SAHTE KİRA SÖZLEŞMESİ DÜZENLEYEREK ABONELİK YAPTIRMAK - ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2021/4993 E., 2024/5267 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/370 E., 2016/230 K.
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.04.2016 tarihli ve 2013/370 Esas, 2016/230 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafii, incelemede çıkacak nedenlerin de gözetilmesini isteyen süre tutum dilekçesi vermiş, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilmiş, gerekçeli temyiz dilekçesi vermemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, katılanın evinde kiracı olduğu, dava dışı H.Y. ile yapılmış görünen sahte kira sözleşmesi düzenleyerek İSKİ'ye vermek sureti ile abonelik yaptırdığı iddia ve kabul edilmiştir.
2. Sanık, suçlamaları reddetmiştir.
3. Katılan, iddianame yönünde beyanda bulunmuştur.
IV. GEREKÇE
1. 5237 sayılı TCY’nın “Özel belgede sahtecilik” başlıklı 207. maddesi; "Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlendiği, özel belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli suçlardan olup, bu suç, suçun kanuni tanımında gösterilen alternatifli hareketlerden herhangi birisinin işlenmesi ile tamamlanabilen suçlardan olduğu, alternatifli hareketlerin hepsinin işlenmesi şart olmayıp, sadece bir tanesinin yapılması dahi suçun oluşması için yeterli bulunduğu, alternatifli hareketlerden bir kaçı ya da hepsi birlikte gerçekleştirilmiş olsa dahi ortada tek suç oluşacağı, bu nedenle seçimlik hareketli suçlarda hareketlerden birkaçının veya tümünün yapılması, birden çok suça, dolayısıyla zincirleme suça, vücut vermeyeceği, seçimlik hareketli suçlarda suçun konusunun değişmediği, seçimlik hareketlerden her biri aynı konu üzerinde, aynı konu ile ilgili olarak gerçekleşebileceği, bu itibarla seçimlik hareketli suçtan söz edebilmek için seçimlik hareketlerin aynı konuya ilişkin olması gerektiği, somut olayda; sanığın sahte olarak düzenlediği 01.07.2012 tarihli kira sözleşmesini İski'ye ibraz ederek ibraz ederek abonelik yaptırdığı iddia edilen olayda sanığın Mahkemedeki savunmasında suçlamayı reddettiği, Uyap üzerinden yapılan incelemede sanığın, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/1168 Esas sayılı dosyasında 01.07.2012 tarihli ve sahte olarak düzenlenmiş kira sözleşmesini Ayedaş'a verdiğinden bahisle mahkum edildiği ve bu kararın kesinleştiği, İski'nin cevabi yazısında "kira kontratının aslı ile işlem yapılmadığından aslı dosyamızda yoktur" yönünde cevap verildiği, sahteliği ileri sürülen kira sözleşmesinin aslının İski'ye ibraz edilip edilmediği, aslı gösterilerek mi yoksa aslı gösterilmeksizin mi sahte kira sözleşmesinin fotokopisinin İski'ye verildiğinin anlaşılamadığı, ayrıca, İski'ye sahte kira sözleşmesinin kim tarafından ibraz edildiğinin, abonelik sözleşmesinin kimin adına kim tarafından yaptırıldığının belirlenmemesi karşısında; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/1168 Esas, 2016/544 Karar sayılı dosyası celbedilip, İski'den, suça konu sahte kira sözleşmesinin aslı İski'ye gösterilmek sureti ile mi fotokopisinin alındığı yoksa aslının İski'ye hiç mi ibraz edilmediği, atılı suça konu kira sözleşmesi ile tesis edilmiş ise aboneliğin kim tarafından/ kimin adına yaptırıldığı sorulup, atılı suça konu kira sözleşmesi aslının İski'ye hiç ibraz edilmemiş/ gösterilmemiş, İski'ye sadece fotokopisinin verilmiş olduğunun anlaşılması halinde özel belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmayacağı, ayrıca, sahte kira sözleşmesi aslı İski'ye gösterilmiş ise yukarıdaki açıklamalara göre süregelen kullanım olup olmadığının tespiti ile bunların sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma nedeniyle, sanık hakkındaki hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.04.2016 tarihli ve 2013/370 Esas, 2016/230 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.04.2024 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2023/3777 E., 2024/4076 K.
"İçtihat Metni"
K A N U N Y A R A R I N A
B O Z M A
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hakimliği
SAYISI : 2022/3568 Değişik iş
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
İNCELEME KONUSU
KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddi
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2022 tarihli ve 2021/54692 Soruşturma, 2022/17949 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 26.08.2022 tarihli ve 2022/3568 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle karar tarihi olan 26.08.2022’de kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12.05.2023 tarihli ve 2022/28098 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61313 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61313 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Müştekinin şikayetinde ayrıca suça konu abonelikleri vekaleten yaptığı iddia edilen Avukat ...'dan da şikayetçi olduğunun anlaşılması karşısında, her ne kadar şikayet olunan avukat hakkında yapılmış veya tefrik edilmiş bir soruşturma evrakı görülmemiş ise de; benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 27/03/2018 tarihli ve 2017/6844 esas, 2018/ 4309 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, müştekinin iddiası doğrultusunda, şikayet olunanın eylemlerinin görevinden doğan veya görev sırasında işlenmiş bir suç niteliğinde görülerek, ayrı bir soruşturma evrakı üzerinden 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 58. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ''Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlarından dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır.'' şeklindeki düzenlemeye istinaden adı geçen yönünden soruşturma izni verilip verilmeyeceğinin takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderildikten sonra sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayin edilebileceği gözetilerek yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, müştekinin üzerine kayıtlı taşınmazına ilişkin olarak, eski kayıt maliki ...'un vekili vasıtasıyla eski tapu senedi kullanmak suretiyle, 2021 yılanda elektrik, su ve doğalgaz aboneliklerini kendi üzerine tesis ettirdiği ve bu durumu da hukuk davasında delil olarak kullandığı iddiasıyla başlatılan soruşturma neticesinde, abonelik sözleşmelerinin 2004 yılında yapıldığı ve 8 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde belirttiği, 2021 yılında yapılan aboneliklere ilişkin belgelerin getirtilip şikayete konu aboneliklerin sahte belge kullanılarak tesis edilip edilmediğinin tespit edilmesinden sonra şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi amacıyla soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.“
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun‘un 160 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğu belirlenmiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un, “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 172 nci maddesinin birinci fıkrası;
“(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
...“
Şeklinde düzenlenmiştir.
3. 5271 sayılı Kanun’un, “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173 üncü maddesinin inceleme konusu ile ilgili olan birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında;
“(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3)(Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
...“
Hükümleri yer almaktadır.
4. Kanun‘da yer alan düzenlemelerden de görüleceği üzere; Cumhuriyet savcısı, suçun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açmalı, aksi halde 5271 sayılı Kanun’un 172 nci maddesi gereğince kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermelidir.
5. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen Sulh Ceza Hakimliği, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar
verebilecektir.
6. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci fıkrası; "Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
7. Özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için sahte olarak düzenlenen belge aslının ya da aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onaylanmış suretinin kullanılması ve suç tarihinin de buna göre tespit edilmesi gerekmektedir.
8. Bu kapsamda inceleme konusu soruşturma dosyası değerlendirildiğinde; şikâyet olunan avukat hakkında 1136 sayılı Kanun'un 58 inci ve 59 uncu maddeleri uyarınca gereğinin takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesi mümkün görülerek yapılan incelemede; şikâyetçinin 14.08.2014 tarihinde şüpheli ...'tan taşınmazı satın almasına karşın, şüpheli ... ve onun adına vekâletname ile iş gören ...'in, bu taşınmaza yönelik Aski, Enerjisa ve Aksa Doğalgaz kurumlarına eski tapu senedi ya da sahte kira sözleşmesi sunmak suretiyle tesis ettikleri abonelik sözleşmelerini aralarında görülmekte olan diğer davalarda kullanmak suretiyle atılı suçları işlediklerinin iddia olunması karşısında, özel belgede sahtecilik suçunda suç tarihinin belgenin kullanıldığı tarih olduğu gözetilerek, tapu kayıtlarının incelenmesi, dilekçede belirtilen 2021 tarihli abonelik sözleşmelerinin getirtilmesi, hangi belgelerle abonelik sözleşmeleri düzenlendiğinin belirlenerek bu belgelerin sahte olup olmadığının araştırılması, neticesine göre 5237 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinde düzenlenen suçun oluşup oluşmayacağının tartışılması, Adana 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/64 Esas, 2021/340 Esas, Adana 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/28 Esas, Adana 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/389 Esas, Adana 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/195 Esas ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/29370 Soruşturma sayılı dosyalarının incelenmesi, şikâyete konu belgelerin kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi, sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken; "...söz konusu abonelik sözleşmelerinin ASKİ Genel Müdürlüğü ile 12/11/2004 tarihinde, Enerjisa Toroslar Elektrik Perakende Satış A.Ş ile yapılan sözleşmenin ise 12/11/2004 ttarihinde yapıldığı, suç tarihinin sözleşmenin düzenlenme tarihi olan 12/11/2004 tarih olarak kabul edilmesi gerektiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 66. maddede düzenlenen hüküm uyarınca dosyaya konu suçun 8 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, dosya kapsamında zamanaşımını kesen sebeplerden hiçbirin bulunmadığı, dolayısıyla sürenin 12/11/2012 tarihinde dolduğu, bu suretle olayla ilgili dava zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturma imkanının bulunmadığı..." şeklindeki hatalı gerekçe ve eksik soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine itirazın reddine karar verilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 26.08.2022 tarihli ve 2022/3568 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
25.03.2024 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2021/9563 E., 2024/2781 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/762 E., 2016/479 K.
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.04.2016 tarihli ve 2015/762 Esas, 2016/479 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 62, 50 ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz talebi, sahte olduğu iddia edilen kira kontratı aslının celb edilip mahkeme tarafından aldatıcılık kabiliyeti yönünde gözlem yapıldıktan sonra sanık hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, ...ile iştirak halinde katılanla yaptığı kira sözleşmesinin kiracı adı soyadı ve imzası ile kiralayan ad soyad ve imzasını katılanın bilgisi ve rızası haricinde sahte oluşturmak suretiyle yaptığı yeni kira sözleşmesini OEDAŞ kurumuna verip elektrik aboneliği yaptırdığı iddia ve kabul olunmuştur.
2. Sanık şehir dışında olduğu için kayınpederi...'a yeni sözleşme yapması ve OEDAŞ'a vermesini söylediğini beyan etmiştir.
3. OEDAŞ belge suretleri dosya arasındadır.
4. Eskişehir 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/28 Esas sayılı dosyası örneği dosya arasındadır.
5. 07.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda, sahte kira kontratı üzerinde ...'nin eli ürünü yazı veya imzaya rastlanılmadığı ancak ...adına atılan imzanın sanık ...'in eli ürünü olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
6. Mahkeme sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın, ...ile iştirak halinde katılanla yaptığı kira sözleşmesinin kiracı adı soyadı ve imzası ile kiralayan ad soyad ve imzasını katılanın bilgisi ve rızası haricinde sahte oluşturmak suretiyle yaptığı yeni kira sözleşmesini OEDAŞ kurumuna verip elektrik aboneliği yaptırdığı iddia olunan olayda, suça konu kira sözleşmesinin aslının araştırılmadığı, dosya arasında denetime elverişli şekilde bulunmadığı anlaşılmakla; belgede sahtecilik suçlarında belge aslının bulunamaması durumunda belgenin aldatıcılık niteliğinin olup olmadığının belirlenemeyeceği, aldatıcılık niteliğinin bulunmadığı durumda atılı suçun unsurlarının oluşmayacağı göz önüne alınarak davaya konu belge aslının araştırılması, bulunması halinde sahte kira sözleşmesi aslı ile katılan ile sanığın arasında yapılan gerçek kira sözleşmesinin dosya arasında denetime elverişli şekilde dosya arasına alınması ile davaya konu belgenin aldatma niteliği olup olmadığının mahkeme tarafından değerlendirilmesinin ardından sonucuna göre sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.04.2016 tarihli ve 2015/762 Esas, 2016/479 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
05.03.2024 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2021/5280 E., 2024/2488 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/216 E., 2016/499 K.
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Düzeltilerek onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Adana 14.Asliye Ceza Mahkemesinin 31.05.2016 tarihli ve 2016/216 Esas, 2016/499 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, özel belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 207 nci maddesinin birinci fıkrası 62 nci ve 51 inci maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine ve 2 yıl denetim süresinin belirlenmesine karar verilmiştir.
2. Şikâyetçi ... 31.05.2016 tarihli oturumda davaya katılma talebinde bulunmuş, Mahkemece şikâyetçinin suçtan zarar görme ihtimaline binaen 5271 sayılı Kanun'un 237 nci ve devamı maddeleri uyarınca katılma talebinin kabulüne karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; şikâyetçinin davaya katılma hakkı olmadığı, zararının bulunmadığı, bu nedenle şikâyetçi lehine takdir edilen vekâlet ücretinin hukuka aykırı olması nedeniyle kararın bozulmasına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanığın, katılana ait dairede ikamet ettiği, katılanın tahliye talebinde bulunduğu, yaklaşık bir yıldır bu sürecin devam ettiği, sanığın katılana ait daireyi tahliye etmemesi üzerine elektrik ve su aboneliklerinin katılan tarafından sonlandırıldığı, bunun üzerine sanık tarafından 01.02.2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesini düzenlendiği, kiraya veren kısmı katılan ... adına, kiracı kısmını da kendi ismi yazılmak suretiyle imzalandığı, daha sonra bu sahte kira sözleşmesi ile su ve elektrik aboneliği işlemlerinin gerçekleştirildiği, bu suretle üzerine atılı suçu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
2. Sanık kira sözleşmesini kendisinin imzaladığını beyan etmiştir.
3. Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde sanığın üzerine atılı suçun sübut bulduğu kabul edilerek mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın temyizinin vekâlet ücretine yönelik olduğu anlaşıldığından, bu hususta sınırlı olarak yapılan incelemede;
Sahtecilik suçlarında suçtan zarar gören, suçun maddi unsurunun hedef aldığı kişi olup, suça konu belgenin Elektrik İdaresi ve Su İdaresine ibraz edilmesi nedeniyle yüklenen "özel belgede sahtecilik" suçundan doğrudan zarar görmeyen şikâyetçi ...'ın davaya katılma hakkı bulunmadığından, usulsüz verilen katılma kararının da vekâlet ücretine hak kazandırmayacağı anlaşılmakla; şikâyetçi lehine, sanık aleyhine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi isabetli bulunmamış, bu hususun düzeltilmesi Yargıtay tarafından mümkün görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı ile belirtilen kararında sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği, şikâyetçi ... lehine vekâlet ücretine hükmedilen paragrafın hüküm fıkrasından tamamen çıkartılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.02.2024 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2019/9996 E., 2023/5650 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 09.09.2015
SAYISI:2014/402 Esas, 2015/690 Karar
Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 Sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.09.2015 tarihli ve 2014/402 Esas, 2015/690 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında, katılanlar ASKİ Genel Müdürlüğü, Başkent Doğal Gaz A.Ş. ve Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.ye yönelik özel belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 51 inci maddeleri uyarınca üçer kez 10'ar ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, erteleme ve 1'er yıl denetim süresi belirlenmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık ...'ın temyiz isteği, Ankara İli Etimesgut İlçesi 45637 ada, 28 parsel üzerinde yer alan binaya ait 16 numaralı daireyi inşaatın belli bir aşamasında diğer sanık ...'e aralarında düzenledikleri satış sözleşmesi ile sattığını, nasıl ki arsa sahiplerine verilen dairelerin kullanım tasarrufları teslim edilmiş ise bu dairenin de kullanım hakkının ...'de olması gerektiğinden dairenin aboneliklerini yaptırarak ...'e teslim ettiğini, arsa sahiplerinin söz konusu daireyi iskan teminatı olarak tapusunu kendisine devretmemesi ve bu nedenle sanık ...'un mağduriyet yaşamaması için tek bir kira sözleşmesi imzalayarak bizzat kendisinin ilgili kurumlara götürerek abonelik işlemleri yaptırdığını, bu işlemlerden dolayı hiç bir kurum ve şahsın zarar görmediği, suç işleme ve zarar verme kastının bulunmadığı, bu nedenle beraat kararı verilmesi gerektiğine, bu mümkün olmaz ise tek bir evrak düzenlenmesinden dolayı ceza verilmesi gerektiğine;
2. Sanık ... müdafiinin temyiz isteği, özel belgede sahtecilik suçunun oluşması için fiilin bir zarara yol açma olasılığının bulunması gerektiği, somut olayda bu koşulun gerçekleşmediğine, müvekkili olan sanığın yurt dışında yaşaması nedeniyle yasal prosedürü bilmediği, tüm işlemlerin diğer sanık ... tarafından gerçekleştirildiği bu nedenle suç işleme kastının bulunmadığına, 5237 sayılı Kanun'un 211 inci maddesinde düzenlenen gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde cezanın yarı oranında indirileceği hükmünün uygulanması gerektiğine, suça konu kira sözleşmelerinin kim tarafından kurumlara sunulduğunun araştırılmasına, bu sebeplerden dolayı kararın bozulmasına;
3. Katılan ASKİ Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz isteği, sanıklar hakkında erteleme hükümlerinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanıkların fikir ve eylem birliği içinde, katılan ... adına sahte kira sözleşmesi düzenleyerek katılan kurumlara ibraz etmek suretiyle abonelik kaydı yaptırdıkları iddiasıyla üçer kez özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açılmıştır.
2. Sanıklar suç işleme kasıtlarının olmadığını beyan etmişlerdir.
3.Mahkemece, iddia, sanıkların kaçamak yollu ikrarları, katılan ...'in beyanları, katılan şirket vekillerinin beyanları, tanık anlatımları, suça konu kira sözleşmesi ve tüm dosya kapsamından, sanıkların katılan ... adına sahte kira sözleşmesi düzenleyerek abonelik kayıtları yapmak suretiyle özel belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit kabul edilerek temyize konu mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Katılan ASKİ Genel Müdürlüğü Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Mahkemenin, sanıkların geçmişteki hali, sabıkasız bulunmaları ve suçtan sonraki tutum ve davranışlarını nazara alarak, yasal ve yeterli gerekçeyle erteleme hükümlerini uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, katılan kurum vekilinin sanıklar hakkında erteleme hükümlerinin uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz sebebi ve diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
B. Sanık ... Müdafii ve Sanık ...'ın Temyiz Sebepleri Yönünden
1. Sanıklar tarafından katılan ... adına sahte olarak düzenlenen ve katılan kurumlara abonelik yaptırmak için ibraz edilen suça konu kira sözleşmesinin aslının bulunamaması karşısında; belgenin aldatıcılık niteliğinin olup olmadığı belirlenemeyeceğinden, atılı suçun unsurları oluşmadığı gözetilerek sanıkların beraatı yerine mahkûmiyetlerine hükmolunması,
2. Kabule göre de;
a. Sanıkların suça konu sahte kira sözleşmesini 14.08.2013 tarihinde ASKİ Genel Müdürlüğü ve Enerji-Sa A.Ş.ye, 18.09.2013 tarihinde de Başkent Doğalgaz A.Ş.ye ibraz ederek abonelik sözleşmeleri düzenlemeleri nedeni ile sanıkların eyleminin zincirleme özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, her bir kuruma karşı özel belgede sahtecilik suçundan ayrı ayrı mahkûmiyet hükümleri kurulması,
b. Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 19.02.2008 tarihli, 346-25 ve 03.02.2009 tarihli 250-13 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanabilmesi için diğer şartların yanında, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi de gerekmektedir. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır. Sanıklara yüklenen özel belgede sahtecilik suçu neticesinde, katılan kurumların somut zararlarının ne olduğu belirlenmeden, engel sabıkası bulunmayan, suçtan sonraki tutum ve davranışları nazara alınarak cezaları ertelenen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasını kabul eden sanıklar hakkında, zararı gidermedikleri gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c. Sahtecilik suçlarında mağdurun, suçun maddi unsurunun hedef aldığı kişi olup, suça konu kira sözleşmesinin elektrik, su ve doğalgaz aboneliği sırasında ilgili kurumlara karşı kullanılması nedeniyle yüklenen "özel belgede sahtecilik" suçundan ...'in doğrudan zarar görmediği, davaya katılma hakkı bulunmadığı halde katılan olarak kabulüne karar verilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.09.2015 tarihli ve 2014/402 Esas, 2015/690 Karar sayılı karararına yönelik sanık ... müdafii ve sanık ...'ın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.07.2023 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2021/22186 E., 2023/5323 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/31 E., 2015/263 K.
SUÇLAR : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, karşılıksız yararlanma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama, bozma
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2015 Tarihli ve 2015/31 Esas, 2015/263 Karar Sayılı Kararı ile Sanık Hakkında
1. ... adına sahte kira sözleşmesi ve tahliye taahhüdü imzalaması nedeniyle özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı ... Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci, 62 nci, 51 ... ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
2. ASKi ile abonelik sözleşmesi imzalaması eylemi nedeniyle özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 207 nci maddesinin birinci, 62 nci, 51 ... ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
3. Turkcell A.Ş.den ... adına abonelik sözleşmesi düzenlemesi eylemi nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 207 nci maddesinin birinci, 62 nci, 51 ... ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
4. Mağdur ... ...'a karşı dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 168 ... maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci, 50 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 3.000,00 TL ve 20 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
5. ASKİ'ye karşı kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 158 ... maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, 168 ... maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci, 52 ... ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ve 20,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
6. ASKi'ye karşı işlediği karşılıksız yararlanma suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesinin üçüncü fıkrası, 168 ... maddesinin beşinci fıkrası, 62 nci, 50 ... ve 52 ... maddeleri uyarınca 2.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
7. Turkcell A.Ş'ye karşı dolandırıcılık suçundan, 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 168 ... maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci, 50 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 3.000,00 TL ve 20 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyizi, dosyasının tekrar incelenerek hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin bozulması talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, katılan ...'a ait nüfus cüzdanının fotokopisini bir şekilde ele geçirerek, bu kimlik fotokopisi ile ...'a ait evi katılan ... adına sahte imza atarak kiraladığı ve tahliye taahhütnamesi imzaladığı, kiraladığı eve ait su aboneliğini almak için sahte kira sözleşmesini ASKİ'ye ibraz ederek su aboneliği sözleşmesi imzaladığı ve yine katılan ... adına abonelik sözleşmesi düzenlendiği, su borcunu ödemediği için sayacın mühürlendiği ve 26.12.2012 tarihinde yapılan kontrolde sayaca ara boru takmak suretiyle kaçak su kullandığının tespit edildiği, kira borcunu, su borcunu ve abonelik sözleşmesi düzenlediği hatta ait faturaları ödemediği için ilgili kurumlar tarafından katılan ... adına icra takipleri başlatılmasına neden olduğu iddiaları ile hakkında kamu davası açılmıştır.
2. Kira sözleşmesi, tahliye taahhütnamesi, abonelik sözleşmesi ve su aboneliği sözleşmesi üzerindeki imzaların aidiyeti hususunda aldırılan bilirkişi raporuna göre, suça konu belgeler üzerindeki katılan ... adına atılı bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
3. Sanık, katılanın kimlik fotokopisi ele geçirdiğini, belirtilen belgeleri katılan adına düzenlediğini, suçlamaları bu haliyle kabul ettiğini beyan etmiştir.
4. İlgili kurumların zararlarının kovuşturma aşamasında sanık tarafından giderildiği ve dekontların dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
5. Mahkemece sanık savunması, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında sanığın atılı suçları işlediği kabulü ile hakkında temyize konu mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A.Sanık Hakkında ASKi'ye Karşı İşlediği Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık ve Karşılıksız Yararlanma Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
1. Sanığın sahte kira sözleşmesi ile su aboneliği sözleşmesi yapılmasına sebebiyet verdiği, su borcunu ödemediği için sayacın mühürlendiği, daha sonra yapılan kontrolde ara boru takılmak suretiyle kaçak su kullandığının tespit edilmesi karşısında; sanığın eylemlerinin ve atılı suçların birbirinden farklı olduğu ve her iki suçun da unsurlarının somut olayda gerçekleştiği anlaşıldığından Tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin, 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen tüm temyiz sebepleri reddedilmiştir
B. Sanık Hakkında Sahte Kira Sözleşmesi ve Tahliye Taahhütnamesi ile Su Aboneliği Sözleşmesi Düzenlemesi Nedeniyle Hakkında Kurulan Özel Belgede Sahtecilik Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli ve 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun'un “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “ belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi halinde dahi suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, aynı suç işleme kararıyla ve aynı anda düzenlenen belgelerle ilgili olarak tek bir suçtan hüküm kurulması gerekeceği, buna karşın, aynı suç işleme kararıyla fakat değişik zamanlarda düzenlenen belgelerle ilgili olarak yine tek bir suçtan hüküm kurulup 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesindeki zincirleme suç hükümleri gereğince cezanın artırılması gerektiği, farklı suç işleme kastının bulunduğunun ispatı halinde ise her bir eylemin ayrı bir suç oluşturacağı dikkate alındığında, somut olayda, sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında eylemleri gerçekleştirdiği ve hakkında tek bir özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulup cezalarının 5237 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri gereğince artırılması, birden çok sahte belgenin düzenlenmesi ile kullanılması olgusunun 5237 sayılı Kanun'un 61 ... maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında dikkate alınabileceği gözetilmeden, hakkında iki ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması
2. Sanık hakkında verilen kısa süreli mahkumiyet hükümlerinin adli para cezasına çevrilmesinde uygulama maddesi olarak 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi yerine 51 ... maddesi olarak yanlış yazılması nedenleriyle hukuka aykırı bulunmuştur.
C.Sanık Hakkında Turkcell Abonelik Sözleşmesi Düzenlemesi Nedeniyle Hakkında Özel Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Suç tarihinden önce 10.11.2008 tarih ve 27050 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun’un 104 ve 105 ... maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun (5809 sayılı Kanun) 63 üncü maddesinin onuncu fıkrası ile yaptırıma bağlanan, aynı Kanun’un 56 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki "Kişinin bilgi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında gerçek dışı belge ve bilgi verilemez." ve beşinci fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükümleri ile 5237 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan ve lehe olan 5809 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesindeki düzenleme dikkate alınarak, sanığa usulüne uygun şekilde önödeme ihtarı yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “özel belgede sahtecilik” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.
2. Sanığın eylemine uyan 5809 sayılı Kanun’a aykırılık suçunda ön ödemenin gerçekleşmemesi halinde; hükümden sonra 16.03.2021 tarihli ve 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun'a 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 31 ... maddesiyle eklenen geçici 5 ... maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması ve yine hükümden sonra 05.07.2022 tarihli ve 31887 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren 7417 sayılı Kanun‘un 52 nci maddesiyle 5809 sayılı Kanun‘a eklenen "Dava ve cezaların ertelenmesi“ başlıklı geçici 7 nci madde ile "kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir'' hükmü gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekliliği, bozmayı gerektirmiştir.
D.Sanık Hakkında Mağdur ... ve Turkcell A.Ş.ye Karşı İşlediği Dolandırıcılık Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
1. Sanığın, katılana ait nüfus cüzdanı fotokopisini kullanarak mağdur ...'ın evini kiraladığı ve tahliye taahhüdü belgesini imzaladığı, ayrıca yine söz konusu kimlik fotokopisi ile Turkcell A.Ş.den katılan ... adına abonelik sözleşmesi düzenlediği, kira borcunu ve telefon hattına ilişkin borçları ödemediği ve katılan aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiği olayda; Nüfus Müdürlüğünün maddi varlığı olan nüfus cüzdanı kullanılarak eylemi gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanığın dolandırıcılık eyleminin, 5237 sayılı TCK'nin 158 ... maddesinin birinci fıkraısnın (d) bendinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında TCK'nin 157 nci maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçundan hükümler kurulması,
2. Kabule göre de;
24.10.2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlendiği dikkate alınarak; somut olayda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulan resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen ve 5237 sayılı Kanun'un 157 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A.Sanık Hakkında ASKi'ye Karşı İşlediği Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık ve Karşılıksız Yararlanma Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2015 Tarihli ve 2015/31 Esas, 2015/263 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. Diğer Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (B), (C) ve (D) bentlerinde açıklanan nedenlerle Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2015 Tarihli ve 2015/31 Esas, 2015/263 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 ... maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, aleyhe temyiz olmadığından sanığın ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.06.2023 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2019/10981 E., 2023/4829 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/269 E., 2015/410 K.
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.06.2015 tarihli ve 2015/269 Esas, 2015/410 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı ... Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 211 ... maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebebi; hükmü temyiz etme iradesinden ibarettir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılanın, sanığın kiracı olarak ikâmet etmekte olduğu konutu satın aldığı, katılanın sanıktan konutu tahliye etmesini istediği ancak sanığın konutu tahliye etmediği ve evdeki elektrik aboneliğini kendi adına yaptırmak istediği, bunun için Aras Elektrik Dağıtım Şirketine kira sözleşmesi ibraz etmesinin gerektiği, sanığın, katılanın bilgisi dışında anılan taşınmaz ile ilgili kira sözleşmesi düzenlediği ve bu sözleşmeyi katılan adına imzalayarak sahte kira sözleşmesi tanzim ettiği ve bu sahte sözleşmeyi aboneliğin yapılması için Aras Elektrik Dağıtım Şirketine verdiği, bu şekilde özel belgede sahtecilik suçunu işlediği anlaşılmıştır.
2. Sanık eylemini ikrar etmiş; 25.06.2015 tarihli duruşmada, suça konu belge kendisine gösterilip sorulduğunda katılan adına atılmış olan imzanın kendisine ait olduğunu ve evi bir başka kişiden kiralamış olduğunu beyan etmiştir.
3. Katılanın aşamalardaki beyanları istikrarlıdır.
4. Mahkemece, suça konu belgenin duruşmada incelendiği, özellik, unsurlarının tutanağa geçirildiği belirlenmiştir.
5. Sanığın güncel adlî sicil kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak denetlenmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Sanığın kendi beyanı ile de sabit olduğu üzere evi üçüncü bir kişiden kiralamış olduğu, katılan ile aralarında herhangi bir kira ilişkisi ya da farklı bir hukukî sözleşmenin bulunmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun'un, uygulama alanı bulunmayan, 211 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca (1/2) oranında indirim uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuş ise de, aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
2. Sanık hakkında kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanunî sonucu olarak uygulanmasına karar verilen hak yoksunlukları yönünden, Anayasa Mahkemesinin, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi ve hükümden sonra, 15.04.2020 tarihinde, yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi ile 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesine; “... ertelenen veya” ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen “... denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ...” ibarelerinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.06.2015 tarihli ve 2015/269 Esas, 2015/410 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.06.2023 tarihinde karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
2019/10258 E., 2023/1805 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/13 E., 2015/198 K.
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : O yer Cumhuriyet Savcısı, sanık
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.04.2015 tarihli ve 2015/13 Esas, 2015/198 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 50 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyeti olan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması ile hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan, kararın bozulması talebine ilişkindir.
2. Sanığın temyiz isteği, ev sahibi olan katılanın bilgi ve rızası dahilinde kira sözleşmesini imzaladığına, suç işleme kastının olmadığına, samimi ikrar ve savunmalarda bulunduğuna, hakkında lehe hükümlerin uygulanmadığına, beraatine ve re'sen gözetilecek nedenlerle hükmün bozulması talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Katılan ...'nun 29.04.2014 tarihli şikayeti üzerine sanık hakkında, katılan adına sahte olarak düzenlediği kira sözleşmesinin fotokopisi ile ASAT'a müracaat ederek su aboneliği yaptırmak sureti ile sahte belgeyi kullandığı iddiasıyla özel belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğünün 03.06.2014 tarihli yazıları ile, ilgili konutun su aboneliğinin Nadir Kadıoğlu adına iken 05.01.2012 tarihinde ... adına devir sözleşmesi imzalandığı, sözleşme dosyasında kira sözleşmesi aslının bulunmadığı, fotokopi üzerine alınan ve başvuru sahibince imzalı taahhüde istinaden işlem yapıldığı belirtilmiştir.
3. Mahkemece, katılan adına sahte kira sözleşmesi yaparak su aboneliği aldığı kabul edilen sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına ilişkin temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarih ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık niteliği bulunmadığı gözetilerek; Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğünün 03.06.2014 tarihli yazıları ile sözleşme dosyasında kira sözleşmesi aslının bulunmadığı, fotokopi belge üzerinden işlem yapıldığının anlaşılması karşısında yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine özel belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetine hükmolunması nedeniyle, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.04.2015 tarihli ve 2015/13 Esas, 2015/198 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.03.2023 tarihinde karar verildi.