Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 2023/4953 E., 2025/146 K. sayılı kararı

Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 08.01.2025 tarihli, 2023/4953 E., 2025/146 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
1. Ceza Dairesi
2023/4953 E., 2025/146 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/3745 E., 2023/711 K.
İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir oldukları, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.06.2022 tarihli ve 2020/230 Esas, 2022/214 Karar sayılı kararı ile;
1.Sanık ... hakkında maktul ...'e yönelik tasarlayarak kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 82/1-a, 29/1 ve 53. maddeleri uyarınca 23 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2.Sanık ... hakkında;
a)Maktul ...'e yönelik tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan 5271 sayılı Kanun'un 223/2-e maddesi uyarınca beraatine,
b)Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan 5271 sayılı Kanun'un 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, karar verilmiştir.
B. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 10.03.2023 tarihli ve 2022/3745 Esas, 2023/711 Karar sayılı kararı ile;
1.Sanık ... hakkında maktul ...'e yönelik tasarlayarak kasten öldürme suçundan, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Cumhuriyet Savcısı, katılanlar vekilleri, katılan Kurum vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280/1-g maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280/2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 82/1-a-b ve 53. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2.Sanık ... hakkında;
a)Maktul ...'e yönelik tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekilleri ve katılan Kurum vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a maddesi uyarınca hükmün 2.1 şeklindeki mahsus paragrafından "Tasarlayarak ve" ibaresinin çıkarılması şeklinde istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine,
b)Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekilleri ve katılan Kurum vekilinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280/1-g maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280/2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 281/1 ve 53. maddeleri uyarınca 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Bölge Adliye Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri özetle; sanık ...'ın da canavarca hisle kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.
2. Katılanlar ..., ... vekilinin temyiz sebepleri özetle; sanık ...'ın sanık ...'nın işlediği suça müşterek fail olarak ortak hakimiyet sağladığına ve sanığın 5237 sayılı Kanun'un 82/1-b maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.
3. Katılan Kurum vekilinin temyiz sebepleri özetle; sanık ...'ın üzerine atılı tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme suçundan müşterek fail olarak cezalandırılması gerektiğine, sanık ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçundan temel cezanın üst hadden tayin edilmesi gerektiğine ilişkindir.
4. Sanık ... müdafiinin temyiz sebepleri özetle; tasarlamanın unsurlarının oluşmadığına, canavarca hisle hareket etmediğine, sanık hakkında haksız tahrik ve takdiri indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.
5. Sanık ... müdafiinin temyiz sebepleri özetle; sanığın suç delillerini yok etme, gizleme, değiştirme suçundan beraat etmesi gerektiğine, aksinin kabulü halinde üst sınıra yakın ceza tayin edilmesinin ve lehe hükümlerin uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
III. GEREKÇE
1. Sanık ...'nın Muğla ilinde bar işletmeciliği yaptığı, maktul ...'in ise aynı ilde üniversite öğrencisi olduğu, suç tarihinden yaklaşık 2 yıl önce 2018 yılında tanışan maktul ile sanığın bir süre arkadaşlık yaptıktan sonra sevgili oldukları ve birliktelik yaşadıkları, bu süre zarfında sanık ...'in maktule maddi anlamda destek olduğu, bu bağlamda farklı zamanlarda farklı meblağlarda paralar gönderdiği, evli olan sanığın başkalarınca bilinmeyen bu ilişkisinin ortaya çıkmasından duyduğu endişe altında kendisinden sık sık para isteyen maktule gönderdiği meblağları artırdığı ve en son 02.07.2020 tarihinde 4.400 TL parayı maktulün hesabına gönderdiği bu nedenle aralarında zaman zaman tartışmalar yaşandığı, olay günü sanığın bir alışveriş merkezi önünden aracıyla aldığı maktulü yayladaki evine götürdüğü, burada aralarında çıkan tartışmada maktulü darp ettiği ve boğazını önce elleriyle sonrasında halatla sıktığı, bilincini yitiren maktulü metal bir varile koyarak odun parçalarına benzin dökmek suretiyle ateşe verdiği, sanığın olay yerine çağırdığı kardeşi sanık ...'nın da maktul yakılırken geldiği, her iki sanığın uzun süre maktulün bedeninin tamamen yanmasını bekledikleri sanık ...'in bir süre sonra olay yerinden kısa süreliğine ayrıldığı fakat sanık ...'nın olay yerinde varildeki ateşin sönmesini beklediği bu itibarla sanık ...'ın eylemin ikinci safhasında olay yerine gelip orada bulunduğu ve varildeki yanmaya nezaret edip bitmesini beklediği, bir kaç saat sonra sanık ...'in tek başına olay yerine döndüğü, Mertcan'ın ise ağabeyi gelince bağ evinden ayrıldığı, Cemal'in varilin ağzını kalekimle kapatarak oradaki depoya koyduğu, ertesi gün de bu varili bir araca yükleyip götürerek kuru dere yatağına attığı, Adli Tıp Kurumu raporlarından maktulün ölümünün boynuna uygulanan bası sonucu tiroid kartilajda oluşan kırık ve buna bağlı mekanik asfiksi ve henüz canlı iken yakılmasından kaynaklandığının tespit edildiği, ölüm zamanının ise tam olarak belirlenemediği anlaşılmıştır.
2. Sanık ... hakkında canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan verilen beraat hükmü ile suç delillerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek suçundan kurulan hüküm yönünden;
Kararda gösterilen gerekçenin yeterli olduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, üzerine atılı suç delillerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek
suçunun sanık tarafından işlendiğinin kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, ceza yaptırımının yasal bağlamda gerekçesi gösterilerek belirlendiği, lehe hükümlerin takdir yetkisi kapsamında yasal ve yeterli gerekçelerle ve belirlenen ceza miktarına göre uygulanmamış olduğu, sanık savunması ve dosya içerisindeki tüm delillerden maktulün tam ölüm zamanının belirlenememesi de nazara alındığında sanığın atılı canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçuna fail veya yardım eden olarak iştirak ettiğine dair mahkumiyetine yeterli somut ve her türlü şüpheden uzak kesin delil elde edilemediği anlaşıldığından, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine göre anılan suçtan hakkında beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, katılan ..., ... vekili, katılan Kurum vekili ve Bölge Adliye Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Sanık ... hakkında tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan kurulan hüküm yönünden;
a) Tasarlama yönünden;
Tasarlamayı suçun nitelikli hali kılan, failin önceden yaptığı plan ve aldığı tedbirler nedeniyle ani kasta göre suçu daha kolay işlemesi, suç kararı ile icra arasındaki zaman aralığında suçtan cayma imkanı varken suçu işlemekte sebat göstermesi, kastının yoğunlaşması, suç işleme araçlarını, şeklini hazırlaması, mağduru daha kolay öldüreceği zemini kollamasıdır.
Tasarlama halinde fail, aniden karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içerisinde suçu işleyip işlemememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat başka bir nedenle ve ani bir kararla suçu işlemesi durumunda tasarlama söz konusu olmaz.
Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve fiilin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla fiil arasında geçen zaman içerisinde ruhi sukünete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır. Failin öldürme kararını önceden verdiği mutlaka somut ve denetlenebilir kanıtlarla ortaya konulmalıdır. Bir kısım varsayım ve yorumlarla failin önceden öldürme kararı aldığı kabul edilerek tasarlayarak öldürme suçundan mahkumiyete karar verilemez. Olayda suç işleme kararının varlığı tespit edilmesine rağmen, kararın ne zaman alındığı belirlenemiyorsa tasarlayarak öldürmeden değil niteliksiz öldürme suçundan cezalandırma yoluna gidilmelidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında yargılamaya konu somut olayda, sanığın maktulü öldürme kararını ne zaman aldığı ve belirli bir hazırlıkla eylemini gerçekleştirdiği kesin olarak saptanamadığından oluşan şüphe sanık lehine değerlendirilerek eyleminde tasarlamanın unsurlarının bulunmadığı anlaşılmakla sanık hakkında yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme yönünden;
5237 sayılı Kanun'un 82/1-b maddesinde "canavarca hisle" ve "eziyet çektirerek öldürme" biçiminde iki farklı nitelikli hale yer verilmiştir. Canavarca hisle öldürme failin subjektif (manevi)durumu ile ilgili bir husus gözetilerek, eziyet çektirerek öldürme ise suçun işleniş biçiminden ileri gelen (maddi) durumu dikkate alınarak düzenlenmiştir. Kanun'un metninde ve gerekçesinde tanımlanmayan canavarca his kavramı Yargıtay 1. Ceza Dairesi çeşitli kararlarında "yalnızca öldürmüş olmak için öldürmeyi, acı çekmesinden zevk duymak için birisini öldürmeyi, silahını denemek için öldürmeyi, satanist amaçlı insanı kurban etmek için öldürmeyi, canavarca his olarak kabul etmiştir. O halde genel çerçevede, salt insan yaşamının ortadan kaldırılmasından duyulan zevki tatmin etme dürtüsü canavarca his olarak kabul edilmektedir. Nitelikli halin kaynağı yani çıkış noktası olan 1889 tarihli İtalyan ceza yasasında nesnel bir ölçüt olarak ortaya çıkan ölüm neticesi ile faili cinayete iten neden arasındaki ölçüsüzlük ve orantısızlığın canavarca hissin varlığını ortaya koyduğu belirtilirken, Erman'a göre faili suçu işlemeye yönelten saik, bir insanın duyabileceği hislerin hiçbirisiyle açıklanamıyorsa bu nitelikli halin uygulama alanı bulacağı ifade edilmektedir. Bu itibarla, canavarca his kavramının tümüyle failin iç dünyasına, psikolojisine ve içinde barındırdığı ruhsal ve ahlaki kötülüğe ait bir kavram olduğu ve faili suça sevk eden güdünün tümüyle bu duygu durumu olduğu kabul edilmelidir. Faili suça sevk eden etkenin tümüyle kendi içsel duygu durumu ve ruhsal kötülüğü olduğu nazara alındığında maktulün herhangi bir haksız söz veya davranışıyla failin işlediği suça neden olmaması gerektiği de bu suç tipinin doğası itibariyle ortaya çıkmaktadır. Bu suç bir "saik suçu" olduğundan tıpkı aynı maddenin farklı bentlerinde düzenlenen kan gütme saikiyle öldürme (82/1-j) ve töre saikiyle öldürme (82/1-k) suçlarında olduğu üzere 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinde kusurluluğu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik hükümleri uygulanamayacaktır. Diğer bir anlatımla, ortada maktulün "faile yönelik haksız fiil olarak sayılabilecek" söz veya davranışları varsa artık failin salt kendi içsel duygu durumu ve ahlaki kötülüğünün sevk etmesiyle bu suçu işlediği kabul edilemeyecek ve buna bağlı olarak nitelikli hal uygulama imkanını kaybedecektir. Aynı bentte ancak "veya" bağlacıyla farklı bir nitelikli hal olarak düzenlenen eziyet çektirerek öldürme suçunda ise failin ölüm neticesini gerçekleştirmek bakımından zorunlu olmayan ve sırf maktule acı ve ıstırap vermek amacıyla sergilediği vahşi ve zalimane davranışlar sözkonusudur. Dolayısıyla bu nitelikli hal suçun işleniş biçiminden kaynaklanır. Bu bakımdan sanıkta öldürme kastının yanında işkence ve azap çektirme kastı da bulunmalıdır. Alman öğretisindeki tanıma göre, failin maktule maddi ve manevi acılar çektirerek ve ağırlığıyla süresi itibarıyla öldürmek için gerekli olan ölçünün ötesinde eziyet vererek mağduru öldürmesi eziyet çektirerek öldürme suçunu oluşturur. Yargıtay uygulamalarında kişinin yakılarak öldürülmesi, kızgın yağın başından aşağı dökülerek öldürülmesi, el ve ayakları bağlandıktan sonra boğularak ının kesilmesi veya parçalanması, el, ayak, parmak veya kulaklarının kesilmesi, gözlerinin çıkartılması, sigara ve çeşitli yanıcı maddelerle vücuda eza ve cefa verilmesi gibi davranışlarla gerçekleştirilen öldürme eylemleri eziyet çektirerek öldürme suçuna örnek sayılmaktadır. Eziyet içeren davranışların maktulün ölümünden
önce bedeni üzerinde gerçekleştirilmesi bu suç tipi açısından zorunluluktur.
Eziyet çektirerek öldürme suçu, fiilin işleniş biçiminden kaynaklanan bir nitelikli hal olduğundan haksız tahrik altında da işlenebileceği kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında, salt içinde yaşattığı duyguların ve sahip olduğu ahlaki kötülüğün etkisi altında bulunmaksızın, olay tarihinde maktulle yaşadığı tartışmanın sonucunda (haksız tahrike ilişkin temyiz sebeplerinin değerlendirildiği bölümde de belirtildiği üzere) onu önce darp edip sonra boğazını sıkarak etkisiz hale getiren ve maktulü boyun basısına bağlı mekanik asfiksi ve canlı iken yakmanın müşterek etkisiyle öldüren sanığın eyleminde canavarca hisle öldürme suçunun yasal unsurlarının bulunmadığı, bununla birlikte Adli Tıp raporlarından da anlaşılan maktulün henüz hayatta olduğu sırada yakıldığına ilişkin bulgu ve tespitler nazara alındığında suçun işleniş şekli ve ıstırap verme kastının varlığı karşısında sanığın eyleminin aynı bentte bir başka suç tipi olarak düzenlenen eziyet çektirerek kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.
c) Haksız tahrik yönünden:
Maktul ...'in banka hesap hareketleri, maktulün hesabına kartsız para yatırma işlemlerinin yapıldığı ATM'lerin kamera görüntüleri, maktulün kız kardeşi olan tanık Sibel Gültekin'in henüz kayıp olan maktulün öldürüldüğü ortaya çıkmadan önce 19.07.2020 günü saat 23:00'da Ula İlçe Jandarma Karakol Komutanlığında alınan ablası olan maktulün kendisine sanıktan tehdit etmek suretiyle para aldığını söylediğine dair beyanı, maktulle bir dönem ev arkadaşlığı yapan tanık ...'un Muğla Cumhuriyet Başsavcılığındaki ve İlk Derece Mahkemesindeki yeminli anlatımlarında sanıktan sürekli para isteyen maktulün sanığa "sen bana para göndermek zorundasın, yoksa karın öğrenir" şeklinde sözler söylediğini maktulün kendisine anlattığını ifade ettiği dikkate alındığında maktulün evli olan sanık ...'e aralarındaki ilişkiyi eşine ve çevresine söyleyeceğinden bahisle şantajda bulunarak sanık ...'den giderek artan talepleriyle menfaat temin ettiği, bu bağlamda sanığın sonradan daha fazla haksız tahrik indirimi almak için geliştirdiği diğer savunmalarına itibar edilemese de, soruşturmanın başından yargılamanın sonuna kadar maktulün ilişkilerini ailesine ve çevresine açıklama tehdidinde bulunduğuna ilişkin tekrarladığı savunmasının gerek tanık beyanları ve gerekse diğer maddi delillerle de desteklendiği, sanığın maktulün şantaj kapsamındaki bu haksız davranışlarına duyduğu öfke ile maktule yönelik söz konusu suçu işlediği dikkate alındığında yargılamaya konu somut olayda 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulama şartlarının oluştuğu gözetilerek sanık hakkında verilen cezada asgari oranda haksız tahrik uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
IV. KARAR
A. Sanık ... Hakkında Maktul ...'e Yönelik Canavarca Hisle veya Eziyet Çektirerek Kasten Öldürme Suçundan Verilen Beraat Hükmü ile Suç Delillerini Yok Etmek, Gizlemek Veya Değiştirmek Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (1) ve (2) numaralı bendlerinde açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 10.03.2023 tarihli ve 2022/3745 Esas 2023/711 Karar sayılı kararında katılanlar ..., ... vekili, katılan Kurum vekili, Bölge Adliye Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B. Sanık ... Hakkında Maktul ...'e Yönelik Tasarlayarak ve Canavarca Hisle veya Eziyet Çektirerek Kasten Öldürme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (3) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle katılanlar ..., ... vekili, katılan Kurum vekili, Bölge Adliye Cumhuriyet savcısı ve sanık ... müdafiinin temyiz istemleri suç vasfı ve haksız tahrik yönünden yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 10.03.2023 tarihli ve 2022/3745 Esas, 2023/711 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA, Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/2-b maddesi uyarınca takdîren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.01.2025 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Sanık ... hakkında, yerel mahkeme olan Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile maktul ...’i, “Tasarlayarak İnsan Öldürme” suçundan, TCK 82/1-a, 29/1. maddeleri gereğince, 23 yıl hapis cezasına karar verilmiştir.
Kararın istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda, sanık hakkında maktulü “Tasarlayarak ve Canavarca Hisle veya Eziyet Çektirerek Kasten Öldürme” suçundan, TCK'nın 82/1-a-b maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Kararın temyizi üzerine, sayın çoğunluk olayda tasarlama suçu olmadığını, olayın eziyet çektirerek kasten öldürme suçu olduğunu, haksız tahrik uygulanması gerektiğini belirterek “Bozma kararı” vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının doğru olduğunu düşündüğümüzden, kararın onanması gerekirken bozulmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne, aşağıda belirtilen gerekçelerle muhalifiz.
1-TCK'nın 82/1-a maddesinde düzenlenen Tasarlama suçu yönünden yapılan değerlendirme:
Yargıtay 1 Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun birçok kararında benimsendiği üzere, tasarlama suçları için doktrinde belirtilen planlama ve sükûnet teorileri Yargıtay tarafından karma olarak uygulanmaktadır.
TCK'nın 82/1-a maddesinde düzenlenen tasarlamadan söz edilebilmesi için; 1. Ceza Dairesinin 10.05.2017 tarih, 5291 Esas / 1649 Kararı, 1. Ceza Dairesinin 16.02.2015 tarih, 4306 Esas / 697 Kararı ve birçok kararda belirtildiği üzere;
"Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu ve plan dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir.
Söz konusu açıklama doğrultusunda, yargılamaya konu olay yönünden yapılan değerlendirmede; Sanık ...’in evli olup Muğla ilinde Cüce Bar adlı işyerinin sahibi olduğu, maktul ...’ın ise bu ilde bulunan Üniversitede öğrenci olduğu, sanık ... ile maktul ...’ın bu barda tanıştıkları ve evlilik dışı ilişki yaşamaya başladıkları, sanığın yaşadığı bu evlilik dışı ilişki nedeniyle maktule uzun süre para gönderdiği, olay öncesi son bir ayda maktulün para isteme tarihlerini sıklaştırdığı ve istediği para miktarlarını da arttırdığı, bu nedenle taraflar arasında tartışmalar yaşandığı, bu tartışmalar esnasında sanık ...’in maktule hitaben tanık Ceren'in de aşamalarda alınan beyanlarında belirttiği üzere "senden kurtulmak istiyorum, bir kere beraber olduk başıma gelmeyen kalmadı" şeklinde sözler söylediği, sanık ...’in en son 02.07.2020 tarihinde maktule telefon alması için 4.400 TL para gönderdiği, ancak maktulün bu parayla spor salonuna yazılıp sanık ...’den yeniden para istediği, sanığın bulunduğu ilde tanınmış bir kişi olduğundan, bu ilişkiyi ailesinin ve eşinin öğrenmesinden korkmaya başladığı ve maktulü öldürmeye karar verdiği, ruhi sükûnet ve dinginlikle bir plan dahilinde hareket etmeye başladığı, sanık ...’in bizzat kendi beyanından ve tanık Ceren'in aşamalarda alınan beyanlarından da anlaşıldığı üzere, ilk kez olay tarihinden bir hafta kadar önce maktule bu defa istediği parayı yüz yüze vereceğini söyleyerek maktulle buluşmak istediği, maktulün buluşma teklifini başlangıçta reddettiği, ancak sanık ...’in kararında sebat göstererek ısrarla maktulle son kez görüşmek için mesaj gönderdiği, maktülün buluşmayı kabul ettiği, sanığın bu çerçevede önceden aldığı karar ve yaptığı plan doğrultusunda 16.07.2020 tarihinde saat 15:10 sıralarında maktulü Rüya Park isimli AVM'nin önünden aldığı ve eylemi gerçekleştireceği il merkezine yaklaşık iki kilometre mesafede Karabağlar Yaylası olarak bilinen yerdeki babasına ait yayla evine götürdüğü, burada önce maktulü dövdüğü, ön dişlerini kırdığı, daha sonra elleriyle boğazını sıkıp boynuna iple dolayarak maktulü varilin içine vücudu baş aşağı gelecek şekilde koyduğu ve odun parçaları ile tutuşturarak yakmaya çalıştığı ancak evin içinde varilin yanmadığı, daha sonra öldürme kararlılığının ve bu doğrultuda evvelce yapılan planın bir unsuru olarak sanığın maktule ait cep telefonunu yanına aldığı ve maktulün telefonunun başka yerlerden sinyal vermesini sağlamak amacıyla önce Keyifoturağı isimli yere daha sonra ise maktulün yaşadığı Akyaka Mahallesine gittiği, sanığın bu şekilde maktulün telefonunun farklı noktalardan sinyal vermesini sağladıktan sonra sim kartını çıkarıp dişiyle parçalara bölerek farklı yerlere attığı, sanığın daha sonra görüntü kayıtlarına yansıdığı şekliyle, Muslihittin Mahallesindeki BP benzin istasyonundan güncel saate göre 18:16 da yanında getirdiği 2 adet 1,5 litrelik pet şişelerde 3 litre olmak üzere benzin aldığı, güncel saate göre 18:19:52 de aracı ile petrol istasyonundan ayrıldığı ve tekrar söz konusu yayla evine döndüğü, maktulün varil içerisindeki cesedini evin dışındaki bahçeye çıkardığı, üzerine benzin dökerek yakmaya başladığı, saat 19:00 sıralarında sanığın tutuşturduğu alevin evde bulunan asma yapraklarına sıçraması üzerine zaman zaman söz konusu evin bakımıyla da ilgilenen karı-koca tanıklar Melek ve Ali'nin sanık ...'e yangın çıkartabileceği yönünde uyarıda bulundukları ancak sanık ...'in söz konusu tanıkları bir şey olmaz deyip dikkatli olacağını söyleyerek olay yerinden uzaklaştırdığı, Sanık ...'in, saat 19:00 sıralarında Whatsapp uygulaması üzerinden kardeşi sanık ...'ı arayarak onu yayla evine çağırdığı, sanıkların savunmalarına göre sanık ...'ın saat 19:30-19:40 sıralarında yayla evine geldiği, HTS kayıtlarına göre sanık ...'ın telefonunun saat 19:59 sıralarında yayla evinin bağlı olduğu baz istasyonundan sinyal aldığının belirlendiği, kardeşi Mertcan geldikten kısa bir süre sonra sanık ...'in yayla evinden ayrılıp Cüce Bara gittiği, yaklaşık 1-1,5 saat kadar sonra geri döndüğü, bu süre zarfında sanık ...'ın yayla evinde kalarak ateşe nezaret ettiği, sanık ... döndükten sonra sanık ...'ın yayla evinden ayrılarak Cüce Bara gittiği, sanık ...'in bu sırada varili söz konusu yayla evinde bulunan depoya koyduğu, sanık ...'in kendisine ait aracı ile bağ evinden ayrıldıktan sonra aynı gece evine dönerken maktule ait cep telefonunu da 3-4 parçaya bölerek Kötekli ve Yeniköye doğru farklı yerlere attığı, sım kartın kırılıp atılması ile cep telefonunun kırılıp atılmasının farklı zaman aralıklarında gerçekleştiği, ertesi gün sanık ...'in yeniden yayla evine gittiği ve önceden depoya koyduğu varilin içine bir miktar kalekim döküp üzerine su ekleyerek varilin ağzını balyoz yardımı ile vurarak büktüğü, daha sonra varilin daha da ağırlaşacağını düşünerek video ile kayıt altına alınan keşifte görüldüğü gibi tahta palet yardımı ile varili aracın bagajına yüklediği ve araç bagajda iken kalan kalekimi de varile eklediği ve aynı balyoz yardımı ile vurarak varilin ağzını iyice kapattığı, mülakat ve yer gösterme tutanaklarından anlaşılacağı üzere sanığın 48 ADJ 946 plakalı aracı ile gelerek varili Dirgeme yolu ile Gülağzı Mahallesi yolu üzerinde bulunan kuru dere yatağına attığı olayda;
Bu haliyle sanık ...’in maktulü öldürme kararı aldıktan sonra maktulle yüz yüze görüşmek istediği, maktulün yüz yüze görüşme teklifini başlangıçta kabul etmediği, makul bir süre geçmesine rağmen sanık ...’in söz konusu eylemi gerçekleştirme isteğinden vazgeçmeyerek sükunetle hareket edip olay tarihinde maktulle Rüya Park AVM'de buluştuğu ve yaptığı plan çerçevesinde maktulü eylemi gerçekleştirdiği yayla evine götürdüğü, burada maktule yönelik öldürme eylemini gerçekleştirip yine yaptığı plan dahilinde soğukkanlı bir şekilde tüm delilleri ve maktulün cesedini yok ettiği dikkate alındığında; Sanık ...'nın eyleminin TCK'nın 82/1-a maddesinde belirtilen Tasarlayarak İnsan Öldürme suçu olduğu,
Her ne kadar sanık ...’in mahkemede ve aşamalarda alınan savunmalarında maktulü olaydan önce öldürmeye karar vermediğini, maktule olay günü cep telefonu vereceğini ve cep telefonunu eşinden çekindiği için yayla evine bıraktığını, bu nedenle maktulle yayla evine gittiklerini ve burada aralarında tartışma çıkması ve maktulün kendisine bıçakla saldırması üzerine maktulü öldürdüğünü ve eylemi baştan tasarlamış olsa benzini de başlangıçta alacağını beyan etmiş ise de, sanık ...'in savunmalarının aksine sanığın eşinin olay tarihinde Denizli ilinde olduğu, sanık ...'in cep telefonu veya vereceği parayı maktule yayla evinde vermesini gerektirir hiçbir neden bulunmadığı, söz konusu eşyaları buluştukları AVM'de veya araç içerisinde de verebileceği, buna rağmen sanık ...'in maktuleyi önceden aldığı karar doğrultusunda yayla evine (sanığın söz konusu yayla evini daha önceden iş yerinde yaşadığı başka bir kriminal olayı çözme amacıyla kullandığına dair mesaj içerikleri cep telefonunda mevcuttur) götürerek eylemini gerçekleştirdiği, öncelikle söz konusu varili yayla evi içerisinde odunla tutuşturmaya çalıştığı ancak evin içinde söz konusu varilin tutuşmaması üzerine benzin almaya karar verdiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemini tasarlayarak gerçekleştirdiği, bu nedenle hakkında TCK 82/1-a maddesi gereği tasarlayarak adam öldürme suçundan da cezalandırılması gerektiği.
2-TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçu yönünden yapılan değerlendirme:
Olayla ilgili maktul hakkında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Üst Kurulunca düzenlenen 20.05.2021 günlü raporda ve sonrasında düzenlenen ek raporlarda maktulün saçlı deri altı hematomunda %14,9 karboksihemoglobin tespit edildiği dikkate alındığında, “kişinin hayatta iken yangına maruz kaldığının kabulü gerektiği”belirtilmiştir. Bu raporlardan anlaşılacağı üzere maktül üzerine benzin döküldüğünde sağdır ve yakılarak öldürülmüştür.
Üzerine benzin dökülerek maktülün öldürülmesi suçu, TCK 82/1-b maddesinin kanun gerekçesinde, canavarca hisle öldürme suçuna örnek olarak sayılmıştır.
TCK 82/1-b maddesinin madde metninde, "canavarca his" kavramının tanımına yer verilmemiştir. TCK 82/1-b maddesinin madde gerekçesinde; “Kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürme söz konusudur. Canavarca hisle öldürmenin arzettiği özellik öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesidir. Kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi, buna örnek olarak gösterilebilir” şeklinde belirtilmiştir.
Nitekim olayımıza benzer nitelikteki Yargıtay CGK’nun 05.032019 tarih, 2017/1-905 Esas ve 2019/146 Karar sayılı kararında;
“5237 sayılı TCK’nın “Nitelikli haller” başlıklı 82. maddesinde ise;
"1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”, Hükümleri yer almaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının "b" bendinde, kasten öldürme fiilinin, “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek” gerçekleştirilmesi bu suçun nitelikli hâli olarak düzenlenmiş, faildeki ahlaki kötülüğün yoğunluğu ve insani duygulardan yoksunluk, cezanın artırılmasını gerektirir hâl kabul edilmiştir. Eziyet çektirerek öldürme suçun bir işleniş şekli olduğu hâlde, canavarca hisle öldürme failin subjektif durumuyla iç dünyası ile ilgili bir husustur.
Madde metninde, "canavarca his" kavramının tanımına yer verilmemiş, madde gerekçesinde ise, kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürmenin söz konusu olacağı, öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesinin, canavarca hisle öldürmenin arz ettiği özellik olduğu belirtilerek, kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi, canavarca hisle öldürmeye örnek olarak gösterilmiştir.
765 sayılı TCK'nın mehazını oluşturan 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu'nun gerekçesinde, canavarca hisle ilgili olarak insanı ürküten bu yabanıl kötü yürekliliğin, kazanç hırsıyla değil, daha çok kan şehvetiyle suç işleyenlerde olduğu belirtilmiştir. (Sami Selçuk, Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Canavarca His Sevkiyle Adam Öldürme, Yargıtay Dergisi, Ekim-1988, s.468.)
Alman Ceza Kanunu’nun 211/2. maddesinde kasten öldürme suçunun nitelikli hâli olarak sayılan "zevk için öldürme" ise, insan yaşamının yok edilmesine yönelik gayritabii memnuniyet, zevk ile öldürme olarak tanımlanmaktadır. (Hakan Hakeri, Kasten Öldürme Suçları, Seçkin Yayınevi, 2007, s.230.)
Öğretide, canavarca hisle öldürme, "Bir insan yaşamının ortadan kaldırılmasından duyulan zevki tatmin etmek için öldürme" (Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, 2012, s.120.);
"Kana susamışlık ve olağan dışı vahşi ve insafsız bir zihniyetin hâkimiyeti altında öldürme" (Hakan Hakeri, Kasten Öldürme Suçları, Seçkin Yayınevi, 2007, s.230.);
"Öldürmekten haz duymak, acı vererek öldürmekten zevk alma için öldürme" (Zeki Hafızoğulları, Muharrem Özen, Kişilere Karşı Suçlar, Us-a Yayıncılık, 4. Baskı, 2014, s.48.);
"Acıma duygusu olmaksızın öldürme" (Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Beta Yayınevi, 3. Baskı, 2016, s. 46.);
"İnsanın hayvanlığını, vahşiyane hissini ve kan dökme istidadını gösterir şekilde öldürme" (Majno, Ceza Kanunu Şerhi, Ankara-1980, Cilt 3, s.231.);
"Acıma, merhamet duygusu olmaksızın, mağduru fiziksel veya ruhsal acı yaşatarak, vahşice bir yöntemle öldürme" (Mahmut Koca, İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, 2015 s.58.) şeklinde tanımlanmaya çalışılmıştır.
Manzini'ye göre failin kasten öldürme eylemi ile onu bu eyleme iten neden arasındaki ölçüsüzlük-oransızlık, eylemin canavarca işlendiğini ortaya koyan en nesnel ölçüttür. (Manzini’ye atfen Sami Selçuk, agm. s.469.)
Çeşitli yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürmek, silahı denemek maksadıyla öldürmek gibi hâller sadist bir duygu ve düşüncenin eyleme egemen olması bakımından “canavarca his ile öldürmeye” örnek oluştururlar. Benzer biçimde belli toplumsal sınıflara ya da farklı inanç veya mezhep gruplarına duyduğu hınç nedeniyle öldürme, canavarca his sevki ile öldürme suçunu oluşturur.
Kanunda “canavarca his”in tanımı yapılmamış ise de, yukarıdaki açıklamalar ışığında;
1-Bu sözcüklerin psikolojik bir olgu olduğu,
2-Bu olgunun her türlü bulgu ve kanıtla belirlenebileceği, bu bağlamda özellikle failin davranışları, fiili işlemeye iten nedenlerle sonuç arasındaki oransızlığın ölçüt oluşturabileceği, ancak hiçbir neden olmamasının her zaman bu içtepinin kanıtı olamayacağı,
3-Yasanın; kullanılan aracı değil, içtepiyi ağırlaştırıcı neden olarak benimsemiş olduğu, kullanılan aracın bu içtepinin kanıtlanmasında yardımcı olabileceği, ancak zorunlu olmadığı,
4-“Canavarca his sevki”nin toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı, alçakça bir güdü/içtepi olduğunun gözden uzak tutulmaması gerekeceği, eylemin ağırlığı ile eyleme iten neden arasındaki oransızlık, failin tehlikeliliği ve kötülüğünü sergileyen ölçütlerle ortaya konulması gerekeceği, (Sami Selçuk, agm, s. 481.) gibi ölçütler de göz önünde bulundurularak bir tanımlama yapmadan her bir olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerekir.
Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçunun düzenlendiği TCK’nın 82/1-b maddesine ilişkin gerekçede, kanun koyucu tarafından kişinin "yakılarak" öldürülmesinin canavarca hisle öldürme suçuna örnek olarak gösterilmesi, maktulün Facebook hesabından eski bir erkek arkadaşıyla yaptığı yazışmalar nedeniyle çıkan tartışmada sanığın elindeki benzin bidonunu o sırada ayakta duran maktulün başından aşağı döktükten sonra soğukkanlılığını yitirmeden peçete veya bez benzeri bir nesneyi tutuşturarak maktulün üzerine atması, maktulün üzerine atılan ilk nesneyi ayağıyla söndürmesine rağmen sanığın eylemine ısrarla devam ederek tekrar eline aldığı peçete veya bez benzeri bir nesneyi yaktıktan sonra acıma hissi olmaksızın maktulün üzerine atıp maktulün vücut yüzeyinin %90’lık bölümünde 2 ve 3. derecede yanıklara neden olması, sanığın maktulü yaktıktan sonra alevleri söndürüp maktulü arabaya bindirerek hastaneye götürdüğü anlaşılmış ise de, olayın yoğun bir trafik akışının olduğu işlek kara yolunda meydana gelmesi ve çevrede bulunan taş ocaklarında çalışan görevlilerce olayın görülmesi, olay yerine 235 metre mesafede bulunan insanların "Yanıyor, yanıyor", "Ateş yanıyor" şeklinde bağırıp olay yerine koşmaya başlamaları, yoldan geçenlerin ellerindeki bidonlarla maktulün üzerine su dökmeleri karşısında yakalanacağını anlayan sanığın yaptığından pişman olmuş gibi görünmek için bu şekilde davranmış olması, maktulü yaktıktan sonra alevleri söndüren ve maktulü hastaneye götüren sanığın, ölüm neticesine engel olamaması,
Sanığın fiilden sonraki davranışlarının saikini veya kendisini bu şekilde suç işlemeye iten hissini değiştirmeyecek oluşu, suç yoluna giren sanığın netice alıncaya kadar canavarca his saikinin devamının zorunlu olmayacağı, netice almaya elverişli hareketleri bu saikle işlemesinin yeterli olması, bu saiki netice alınmadan sona erse dahi TCK'nın 36. maddesine benzer bir düzenleme bulunmadığı için burada sanığın canavarca saikle maktulü yakması sonucu gerçekleşen ölümden sorumlu tutulmasının hakkaniyete de uygun olacağı, evli olan sanığın, duygusal ilişki içerisinde olduğu maktulün Facebook hesabına girerek eski bir erkek arkadaşıyla yaptığı yazışmaları görmesi üzerine gerçekleştirdiği eyleminin ağırlığıyla onu bu eyleme iten neden arasında aşırı derecede ölçüsüzlük-oransızlık bulunması, sanığın eyleminin toplumun ortak bilinci, duygusu ve vicdanınca hiçbir zaman onaylamayacak oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; maktulün üzerine benzin döküp tutuşturmak suretiyle vahşi bir yöntem kullanan sanığın, öldürme suçunu canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerekmektedir.” Denilmektedir.
3-TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen Canavarca hisle öldürme suçunda haksız tahrik olup olmayacağı yönünden yapılan değerlendirme:
TCK’nın 82/1-b maddesinde düzenlenen “Canavarca hisle öldürme suçu”
TCK’nın 82/1-j maddesinde düzenlenen “Kan gütme saikiyle öldürme suçu”
TCK’nın 82/1-k maddesinde düzenlenen “Töre saikiyle öldürme suçu” gibi saikli suçlarda haksız tahrik uygulanmaz.
“Saikli suçlar haksız tahriki bertaraf eder”.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 30.10.2017 tarih, 2017/152 Esas ve 2017/3564 sayılı Kararında belirtildiği üzere; “Eylemin canavarca hisle gerçekleştirildiği kabul edildiği takdirde sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığa verilen cezadan haksız tahrik nedeniyle indirim yapılması”. Nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Olayda sanık mağduru, canavarca hisle öldürmüştür. Bu suç saikle işlenen suçlardandır. Bu suçta TCK 29/1. maddesinde düzenlenen haksız tahrikin uygulanması kanunen mümkün değildir, uygulanmaması gerekir.
Sonuç olarak; Yukarıda açıklandığı üzere, olayımızda sanık mağdura benzin dökerek yaktığından, Adli Tıp Kurumu raporuna göre mağdurun yanmadan önce canlı olduğu belirlendiğinden, TCK 82/1-b maddesinin kanun gerekçesinde benzin dökerek yakmak, canavarca hisle öldürme suçunun örneği olarak belirlendiğinden, yukarıda Yargıtay CGK kararında belirlendiği üzere sanığın eyleminin ağırlığıyla onu bu eyleme iten neden arasında aşırı derecede ölçüsüzlük-oransızlık bulunması, sanığın eyleminin toplumun ortak bilinci, duygusu ve vicdanınca hiçbir zaman onaylamayacak oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, maktulün üzerine benzin döküp tutuşturmak suretiyle vahşi bir yöntem kullanan sanığın, öldürme suçunu canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerekmekte olduğundan, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince sanık hakkında TCK 82/1-a, b. maddeleri gereğince verilen ceza doğru olup, kararın onanması gerekirken, kararın bozulmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne muhalifiz.