Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2022/6254 E., 2023/2833 K. sayılı kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 23.05.2023 tarihli, 2022/6254 E., 2023/2833 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi
2022/6254 E., 2023/2833 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’ın üzerinde altı adet bağımsız bölümden oluşan bina bulunan 1028 ada 28 parsel sayılı taşınmazını 1/2’şer paylarla davalı oğulları ... ve ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, temlik tarihinden önce taşınmazdaki kat mülkiyetinin terkin edildiğini, temlik işleminden sonra ise tekrar taşınmazda kat irtifakı kurulduğunu ve 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ..., 3 ve 4 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ..., 5 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin ise 1/2’şer paylarla davalı ... ve ... adına tescil edildiğini, tüm işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, mirasbırakanın yurt dışında işçi olarak çalıştığını ve emekli olduğunu, eşi öldükten sonra tekrar evlenmek istemesi üzerine kandırıldığını ve birikimlerini harcadığını, paraya ihtiyaç duyması nedeniyle tapu kayıtlarına göre ve fiili olarak da boş arsa niteliğindeki taşınmazı toplamda 112.000,00 TL bedelle kendilerine sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2022 tarihli ve 2019/358 Esas, 2022/94 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında terekesinde bir çok taşınmazı ile aktif mevduat hesabının bulunduğu, mirasbırakanın maddi olarak sıkıntıda olması nedeniyle taşınmazını davalılara sattığı, temlik tarihinde taşınmazın arsa niteliğinde olup, taşınmaz üzerindeki binanın davalılar tarafından inşa edildiği, mirasbırakanın davacı ile arasında husumet bulunmadığı, ayrıca mirasbırakanın eşinin bakımı için tutulan bakıcı parasının davalılar tarafından ödendiği, davacı tarafça temlikin mal kaçırmak amacıyla yapıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakanın ...‘da yaptığı inşaatlarla tanınmış bir ... insanı olduğunu, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında pek çok taşınmazının bulunup, dava konusu taşınmazı satma ihtiyacı olmadığını, herhangi bir maddi sıkıntı yaşamadığını, temlik tarihinde taşınmaz üzerinde bina bulunduğunu, bu binayı mirasbırakanın kendisinin inşaa ettiğini, taşınmaz davalılara temlik edildikten sonra davalıların sadece kat irtifakı tesis ettirdiklerini, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, davalılar ile dava dışı diğer kız kardeşler arasında miras paylarından feragat için protokol düzenlendiğini, bu protokolde 26 kalemden oluşan mal varlığından feragat edildiğini, anılan protokolün temliklerin muvazaalı olduğunun kanıtı olduğunu, taşınmazın rayicinin çok altında bir bedelle davalılara devredildiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, tanıkların mirasbırakanın hayatı hakkında bilgiye sahip olmadıklarını, bu beyanlara itibar edilmemesi gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.07.2022 tarihli ve 2022/956 E., 2022/961 K. sayılı kararıyla; dava konusu olayda ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacının murisin kendisinden mal kaçırmasını gerektirecek somut bir vakıa ileri sürmediği gibi davacı tanıklarının temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığına dair, somut yorum yollu olmayan ve başkaca taşınmazlara dair ayrıntılı bilgiyi de ihtiva eden bir beyanda bulunmadıkları, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun (TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalı tarafa yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1950 doğumlu mirasbırakan ...’ın 2.11.2017 tarihinde ölümü üzerine, geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile, davalı oğulları ... ve ..., dava dışı kızları ... ve ... ile dava dışı oğlu Orhan’ın kaldığı, mirasbırakan ...’ın dava konusu 1028 ada 28 parsel sayılı 310,00 m2 miktarlı arsa vasıflı taşınmazının intifa hakkını kendi üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 24.08.2016 tarihinde 1/2’şer paylarla davalı oğulları ... ve ...’e satış suretiyle temlik ettiği, 16.11.2017 tarih 23522 yevmiye no.lu işlemle taşınmazda kat irtifakı tesis edildiği, çekişme konusu 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ..., 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin davalı ..., 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin ise 1/2’şer paylarla ... ve ... adına tescil edildiği, mirasbırakanın dava dışı tam hisseyle malik olduğu 8 adet, 1/6 oranında paydaşı olduğu 2 adet ve ½ oranında paydaşı olduğu 3 adet taşınmazını da 18.08.2016 tarih ve 17129 yevmiye no,lu akitle 1/2’şer paylarla davalı oğulları ... ve ...’e satış suretiyle devrettiği, yine mirasbırakanın maliki olduğu dava dışı 1306 ada 157 parsel sayılı taşınmazdaki 18 no.lu bağımsız bölümü 26.07.2017 tarihinde 1/2’şer paylarla davalı oğulları ... ve ...’e satış suretiyle devrettiği, mirasbırakandan geriye sadece 1133 ada 76 parsel sayılı taşınmazdaki 12 no.lu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün kaldığı ve bu taşınmazın da tüm mirasçılara intikal ettiği anlaşılmaktadır.
2. Somut olaya gelince; Mahkemece dinlenen davacı tanıkları, mirasbırakanın maddi durumunun iyi olduğunu, taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını, davalı tanıkları ise; mirasbırakanın maddi ihtiyacı nedeni ile taşınmazını davalılara sattığını beyan etmişlerdir. Davalılarca taşınmazın bedeli karşılığı satın alındığı ve satış tarihinde mirasbırakanın hesabına 56.000,00'şer TL havale edildiği belirtilerek buna ilişkin banka dekont örnekleri sunulsa da, satış tarihi itibariyle taşınmazın keşfen belirlenen arsa değerinin 355.512,00 TL olduğu, davalıların satış için ödediklerini beyan ettikleri bedel ile taşınmazın satış tarihi itibariyle keşfen belirlenen değeri arasında fahiş fark bulunduğu, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı temlik tarihinden 6 gün önce de toplam 13 adet taşınmazını 1/2’şer paylarla davalı oğullarına devrettiği, yine mirasbırakanın temlik tarihinden sonra da başka bir taşınmazını davalı oğullarına devrettiği, mirasbırakanın geriye sadece mesken niteliğinde bir adet taşınmazının kaldığı, mirasbırakanın mal varlığının tamamına yakınını davalı oğullarına temlik ettiği, temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
3. Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,
23.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.