ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2025/503 E., 2025/542 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2025/503 E., 2025/542 K. sayılı kararı
3 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.09.2025 tarihli, 2025/503 E., 2025/542 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2025/503 E., 2025/542 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2025/168 E., 2025/419 K.

1. Taraflar arasındaki maaş hesabına konulan blokenin kaldırılması ve kesintinin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 6. Tüketici Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonrasında gereği düşünüldü:

4. Bölge Adliye Mahkemesi kararının hangi hususları içermesi gerektiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 359. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin devam eden fıkralarında ise; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İstinaf bölümünde aksine hüküm bulunmayan hâllerde ise ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanacaktır (HMK md. 360).

5. Bu kapsamda HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.

6. Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikârdır.

7. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.03.2019 tarihli ve 2019/13-113 Esas, 2019/248 Karar; 04.02.2021 tarihli ve 2021/4-100 Esas, 2021/41 Karar; 31.01.2024 tarihli ve 2023/1-43 Esas, 2024/68 Karar; 14.05.2025 tarihli ve 2025/5-177 Esas, 2025/300 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.

8. Somut olaya gelince; Bölge Adliye Mahkemesince Özel Dairenin bozma kararına karşı tesis edilen kısa kararda sadece “Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 02/10/2024 tarih, 2023/4962 E, 2024/2745 K. ilamı esas açısından yasaya uygun olmadığından Dairemizin 09/03/2023 gün 2021/490 Esas -2023/441 karar sayılı önceki hükmünde DİRENİLMESİNE,” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı nitelikleri haiz kısa karar kurulmamıştır.

9. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.

10. O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.

11. Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü nitelikleri haiz bulunmayan kararı usule uygun değildir.

12. Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Direnme kararının yukarıda nedenden dolayı usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın HMK’nın 373. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2025 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2025503-e-2025542-k-sayili-karari