Hukuk Genel Kurulu’nun 2024/739 E., 2025/262 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.04.2025 tarihli, 2024/739 E., 2025/262 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2024/739 E., 2025/262 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/636 E., 2024/1553 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.11.2023 tarihli ve
2023/7883 Esas, 2023/7316 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki takibin iptali isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili ile birleşen dosyada şikâyetçi borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması, 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 366. maddesi hükmü gereğince işin ivediliği ve niteliği nedeniyle uygun bulunmadığından asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekilinin duruşma talebinin reddine karar verilip Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL DOSYADA
1. Şikâyetçi borçlu vekili; alacaklı banka vekili tarafından İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2019/307 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibi başlatıldığını, icra takibinden önce müvekkili şirkete gönderilen Beyoğlu 31. Noterliğinin 28.12.2018 tarihli ve 47604 yevmiye No.lu ihtarnamesine itiraz etmelerine rağmen müvekkili aleyhine Muğla ili, Bodrum ilçesi Ortakent Mahallesi,... ada 20 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 No.lu bağımsız bölümün maliki olarak icra takibi başlattıklarını, alacaklı banka ile müvekkili şirket arasında yapılan anlaşma gereğince icra takibinin asıl borçlularından ... İnş. San. Tic. Ltd. Şti'nin bankaya olan kredi borç tutarının tamamının 29.01.2018 tarihinde ödenmesine rağmen taşınmazdaki ipoteğin fek edilmediğini, asıl borçlu şirketlerin banka nezdindeki kredilerine ve borçlarına karşı kefaleti de bulunmadığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Şikâyet olunan alacaklı vekili; 2004 sayılı Kanun'un 150/ı maddesine göre usulüne uygun icra takibi başlattıklarını, ihtarnameye asıl kredi borçluları tarafından süresi içerisinde itiraz edilmesinin sadece kendilerine şikâyet hakkı sağladığını, şikâyetçi ipotek borçlusunun ihtarnameye itiraz etmiş olmasının kendisine şikâyet hakkı vermediğini, borçlunun iddialarının da yersiz olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
II. BİRLEŞEN DOSYADA
1.Şikâyetçi borçlu vekili; alacaklı banka vekili tarafından İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2019/307 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibi başlatıldığını, icra emri tebliğinin usulsüz olduğunu, müvekkili aleyhine ilâmlı takip yapılamayacağını, ipotek borcunun ödenmiş olduğunu, müvekkili şirketin kefaletinin asıl kredi borçlusu ... firmalarının borcuna ilişkin olduğundan ancak ilâmsız takip yapılabileceğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Şikâyet olunan alacaklı vekili; 2004 sayılı Kanun’un 150/ı maddesine göre usulüne uygun icra takibi başlattıklarını, borçlunun iddialarının yersiz olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.02.2021 tarihli ve 2019/151 Esas, 2021/115 Karar sayılı kararı ile; alacaklı banka tarafından Beyoğlu 31. Noterliğinin 02.11.2018 tarihli ve 35727 yevmiye numaralı ihtarnamenin şikâyetçi kredi borçlusu ... İnş. San. Tic. Ltd. Şti'nin sözleşmedeki adresine 03.11.2018 tarihinde, ipotek borçlularından ... Dış Ticaret İnş. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş’ne 02.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, 2004 sayılı Kanun’un 68/b maddesine göre ihtarnamenin tebliğ edilmiş sayılacağı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde şikâyetçiler ihtarnameye itiraz etmediğinden takipte istenen alacak miktarının kesinleştiği, alacaklı banka tarafından ihtarname ekinde sunulan hesap ekstresi ile takipte talebinde istenen asıl alacak miktarının ihtarnameyle uyumlu olduğu, borçluya gönderilen ihtarname ve hesap özetleri ile sözleşmelerin takibe konu edilmesi nedeniyle ihtarnamedeki borç miktarının 2004 sayılı Kanun’un 68/b maddesi kapsamında alacaklı tarafından belgelendirildiği, borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı takip başlatılmasında herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, denetime elverişli 14.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda alacaklı bankanın alacağının ipotek limiti ile sınırlandırıldığı bildirildiğinden aşkın bir talebin bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen şikâyetin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili ile birleşen dosyada şikâyetçi borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.04.2022 tarihli ve 2021/1716 Esas, 2022/1250 Karar sayılı kararı ile; birleşen dosyada borçlu ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde, somut olayda borçlu şirketin sözleşmede yazılı olan adresine kat ihtarının tebliğ edildiği ve borçlunun usulsüz tebliğe ilişkin şikâyette bulunmadığı, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibi başlatılması ve icra emri gönderilmesi için gerekli yasal koşullar oluştuğu, borçlunun sekiz günlük yasal süresi içerisinde hesap kat ihtarına noter vasıtasıyla itiraz etmediği ve borçlu tarafından adres değişikliği konusunda bir bildirim yapıldığı da ileri sürülmediğine göre ihtarnamedeki asıl alacak miktarı kesinleşmiş olup hesap kat ihtarında yazılı olan borç tutarının da kesinleştiği, bu durumda şikâyetin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararının yerinde olduğu, asıl dosyada şikâyetçi ipotek veren taşınmaz maliki ... Dış Tic. İnş. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş'nin katılma yoluyla yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının tarafların yüzüne karşı 02.02.2021 tarihinde verildiği, şikâyetçi vekili tarafından 03.02.2021 tarihinde süre tutum dilekçesi verildiği, süre tutum dilekçesinde gerekçeli istinaf sebeplerinin belirtilmediği, gerekçeli kararın 20.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği ancak süresi içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 347 ve 348. maddeleri uyarınca gerekçeli istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen diğer tarafın iki hafta içinde katılma yoluyla istinaf hakkının bulunduğu, şikâyetçi vekili tarafından katılma yolu ile 03.02.2022 tarihinde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de İlk Derece Mahkemesi kararının diğer şikâyetçi tarafından istinaf edildiği, bu dilekçenin diğer şikâyetçiye tebliğinin gerekmediği, alacaklı vekili tarafından da yapılan bir istinaf başvurusu bulunmadığı, bu durumda şikâyetçi vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunamayacağı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının esastan reddi gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili ile birleşen dosyada şikâyetçi borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 19.09.2021 tarihli ek karar ile; birleşen dosyada şikâyetçi borçlu ... İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekiline temyiz karar harcı, temyiz yoluna başvurma harcı ve posta masrafını tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre içinde yatırması, aksi hâlde temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağına dair çıkarılan muhtıranın usulüne uygun olarak edilmesine rağmen muhtıra şartlarını yerine getirmediği gerekçesiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karar temyiz edilmemiştir.
3. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtile kararı ile;
“Alacaklı banka tarafından borçlular aleyhine başlatılan ipoteğe dayalı ilamlı takipte, asıl dosyada, borçlu - ipotek veren taşınmaz maliki ... Dış Tic. İnş. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. ve birleşen dosyada da borçlu ... İnş. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından icra emri ve takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece; asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verildiği, taraflarca anılan karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu ve Bölge Adliye Mahkemesince; tarafların istinaf başvurularının esastan reddine hükmedildiği, borçlular tarafından yapılan temyiz başvurusu sonrası Dairemizce dosyanın mahalline Geri Çevrilmesine karar verildiği sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince; borçlu ... İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'nin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, işbu karara yönelik temyiz başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "Temyiz yoluna başvurma ve incelenmesi "başlıklı 364. maddesinin 2. fıkrasında, "Yukarıda belirtilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurma ve incelenmesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın 366/1. maddesinde ise; “Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ila 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır." hükmü, yine aynı Kanunun “Katılma yoluyla başvurma" başlığı altında düzenlenen 348/1. maddesinde; ‘İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir…’Hükmü yer almaktadır.
Öte yandan; 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 24.maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 363/1. maddesine göre; istinaf yoluna başvuru süresi, tefhim veya tebliğden itibaren on gündür.
Somut olayda; şikayetçi – borçlu, ipotek veren taşınmaz maliki ... Dış Tic. İnş. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından yasal süresine uygun olarak, 03.02.2021 tarihinde ilk derece mahkeme kararına karşı, süre tutum dilekçesi verildiği, her ne kadar aynı şirket tarafından, gerekçeli kararın tebliği sonrasında süresinde gerekçeli istinaf sebeplerinin belirtilmediği tespit olunsa da, 03.02.2021 tarihli süre tutum dilekçesinde açıkça ‘aleyhimize olan işbu kararın eksik inceleme sonucu verildiği, dolayısı ile usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz…’ ifadelerine yer verilmekle gerekçe gösterdiklerinin açık olduğu, kaldı ki şikayetçi ipotek veren borçlu şirket tarafından katılma yolu ile de aynı tarihte istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmektedir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçi borçlu ipotek veren şirketin istinaf başvurusunun kamu düzeni gereği inceleme yapılarak esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, şikayetçinin katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunamayacağı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddi şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı gerekçesine dayanılarak istinaf başvurusunun esastan red kararı verilmesi de doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikâyetçi borçlu ... Dış Ticaret İnş. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş'nin 03.02.2021 tarihli istinaf dilekçesinde yer alan kararın eksik incelemeyle verildiği ifadesinin somut bir istinaf sebebi niteliğinde olmadığı, bu dilekçeyle yapılan istinaf başvurusu üzerine sadece İlk Derece Mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden inceleme yapılması gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararında da kamu düzenine aykırı bir husus bulunmadığı, birleşen dosyada şikâyetçi vekilinin istinaf dilekçesinin asıl dosyada şikâyetçi vekiline tebliğ edilmesini gerektirir yasal düzenleme bulunmadığı gibi birleşen dosyanın şikâyetçisinin istinaf başvurusu yönünden asıl dosyada şikâyetçinin 6100 sayılı Kanun’un 348. maddesi anlamında karşı taraf olarak kabul edilmesinin ve katılma yoluyla istinaf hakkı tanınmasının mümkün olmadığı, asıl dosyada şikâyetçi vekilinin katılma yoluyla ileri sürdüğü dilekçedeki istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine yasal imkân bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili; 03.02.2021 tarihli süre tutum dilekçelerinde ‘aleyhimize olan işbu kararın eksik inceleme sonucu verildiği, dolayısı ile usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz…’ ifadelerine açıkça yer verdiklerini, bu nedenle gerekçeli olarak istinaf dilekçelerini sunmuş olduklarını, ayrıca katılma yoluyla da istinaf başvurusunda bulunduklarını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; asıl dosyada şikâyetçi borçlu ... Dış Tic. İnş. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. vekilinin 03.02.2021 tarihli istinaf dilekçesinde gerekçe gösterip göstermediği, 03.02.2022 tarihli katılma yoluyla istinaf dilekçesinin incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı Kanun'un 363 ve 366. maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 345, 347, 348 ve 355. maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için istinaf ve katılma yoluyla istinaf kavramlarının açıklanmasında yarar vardır.
2. Bir davanın (şikâyet veya itirazın) talepler ve belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, bir üst derece yargı yerince yeniden görülmesini, gerekiyorsa yeniden hükme bağlanmasını amaçlayan kanun yoluna "istinaf" denir. Hukuk yargılamasında istinaf; ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş kararlarının hem maddi vakıa incelemesi yapan hem de hukukilik denetimi yapma yetkisi bulunan daha üst dereceli mahkemece tekrar incelenmesini, taleplerle belirlenen sınırlar içerisinde ikinci kez görülerek hatalı hâllerin düzeltilmesi suretiyle karara bağlanmasını istemek olarak tanımlanabilir. Katılma yoluyla istinaf ise hükmün kendi lehine değiştirilmesini talep eden tarafın daha önce başlatmış olduğu sürece, karşı tarafın katılmasını ifade eder. Dolayısıyla katılma yoluyla istinaftan bahsedebilmek için her şeyden önce ortada incelenebilir ve hâlen derdest bir istinaf başvurusu bulunmalıdır. İncelenebilir bir istinaf sürecini başlatan başvuruya "asıl istinaf", karşı tarafın tarafın bu sürece dahil olmasını sağlayan yola da "katılma yolu ile istinaf" denilmektedir.
3. 2004 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince icra mahkemesi, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikâyetlerle, itirazları incelemeye görevli olup takip hukukuna ilişkin kararlar veren özel bir mahkemedir. İcra mahkemelerinin hukuka ilişkin kararlarına karşı kanun yolları 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun ile değişik 363, 364, 365 ve 366. maddelerinde özel hükümlerle düzenlenmiştir.
4. 2004 sayılı Kanun'un 366/1. maddesinde ise istinaf ve temyiz incelemelerinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na (1086 sayılı Kanun) göre yapılacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 447/2. maddesi uyarınca mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Kanun'a yapılan yollamalar, 6100 sayılı Kanun'un bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.
5. Açıklanan bu hükümlere göre 2004 sayılı Kanun'da istinaf ve temyize ilişkin özel düzenlemeler yer almakta olup özel düzenleme bulunmaması hâlinde kural olarak 6100 sayılı Kanun'un istinaf ve temyize ilişkin hükümleri uygulanır.
6. 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun'un ile değişik 363. maddesi, maddenin değişiklik öncesi hâlinin aksine icra mahkemesinin hangi kararlarına karşı istinaf yolunun kapalı olduğunu düzenlemiştir. Bu düzenlemeye göre 2004 sayılı Kanun'un 363. maddesinde gösterilmeyen icra mahkemesi kararlarına karşı ait olduğu hak, alacak veya malın değer veya miktarının yasada öngörülen parasal miktarı geçmesi şartıyla istinaf yolu açıktır. 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun ile 363/1. maddesine göre istinaf yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğden itibaren on gündür.
7. 6100 sayılı Kanun'un 345. maddesi gereğince istinaf yoluna başvurusu süresi ilâmın tebliğinden itibaren iki hafta olup, istinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.
8. 6100 sayılı Kanun'un 342/1. maddesine göre istinaf yoluna başvurma dilekçe verilmek suretiyle yapılır. Aynı maddenin üçüncü fıkrası gereğince istinaf dilekçesi başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355. madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır.
9. 6100 sayılı Kanun'un 347/1. maddesine göre istinaf dilekçesi kararı veren İlk Derece Mahkemesince karşı tarafa tebliğ olunur. Tebligat ile istinaf başvurusunu öğrenen taraf, hukuki dinlenilme hakkını kullanmak amacıyla cevap dilekçesi verebilir.
10. Katılma yoluyla istinaf 6100 sayılı Kanun'un 348. maddesinde "katılma yolu ile başvurma" başlığı altında "(1) İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir. (2) İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir" şeklinde hüküm altına alınmıştır.
11. Uyuşmazlığın çözümü açısından istinaf incelemesinin hukuki niteliğinin de incelenmesi gerekir.
12. İstinaf kavramı, incelemenin içeriği itibari ile "dar ve geniş anlamda istinaf" olarak ikiye ayrılır. Türk hukuk sisteminde kanun koyucu; tercihini dar, diğer bir ifade ile teknik anlamda istinaf sisteminden yana kullanmıştır. Buna göre; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın denetlenmesi anlamında sadece gerekli ve ileri sürülen hususlarda inceleme yapılarak bir karar verilir.
13. 6100 sayılı Kanun'un 355. maddesinde istinaf incelemesinin kapsamı belirlenmiştir. Bu madde hükmü dikkate alındığında kamu düzenine aykırılık hâlleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılır; istinaf sebebi ile bağlı kalınmak kaydı ile bu konudaki delillerin toplanması ve incelenmesi söz konusu olur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama tümüyle tekrarlanmayıp sadece yanlışlık ya da eksiklik tespit edilen noktalarda yargılama yapılarak deliller toplanıp değerlendirildikten sonra kararın düzeltilmesi sağlanmaktadır. Nitekim 6100 sayılı Kanun'un 357. maddesindeki hükmüne göre bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacak hususlar ile ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
14. Somut olayda ise alacaklı vekili tarafından borçlular aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı takibe karşı asıl dosyada ipotek veren borçlu vekili, birleşen dosyada ise asıl borçlu vekili takibin iptalini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 02.02.2021 tarihli kısa kararda taraf vekillerinin yüzüne karşı asıl ve birleşen şikâyetin reddine, kararın tefhiminden itibaren on gün içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
15. Asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili 03.02.2021 tarihinde UYAP sistemi üzerinden istinaf süre tutum dilekçesi vermiştir. Gerekçeli karar borçlu vekiline 20.02.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yasal sürede istinaf süre tutum dilekçesi sunulmasına rağmen, gerekçeli karar tebliğinden itibaren yasal on günlük sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmamıştır. Asıl dosyada borçlu vekilinin 03.02.2021 tarihli istinaf süre tutum dilekçesinde gerekçeli istinaf sebepleri belirtilmediği gibi "Aleyhimize olan işbu kararın eksik inceleme sonucu verildiği, dolayısıyla usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz." ifadesi somut bir gerekçe içermemektedir.
16. Birleşen dosyada ise şikâyetçi borçlu vekili tarafından 02.02.2021 tarihinde istinaf süre tutum dilekçesi verilmiş, gerekçeli kararın borçlu vekiline 20.02.2021 tarihinde tebliği üzerine 01.03.2021 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmuştur.
17. Asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili 03.02.2022 tarihinde UYAP sistemi üzerinden katılma yoluyla istinaf dilekçesi sunarak gerekçeli istinaf sebeplerini bildirmiş olup, karşı taraf olan alacaklı vekilinin istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Birleşen dosyada şikâyetçi borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuş ise de 6100 sayılı Kanun'un 348. maddesi uyarınca karşı taraf olarak kabul edilemez. Dolayısıyla asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekilinin 03.02.2022 tarihli dilekçesinin katılma yoluyla istinaf dilekçesi olarak kabul edilerek gerekçeli istinaf sebeplerinin incelenmesi mümkün değildir.
18. O hâlde asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekili 03.02.2021 tarihli istinaf süre tutum dilekçesinde bir gerekçe göstermediğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 355. maddesi uyarınca incelenmesi gerekir.
19. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.
20. Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Direnme uygun olup asıl dosyada şikâyetçi borçlu vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
30.04.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.