ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2022/3395 E., 2024/567 K. sayılı kararı

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2022/3395 E., 2024/567 K. sayılı kararı
6 Okunma

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 18.01.2024 tarihli, 2022/3395 E., 2024/567 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2022/3395 E., 2024/567 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2018/1682 E., 2019/1835 K.

SUÇ : 2313 sayılı Kanun'a aykırılık

HÜKÜM : Mahkumiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ

A. Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.03.2018 tarihli ve 2017/378 Esas, 2018/68 Karar sayılı kararı ile sanığın, kendi kullanımı için ihtiyaç duyduğu esrarı elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun'un (2313 sayılı Kanun) 23 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

B. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 16.10.2019 tarihli ve 2018/1682 Esas, 2019/1835 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık ve Cumhuriyet savcısının istinaf başvurularına ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanığın, esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan 2313 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanığın temyiz sebepleri özetle; yapmış olduğu savunmaları gözetilerek kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

Sanığın evinde dikili vaziyette 43 kök kenevir bitkisinin ele geçirildiği, sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında bu kenevir bitkisini kişisel kullanımı için diktiğini beyan ettiği, alınan raporuna göre de 2 adet kök kenevir bitkisinden 3,6 gram esrar maddesi elde edilebileceğinin bildirildiği, 43 kök kenevir bitkisinden 75-80 gramlık esrar maddesinin elde edilebileceği, elde edilebilecek esrar miktarının 100 gramdan düşük olduğu, bu haliyle sanığın savunmasının aksine esrar elde etmek amacıyla kenevir bitkisi yetiştirdiğinin sabit olmadığı, sanığın eyleminin kullanmak için kişisel ihtiyacına binaen kenevir bitkisi yetiştirmek eylemi olduğu gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesince, sanığın uyuşturucu madde kullanıcısı olduğu ATK raporu ile sabit olmuş ise de, ele geçen kök sayısı, dosya kapsamı, istihbari bilgiye göre sanığın eyleminin 2313 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenli suç tanımına uyduğu, ele geçen kök sayısı ve kubar esrar miktarı itibariyle kişisel kullanım sınırının üzerinde bulunduğu, yerel Cumhuriyet savcısının bu anlamda aleyhe istinaf talebinin bulunduğu, ele geçen kenevir bitkilerinin boyları itibariyle farklı zamanlarda ekilip yetiştirildiği anlaşılmakla 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin tatbikinin gerektiği, yerel Cumhuriyet savcısı aleyhe istinaf konusu ve içeriğinde 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin tatbiki gerektiğine değinilmemiş ise de, aleyhe konulu istinafın kül halinde değerlendirilmesinin gerektiği, buna göre yapılan incelemede suç vasfının aleyhe değişmesi nedeniyle celse açılarak yargılama yapılması gerektiği kabul edilmiş, yapılan bu yargılama neticesinde kenevir bitkilerinin boyları itibariyle farklı zamanlarda ekilip yetiştirildikleri anlaşıldığından sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi tatbik edilmek suretiyle hüküm tesisi usul ve yasaya uygun bulunmuş, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal mevzuata göre atılı suç için öngörülen cezanın alt sınırı 4 yıl hapis cezası olup, sanığın kastının yoğunluğu, suç konusunun önem ve değeri, ele geçirilen kök sayısı itibariyle teşdiden hüküm tesisi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Bölge Adliye Mahkemesinin, suçun vasfına ve sübutuna, temel cezaların alt sınır aşılarak belirlenmesine, usul işlemlerinde bir eksiklik bulunmadığına, delillerin hukuka uygun olarak toplandığına ilişkin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilenler dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.

1) Bölge Adliye Mahkemesince, 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin uygulanması hususunda, kenevir bitkilerinin boyları gerekçe gösterilerek zincirleme suç hükümleri uygulanmış ise de; bitki boylarının hangi nedenlerle farklılık arz ettiği, uzman bilirkişi raporu alınmaksızın, somut bir şekilde ortaya konulmadan yazılı şekilde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması,

2) 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi ile ilgili yapılan yasa değişikliğinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

3) Müsadereye ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi hükmünde, madde numarası belirtilmesine rağmen, üretimi bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya hakkında, Kanun'un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına göre müsadereye karar verilmemesi,

Hukuka aykırı görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde 1, 2 ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 16.10.2019 tarihli ve 2018/1682 Esas, 2019/1835 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

18.01.2024 tarihinde karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-10-ceza-dairesinin-20223395-e-2024567-k-sayili-karari