Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2023/3487 E., 2025/2394 K. sayılı kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 06.05.2025 tarihli, 2023/3487 E., 2025/2394 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi
2023/3487 E., 2025/2394 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/441 E., 2023/126 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle ve davalı vekili tarafından temyize cevap dilekçesinde duruşma talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.05.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve temyiz edilen davalı vekilleri Avukat ..., Avukat ..... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakanı ... ’un mirastan mal kaçırma amaçlı olarak davalıya temliklerde bulunduğunu, ayrıca mirasbırakanın ölümünden sonra davalının tereke idaresi yönünde güven verici davranışları üzerine davalıyı vekil tayin ettiğini ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak miras hakkını üçüncü kişilere devrettiğini, satış bedellerini ise uhdesinde tuttuğunu ileri sürerek murisin ölümünden önce temlik ettiği taşınmazlar yönünden tapu kayıtlarının iptali ile terekeye iadesine ve miras payının adına tesciline, olmazsa tenkisine, murisin ölüm tarihinde adına kayıtlı bulunan ve yukarıdaki tapu iptali ve tescil ile tenkis talepleri dışında kalan tüm gayrimenkuller ile banka ve diğer kurum ve kişilerde bulunan para ve şirket hissesi dahil her türlü haklarının ve murise ait ... AŞ’deki şirket hisselerini davalı devir etmişse bunların toplam değerinin 1/8'lik kısmına isabet eden dava tarihindeki güncel değerinin faizi ile birlikte davalıdan alacaklı olduğunun tespitine, bu alacak değeri kadar davalı adına kayıtlı gayrimenkullere ait tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa ya da davalı adına kayıtlı taşınmazların değeri alacağını karşılamazsa tüm alacağının davalıdan nakden alınmasına karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 06.03.2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş, sonradan feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğunu bildirmiş; davacı vekili 04.08.2022 tarihli dilekçesi ile muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis taleplerinden, banka hesaplarındaki paralara dair taleplerinden ve ... Şirketine dair taleplerinden feragat ettiklerini, taleplerinin davalının vekaleti kötüye kullanmak sureti devrettiği 989, 991 ve 992 parsel sayılı taşınmazlar için payına düşen 2.410.950,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davanın süresinde açılmadığını, davacının baba evini, kaçmak suretiyle kendisine düşen miras payını alarak terk ettiğini, dava konusu edilen taşınmazları bedel karşılığında satın aldığını, davacı dışındaki diğer mirasçılardan da vekaletname aldığını ve tüm mirasçılara miras paylarını verdiğini, ayrıca davacıya maddi ve manevi destekte bulunduğunu, davacının verilen miras payını harcayıp bitirince 15 sene sonra eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.03.2018 tarihli ve 2016/61 Esas, 2018/95 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli 989, 991 ve 992 parsel sayılı taşınmazların muvazaalı olarak davalı adına tescil edildiği gerekçesiyle taşınmaz bedelinden davacının miras payına isabet eden kısım üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, karar tarihinden sonra davacının feragati üzerine 16.03.2018 tarihli ek karar ile feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2018 tarihli ek kararına karşı davacı vekilinin ve katılma yoluyla davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 18.09.2018 tarihli ve 2018/1289 Esas, 2018/1575 Karar sayılı kararı ile; irade bozukluğu yönünde araştırma yapılması gerektiğinden bahisle istinaf başvurusu esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış, yeniden görülerek bir karar verilmek üzere Mahalli Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/526 Esas, 2019/526 Karar sayılı kararı ile; feragatin irade bozukluğu ile malul olduğuna dair inandırıcı ve somut bir delil ortaya konulamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli ve 2020/247 Esas, 2020/938 Karar sayılı kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 20.10.2021 tarihli ve 2020/3292 Esas, 2021/5824 Karar sayılı kararı ile; davacı lehine 2.410.950,00 TL alacağa hükmedildikten sonra ortada bir sebep yokken özgür iradesi ile davadan feragat ettiği yönündeki bir kabulün hayatın olağan akışına uygun olmadığı, feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğu, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin tarihi ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacı vekilinin 04.08.2022 tarihli dilekçesi ile muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis taleplerinden, banka hesaplarındaki paralara dair taleplerinden ve ... Şirketine dair taleplerinden feragat ettiği, taleplerinin davalının vekalet görevini kötüye kullanmak sureti devrettiği 989, 991 ve 992 parsel sayılı taşınmazlar için payına düşen 2.410.950,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsili olduğu, davacı yanın vekaletin verilmesinden 16 yıl sonra ve taşınmazların devrinden 11 yıl geçtikten sonra iş bu davayı açtığı, vekalet görevinin kötüye kullanılması davalarında zamanaşımı ve hak düşürücü süre uygulanması mümkün değil ise de iradeye aykırı davranışın öğrenilmesine rağmen uzunca sayılacak sürede dava açılmamış olması işlemin iradi olduğu ve vekaletnamenin iradeye uygun olarak kullanıldığı yönünde delil niteliğinde olduğu, dinlenilen tanık beyanlarından da vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı, ayrıca tarafların kardeşleri olan davalı tanıklarının da satış bedelinden murisin vergi borçları ödendikten sonra kalanının davalı yanı tarafından davacı da dahil herkese ödendiğini beyan ettikleri, davalı yanın murisin vergi borçlarını da ödediği gerekçesiyle davacının vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebi ile açtığı alacak davasının reddine, diğer taleplerinden feragat ettiğinden bu talepleri yönünden ise davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin kazanılmış hakkının göz ardı edildiğini, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, kararın dosyanın muhtevasına aykırı olduğunu, uzun süre dava açılmamasının delil mahiyetinde olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin çıkarımda bulunduğunu, davalı tanıklarının müvekkiline ödeme yaptığını beyan etmediklerini, kendilerine ödeme yapıldığını beyan ettiklerini, satış bedelinin ödendiğinin senetle ispat edilebileceğini, vergi borçlarının ödendiğine dair belge olmadığını, vergi borçları için Bakırköy’deki taşınmazın cebri icra ile satıldığını, murisin mevduat hesaplarındaki paraların da vekaletname ile çekildiğini, buna ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, müvekkilinin ailesinin karşı çıktığı bir evlilik yaptığı için ailenin müvekkili ile ilişkisini kestiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel ve tenkis istemlerine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriğinden; davacının Bakırköy Noterliğinin 16.06.2005 tarihli ve ... yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ...’ı vekil tayin ettiği, davacının ve davalının babaları ...’in kayden maliki olduğu 989, 991 ve 992 parsel sayılı taşınmazların ...’in ölümü ile 01.07.2005 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği, aynı resmi senet ile vekil ...’ın tüm mirasçıların paylarını dava dışı ...’ya temlik ettiği, davacı vekilinin 04.08.2022 tarihli dilekçe ile muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis taleplerinden, banka hesaplarındaki paralara dair taleplerinden ve ... Şirketine dair taleplerinden feragat ettiklerini bildirdiği görülmüştür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Temyiz eden davacının adli yardım talebi kabul edilmiş olup harç yatırılmadığından, aşağıda yazılı 886,80 TL temyiz başvuru harcı ile 615,40 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.