Hukuk Genel Kurulu'nun 2025/43 E., 2025/601 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.2025 tarihli, 2025/43 E., 2025/601 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2025/43 E., 2025/601 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/751 E., 2024/1201 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 23.11.2023 tarihli ve
2023/5183 Esas, 2023/7786 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki ihalenin feshi isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili ve katılma yoluyla borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Borçlu vekili; müvekkili aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı takipte müvekkili adına kayıtlı Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mah., 2720 ada, 1 parselde kayıtlı 1 No.lu bağımsız bölümün ihale edildiğini, müvekkiline kıymet takdir raporunun ve satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, alacaklının süresi içerisinde satış talebinde bulunmadığını ve gerekli masrafları on beş gün içerisinde yatırmadığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 106. maddesi gereğince kesin haciz tarihinden itibaren bir yıl içerisinde satışın istenmesinin gerektiğini, ihaleye katılımın engellenerek fesat karıştırıldığını ve diğer şikâyet sebeplerini ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı vekili; borçluya tebligatların usulüne uygun yapıldığını, borçlunun ... İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2021/347 Esas sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz ettiğini, asıl borçlu ... Tekstil Dış. Tic. Ltd. Şti. ve şikâyetçi ipotek veren hakkında ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/332 Esas sayılı dosyasında konkordato talep edildiğini, İİK’nın 295 ve 307. maddeleri gereğince konkordato süresince satışın yapılamayacağını, mahkemece 29.12.2020 tarihinde konkordato talebinin reddi ve iflas kararı verilmesinden sonra 08.01.2021 tarihinde satış talep ettiklerini, satış avansını da 29.01.2021 tarihinde yatırdıklarını, ihalenin usul ve yasaya uygun olduğunu, borçlunun iddialarının soyut beyanlardan ibaret olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli ve 2022/323 Esas, 2022/465 Karar sayılı kararı ile; kıymet takdir raporunun borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlunun kıymet takdirine itiraz ettiği, taşınmazın muhammen bedelinin 1.450.000 TL olmasına rağmen 3.600.000 TL’ye ihale edildiği, dolayısıyla borçlunun dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı, borçluya satış ilanının usulüne uygun tebliğ edildiği, borçlunun iddialarının yerinde olmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.04.2023 tarihli ve 2022/4481 Esas, 2023/510 Karar sayılı kararı ile; borçlu vekilinin şikâyet dilekçesinde diğer fesih nedenleri yanında alacaklı tarafın süresi içerisinde satış talebinde bulunmadığını ve gerekli masrafı on beş gün içerisinde yatırmadığını ileri sürdüğü, her ne kadar bu husus istinaf sebebi yapılmamış ise de şikâyete konu takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı takip olup İİK'nın 150/e maddesi gereğince alacaklının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde taşınmazın satışını istemesi gerektiği, hak düşürücü sürede satışın istenmemesi durumunda takibin düşeceği, takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından bu tarihten sonra yapılan ihalenin feshi gerektiği, Kanun’un bu hükmünün kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmesi gerektiği (Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2022 tarihli ve 2020/12-702 Esas, 2022/1146 Karar sayılı kararı), taşınmaz muhammen bedelinden fazla bir bedelle ihale edilmiş ise de süresinde satış istenmemesi nedeniyle ihalenin feshinin gerektiği (Özel Dairenin 21.10.2021 tarihli ve 2021/9886 Esas, 2021/9351 Karar sayılı kararı) gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin kabulüne ve ihalenin feshine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, takip kapsamında alacağa mahsuben alacaklıya ihale edilen, 27.06.2022 tarihli taşınmaz ihalesinin feshini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince; şikayetin reddine ve şikayetçi borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verildiği, borçlunun; şikayet hukuki yarar dolayısıyla dava şartı yokluğundan reddedilmiş olduğundan para cezasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, para cezasına hükmedilmesinin adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkınının ihlali niteliğinde olduğunu, ihaleye fesat karıştırıldığını ve bir kısım katılımların engellendiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurduğu Bölge Adliye Mahkemesince icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık süre içerisinde satış talebinde bulunulmadığından takibin düştüğü gerekçesi ile ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir.
Somut olayda, yukarıda açıklandığı üzere İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine ilişkin kararına karşı borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunda, başvuru sebepleri arasında, bir yıllık satış isteme süresi içerisinde satış istenmediği hususu ileri sürülmediği halde, kamu düzenine ilişkin olmayan ve Mahkemece re'sen ele alınamayacak bu hususun, Bölge Adliye Mahkemesince re'sen dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili ve katılma yoluyla borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Alacaklı vekili; 15.11.2018 tarihinde satış talebinde bulunduklarını, icra dosyası fiziken celbedip incelemediği için ekte sunduğu 15.11.2018 tarihli satış taleplerinin değerlendirilmediğini, süresinde satış talep ettiklerini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Borçlu vekili; satışın süresinde istenmediğine dair hak düşürücü süreye ilişkin şikâyet sebebini bu kez de temyiz aşamasında ileri sürdüğünü, bu şikâyetin direnme kararında belirtildiği üzere resen nazara alınmasını talep ederek alacaklının temyiz başvurusunun reddine ve Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının onanmasına karar verilmesi istemiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ihalenin feshi talebinde istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen İİK’nın 150/e maddesine göre süresinde satış istenmemesi nedeniyle takibin düştüğü iddiasının resen incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. İİK'nın 134 ve 150/e ve 366. maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 342 ve 355. maddeleri.
2. Değerlendirme
1. İİK'nın 366/1. maddesinde istinaf ve temyiz incelemelerinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na (HUMK) göre yapılacağı belirtilmiştir. HMK'nın 447/2. maddesi uyarınca mevzuatta, yürürlükten kaldırılan HUMK'ya yapılan yollamalar, HMK'nın bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır. Açıklanan bu hükümlere göre İİK'da istinaf ve temyize ilişkin özel düzenlemeler yer almakta olup özel düzenleme bulunmaması hâlinde kural olarak HMK'nın istinaf ve temyize ilişkin hükümleri uygulanır.
2. HMK'nın ''İstinaf dilekçesi'' kenar başlıklı 342. maddesinin 2. fıkrasında istinaf dilekçesinde bulunması gereken hususlar belirtildikten sonra 3. fıkrasında istinaf dilekçesinin başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp aynı Kanun’un 355. maddesi çerçevesinde gerekli incelemenin yapılacağı hükme bağlanmıştır.
3. HMK'nın 355. maddesinde ise; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.'' düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin hükümet gerekçesi “…Tercih edilen istinaf sisteminde, ilk derecedeki yargılama tümüyle tekrarlanmamaktadır. Bu sebeple, istinaf sebepleri ile sınırlı tutulmuştur. Zira, istinaf incelemesi ilk derece mahkemesi kararını denetleyerek ondan sonra yapılan yargılama özelliği taşımaktadır. Bununla beraber kamu düzenini ilgilendiren hususlarda bölge adliye mahkemesi istemle bağlı olmaksızın re’sen inceleme yapar. Örneğin, kamu düzenini ilgilendiren görev kuralına aykırılık bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. Yine dava şartlarının var olup olmadığı bölge adliye mahkemesince re’sen araştırılır. Bunun gibi, re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda bölge adliye mahkemesi tarafların istemiyle bağlı olmaksızın ilk derece mahkemesinin kararını inceler.” şeklindedir.
4. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenen istinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “taraflarca ileri sürülen” nedenler olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve Bölge Adliye Mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise Bölge Adliye Mahkemesince kendiliğinden dikkate alınamaz. Çünkü istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
5. Bu itibarla istinaf sebeplerinin yeterince açık ve tam gerekçeleri ile ortaya konulması gerekir. Bu şekilde sebebi tam olarak belirtilmemiş dilekçelerle yapılan başvuruları Bölge Adliye Mahkemesinin sadece kamu düzenine aykırılık yönünden incelemesi, bunun dışında bir incelemeye tâbi tutmaması gerekir (Hakan Pekcanıtez, vd., Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul, 2017, s.2223)
6. Kanun'un açık hükmü gereğince, eğer istinaf dilekçesinde, istinaf sebebi belirtilmemişse o husus istinaf sebebi olarak dikkate alınmamalıdır. Çünkü taraflarca getirilme ilkesi (HMK md. 25) istinaf aşamasında da kural olarak geçerlidir (Pekcanıtez Usûl, s.2214).
7. Bir kuralın kamu düzeni ile ilgisi, ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel ve tarihsel gerçeklerine göre belirlenmektedir. Diğer bir anlatımla, sözü edilen gerçekler kuralın vazgeçilmezliğini, toplumsal yararını ve hukuk düzeninin korunmasına yönelik amacını ortaya koyuyorsa kuralın kamu düzeni ile ilgisi olduğu kabul edilmelidir. Bilimsel içtihatlarda kamu düzeninin zamana ve mekâna göre değişiklik gösterdiği kabul edilmekte, devletlerin vazgeçemeyeceği temel ilkelerde kamu düzenine ilişkin olarak değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Kamu düzenine ilişkin hükümler, toplumun veya genel bir grubun menfaatlerini sağlamaya ve korumaya yönelik kurallar olmakla bu kuralların temelinde kamu yararının, genel ahlak ve adabın ve zayıfların korunması düşüncesi bulunmaktadır.
8. Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş âmir hükümlere aykırı olarak yapılmış olan işlemler, kamu düzenine aykırıdır (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s.109).
9. Bu aşamada belirtmek gerekir ki ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile (ilâmsız ve ilâmlı) takip talebi üzerine icra dairesi, kendiliğinden satış hazırlıklarına başlar. Bu maksatla, tapudan kayıt örneklerini ve belediyeden taşınmazın son imar durumunu getirtir ve takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdirini (İİK md. 128/2, 4; l28/a) yaptırır (İİK md. 150/d). İcra dairesi takip talebi üzerine resen satış hazırlıklarına başlayabilir ise de talep olmadan resen rehinli malı satamaz.
10. İİK'nın 150/e maddesi “…(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/32 md.) Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren bir yıl içinde isteyebilir.
Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.
78 inci maddenin 2 nci fıkrası hükmü rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipte de kıyasen uygulanır…” şeklindedir.
11. İİK'nın 78/2. maddesi “Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz.” düzenlemesini içermektedir.
12. Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmsız takipte, ödeme emrine itiraz hâlinde, itirazın kaldırılması için icra mahkemesine (İİK md. 68-68/a) veya itirazın iptali için mahkemeye (İİK md. 67) başvurulması tarihinden icra mahkemesinin itirazın kaldırılması kararının veya mahkemenin itirazın iptali kararının kesinleşmesine kadar geçen zaman, bu altı ay veya bir yıllık satış isteme süresinin hesabına dahil edilmez (İİK md. 150/e-3; 78/2). Bundan başka, borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin (taksitle ödeme sözleşmesi ve sözleşmelerinin) devamı süresince de İİK’nın 150/e maddesinde düzenlenen satış isteme süresi işlemez. Ancak, bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar (İİK md. 111/3). Genel haciz yolundakinden farklı olarak, burada altı ay veya bir yıl içinde satış istenmezse rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip düşer, başka bir deyişle iptal edilir. Bu altı ay veya bir yıllık satış isteme süresini geçiren alacaklının, eski (düşen) takibe devam etmesi mümkün olmayıp yeni baştan rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapması gerekir (Kuru, s.1021-1022).
13. İcra ve İflas Kanunu’nun 150/e maddesi gereğince alacaklının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde taşınmazın satışını istemesi gerekir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olduğundan icra müdürlüğünce resen uygulanması gerekir. Bu konudaki şikâyet nedeni kanunun ağır ihlâli olup, kamu düzenine aykırılık nedeniyle süresiz şikâyete tabidir (Hakan Pekcanıtez, Cemil Simil, İcra- İflas Hukukunda Şikâyet, İstanbul, 2017, s.218).
14. Somut olayda; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı takipte Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mah., 2720 ada 1 parselde kayıtlı 1 No.lu bağımsız bölüm 27.06.2022 tarihinde alacaklı vekiline ihale edilmiştir. Borçlu vekili süresinde satış istenmediğini ve diğer fesih sebeplerini ileri sürerek ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine karar verilmiştir. Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İİK’nın 150/e maddesinin kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile ihalenin feshine karar verilmiştir. Alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, borçlu vekilinin istinaf başvurusunda, başvuru sebepleri arasında bir yıllık satış isteme süresi içerisinde satış istenmediği hususu ileri sürülmediği hâlde kamu düzenine ilişkin olmayan ve Mahkemece resen ele alınamayacak bu hususun Bölge Adliye Mahkemesince resen dikkate alınarak ihalenin feshine verilemeyeceği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
15. İİK'nın 150/e maddesi gereğince alacaklının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde taşınmazın satışını istemesi gerekir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup satışın istenmemesi durumunda takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler de yok hükmündedir. Dolayısıyla bu tarihten sonra yapılan ihalenin feshi gerekir. Kanun’un bu hükmü kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmelidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2022 tarihli ve 2020/12-702 Esas, 2022/1146 Karar sayılı kararında da aynı hususlar benimsenmiştir.
16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, bu husus kamu düzenine ilişkin olmadığından resen dikkate alınamayacağı gerekçeyle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
17. Hâl böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesinin İİK’nın 150/e maddesinin resen gözetileceğine ilişkin direnme kararı yerindedir.
18. Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Direnme uygun olup taraf vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
08.10.2025 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.