Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/492 E., 2024/720 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11.12.2024 tarihli, 2024/492 E., 2024/720 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2024/492 E., 2024/720 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2023/4 E., 2024/1 K.
KARAR : Davanın esastan reddine
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 9. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı ... tarafından müvekkili şirkete karşı Ankara 42. İş Mahkemesinde açılan işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kendileri tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince 10.11.2020 tarihinde ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın husumet nedeniyle reddi yönünde kesin olarak hüküm kurulduğunu, işçi vekilinin bu karara karşı ayrı ayrı tarihlerde iki kez yaptığı maddi hatanın düzeltilmesi taleplerinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedildiğini ancak Bölge Adliye Mahkemesinin, 08.06.2023 tarihli maddi hatanın düzeltilmesi talebini bu kez tavzih talebi olarak değerlendirip husumetten redde ilişkin kararı kaldırarak davanın kabulüne kesin olarak karar verdiğini, gerekçede işçilik alacaklarına ilişkin emsal kararlara atıf yapıldığını ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun’da (6100 sayılı Kanun) kesin olan bir karara karşı tavzih, maddi hatanın düzeltilmesi ya da başkaca bir kanun yolu düzenlenmediğini, duruşmada bu hususun dile getirilmesine rağmen gerekçeli kararda da itirazın karşılanmadığını, hukuki değerlendirme yapılarak verilen kararın sonradan yanlış olduğu anlaşılsa bile maddi hatanın düzeltilmesi adı altında değiştirilemeyeceğini, kesinleşmiş bir karara karşı ancak yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceğini, kararın hatalı olmasının ise yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında yer almadığını, Anayasa Mahkemesi kararlarında kesinleşmiş mahkeme kararının yasal şartlar gerçekleşmediği hâlde kaldırılmasının adil yargılanma hakkının ihlâli olarak kabul edildiğini, usuli kazanılmış hakkın ise ancak derdest davalarda söz konusu olabileceğini, bu nedenle ihbar olunan hâkimlerin açık ve kesin kanun hükmüne aykırı karar verdiklerini, kararın icraya konulması üzerine dava dışı işçiye toplam 292.836,83 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10,00 USD ve 10,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 12.03.2024 harç ve havale tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak dava değerini 292.836,83 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; öncelikle dava süresinde açılmamış ise zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, öte yandan 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını ve sorumluluk nedenlerine ilişkin delil gösterilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 16.04.2024 tarihli ve 2023/4 Esas, 2024/1 Karar sayılı kararı ile; "...Dava konusu uyuşmazlık, HMK’nın 46 ncı maddesinde öngörülen hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine açılan tazminat davası niteliğindedir.
Somut olayda, Bölge adliye mahkemesinin istinaf incelemesi esnasında davalı Şirketin başvurusunu kabul ederek davacı işçinin açmış olduğu işçilik alacaklarına ilişkin davayı taraflar arasındaki iş ilişkisinin ispatlanamadığı gerekçesiyle husumet yokluğundan kesin olarak reddetmesi sonrasında, kararın kesin niteliği nedeniyle davacı işçi tarafının verdiği ilk maddi hata dilekçesini reddetmiş olmasına rağmen tekrar verilen maddi hata dilekçesi üzerine kesinleşmiş önceki kararını kaldırarak ilk derece mahkemesi gibi davalı işvereni bir kısım işçilik alacaklarından sorumlu tuttuğu ve Dairemizde açılan tazminat davasının özününde kesin hükmün maddi hata dilekçesi ile düzeltilmesi şeklindeki açıklanan işleme ilişkin olduğu görülmektedir.
Tazminat davasına konu edilen maddi hata talepli dilekçenin kabul edildiği ek karar incelendiğinde ise kabulün başlıca ve özetle şu gerekçelere dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle en fazla üzerinde durulan husus şudur ki, dava dışı alacak davasının davalısı dosyamızın davacısı DORÇE Şirketi'nin alt işvereni olan yine dava dışı GİNTA Şirketi aracılığı ile Irak ülkesinde 400 yataklı bir hastahanenin yapımı işini üstlendiği, alacak davasının davacısı işçinin GİNTA Şirketi'nin işçisi olduğu hususları bizzat alacak davasının davalısı DORÇE Şirketi'nin alacak davasına verdiği davaya cevap dilekçesindeki kabul ile sabittir ve uyuşmazlık dışıdır. İhtilaf GİNTA Şirketi'nin işçisi olduğu da uyuşmazlık dışı olan işçinin GİNTA Şirketi'nin DORÇE Şirketinden Irak ülkesinde aldığı hastahane yapım işinde çalışıp çalışmadığı hususu ile sınırlıdır ve davacı işçi dinlettiği tanıklar ile söz konusu hastahane inşaatında çalıştığını ispatlamıştır. Nitekim birebir emsal durumundaki çok sayıda bir kısmı Yargıtay denetiminden de geçmiş dosyada DORÇE Şirketi'nin asıl işveren sıfatıyla işçilik alacaklarından sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Bu son derece açık durumun gözden kaçırılmış olması maddi hatadır denilmektedir.
Maddi hata dilekçesi kabul edilirken üzerinde durulan ikinci husus ise, Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ve Daire kararlarında yer alan maddi hataya dayalı kararların usuli kazanılmış hak kavramının istisnası olduğu şeklindeki yaklaşımdır.
Sonuç olarak, davacı Şirket aleyhine açılan bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü sonrasında davalı tarafın istinaf talebini kabul eden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin İlk Derece Mahkemesi kararını ortadan kaldırarak davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine kesin olarak karar vermiş olmasına ve bu kesin karara karşı davacı tarafın ilk yaptığı maddi hata başvurusunu reddetmişken tekrarlanan maddi hata dilekçesi üzerine kendi lehlerine kesinleşmiş olan kararın kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kabulüne dönülerek davanın kabulüne ve iddia olunan bir kısım işçilik alacaklarından sorumlu tutulmalarına karar verilmesinin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırılık oluşturduğu iddiasıyla maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de; ihbar olunan hâkimler tarafından istinaf incelemesi sonrasında istinaf talebi kabul edilerek İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu davanın kabulüne dair karar kaldırılarak davanın husumetten reddine dair yeni verdikleri kesin nitelikteki kararın maddi hata içerdiğine yönelik başvuru üzerine verdikleri ek kararın kasıtla veya ağır ihmalle verildiğinin ispat edilemediği, hakimlerin HMK'nın 46 ncı maddesi uyarınca kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin ve düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar vermiş olması ya da sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar vermiş olması yada açık kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması hâllerinin gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının açtığı dava esastan reddedildiğinden 6100 sayılı Kanun'un 49 uncu maddesi uyarınca, davacı takdiren 500,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmiştir.
H Ü K Ü M :
Yukarıda açıklanan sebeplere göre;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-6100 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca takdiren 500,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gerekli 427,60 TL harcın peşin alınan 5.266,85 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 4.839,25 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
5-6100 sayılı Kanun'un 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması hâlinde iadesine, tebliğ gideri avanstan karşılanmak suretiyle iade kararının davacıya tebliğine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına 32.000,00.- TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,..." karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Anılan maddede;
“(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.