ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi'nin 2021/2120 E., 2025/181 K. sayılı kararı

İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi'nin 2021/2120 E., 2025/181 K. sayılı kararı
1 Okunma

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin 06.02.2025 tarihli, 2021/2120 E., 2025/181 K. sayılı kararı

T.C.

İSTANBUL

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO:2021/2120

KARAR NO:2025/181

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ:İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ:11/06/2021

NUMARASI:2019/985 2021/475

DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma sözleşmesi kaynaklı)

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı ... AŞ'nin taşıma faaliyetlerinin müvekkilince nakliyat aracısı/ komisyoncu yasal sorumluluk sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alındığını, ... AŞ'nin, ... firmasına göndereceği çelik boru emtiasının Türkiye-Fransa arası taşınması işini sigortalının organize edilerek, sigortalı tarafından davalıya yaptırıldığını, emtianın davalıya ait ... plakalı araca yüklendiğini, emtianın Fransa'da tahliyesi sırasında ıslanarak hasara uğradığının belirlendiğini, hasar tespiti üzerine sigortalının davalıya ihtarname gönderdiğini, ekspertiz çalışması sonucunda 24.872,42 Euro ödenerek ve alacağın temlik alınarak sigortalının haklarına halef olunduğunu, taşımacının CMR'nin 3 ve 17. maddelerine göre zarardan sorumlu olduğunu, alacağın tahsili amacıyla ... sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, savunmasında özetle; sigortacının yasal halefiyete hak kazanmadığını, dava dilekçesinde alacağın temlikinden de söz edildiğini, ancak davacının yasal halefiyeti bulunmadığını, alacağın devri yoluyla dava açıldığının kabulü halinde de müvekkilinin TBK'nın 188. maddesine göre sigortalıya karşı sahip olduğu tüm defileri davacıya karşı da ileri sürebileceğini, dava dışı satıcının mal faturasında ... teslim şekli ile satım yapıldığının belirtildiğini, buna göre malların, taşıma aracının üzerinde boşaltmaya hazır vaziyette alıcıya teslim edildiğini, satıcının malları belirlenen varma yerine gelen taşıma aracından boşaltma işlemi yapılmaksızın alıcının tasarrufuna bırakılması anında hasar ve yararın alıcıya geçeceğini, bu nedenle yükte meydana gelen hasara katlanma yükümlülüğünün alıcıya geçtiğini, yükün belirlenen varma yerine varması ile satıcının sorumluluğunun sona erdiğini, satıcının mal varlığında eksilme olmadığından sigortacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, hasara katlanma yükümlülüğü satıcıda olmadığından sigorta şirketince lütuf ödemesi yapıldığını, diğer yandan emtiadaki ıslaklıktan müvekkilinin sorumlu olduğuna ilişkin kanıt sunulmadığını, ekspertiz raporunun varsayıma dayalı olarak hazırlandığını, dorsenin içine su aldığının kabulü halinde de ambalajlamanın usulüne uygun yapılmadığını, ambalajın içine su aldığı için oksitlenme olduğunu, ekspertiz raporunun eksik ve gerçeği yansıtmadığını, hasarın davalının sorumluluk alanı dışında gerçekleştiğini, gerçek zarar tespiti yapılmadığını, davacının neye göre ödeme yaptığının tespit edilemediğini, taşıyıcının CMR'nin 23. maddesi gereği sınırlı sorumlu olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Dava, davacı sigorta şirketi tarafından davalıya karşı ... sayılı dosyası ile başlatılan, davalının kusuru neticesinde meydana geldiği iddia edilen zarara karşılık davacının dava dışı sigortalısına ... Poliçesi kapsamında ödenen 24.872,42 EURO'nun tahsiline ilişkin yapılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali davasıdır.

Davacı vekili dava dilekçesi ile Türkiye'den Fransa'ya gönderilecek 37 bağ hassas çelik boru emtiasının taşıma işini dava dışı sigortalısı ... A.Ş.'nin organize ettiğini, taşıma işinin ise davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, taşıma süreci sonunda ... plakalı araçta taşınan yükte ıslaklık ve buna bağlı olarak hasar şeklinde zarar tespit edildiğini, bu zarara karşılık dava dışı sigortalısına 24.872,42 EURO ödeme yapıldığını, böylelikle sigortalısına kanuni halef olduğunu belirterek icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamını ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili ise cevap dilekçesinde; davacı sigortacının dava ikamesi bakımından yasal halefiyete hak kazanmadığını, malın ... teslim şekli ile satıldığı gözetilerek davacının işbu dava bakımından aktif husumetinin bulunmadığını, yapılan tazminat ödemesinin sigorta kapsamında değil lütuf (ex gratia) ödemesi olduğunu, davacının sunduğu ekspertiz raporunun eksik ve gerçeği yansıtmayan bir içerikte düzenlendiğini, taşınan malların ambalajlama işinin malın satıcı tarafından yapılmış olması göz önüne alındığında taşıyanın meydana gelen hasardan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddin ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.6102 sayılı TTK'nın 1472. Maddesine göre 'Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa, bu hak tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.' Yine sigortacının halefiyet durumu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 03.07.1944 sayılı kararında 'Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.' şeklinde vurgulanmaktadır.

TTK m.1481 'Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer, Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur, (2) Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekin eksizin, halefıyct kuralı gereğince, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (3) Sigortalı veya zarar gören, birinci fıkra gereğince sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa sigortacıya karşı sorumlu olur.' şeklinde düzenlenmiştir.

Sigortacının, sigorta ettirene halef olabilmesi için öncelikle gerçekleşen riziko bedelini sigortalısına ödemesi gerektiğinden, davacının dava dışı sigortalıya 15/05/2018 tarihinde ödeme yaptığı tespit edilmiştir. ... sayılı takip dosyasının yapılan incelenmesinde; alacaklının davacı şirket, borçlunun ise davalı şirket olduğu, asıl borç miktarının 24.872,42 EURO olduğu, davalı borçlunun 02/11/2018 tarihinde süresine olacak şekilde borca itiraz ederek takibin durduğu anlaşılmıştır.

Dosya, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için sigorta, makine ve taşıma konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve alınan kök raporda; davacının dava dışı sigortalısına ... sorumluluk sigortası kapsamında yaptığı ödemeden taşıyıcının CMR hükümlerine göre sorumlu olduğu miktara kadar olan kısmını davalıya rücu edebileceği, meydana gelen zarar bakımından sigorta ekspertiz raporunda belirtilen sovtaj tutarının somut olaya uymadığı, ekspertiz raporunda belirtilen 10.000,00 EURO hasar giderim bedeli ile tüm zarar giderebilecek iken tüm yüke zayi mertebesinde hasar belirlenmesinin hatalı olduğu, davacının ödemesinin bu tutardan daha yüksek olması neticesinde herhangi bir muafiyet ve sair indirim olmaksızın bu bedelin davalı tarafça ödenmesi gerektiği, meydana gelen zarardan davalını CMR m.34 ve m.37 hükümleri gereği davacının sigortalısı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu belirtilmiştir.

Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda dosya ek rapor tanzimi için aynı bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve kök raporda belirtilen görüşler uyarınca ek rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamında yer alan hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu da dikkate alınarak davacının sigortalısına ödediği hasar bedeli yönünden sigortalısına halef olarak davaya konu bedelin 10.000,00 EURO'luk kısmını davalıdan rücuen tahsilinin hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile davalı tarafından ...sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 10.000 EURO üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak miktarı olan 10.000 EURO karşılığı 65.227,00 TL'nin %20'si olan 13.045,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının ... sayılı dosyasına yönelik itirazının 10.000 EURO üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, 10.000 Euro karşılığı 65.227,00 TL'nin %20'si olan 13.045,40 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.

Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;

Müvekkilinin sigortalısı ... AŞ'nin yürüttüğü taşıma işlerine ilişkin rizikoları, nakliyat aracısı/ komisyoncusunun yasal sorumluluk sigorta poliçesi ile teminat altına aldığını, 37 bağ hassas çelik boru emtiasının Türkiye'den Fransa'ya taşınmasının sigortalının organize ettiğini, taşımanın davalıya ait araçlarla yapıldığını, ancak taşıma sırasında emtianın hasara uğradığını, sigortalının 24.872,42 Euro tutarındaki zararının ödenerek sigortalının akdi ve kanuni halefi olarak dava açıldığını,

Mahkeme gerekçesinin aksine davalının, zararın tamamından sorumlu olduğunu, alınan raporda hasarın 10.000 Euro ile giderilebilecekken tüm yüke zayi mertebesinde hasar belirlenmesinin hatalı olduğunun belirlendiğini, oysa ekspertiz raporunda belirtildiği üzere 10.000 Euro hasar giderim bedeli ödenerek tamir yoluna gidilse dahi, söz konusu emtianın Türkiye’ye getirilmesi için uygulanacak lojistik faaliyetleri sırasında, yeniden elleçleme süreçlerinin ürünlerde deformasyona sebep olması riski bulunduğunu, bu durumun ekspertiz raporunda da belirlendiğini, eksper raporuna göre 10.000 Euro hasar giderim bedeli ödense dahi emtiadaki hasarın ve zararın artacağı ön görülerek hesaplama yapıldığını, bu nedenle emtianın en karlı şekilde hurdaya ayrıldığını ve eksper raporunda bu şekilde yapılan hesap sonucu ödenen 24.872,42 Euro'nun kadri maruf olduğunu, emtianın niteliği ve hassasiyetine ilişkin değerlendirme yapılmadan, eksik tanzim edilen bilirkişi raporunun hükme esas alındığını,2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3. maddesi gereği davalı lehine hükmedilen ücretin hatalı olduğunu, davacı lehine 9.279,51 TL vekalet ücretine hükmedilirken davalı lehine 13.161,98 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;

Davacı sigorta şirketinin sigortalısı ... AŞ'ye ait emtiaların Türkiye’den Fransa’ya karayoluyla taşınması işinin müvekkilince yapıldığını, emtianın teslimi sırasında meydana gelen ıslama hasarından müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasıyla dava açıldığını, mahkemece müvekkilinin oluşan gerçek zarardan sorumlu olduğunun kabul edilerek karar karar verildiğini, oysa zararın müvekkiline atfedilebilecek bir sebepten kaynaklanmadığını, davada taşımaya konu boru emtiasının ambalajlarında ıslaklık ve bazı boruların yüzeyinde oksidasyon oluştuğu, oluşan bu hasardan taşımacının sorumlu olduğunun iddia edildiğini,

CMR senedinde “...” kaydı yer aldığını, buna göre taşıyıcının taşıma konusu emtiayı paketli şekilde teslim aldığını ve taşıyıcının teslim aldığı emtianın içeriğini kontrol etme imkanı bulunmadığını, emtianın araca yüklenmesinin de taşıtan tarafından gerçekleştirildiğini, araç tentesinin yırtık, delik olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, böyle bir durum olsa bile taşıtanın yüklemeyi gerçekleştirirken bu delik ve yırtıkları fark ederek emtiayı araca yüklemekten imtina edebileceğini, ancak taşıtanın, emtiayı araca yüklediğini ve taşıma aracını olduğu gibi kabul ettiğini,

Ekspertiz raporunda emtiadaki ıslanmanın yağmur suyundan kaynaklanabileceğinin belirtildiğini, alınan raporlarda aracın tentesinin yırtık olduğuna dair herhangi bir delile rastlanılamadığını, tentesi yırtık veya delik olmayan araç içeresinde taşıması gerçekleştirilen emtianın yağmur suyuyla ıslanmasının mümkün olmadığını, buna rağmen taşıma sırasında oluşan hasardan taşımacının sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, ıslanma hasarının neden kaynaklandığının belli olmadığını, Fransa’da yapılan incelemede emtianın ambalajının taşımaya uygun olmadığının tespit edildiğini, buna rağmen mahkemece emtianın taşındığı tarihi dikkate alarak mevsim koşullarına göre emtianın yağmur suyuyla ıslandığı yönündeki bilirkişi görüşüne itibar edilerek hatalı karar verildiğini, emtianın ambalajlı şekilde teslimi nedeniyle taşıyıcının teslim edilen emtianın ıslak olup olmadığını kontrol etme imkanı bulunmadığını, ekspertiz raporlarında taşımanın gerçekleştirildiği dorsede yapılan basınçlı su testlerinde dorsenin su geçirmediği bildirilmesine rağmen emtianın yağmur suyuyla ıslandığı yönünde görüş bildirilmesinin dayanaksız olduğunu,... ilişkin olarak Fransa’daki alıcının vermiş olduğu teklif yazısının esas alındığını, ancak bu yazının onaylı tercümesinin bulunmadığına ilişkin itirazın dikkate alınmadığını, yabancı dilde yazılı bir delilin sunulması halinde bunun tercümesinin gerektiğini, işlemin yapılmayarak hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, İİK'nın 67/2.maddedeki koşulların oluşmamasına rağmen icra inkar tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Dava, taşıma işleri sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında yapılan ödemenin rucuan tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe yönelik itirazın İİK'nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Davacı tarafından ... sayılı dosyasında 24.872,42 Euro alacağın fiili ödeme tarihindeki Türk lirası karşılığının faiziyle birlikte tahsili amacıyla başlatılan takibe süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve eldeki itirazın iptali davasının yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.Davacı, sorumluluk sigortacısı sıfatı ile akdî taşıyıcı olan dava dışı ... AŞ'nin yapacağı taşıma faaliyetlerinden oluşan hasarlar euro para cinsinden düzenlenen poliçe ile teminat altına alınmıştır. Dava dışı sigortalı somut olayda, Kalibre ... AŞ tarafından yurt dışında bulunan ... firmasına satılan 37 bağ ve 22.021 kg ağırlığındaki çelik boru emtiasının Türkiye'den Fransa'ya taşınması işini üstlenmiştir. Dosyadaki taşıma faturasına göre, gönderen şirketin düzenlediği taşıma faturasına göre davalının akdî taşımacı olduğu ve meydana gelen zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı ise yükü akdî taşımacıdan alarak taşımış ve fiili taşıyan olarak taşıma sırasında meydana gelen zarardan sorumludur.

Yükün göndereni olan dava dışı ... Şirketi, yük alıcısı ile sigortalı ve akdî taşımacı olan... Şirketi'nin hak sahipliğine muvafakat etmiştir. Sigortalı ... Şirketi ve davalı ... Şirketi taşıma sırasında oluşan zarardan sorumlu olup, ... Şirketi'nin sorumluluk risklerini sigortalamış ve meydana gelen tazminatı da davacı sorumluluk sigortacısı sıfatı ile ödemiştir. Davacı şirket ödemeyi 02.05.2018 tarihinde sigortalı ... şirketinin banka hesabına yaparak sigortalının halefi olmuştur. Diğer yandan, delil listesine ekli temlik belgesi ile davacının temlik alan sıfatı ile de alacaklının haklarına halef olması ile aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmelidir.

Dosyada bulunan poliçenin ...’s ... Poliçesi olduğu ve 01.01.2017 ile 01.01.2018 dönemini kapsadığı, sigortalı ve sigorta ettirenin .... AŞ olduğu, poliçenin euro para birimi üzerinden düzenlendiği, CMR ve TTK kapsamında taşıyıcı sorumluluk risklerinin teminat altına alındığı belirlenmiştir.

Taşımanın Türkiye'den Fransa'ya yapılması nedeniyle dava dışı ... Şirketince taşıma için teslim edilen emtianın taşınması sırasında meydana gelen hasarlardan CMR'nin 17/1. maddesi kapsamında akdî ve fiili taşıyan sorumludur. Dava dışı sigortalı ... Şirketi'nin hem gönderen hem de alıcıdan muvafakat alarak onların riskini bertaraf ederek hasar bedelini tahsil etmiştir. Taşıma konusu emtiaya ilişkin faturadan 22.021,00 kg miktarındaki emtianın satıldığı ve taşınması için davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır.

Dosyadaki bilirkişi ve ekspertiz raporundan, teslim sırasında emtiada hasar bulunduğu belirlenmiş ve bu durum süresinde taşımacıya ihbar edilmiştir. Ekspertiz raporunda, 31.920,78 euro tazminat talebinden, navlun ve gümrük masrafı ile sovtaj düşülmüş, ayrıca 150 Euro muafiyetle zarar 24.872,42 euro olarak belirlenmiştir. Raporda hasar nedeni, branda üzerinde yırtıklardan giren yağmur suyu olduğu belirlenmiş ve bu suyla ıslanan emtianın paslandığı ve ıslanma kaynaklı olarak niteliğini önemli ölçüde kaybettiği tespit edilmiştir.

Taşıma sırasında oluşan zarardan akdî ve fiili taşıyıcı CMR'nin 34. maddesi gereği birlikte sorumludur. ... veya sorumluluk sigortacısının ödemesi hâlinde CMR'nin 37/1-a maddesi gereği tüm tazminattan, zararın meydana geldiği aşamadaki taşıyıcının tek başına sorumlu tutulması mümkündür. Hasar taşıma sırasında meydana gelmiş olup, CMR'nin 17. maddesi gereğince taşımacı sorumludur. Hasarın, CMR'nin 17/2. maddesinde belirlenen hâllerden ileri geldiği kanıtlanmamıştır.

Yükteki hasarın ambalaj kusurundan kaynaklanmadığı, aksine taşıma sırasında brandalardan sızan suların emtiayı ıslatması ile hasarın oluştuğu belirlenmiştir. Tenteli bir aracın içine yağmur suyunun girmesi başlı başına kusurdur. Aksi hâlde kuru şekilde taşımacıya teslim edilen emtianın taşınması sırasında, ne şekilde ıslanma ile hasara uğradığının taşımacı tarafından açıklanması gerekmektedir. Hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana geldiğinin kabulü hâlinde dahi taşımacının ambalaj ve istife ilişkin bir çekince ileri sürmemesi ve ambalaj hatasına ilişkin CMR'nin 8 ve devamı maddelerindeki çekincenin ileri sürülmemesi nedeniyle taşımacının yine de en azından müterafik kusurlu olduğu kabul edilecektir. Bu nedenle taşımacının, taşıma sırasında meydana gelen zarardan sorumlu olmadığına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.

Dosya kapsamındaki bilirkişi raporuna göre, hasara uğrayan emtiada kısmi hasar bulunduğu, 22.12.2017 tarihinde teslim alınan emtianın 03.01.2018 tarihinde teslimi sırasında hasarlı olması nedeniyle alıcı tarafından reddedildiği, faturaya göre emtianın Fransa tesliminin ... 31.920,78 Euro olduğunu, boruların ... firmasına geri gönderilmesi, gerekli düzeltmelerin yapılması için Türkiye gidiş dönüş masrafının 10.000 EURO olacağı belirtilmiştir. Buna gidiş-dönüş navlun, ayrıştırma ve yeniden ambalaj dahildir. Daha sonra, ürünlerin getirme götürme ve yenilemesinin ekonomik olmayacağı kararı verilerek Fransa’da hurdaya ayrılması kararı verilmiştir. Hurda fiyatı 3.523,36 Euro, navlun ve gümrük masrafı 3.375,00 Euro ve 150 Euro muafiyet düşülerek 24.872,42 Euro hasar belirlenerek ödenmiştir. Bilirkişi kurulu sunulan fotoğraflarda sınırlı sayında üründe paslanma olduğu, yükün ayrıştırma ve yenileme ile tekrar ambalajlanmasının daha doğru olacağı belirlenerek CMR'nin 25. maddesi gereği hasarın 10.000 Euro olduğu belirlenmiştir. Yapılan hesaplama gerçek zarar ve dosyadaki delillere uygun olup, sigortacının müşteri memnuniyet çerçevesinde fazladan yaptığı ödemenin taşımacıdan talep edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle taraf vekillerinin tazmini gereken zararın miktarına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.

Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf başvuru nedeninin incelenmesinde: Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve davacı yararına 9.279,51 TL, davalı yararına ise 13.161.98 TL nispi vekalet ücreti takdir edilmiştir. Ne var ki 24.11.2020 Resmî Gazete'de yayınlanan Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlerinin 13. maddesinde; "...(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur." düzenlemesine yer verilmiştir. Tarife'nin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği 24. maddede belirtilmiştir. Tarife gereğince maddi tazminat davasının kısmen kabulü hâlinde, karşı taraf yararına Tarife'nin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenecek ücreti geçemez düzenlemesi ve HMK'nın 323 vd. maddelerdeki yargılama giderlerine dair düzenlemelerde dikkate alınarak, maddi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin davacı vekili için hükmedilen miktarı aşamayacağı dikkate alınarak, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne ve hükmün bu yönden düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.

Davalı vekilinin icra inkâr tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: İtirazın iptali davalarında İİK'nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlunun itirazını kötü niyetle yapılmış olması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Davalı vekili de icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceğini, alacağın likit olmadığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Somut olayda her ne kadar mahkemece davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmiş ise de dava konusu edilen sigortalıya ödenen bedelin davalı tarafından bilinmesinin ve hesaplanmasının beklenemeyeceği, zarar miktarının bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi gerektiği ve dolayısıyla likit olmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf saşvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının icra inkâr tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.2 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti ve icra inkâr tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;

HMK'nın 353/1.b.2 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti ve icra inkâr tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;

Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile;

1-Davalının ... sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 10.000 Euro alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak döviz temerrüt faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddin,

2-Alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin, koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,

3-Alınması gereken 4.455,66 TL harçtan peşin alınan 2.770,59 TL (811,51 TL İcraya yatırılan harç dahil) harçtan mahsubu ile bakiye 1.685,07 TL karar ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

4-Davacı tarafından sarf edilen 2.009,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T tarifesi gereğince belirlenen 30.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen tazminat üzerinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T tarifesinin 13. maddesi gereğince belirlenen 30.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Davacı tarafından yapılan 169,20 TL tebligat ve posta gideri, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.669,20 TL yargılama giderinin, davdaki haklılık oranlarına göre takdiren 671,10 TL'lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL'nin davanın kısmen kabul kısmen red oranına göre 530,0 TL'lik bölümünün davalıdan, 790,00 TL'lik bölümünün davacıdan tahsili ile Hazineyi gelir kaydına,

9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avans bakiyelerinin HMK'nın 333.maddesi uyarınca, yatıran taraflara iadesine,

10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden:

a-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, kararımızın mahiyetine göre istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,

b-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, kararımızın mahiyetine göre istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,

c-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, takdiren kendilerinin üzerinde bırakılmasına,

11-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,

12-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 06.02.2025 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/istanbul-bam-14-hukuk-dairesinin-20212120-e-2025181-k-sayili-karari