Sakarya BAM 3. Hukuk Dairesi'nin 2023/493 E. ve 2024/805 K. sayılı kararı
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 25.04.2024 tarihli, 2023/493 E. ve 2024/805 K. sayılı kararı
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/493
KARAR NO : 2024/805
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26.01.2023
NUMARASI : 2020/356 Esas - 2023/68 Karar
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 1 -... -...
VEKİLİ : Av. ... - ...
DAVALI : 2 -SOMPO SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. ... - ...
Av. ...- ...
DAVACI : ... - ..
VEKİLİ : Av. ... - ...
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
BAŞVURU TARİHİ : 28.02.2023
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 20.03.2023
KARAR TARİHİ : 25.04.2024
YAZIM TARİHİ : 25.04.2024
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde; 23.01.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının öncelikle şahsen sigorta şirketine mail yoluyla başvurduğunu ve kendi imkanları ile Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak tespit davası açtığını, 05.02.2020 tarihinde zararın tespitinin yapıldığını bununla birlikte kusur oranlarının eksik olması sebebiyle davacının itirazı sonucu 10.03.2020 tarihinde bir bilirkişi raporu daha düzenlenerek kusur oranlarının tespiti neticesinde tam kusurlu olarak tespiti sağlanan ...'nın bağlı bulunduğu sigorta şirketine davacının adına önce 29.04.2020 tarihinde, sonra da eksikliklerin giderilmesi adına 12.05.2020 tarihinde ek başvurularını gerçekleştirdiklerini, sigorta şirketinin tespit davasında hazırlanan kusur bilirkişi raporunu kabul etmeyerek dosyalarını 24 Haziran 2020 tarihinde kapatma kararı aldığını, son olarak arabuluculuğa başvurduklarını ve bunun da sonucunda kusur oranlarının sigorta şirketinin iç işlerinde oluşan karışıklık nedeniyle anlaşılamadığı, aynı zamanda evrakların karışmasından dolayı tekrar inceleme yapıldığı gerekçesi ile bir teklifte bulunulduğunu, davacı adına 24.06.2020 tarihinde başvurdukları arabuluculuk müzakereleri 14.08.2020 tarihinde anlaşmazlıkla sonuçlandığını, belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik maddi zarar olarak 10.000,00 TL, değer kaybı olarak ise 1.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte taraflarına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde; kazanın 6 aracın karıştığı zincirleme trafik kazası olduğunu, sadece iki aracın kazasıymış gibi anlatıldığını ve kazada üçüncü sıradaki araç olan ... plakalı Opel Corsa markalı aracı kullandığını, davacı tarafın araç sürücüsü ...'ın önündeki aracın durduğunu birden şerit değiştirerek kendi şiretine yöneltiğini, bu durumda takip mesafesini göz etme durumunun söz konusu olmadığını, çarpmamak üzere sağ tarafa direksiyonu kırdığında aracının sol arka tarafından aldığı darbe sonucu aracın kontrolünü kaybederek öndeki ...'a çarptığını, sonra aracın yol istikametinin tersine döndüğünü ve hemen sonrasında kendine sol arkadan çarparak kontrolü kaybetmesine neden olan araç ile kafa kafaya çarpışarak hasarın büyük ve maddiyatı daha fazla olan kısmını ön taraftan o şekilde aldığını, kaza sırasında havanın yağılı ve sol kaygan durumda olduğunu, kaza oluşmadan önce trafik kurallarının uygun gördüğü süratle seyir halindeyken eğimi aştıktan sonra kazanın gerçekleştiğini, kaza tarihinde aracında zorunlu trafik sigortası bulunmasına rağmen kaskosunu henüz yaptırmadığını, kazadan sonra aracını yaptıracak durumunun olmadığını ve aracı o şekilde sattığını, kazadan en çok mağdur olan taraf olmasına rağmen kazanın tüm maddi kısmının üstüne yüklenilmeye çalışıldığını bu hususlar üzerine değerlendirme yapılmasını talep etmiştir.
Davalı Sompo Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde; 23.01.2020 tarihli kazaya karıştığı belirtilen ... plakalı aracın Sompo Japan Sigorta A.Ş. nezdinde ... numaralı 06/06/2019 – 2020 vadeli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi (Trafik Poliçesi) ile sigortalı bulunduğunu, kaza tarihi itibariyle teminat limiti araç başına 41.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin sigortalısının sorumluluğu ve nihayetinde poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, trafik sigortası genel şartlarının A.6.B maddesinde de belirtildiği üzere hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatları teminat dışında kalan hallerden olduğunu, bu sebeple kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, kusur tespiti bakımından ATK Trafik İhtisas Kurumundan rapor alınması gerektiğini, zira davalının sorumluluğuna ilişkin bir karar ihdas edilmesi halinde davalının sigortalısının kusuru oranında sorumlu olacağını, davalının yalnızca eşdeğer parça bedelleri ile anlaşmalı servislerde uygulanacak tedarik, onarım ve işçilik bedelleri ile sorumlu olması sebebiyle zararın tespitinde bu hususun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, Trafik Sigortası Genel Şartları B.2 maddesi gereğince müvekkilinin yedek parça tedarik ve işçilik bedellerinin yüksek oluşundan ve orijinal parça kullanımından kaynaklanacak bakiye bedelden sorumluluğu bulunmadığını, faturanın ibraz edilmediği ve araç onarımının yapılıp yapılmayacağı yahut KDV ödenip ödenmeyeceği belirsiz olduğundan KDV hariç hesaplama yapılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın; “değer kaybı” ve " hasar bedeli" talep etmeye hakkı olup olmadığının, var ise miktarının tespiti için “Bilirkişi” incelemesi yaptırılmasını ve alınacak raporun tarafımıza tebliğ ettirilmesini, davalı şirket dava açılmasına keyfi ve haksız olarak sebep olmadığından davanın reddine talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından Davanın Kabulüne, 56.693,00 TL hasar bedeli ile 22.400,00 TL değer kaybından ibaret toplam 79.093,00 TL tazminat bedelinin 23.01.2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketi yönünden yasal faiz başlangıç tarihi hasar bedeli için 10.03.2020, değer kaybı için 17.05.2020 olup, poliçede yer alan teminat dahilinde sorumluluğuna gidilmek üzere) müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davaya konu kaza ile ilgili Kocaeli C.Başsavcılığının 2020/4848 SR. Sayılı dosyası bulunduğunu, dosyada sürücülerin ifadeleri ve kaza tespit tutanağının yer aldığını, sürücülerin birbirlerinden şikayetçi olmadığından kusur raporu alınmadığını, Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/4 D.İş dosyasından 05.02.2020 tarihli bilirkişi raporu düzenlendiğini, buna göre bilirkişi kesin olmamakla birlikte davalının aracının davacının aracına çarpan ilk kişi olmuş olabileceği, kusur oranının belirlenemeyeceğini ifade ettiğini, öncelikle avukatı olmaksızın sade bir vatandaş olarak davayı takip etmek isteyen davalının aşamalarda yer alan tiriz ve taleplerinin görmezden gelinerek savunma hakkının kısıtlandığını, kaza tespit tutanağında zincirleme kazanın hangi aracın hangi araca çaptığının anlaşılamadığını, ATK Trafik İhtisas Dairesi Raporu ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, kaza tespit tutanağında "kusur izafesi yapılamaz" ATK raporunda "kusur izafesi yapılamaz" denildiği halde zincirleme kazada 4. sırada yer alan davalının kusurlu bulunmasının kabul edilemeyeceğini, mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Dava, haksız eylemden (trafik kazası) kaynaklı maddi hasar nedeni ile onarım bedeli ve araç değer kaybı istemlerine ilişkindir.
Davaya konu 23.01.2020 tarihinde gerçekleşen birden fazla aracın karışmış olduğu zincirleme trafik kazasında davacı aracının ön ve arka kısımlarında hasar oluşması nedeni ile eldeki davanın, davacı aracına arkadan çarpan araç sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısına karşı yöneltildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir(HMK. md.266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (HMK. md.281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. (HMK.md.281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir. (HMK. md.281/3). Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. (HMK. md.282/1).
Raporu serbestçe değerlendirme yetkisi, hakimin, bilirkişinin yerine geçerek hakimlik mesleği dışında özel ve teknik bilgi gerektiren bir durumda şahsi bilgisi ile karar verebileceği anlamına gelmez. Yargıtay HGK'nun 04/02/2009 gün ve 2008/4-823 E - 2009/50 K sayılı kararında açıklandığı üzere; hakimin kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulu yerine koyamayacağı, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisi ile sonuca gidemeyeceği, o konuda bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiği belirtilmiştir.
Öte yandan bilirkişi seçimi de davanın aydınlatılabilmesi açısında önem arz etmektedir. Mahkemece uzmanlık görüşüne ihtiyaç duyulan maddi vakıa veya teknik konunun tüm yönleri ile değerlendirilerek uyuşmazlık konusu alanında uzmanlığı ve alt uzmanlığı olan bilirkişiden uzman görüşü alınabilecektir. Mahkeme, tarafların da görüşünü almak suretiyle bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında, aşağıda belirtilen hususlara yer vermek zorundadır: a) İnceleme konusunun bütün sınırlarıyla ve açıkça belirlenmesi. b) Bilirkişinin cevaplaması gereken sorular. c) Raporun verilme süresi. (HMK 273/1) Bu husus gereksiz bir ya da birden fazla ek rapor alınması nedeni ile gereksiz yargılama giderleri ve uzayan sürelerin önüne geçilebilmesi açısından "usûl ekonomisi ilkesine" hayatiyet kazandırması açısından da önemlidir.
Bu anlamda bilirkişinin alanında uzman ve sınanmış raporlama tecrübesine sahip olması önemli olduğu gibi ilgili bilirkişinin daha öncesinde aynı somut uyuşmazlık hakkında Delil Tespiti Dosyasında, Tahkim Dosyasında, Ceza Yargılamasında rapor düzenleyen yahut taraf talebi ile mahkeme dosyasına özel mütala sunan kişiler arasından seçilmemesi de taraflar açısından adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
Nitekim Yüksek Mahkemenin süregelen içtihatları da bu yöndedir:
Yargıtay 19. HD.'nin 27/09/2016 gün ve 2016/2893 Esas-2016/12719 Karar sayılı kararında ve diğer yerleşik uygulamalarında özetle, "... Eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmadığı gibi delil tespit raporunu düzenleyen bilirkişinin mahkemece tekrar bilirkişi olarak görevlendirilip ilk rapordaki heyete dahil edilmesi de usul ve yasaya aykırıdır...." şeklinde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 15. HD.'nin 23/06/2011 gün ve 2011/1790 Esas-2011/3715 Karar sayılı kararında ve diğer yerleşik uygulamalarında özetle, "... ikinci bilirkişi kuruluna daha önce tespit raporunda görüş açıklayan bilirkişinin katılmasının da usule aykırı olduğu ..... kararın bozulması uygun bulunmuştur. ...." denilmiştir.
Bu haliyle, ilk derece mahkemesi tarafından çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren kusur ve araç hasarları konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişilerin görüşünün alınmasının yerinde olduğu açıktır. Ancak, dosya içerisinde bulunan Kocaeli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/4 D.İş sayılı dosyasında rapor düzenleyen bilirkişiden, rapor alınmak sureti ile hüküm kurulduğu anlaşılmakla, delil tespit raporunu düzenleyen bilirkişinin mahkemece tekrar bilirkişi olarak görevlendirilip öncesinde tespit raporu düzenleyen ve bu nedenle daha önce görüş açıklayan bilirkişiden tekrar rapor alınarak hüküm kurulmasının usule, yasaya ve yukarıda belirtilen Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu değerlendirilmiştir.
Şu halde mahkemesince yapılması gereken iş, taraflarca sunulan veya dilekçelerinde dayanmış oldukları delillerden başka yerlerden getirtilmesi gerekli delilleri getirtildikten sonra soruşturma evrakları da dosyaya kazandırılarak; tüm hasar, servis, ekspertiz, fatura ve görüntü kayıtları ile kaza tespit tutanağı çerçevesinde, uyuşmazlık hakkında daha önce rapor düzenlememiş Trafik Bilirkişisinden yahut gerek duyulması halinde ise Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairelerinden yahut Teknik Üniversitelerin ilgili alanlarında görev yapan bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden gelişen kaza nedeniyle tarafların ve varsa 3.kişilerin kusur durumlarını gösterir rapor tanzimi sağlanarak sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olacaktır.
İlk derece mahkemesince delil tespit raporunu düzenleyen bilirkişi tekrar bilirkişi olarak görevlendirilmek suretiyle, daha daha önce görüş açıklayan bilirkişiden rapor alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması dairemizce HMK'nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında "davanın esasına etki edecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması" olarak değerlendirildiğinden; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak yeniden karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26.01.2023 tarih ve 2020/356 Esas, 2023/68 Karar sayılı kararının HMK'nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının talebi halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davalının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Harcanmayan istinaf gider avansının yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25.04.2024
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
*Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır
*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*