ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2019/3146 E., 2020/4297 K. sayılı kararı

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2019/3146 E., 2020/4297 K. sayılı kararı
4 Okunma

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 21/09/2020 tarihli, 2019/3146 E., 2020/4297 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

1. Hukuk Dairesi

2019/3146 E., 2020/4297 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR

Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan eşi...dan intikal eden 102 ada 159 ve 130 ada 25 parsel sayılı taşınmazların intikal ile ilgili işlemleri yürütmesi için üvey oğlu ...'ı vekil tayin ettiğini, ancak vekilin kendisinin yaşlı, saf ve okuma yazma bilmemesinden faydalanarak hile ile satış yetkisi içeren vekâletname alarak çekişme konusu taşınmazları yeğeni olan davalı ...'a devrettiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında 130 ada 25 parselin ...e, 102 ada 159 parselin ise Zahide'ye temlik edilmesi üzerine HMK'nun 125. maddesi gereğince davayı yeni maliklere yöneltmiştir.

Davalı ve dahili davalılar, iyiniyetli alıcı olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “... Davalı ..., ilk el konumunda olup, taraflar arasındaki yakın akrabalık ve ilişkilerde gözetilmek suretiyle, akitte gösterilen değer ile gerçek değer arasında açık ve aşırı fark bulunduğunun keşfen sabit olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde vekil ile davalının birlikte ve kötü niyetli olarak hareket ederek işlem yaptıkları, ayrıca satışa ilişkin bir bedelin davacıya ödendiğinin de davalı tarafından ispatlanmamış olduğu, böylece ...’a yapılan temlikin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiği, ...'dan temlik alan dahili davalı ...'in ise vekil ...'in eşi olduğu, dolayısıyla durumu bilmesi gereken kişi olduğu ve buna bağlı olarak dahili davalı ...'in TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek 130 ada 25 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı ve hukuki olmayan bir gerekçeyle davanın reddi doğru olmamıştır ve somut olaya gelince; yargılama aşamasında 102 ada 159 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ...'dan temlik alan dahili davalı ...'ın iyiniyetli olup olmadığı yönünde yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Hâl böyle olunca; mahkemece, dahili davalı ...'ın iyiniyetli olup olmadığı yönünden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, davacı tanığı ...'nın bu yönde usulüne uygun dinlenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. ....” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı ... ve davalı ...’ ın temliklerinde iyiniyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince işlem yapılarak dava konusu 130 ada 25 parsel sayılı taşınmaz yönünden yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu taşınmaza ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.

Dava konusu 102 ada, 159 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince, 59 parsel sayılı taşınmaz ... adına kayıtlı iken ölen eşi...ın oğlu ...a verdiği vekaletname ile 12.05.2011 tarihinde tamamını ...’a onun tarafından da 26.11.2012 tarihinde ....’a satılmış, ...ise yargılama devam ederken 01.03.2013 tarihinde tamamını ...’a satmıştır.

Dinlenen davacı tanığının beyanları ise davalı ...’ın kötüniyetli olduğunun ispatına yeterli olmadığı gibi, taşınmazın akit tablosunda değerinin düşük gösterilmesi de tek başına sonuca etkili değildir. Öte yandan taşınmazın temlik tarihleri nazara alındığında sık aralıklarla devredildiğinden de bahsedilemeyeceği için davalının TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca 102 ada, 159 parsel yönünden davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılğılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir.

Davalılar vekillerinin bu gerekçeyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/yargitay-1-hukuk-dairesinin-20193146-e-20204297-k-sayili-karari