ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu’nun 2025/55 E., 2025/200 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu’nun 2025/55 E., 2025/200 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.03.2025 tarihli, 2025/55 E., 2025/200 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2025/55 E., 2025/200 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 3. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2023/5 E., 2023/7 K.

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 3. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı dava dilekçesinde; İstanbul 4. Tüketici Mahkemesinde açılan davaya bakan hâkimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 46. maddesine uygun davranmayarak verdiği ret kararını temyiz ettiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 17.09.2015 tarihli ve 2015/9369 Esas, 2015/10140 Karar sayılı ilâmı ile kararın onandığını, karar düzeltme talebinin aynı Dairenin 02.03.2016 tarihli ve 2015/15044 Esas, 2016/2676 Karar sayılı ilâmı ile reddedildiğini, ihbar olunan hâkimin dosyada bilirkişi raporu almadan İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde aldırılan gerekçesiz bilirkişi raporuna dayanarak baştan savma şekilde gerekçesiz olarak davasını reddettiğini, kendisi üzerinde hiçbir inceleme yapılmadan, son durumu gözetilmeden ve geçirdiği ameliyatlar ve beyin kanaması sonucunda ne tür ilaçlara bağlı kaldığı araştırılmadan bir başka dosyada verilen eski raporlar ile yetinildiğini, doktorların kusurlu olduğuna ilişkin raporların gözetilmemesi, ilacın satış ruhsatının iptal edilmesi ve tansiyon yükselterek kanamayı artırıcı olma özelliği nedeniyle yasaklanmış olması ve Sağlık Bakanlığının yazıları nazara alınmadan verilen davanın reddi kararının haksız olduğunu, İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada, dava dışı doktorların kusurlu olduğuna ilişkin Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 30.01.2002 ve Adli Tıp Genel Kurulunun 24.10.2002 tarihli adli raporları bulunduğu hâlde Yargıtay bozma ilâmına uygun yargılama yapılmadan davanın reddine karar verildiğini ve bu dosyada aldırılan bilirkişi raporuna dayanarak hakimin kendisi inceleme yaptırmadan taraflı davrandığını, davalıları kayırdığını ve davalılardan maddi menfaat elde ettiğini, bu süreçte işini kaybettiğini, üç tane büyük beyin ameliyatı geçirdiğini, ailesinden ayrıldığını, %69 çalışma ve iş gücünü kaybettiğini, bu nedenle çalışamaz hâle geldiğini, hâkimin kararının mağduriyetini kalıcı hâle getirdiğini, haksız ve hukuka uygun olmayan gerekçelerle davasının reddedildiğini ileri sürerek 350.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın Hazine Bakanlığı yerine Maliye Hazinesine açılması gerektiğinden husumetten reddinin gerektiğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, esas bakımından da hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidi olarak yazılan sebeplerin bir veya birkaçının gerçekleşmesi ve hâkimin sayılan sorumluluk nedenlerinin gerçekleşmesi için kasten veya ağır ihmali sonucu kanun hükmüne aykırı davranması gerektiğini, dava dilekçesinde herhangi somut bir iddiaya yer verilmeden soyut taleplerle manevi tazminat istendiğini, mahkeme kararında tazminat sorumluluğunu gerektiren bir husus bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Dairenin Birinci Kararı

6. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 19.10.2021 tarihli ve 2020/1 Esas, 2021/13 Karar sayılı kararı ile; "...İhbar olunan Hâkim tarafından yapılan yargılamada; uyuşmazlığa konu tüm bilgi ve belgelerin dosya arasına alındığı, davacının "novadral tedavisinin kanamayı artırıcı etkisi bulunmasına rağmen kullanılması, ilacın ruhsat iptal başvurusunun 20/12/2006 tarihinde yapılması, tedavisinde yanlış yere kullanılarak 3 kez beyin ameliyatı geçirip %69 oranında sürekli iş ve güç kaybına sebep olmasını" dayanak gösterip açtığı davanın; doktorlar ve sağlık kuruluşları aleyhinde açılan ve İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tazminat davasında aldırılan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden aldırılan 3 kişilik bilirkişi kurul raporunda davacının tedaviye başladığı sırada tansiyonunun 110/80 mhg olup değerin yüksel olmadığı, novadral ilaca başlanmasında tıbbi açıdan bir sakınca olmadığı, hastalığa uygun dozda tedavi amaçla kullanılabileceği, ilacın ruhsatının sonradan 2008 yılında iptal edildiği, davacının malul kalmasından ilaç şirketlerinin sorumlu tutulamayacağı, Adli Tıp Genel Kurulu ve 3 İhtisas Kurulunun sonraki kararlarında Doktora kısmen kusur yükleyen kararlarından döndükleri, Yüksek Sağlık Şurası raporu ve bozma ilamı gereği aldırılan Üniversite Öğretim Üyelerinin kusursuzluk raporlarının da dosyada bulunduğu hâkimin HMK 266. maddesi uyarınca konusu özel bilgi ve uzmanlık gerektiren kendi hukuki bilgisi ile çözemeyeceği bir konuda kesinleşmiş ve kuvvetli delil sayılan diğer mahkemece alınan tıp alanında uzman olan kurum ve doktorlardan bilirkişi raporlarını esas almak ve dosyadaki tüm delilleri değerlendirmek suretiyle davanın reddine karar vermiş ve bu kararını gerekçelendirmiştir.

Mevcut olgular karşısında; ihbar olunan Hâkimin iddiaya konu HMK 46/1-a maddesinde belirtilen kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı, sağlanan veya HMK 46/1-b maddesinde belirtilen vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı olarak kasıtlı hareketle veya ağır ihmal sonucu, yasaya ve adalete aykırı karar verdiğini veya memuriyet görevini savsadığını veya HMK 46/1-d maddesinde belirtilen değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş belgeye dayanılarak hüküm verildiğini kabule yeterli soyut iddialar dışında somut bir delilinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, devletin sorumluluğu ve rücuyu gerektirir herhangi bir delil davacı tarafça ortaya konulamamıştır. Kanunda sayılan hukuki sorumluluk nedenleri eldeki davada mevcut değildir. HMK 46 maddesindeki şartların oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunun Bozma Kararı

7. Özel Dairece verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

8. Hukuk Genel Kurulunun 27.10.2022 tarihli ve 2022/3-273 Esas, 2022/1394 Karar sayılı kararı ile; "...Yukarıda yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, dava dilekçesinde yerel mahkeme ve Yargıtay ilgili hukuk dairesi hâkimlerinin yaptığı yargılama sebebiyle manevi tazminat isteminde bulunulduğundan HMK’nın 48/2. maddesi gereğince davanın yerel mahkeme hâkimi ...’a ve Yargıtay ilgili hukuk dairesi hâkimlerine re'sen ihbar edilmesi gerekirken yargılamaya devam olunarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.

Özel Dairenin İkinci Kararı

9.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 09.05.2023 tarihli ve 2023/5 Esas, 2023/7 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak bozmanın gereği yerine getirildikten sonra yapılan yargılama sonucu; "....Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.10.2022 tarih 2022/3-273 Esas, 2022/1394 Karar sayılı Bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya iştirak eden tüm hakimlere dava ihbar edilmiş, tarafların esasa ilişkin beyanları alınmıştır.

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca hâkimin kararından dolayı Hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15/07/2011 tarihli ve 2011/4 Esas - 2011/4 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; Hâkimlerin görevlerini yaparken yargısal faaliyetleri sebebiyle, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olmaları durumunda, vermiş oldukları zararlar için HMK 46. maddesinde sayılan hallerde haklarında tazminat davası açılabilecektir. Açıklanan hükümler, hâkimin vicdani kanaatindeki bağımsızlığını, yargı erkinin herhangi bir etki altında kalmamasını ve adalete güven duygusunun sarsılmamasını temin amacıyla Yasa’ya konulmuştur.

T.C. Anayasasının 138/1-2. maddesi gereğince; “Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” Hâkimlerin Anayasa güvencesi altına alınan bağımsızlığı, ilke olarak yargı fonksiyonunun ifa edilmesi dolayısıyladır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda, özel bir sorumluluk düzeninin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Gerçekten, hâkimlerin diğer devlet memurlarının tâbi bulundukları sorumluluk esaslarına bağlanmaları, yaptıkları her işlemin, aleyhlerine bir tazminat davasına yol açabileceğini düşünmelerine ve bunun sonucu olarak tereddüt içinde kalmalarına yol açabilir.

Tabiidir ki; adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, Hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur. Gelişigüzel bir sorumluluk sisteminin benimsenmesi, hâkimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını tehlikeye düşürebilir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46/1. maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra, dava sebepleri;

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması,

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması,

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması,

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması şeklinde tahdidi olarak gösterilmiştir. Davacının karardan dolayı zarar görmesi ve Hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından kanıtlanması gerekir.

İhbar olunan Hâkim/Hâkimler tarafından yapılan yargılamada; uyuşmazlığa konu tüm bilgi ve belgelerin dosya arasına alındığı, davacının "novadral tedavisinin kanamayı artırıcı etkisi bulunmasına rağmen kullanılması, ilacın ruhsat iptal başvurusunun 20/12/2006 tarihinde yapılması, tedavisinde yanlış yere kullanılarak 3 kez beyin ameliyatı geçirip %69 oranında sürekli iş ve güç kaybına sebep olmasını" dayanak gösterip açtığı davanın; doktorlar ve sağlık kuruluşları aleyhinde açılan ve İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tazminat davasında aldırılan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden aldırılan 3 kişilik bilirkişi kurul raporunda davacının tedaviye başladığı sırada tansiyonunun 110/80 mhg olup değerin yüksel olmadığı, novadral ilaca başlanmasında tıbbi açıdan bir sakınca olmadığı, hastalığa uygun dozda tedavi amaçla kullanılabileceği, ilacın ruhsatının sonradan 2008 yılında iptal edildiği, davacının malul kalmasından ilaç şirketlerinin sorumlu tutulamayacağı, Adli Tıp Genel Kurulu ve 3 İhtisas Kurulunun sonraki kararlarında Doktora kısmen kusur yükleyen kararlarından döndükleri, Yüksek Sağlık Şurası raporu ve bozma ilamı gereği aldırılan Üniversite Öğretim Üyelerinin kusursuzluk raporlarınında dosyada bulunduğu Hakimin HMK 266. maddesi uyarınca konusu özel bilgi ve uzmanlık gerektiren kendi hukuki bilgisi ile çözemeyeceği bir konuda kesinleşmiş ve kuvvetli delil sayılan diğer mahkemece alınan tıp alanında uzman olan kurum ve doktorlardan bilirkişi raporlarını esas almak ve dosyadaki tüm delilleri değerlendirmek suretiyle davanın reddine karar vermiş ve bu kararını gerekçelendirmiştir.

Mevcut olgular karşısında; ihbar olunan Hâkim/Hâkimlerin iddiaya konu HMK 46/1-a maddesinde belirtilen kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı, sağlanan veya HMK 46/1-b maddesinde belirtilen vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı olarak kasıtlı hareketle veya ağır ihmal sonucu, yasaya ve adalete aykırı karar verdiğini veya memuriyet görevini savsadığını veya HMK 46/1-d maddesinde belirtilen değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş belgeye dayanılarak hüküm verildiğini kabule yeterli soyut iddialar dışında somut bir delilinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, devletin sorumluluğu ve rücuyu gerektirir herhangi bir delil davacı tarafça ortaya konulamamıştır. Kanunda sayılan hukuki sorumluluk nedenleri eldeki davada mevcut değildir. HMK 46 maddesindeki şartların oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1-) Davanın REDDİNE,

2-) 6100 sayılı HMK 49. maddesi uyarınca davacıdan takdiren 1.000 TL disiplin para cezası ALINMASINA,

3-) Davacının adli yardım talebinin kabul edilmiş olması nedeniyle HMK m.339/1 uyarınca hükümle birlikte alınması gerekli karar ve ilam harçları ile yargılama giderinin tahsili, davacının mağduriyetine sebep olacağından HMK m.339/2 uyarınca takdiren yargılama giderlerinden muaf tutulmasına,

4-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 ve İkinci Bölüm 19 maddeleri uyarınca davalı yararına takdir olunan 17.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,..." karar verilmiştir.

Kararın Temyizi

9. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE

10. Dava, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

11. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Anılan maddede;

“(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.

12. Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

13. Hâl böyle olunca yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-202555-e-2025200-k-sayili-karari
Invalid `prisma.category.findFirst()` invocation: Timed out fetching a new connection from the connection pool. More info: http://pris.ly/d/connection-pool (Current connection pool timeout: 10, connection limit: 5)