ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/809 E., 2024/665 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/809 E., 2024/665 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11.12.2024 tarihli, 2024/809 E., 2024/665 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2024/809 E., 2024/665 K.

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/908 E., 2024/421 K.

1. Taraflar arasındaki ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda onanmıştır. Davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmesi üzerine Dairece onama ilâmının kaldırılmasına ve mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği düşünüldü:

4. İlk derece mahkemesi kararının Özel Dairenin 27.10.2022 tarihli ve 2022/4769 Esas, 2022/6376 Karar sayılı kararı ile bozulmasından sonra yapılan yargılamanın 17.05.2023 tarihli celsesinde, Mahkemece " Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2022/4769 Esas 2022/6376 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olundu" şeklinde ara kararı ile bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, ancak uyma kararına rağmen 22.05.2024 tarihli duruşmada "Mahkememizin 17.05.2023 tarihli Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2022/4769 Esas 2022/6376 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına dair ara kararından rücu edilmesine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2022/4769 Esas 2022/6376 Karar sayılı ilamına direnilmesine, " şeklinde ara karar verilmiş ve gerekçeli kararda bozma kararına direnilerek davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine yönelik hüküm tesis edilmiştir.

5. Burada "usul hukuku" ile ilgili ortaya çıkan sorun bozma kararının taraflara duruşmada tebliği ile ilk derece mahkemesince "bozma ilamına uyulmasına" ilişkin ara kararı oluşturulmasına karşın, bu hukuki sonucun aksine bir karar verilmesinin hukuken mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

6. Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usuli kazanılmış hak denilir. Örneğin mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf bakımından kazanılmış hak doğar.

7. "Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılamaz ve bozma sebebidir, meğer ki bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usul kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arz etmesin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir. Usul Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de Temyizin bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi; usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir.

Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu ve yahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması manasına gelir ki, böyle bir netice asla kabul edilemez" (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).

8. Aynı ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.01.2017 tarihli ve 2015/9-463 Esas, 2017/137 Karar; 24.09.2019 tarihli ve 2015/21-3903 Esas, 2019/920 Karar; 09.05.2019 tarihli ve 2019/19-256 Esas, 2019/537 Karar; 08.06.2021 tarihli ve 2021/(21)10-421 Esas, 2021/695 Karar sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

9. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen "usuli kazanılmış hak" olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 Esas, 2010/54 Karar).

10. Bu sayılanların dışında ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü – C. V, 6. B, İstanbul 2001, s 4738 vd).

11. Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.

12. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiş, davacılar vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine verilen Yargıtay bozma kararı sonrasında ilk derece mahkemesinin bu karara uyması ile davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Burada usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık önceki kararda direnilmesi usulen mümkün değildir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni ile ilgili olup temyiz aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.

13. Hâl böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmakla gerçekleşen usuli kazanılmış hak nazara alınarak hükmüne uyulan bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, direnme kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının bozulması gerekir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429 uncu maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2024809-e-2024665-k-sayili-karari