemiş bir suç için İspanya'nın iade talep yetkisi bulunmadığına,

4. İadesi talep edilen hakkında Türkiye'de kullandığı pasaportun sahte olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmanın tamamlanmasının, dava açılacak ise davanın sonuçlanmasının, mahkûmiyet halinde infazının beklenmesi gerektiğine,

5. İadesi talep edilen kişinin ancak iade talebine konu suçtan yargılanabileceği hususu gereği iade talebine konu örgüt suçunun İspanya hukukunda ayrı bir suç olarak mı yoksa uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun nitelikli hali olarak mı düzenlendiğinin, bu suç yönünden iadesi talep edilenin eyleminin ve suç tarihinin somut biçimde belirtilmesi gerektiğine,

6. Talebin SİDAS'ın 12. maddesine aykırı olduğuna, iadesi talep edilen hakkında uygulanacak hükümlerin açık ve net olarak belirtilmediğine,

7. Mahkemece, iadesi talep edilenin iade talep eden ülkede adil yargılanmaya tabi tutulup tutulmayacağının, delillerin hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğine,

8. 6706 sayılı Kanun'un 4. maddesi gereği savunma hakkına ilişkin temel güvencelerin verilmesi gerektiğine,

9. İade kararının gerekçesiz olduğuna,

10. 6706 sayılı Kanun'un 11/4. maddesi gereği iadesi talep edilenin şahsi durumunun, aile bağlarının, sosyal ve ekonomik bağlarının gözetilmediğine,

İlişkindir.

C. GEREKÇE

Madrid 006 Nolu Merkez Soruşturma Mahkemesinin, 03.01.2024 tarihli iade talebi kararına istinaden, İspanya Krallığı Büyükelçiliği'nce 06.02.2024 tarihli ve 70/24 sayılı yazı ile iade talebi ve iade talebine ilişkin tercüme edilen evrak gönderilmekle; iade talebinin, 08.09.2020 tarihinde Majic yelkenlisinde ele geçirilen 980 kg. kokainin Brezilya'dan temin edilerek ... üzerinden İspanya'ya nakledilmesi ve alıcı konumundaki örgüte teslim edilmesi amacıyla aracı konumunda hareket ettiği değerlendirilen ... hakkında "uyuşturucu madde ticareti yapma" ve "suç örgütüne üye olma" suçlarından başlatılan ceza soruşturmasının ve bu soruşturma kapsamında verilen gıyaben tutuklama kararının infazı için yapıldığı görülerek yapılan incelemede;

Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların dosya kapsamındaki delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı anlaşılmakla, aşağıda belirtilenler dışında İlk Derece Mahkemesinin kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1. Hüküm kısmında, iade talebine konu "uyuşturucu madde ticareti yapma" ve "suç örgütüne üye olma" suçlarının her biri yönünden iade talebinin değerlendirilerek karar verildiği sonucunu doğuracak şekilde "6706 sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca iadesi talep olunan hakkındaki geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna" şeklinde karar verilmiş ise de;

Her bir suça ilişkin iade talebi için ayrı ayrı iade şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilerek, hangi suçtan/suçlardan yürütülen ceza soruşturmasının iade talebinin kabul edilebilir olduğuna dair karara dayanak teşkil ettiğinin açıkça gösterilmesi gerekirken "suç örgütüne üye olma" suçuna ilişkin iade talebi değerlendirilmeden, sadece "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçundan iade

talebini kapsayacak şekilde iade talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmek suretiyle hükümde çelişki oluşturulması,

2. SİDAS'ın 12. maddesinin 2-c bendi uyarınca, iade talepnamesinde adı geçen hakkında İspanya adli makamlarınca tatbik edilecek kanuni metinlerin bir sureti veya uygulanacak hukukun izah edilmesi gerekli olup, iade evrakında bu hususta yeterli bilgi bulunmadığından, 6706 sayılı Kanun'un 18/2. ve SİDAS'ın 13. maddeleri gereğince anılan ülke makamlarından, iadesi talep edilen hakkında uygulanacak kanun maddeleri temin edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmesi,

Hukuka aykırı görülmüştür.

D. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, iadesi talep edilen müdafilerinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, Tebliğname'ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Bozma nedeni ile tutukluluk süresi ve tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması karşısında iadesi talep edilen hakkındaki salıverilme talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/2-b maddesi uyarınca Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.04.2025 tarihinde karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2018/5569 E., 2019/1182 K.

"İçtihat Metni"

Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma (Her iki sanık hakkında)

Hükümler : a) Mahkûmiyet (Sanık ... hakkında) b) Beraat (Sanık ... hakkında)

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Olay, yakalama, araç arama ve muhafaza altına alma tutanağına göre, sanık ...'ın da içinde bulunduğu sürücülüğünü diğer sanık ...’ın yaptığı aracın kasasının orta kısmında 22 paket halinde 136300 gram kenevir (esrar) ele geçirilmesi, ele geçen maddelerin miktarı, araçtaki yoğun esrar kokusu, sanıkların aynı araçta birlikte yakalanmaları, yakalandıkları sıradaki davranış tarzları, olaya ilişkin anlatımları ve dosya içeriği dikkate alındığında, sanıkların TCK'nın 37/1. madde ve fıkrası kapsamında iştirak halinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işledikleri sabit olduğu halde;

1- Sanık ... hakkında da mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

2- Sanık ...'ın, suç ortakları olarak belirttiği...ve kardeşi ... ile.... hakkında aynı olayla ilgili Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan 2015/275 esas sayılı dava dosyasının getirtilip bu dosya ile birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise bu dosya içine konulması ve sonucuna göre her iki dosyadaki delillerin birlikte tartışılarak sanık ... hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

3- Adli emanetin 2014/125 sırasında kayıtlı poşet parçalarının, TCK'nın 54/1. maddesi uyarınca müsaderesi yerine, dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanık ... müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, 25.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2017/2760 E., 2021/578 K.

"İçtihat Metni"

Mahkeme : İSTANBUL 7. Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma

Hükümler : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

1-İstanbul Kriminal Polis Labarotuvarı Müdürlüğü'nün 09.06.2010 tarihli ekspertiz raporunda sanıklardan ele geçen "maddenin uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında değerlendirilmeyen JWH-018 etken maddesini içerdiğinin" belirtildiği, yine dosya içerisinde yer alan Adli Tıp Kurumu'nca tanzim olunan 15.11.2013 tarihli raporda, ele geçirilen maddenin JWH-018 olduğu ve 13.02.2011 tarih ve 27845 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 07.01.2011 tarih ve 2011/1310 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun kapsamına alındığının bildirildiği, maddenin suç tarihinde 5237 sayılı TCK'nın 188. maddesinde, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun ve 3298 sayılı Kanun ile Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 TEK sözleşmesi'nin 1 ve 2 numaralı cetvellerinde yer almadığı; 2313 sayılı Kanun'un 19. maddesinin verdiği yetki uyarınca Resmi Gazete'de yayımlanan 07.11.2011 tarih ve 2011/1310 sayılı bakanlar kurulu kararı ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun kapsamına alındığı anlaşılmış olmakla; Raporlarda belirtilen "JWH-018 isimli maddenin" uyuşturucu ve uyarıcı madde etkisi doğuran bir madde olup olmadığı Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu'ndan; üretiminin resmi makamların iznine veya satışının yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olup olmadığının Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünden sorulması, sonucuna göre eylemin TCK'nın 188. maddesinin 6. fıkrasında düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran madde ticaretini yapma suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılarak, sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması,

Kabule göre de;

2- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler nedeniyle bu maddenin uygulanması açısından sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin BOZULMASINA 19.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2017/7745 E., 2018/3634 K.

"İçtihat Metni"

Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Hüküm : Mahkûmiyet

Temyiz incelemesi, sanık müdafiinin isteği üzerine duruşmalı olarak yapıldı.

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenlerin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Suç konusu maddelerin esrar ve MDMA içeren tabletler olmasına rağmen, eroin olduğundan bahisle TCK’nın 188/4-a maddesinden de artırım yapılması,

2- Yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda ... Market isimli iş yeri ile 32 nolu sağlık ocağı arasında 186,40 m bulunduğu belirtilmiş ise de; ölçüm yapılan güzergahın denetime elverişli krokisinin bulunmadığı anlaşıldığından; gerektiğinde yeniden keşif yapılarak olay yeri ile sağlık ocağı arasındaki en yakın mutad yürüyüş mesafesinin güzergahını gösterir şekilde krokisinin çizdirilmek suretiyle tespit ettirilmesi, ayrıca sağlık ocağına bitişik yeşil alanın sağlık ocağının müştemilatı mı, yoksa umumi park mı olduğunun açıklığa kavuşturularak kroki üzerinde gösterilmesi, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 188/4-b maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ile duruşmadaki savunması bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre sanık hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, 19.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEFHİM TUTANAĞI

19.04.2018 günü saat 13.30'da oybirliğiyle verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ...’ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Av. ...'ın yokluğunda usulüne uygun şekilde 19.04.2018 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2017/3142 E., 2019/4219 K.

"İçtihat Metni"

Mahkeme : Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” , karar verilmesi,

b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan beraat kararı verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi,

Gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

2- Kabule göre; kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, dava tarihi öncesinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı teknik yöntemlerle de saptanmayan sanığın, aleyhinde yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, kendisinden başka üç kişinin daha içinde bulunduğu aracın yakınında yerde bulunan suç konusu uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu söyleyerek suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi sebebiyle hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2020/20950 E. , 2021/4171 K.

"İçtihat Metni"

Mahkeme : HAKKARİ 1. Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Hüküm : Mahkûmiyet ve araç müsaderesi

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Temyiz incelemesi, sanık ... hakkında hükmedilen cezanın süresi dikkate alınarak, 5320 sayılı Kanunun 8/1, 1412 sayılı CMUK’nın 318 ve CMK'nın 299. maddeleri uyarınca sanık ... hakkında duruşmasız, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen sanıklar ... ve ... müdafii duruşmaya gelmediğinden sanıklar ... ve ... hakkında duruşmasız, sanık ... müdafiinin süresindeki istemi nedeniyle sanık ... hakkında duruşmalı yapılmıştır.

1- Malen sorumlu vekilinin, ...plakalı aracın müsaderesine ilişkin karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:

17.05.2016 tarihinde tefhim edilen hükmün, CMUK’nın 310/1. maddesinde belirtilen bir haftalık yasal temyiz süresinden sonra malen sorumlu vekili tarafından 20.07.2016 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından, malen sorumlu vekilinin temyiz isteğinin CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2- Sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği ve kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısına haber verilerek alınan talimat doğrultusunda önleme arama kararına istinaden arama yapıldığından yapılan aramanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Suç tarihi “sanık ... yönünden 21.05.2012” olarak belirtilmesi yerine her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

2- Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, ayrıca 24 taksitte ödenmesine karar verildiği halde taksit aralıklarının gösterilmemesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

3- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı ile duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

1- Gerekçeli karar başlığında “2012 yılı” olarak belirtilen suç tarihinin çıkarılarak yerine “Sanık ... yönünden; 21.05.2012” olarak yazılması,

2- Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin hüküm fıkrasının A-) bendinin 2. bölüm 4. paragrafının son cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine “TCK’nın 52/4. maddesi gereğince adli para cezasının birer ay ara ile 24 eşit taksitte ödenmesine, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” ibaresinin yazılması,

3- Hüküm fıkrasının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili paragrafın hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine "Sanık hakkında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler gözetilerek TCK'nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına" ibaresinin yazılması, suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3- Sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Suç konusu eroin maddesinin miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı nedeniyle, TCK'nın 3. maddesindeki orantılılık ilkesi ve aynı Kanunun 61. maddesindeki ölçütlere göre, temel hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Suç tarihi “sanık ... yönünden; 07.04.2012” olarak belirtilmesi yerine, her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

2- Gerekçeli karar başlığında tutuklama ve tahliye tarihlerinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-d maddesine aykırı davranılması,

3- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

1- Gerekçeli karar başlığında “2012 yılı” olarak belirtilen suç tarihinin çıkarılarak yerine “Sanık ... yönünden; 07.04.2012” olarak yazılması,

2- Gerekçeli karar başlığına sanığın kimlik bilgilerinden sonra gelmek üzere “Tutuklama tarihi: 13.02.2013 Tahliye tarihi: 12.03.2013” ibaresinin yazılması,

3- Hüküm fıkrasının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili paragrafın hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine "Sanık hakkında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler gözetilerek TCK'nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına" ibaresinin yazılması, suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

4- Sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği ve kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısına haber verilerek alınan talimat doğrultusunda önleme arama kararına istinaden arama yapıldığından yapılan aramanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanık hakkında, iddianamede ve iddia makamının esas hakkındaki mütalaasında TCK’nın 192/3. maddesinin uygulanmasının talep edildiği anlaşıldığından, bu maddenin uygulanmama ihtimali nedeniyle sanığa ek savunma hakkı verilmeden ve herhangi bir gerekçe de gösterilmeden TCK’nın 192/3. maddesinin uygulanmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,

2- Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkûmiyeti olduğu halde hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,

3- Suç tarihi “sanık ... yönünden 21.05.2012” olarak belirtilmesi yerine her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

4- Gerekçeli karar başlığında gözaltı, tutuklama ve tahliye tarihlerinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-d maddesine aykırı davranılması,

5- Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, ayrıca 24 taksitte ödenmesine karar verildiği halde taksit aralıklarının gösterilmemesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

6- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bozma nedenine göre CMUK’nın 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine,

5- Sanıklar ... ve ... hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği ve kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısına haber verilerek alınan talimat doğrultusunda önleme arama kararına istinaden arama yapıldığından yapılan aramanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanıkların 07.04.2012 ve 21.05.2012 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma eylemleri nedeniyle, mahkemece her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıkların 07.04.2012 ve 21.05.2012 tarihli eylemleri arasında, her iki eylemin de iddianame tarihinden önce işlenmesi nedeniyle hukuki kesinti oluşmadığı, sanıkların yenilenen kasıt ile ikinci suçu işlediklerinin söylenemeyeceği, aynı suç işleme kararı ile hareket ettikleri anlaşıldığından, sanıklar hakkında tek bir uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet kararı verilip, zincirleme suç nedeniyle haklarında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Suç tarihlerinin sanıklar yönünden “07.04.2012 ve 21.05.2012” olarak belirtilmesi yerine, her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

3- Gerekçeli karar başlığında gözaltı, tutuklama ve tahliye tarihlerinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-d maddesine aykırı davranılması,

4- Sanıklara verilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, ayrıca 24 taksitte ödenmesine karar verildiği halde taksit aralıklarının gösterilmemesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

5- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

6- Suça konu uyuşturucu maddelerden Erzurum ve Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce alınan şahit numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden şahit numunelerin imhasına karar verilmesi,

7- Suça konu uyuşturucu maddelerin müsaderesine karar verilirken TCK’nın 54. maddesinin 4. fıkrasının gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA,

31.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

TEFHİM TUTANAĞI

31.03.2021 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı....ün katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Av. ... ...ın yokluğunda, 08.04.2021 tarihinde, açık olarak okundu.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-10-ceza-dairesinin-uyusturucu-madde-ticareti-yapma-sucuna-iliskin-kararlari