ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Kayseri BAM 4. Hukuk Dairesi’nin 2024/1049 E. ve 2024/1166 K. sayılı kararı

Kayseri BAM 4. Hukuk Dairesi’nin 2024/1049 E. ve 2024/1166 K. sayılı kararı
1 Okunma

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 20.11.2024 tarihli, 2024/1049 E. ve 2024/1166 K. sayılı kararı

T.C.

KAYSERİ

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO:2024/1049

KARAR NO:2024/1166

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN

MAHKEMESİ: Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

NUMARASI:2019/760 Esas 2022/451 Karar

TARİHİ:06/06/2022

DAVA KONUSU:Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ:20/11/2024

KARARIN YAZILDIĞI TARİH :20/11/2024

Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :

Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin..., ... Caddesi, No:..., .../Kayseri adresinde faaliyet gösteren ... isimli düğün salonunun sahibi ve işletmecisi olduğunu, müvekkili şirketin düğün salonunun açık ve kapalı alanlarının çatısını, tentesini ve cam balkanlarını yaptırmak üzere davalılar ile anlaşmış olduğunu, davalı şirketler tarafından işlerin yapımının tamamlandığını, 15/01/2019 tarihinde meydana gelen fırtınanın etkisiyle davalılar tarafından müvekkili şirkete yapılan işlerin zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini, delil tespiti dosyasında bulunan bilirkişi raporunda ankraj bağlantı noktalarında hata olduğunun belirtildiğini, davalılar tarafından sağlanan mal ve hizmetin ayıplı olduğunu, arabuluculuk yoluyla anlaşma sağlanamadığını, davalı ... firması ile yapılan 21/03/2015 tarihli satım sözleşmesinde satılan ürünlerine ürünlerinin 5 yıl garantili olduğunun yazdığını, satılan ürünlerin teknik şartnamesinde ürünlerin beaufort rüzgar skalası şiddetine (117 km/saatlik rüzgar şiddetine) dayanabilir nitelikte olduğunun belirtildiğini, olay tarihinde rüzgarın şiddetinin 90 km/saat olduğunu, TBK'nun 129, 225 ve 227. maddesine müvekkilinin zararlarından davalıların sorumlu olduğunu beyanla davalıların ağır kusur teşkil eden ayıplı mal ve hizmetleri ile müvekkili şirketin uğramış olduğu 904,758,94-TL tutarındaki maddi zararı ile müvekkil şirkete ait düğün satonlarının işletilmemesinden doğan gelir kaybına istinaden fazlaya ilişkin hakları saklı kafmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL tazminatın ifa tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ... vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle:; davacı ile müvekkilinin arasında herhangi bir yazılı sözleşme olmadığını, müvekkili ile davacı şirketin cam balkon, tente ve çelik kapalı alan işlerinin yapılması hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin 2015 yılında söz konusu işleri eksiksiz olarak tamamlamış olduğunu, bu işler karşılığında müvekkiline verilen 2 adet 10.000,00-TL tutarındaki bonoların ödenmediğini, 18/11/2016 yılında davacının talebi üzerine işletmesindeki cam balkon ve tentelerin bakımlarının yapıldığını, arızaların giderildiğini ve tutanak altına alındığını, işlerin tesliminden 4 yıl sonra gerçekleşen fırtına sebebiyle meydana gelen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, delil tespiti yapan bilirkişi raporunu dayanarak yapılan işlerin ayıplı olduğunun kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, oluşan zararın sebebinin doğal afet olduğunu, tesisin bulunduğu konum itibariyle bu tür fırtınalardan etkilenme ihtimalinin olduğunu, 15/01/2019 tarihindeki fırtınanın gerçek şiddetinin belirlenmesinin gerektiğini, 2 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu beyanla müvekkili aleyhinde açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :

İlk Derece Mahkemesi tarafından; yargılama sonunda tarafların iddia ve savunmalarına, ibraz edilen sözleşme içeriğine, tanık anlatımlarına, delil tespiti dosyasına, yerinde icra kılınan keşif ve benimsenerek hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davalıların davacı şirketin işletmesinde yaptıkları imalatın bilim ve fennin gereklerine uygun olmayıp ayıplı olduğu, bu nedenle işletmenin bulunduğu ... İlçesi'nde 15/01/2019 tarihinde meydana gelen fırtınada yapılan bu imalatların yıkılıp devrilmesi sonucu davacının işletmesinde 917.363,40-TL maddi zarar ve 21.795,30-TL kar kaybı olmak üzere toplam 939.158,70-TL tutarında zararın oluştuğu, davalıların bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ :

Davalı ... vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle; usul yönünden eksik inceleme ve usule aykırı yargılama yürütülerek karar verildiğini, davanın niteliği gereği usule uygun teşkil ettirilmeyen bilirkişi heyeti raporuna dayalı hukuka aykırı karar verildiğini, rapordaki eksik inceleme, hatalı yorum ve değerlendirmelerle oluşan bilirkişi raporuna dayanılarak usule ve hukuka aykırı karar verildiğini, verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLER :

Dosyada mevcut bilgi ve belgeler.

İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :

HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.

Davacı ile davalı ...Ltd. Şti arasında düzenlenen 21.03.2015 tarihli ... markalı ürünün nakliyesi, montajı, teslimi ile garanti ve servis işlerinin kararlaştırıldığı, 7. Maddesine göre kötü kullanımdan doğan yıpranma ve hasarlar dışında kalan bozukluk ve aksaklıklara karşı beş yıl süre garanti verildiği, yine 19.05.2015 tarihli pergola ürünlerine ilişkin olarak davalı ...Ltd. Şti. Tarafından teklif verildiği anlaşılmaktadır.

Tarihsiz olarak ... ve ... imzalı belgede; çelik çarı yapılacağı, çatının üzerinin sandviç panel ile kaplanacağı, oluklarının yapılacağı, pergole tente sisteminin yapılacağı, panoramik cam balkon uygulanacağı, alüminyum doğrama ve ısı camlı cam balkon uygulamalarının yapılacağı, bedelin 195.000.-TL +KDV olacağı belirtilmiştir.

Davalı ... vekili verdiği cevap dilekçesinde; davacı şirkete ait ...düğün salonunun lokantasının cam balkon, tente ve çelik kapalı alan işlerinin yapılması konusunda anlaştıklarını, 2015 yılında işlerin kusursuz olarak yapılarak teslim edildiğini, 18.11.2019 tarihinde de bakımlarının yapıldığını, 5 yıllık garanti süresinin müvekkili açısından bağlayıcılığı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

Mahkemece keşif suretiyle aldırılan 19.10.2021 tarihli raporda; sz konusu işletmeye yapılan çelik çatı ve tente sistemlerinin ilim ve fenne uygun şekilde yapılmadığı, ankrajlarının sağlam ve dayanıklı şekilde yapılmadığı, söz konusu işletmenin bulunduğu konum itibariyle rüzgar alan bir bölgede oluşu sebebiyle davalı firmalar tarafından uygulamaların gerekli özen ve hassasiyetle yapılmadığı, bu sebeple kullanılan malzemelerin montajlarının ayıplı olduğunun belirlendiği, zararın 917.363,40.-TL +KDV, kar kaybının ise 21.795,30.-TL olduğu belirtilmiştir.

23.03.2022 tarihli ek raporda; davalı ... imalatlarının bedelini 494.300,00.-TL +KDV olduğu belirtilmiştir.

İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince istinaf edilmiştir.

Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıp, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin ondan beklediği amaca göre eserde bulunması gereken bazı niteliklerin bulunmaması veya olmaması gereken bozuklukların bulunması olarak ifade edilmektedir. Eserin ayıplı yapılmış olması sözleşmeye aykırılık teşkil eder. Ayıp açık ve gizli olabileceği maddi ve hukuki ayıp şeklinde de olabilir. Açık ayıp, eserin tesliminden sonra makul süre içerisinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilebilecek ayıplardır. Gizli ayıplar ise basit bir kontrol ve muayene ile ortaya çıkmayıp kullanılmaya başlamasından sonra ortaya çıkan ayıplardır. Maddi ayıplar, açık veya gizli olsun; ortaya çıkan, gözle görülen ve duyu organları ile hissedilen ayıplardır. Bunun dışında gözle görülmeyen ancak yapılmamış olması nedeni ile karşı tarafça fark edilen ayıplarda bulunmaktadır. Örneğin, projenin onaylatılmaması, yapı kullanma izin belgesi alma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi gibi. Maddi ve hukuki ayıplar da açık ve gizli ayıplar gibi yükleniciye ihbarı gereken ayıplardır.

Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK'nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda ise aynı Kanun'un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmâl etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır.

Eserin ayıplı olması halinde; iş sahibi, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunması şartıyla, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada bu hususu def'i olarak da ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde; yapılan şey iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, yine aynı maddenin devamında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim veya eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hüküm altına alınmıştır. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır.

Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde eser sahibine tanınan haklardan hangisini kullanabileceği, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla eser üzerinde yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek suretiyle takdir olunur.

Somut olayda bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmış ve bu rapora göre hüküm kurulmuş ise de; alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından yapılan imalatların hangisinin ayıplı olduğu, ayıp bulunmakta ise ayıbın niteliği ve derecesi, ayıp ile zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği gibi söz konusu raporda yukarıda belirtilen ilke ve kurallara uygun olmadığı, uyuşmazlık hususunun alınan raporlarla açıklığa kavuşturulmamıştır ve raporlar hüküm kurmaya elverişli olmadığından hükme esas alınamaz. Yine bilirkişiler tarafından ayıplı imalatların bedeli hesaplanmış ise de imalat bedelinin neye göre hesaplandığı belirtilmediği gibi mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması durumunda, mahalli piyasa rayiçleri içerisinde yüklenici kârı ve KDV olacağından bu bedele KDV'nin yeniden eklenmesi de mümkün değildir.

Kabule göre de; bilirkişiler tarafından davalı ...'un yaptığı imalatlarının bedelinin 583.724,00.-TL olduğunun belirtilmesine rağmen, davalılar arasında yapılan imalatlar yönünden bir bağlantı bulunup bulunmadığı ve davacı ile davalılar arasında ayrı ayrı sözleşme yapmalarına rağmen tüm bedelden neden davalı ...'un müştereken sorumlu tutulduğuna ilişkin değerlendirme yapılmaması da doğru olmamıştır.

Bu durumda mahkemece, HMK 266 ve devamı hükümlerine uygun seçilecek uzman bilirkişi heyetinden, gerekirse mahallinde keşif de yapılarak, delil tespit dosyası ve raporunda tespit edilip gösterilen bulgu ve fotoğraflar ile dava dosyasında toplanan deliller ve çekilen fotoğraflar ve sözleşme incelenerek davalı ... tarafından yapılan imalatların ayıplı olup olmadığı, ayıbın neden kaynaklandığı, ayıp nedeniyle zarar bulunup bulunmadığı, davacı iş sahibinin; eser, açık ayıplı ise makul süre içerisinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü, gizli ayıplı ise ortaya çıkmasından itibaren derhal ihbar yükümlülüğünü 6098 sayılı TBK'nın 474 ve 477/son maddelerine göre yerine getirip getirmediği ve ayıpların aynı yasanın 475. maddesi gereğince eserin reddini, bedelde indirimi gerektirip gerektirmediği veya onarım suretiyle kullanılmasının, bedeli de belirtilerek, mümkün olup olmadığı ve davalı itirazlarının değerlendirilmesi suretiyle gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekirken eksik inceleme ve değerledirme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.

Yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a.6. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1-Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 06/06/2022 gün ve 2019/760 E. 2022/451 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatırana iadesine,

5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

6-İstinaf kanun yoluna başvuranın yaptığı istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği İlk Derece Mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,

7-Kararın taraflara Mahkemesince tebliğine,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK'nun 353/1-a.6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/11/2024

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/kayseri-bam-4-hukuk-dairesinin-20241049-e-ve-20241166-k-sayili-karari